Mete Firidin
B'nin Altındaki Nokta
6.12.2010
9481 Okunma, 1 Yorum

B'nin Altındaki Nokta

 

Kuranın harflerinin  noktalanması hakkında bilinen klasik bilgiler şunlardır:

 

Osman (r a ) zamanında çoğaltılan Mushaflar, harekesiz ve noktasız olarak yazılmıştı Bunun gerekçesi de Kur’an’ın çeşitli kıraat vecihlerine göre harekesiz ve noktasız metinde okunabilmesini sağlamaktı
Fakat Arap olmayanların İslam’a girmeleri ve bunların Arapçaya vakıf olmamaları sebebiyle Kur’an-ı Kerim’i yanlış okuma olaylarına sık sık rastlanılır olmuştu Dolayısıyla Kur’an’ı sağlıklı ve kolay okumayı sağlayacak nokta ve hareke gibi bir takım düzenlemelere gitmek gereği belirmişti
Kur’an’ı ilk defa harekeleme yoluna giden Ebu’l-Esved ed-Düeli (69/688)’dir Bu zat başlangıçta Basra valisi Ziyad b Ebih’den gelen teklifi kabul etmemiş, daha sonra bir şahsın Tevbe suresinin 3 ayetinde yer alan “Ve rasuluhu” kelimesini “Ve rasulihi” şeklinde okuduğunu duymuş, hemen vali Ziyad’a başvurarak harekeleme işine girişmiştir Çünkü geçen ayetin “Allah ve Rasulü müşriklerden beridir ” şeklindeki anlamı, duyduğu okuyuşa göre “Allah müşriklerden de Rasulünden de beridir ” şekline dönüşmüştü Bu yüzden Mushaf yazısındaki renkten farklı bir mürekkeple fetha hareke için harfin üstüne bir nokta, kesre için altına bir nokta, zamme için önüne bir nokta koymak suretiyle bu işi tamamladı Tenvin için de iki nokta kullanılmıştı
Harekeleme işinden hemen sonra da harflerin noktalanması işi gerçekleştirilmiştir Bu işi de Irak valisi Haccac b Yusuf (95/713)’un emriyle Düeli’nin talebesi Nasr b Asım (89/708) yapmıştır Bazı rivayetlerde de bu noktalama işini Yahya b Ya’mer (129/746)’in gerçekleştirdiği belirtilmektedir Şu var ki Basra’da bu iki zatın başlattıkları noktalama hareketi, daha sonra Medine’ye ve diğer İslam beldelerine yayılmıştır
İlk dönemlerde uygulanan ve noktalarla gösterilen hareketlerle, benzer harfler için uygulanan noktalar Mushaflarda farklı renklerle işaretlenmiştir Bir süre devam eden bu uygulama Halil b Ahmed (175/791)’in bildiğimiz hemz, teşdid, sıla, revm ve işmam gibi diğer noktalama işaretlerini tamamlamasıyla son şeklini almıştır
Kur’an-ı Kerime hareke ve nokta konulması meselesi başlangıçta tartışma konusu olmuş aralarında Abdullah b Ömer, Abdullah b Mes’ud ve İmam Malik’in de bulunduğu bir grup selef alimleri bu hareketi hoş karşılamamışlardır Fakat sonraki dönemlerde, hareke ve noktalama hareketinin Kur’an-ı Kerim’e herhangi bir zarar değil, yarar getireceği düşüncesi ağırlık kazanmıştır Bu yüzden nokta ve harekelemeye ruhsat verilmiş, hatta müstehap olduğu söylenmiştir
Halife Velid (86-96) mushafların yazılışı için, hattının güzelliğiyle şöhret bulan Medine’de Mescid-i nebevi’nin mihrabındaki hattın sahibi olan Halid b Ebi’l-Heyyac’ı gönderdi Hicri dördüncü asrın sonlarına kadar hattatlar mushafları kufi yazısıyla yazmaya devam etti Hicri beşinci asrın başlarında onun yerini güzel nesih yazısı aldı Günümüzde kullanmakta olduğumuz nokta ve harekelerin hepsi bu yazıda mevcuttur Kur’an’ın ilk baskısı 1530 yılında Bındıkiyye’de gerçekleşmiş lakin kilisi bunu hemen yok etmiştir Müslümanlar tarafından ilk baskısı 1787 yılında Rusya’nın Saint-Petersbourg şehrinde Mevlay Osman tarafından gerçekleştirilmiştir 1828 yılında ilk taş baskı Tahran’da yapılmıştır 1877 yılında İstanbul’da basıldı 1923 yılında Kahire’de Kral Fuat’ın emriyle Ezher ulemasının eşliğinde Hafs rivayeti ile Asım’ın kıraatine göre basılan Kur’an’ı İslam alemi çok beğendi ve neredeyse tek nüsha durumuna geçti [1]
Kur’an’ın nokta ve harekelenmesiyle ilgili bir çok eser yazılmıştır Bunlar arasında Ed-Dani (444/1053)’nin “El-Muhkem fi Nakti’l-Mesahif” adlı eseri meşhur olanıdır [2]

[1] Salih-Mebahis: 80-81

[2] El-İtkan: 2/170-171; El-Burhan: 1/376-379; Mebahis: 150-151

 

 

KURAN YAZISININ HAREKE ve NOKTALANMASI

 Baştan yazı noktasız ve harekesizdi. Kur'an böyle yazılıyordu. Böyle noktasız ve harekesiz mushaflar yazılmıştır. Bu yazının okunması güç olmakla beraber bazı iyi cihetleri de vardı. Meselâ: Peygamberden işitilen kıraatlerin okunuşuna müsaittir. Bir kelimede muhtelif kıraatler toplanabiliyordu veya kelimenin müsaadesi nisbetinde kıraat ediliyordu. Yedi kıraatin hepsi Mushafı Osman'ın resmine, yazısına uygundur. Kıraatde zaten bu şarttır. Misal verelim:
وما ربك بغافل عما يعلمون : 123 âyet, noktasız olduğundanتعملون?يعملون
da okunur, her iki kıraate de müsaittir. فناداها من تحتها 19:34 âyet, harekesiz olduğundan " مَنْ مِنْ" = min, men diye
her iki türlü kıraate de elverişlidir.
İslâmiyet etrafa yayılınca Arap olmayan unsurlar da Müslüman olmuşlardı. Bunlar noktasız ve harekesiz Kur'an'ı okumakta herkes gibi güçlük çekiyordu. Lahne ve hataya düşüyordu. Bu güçlüğü gidermek, hataları önlemek için hareke ve nokta koyma çaresine başvurulmuştur. Bu iş başlıca üç safha geçirmiştir:
1-Kelime sonlarında nokta şeklinde harekeler konması,
2- Birbirine benzeyen harfleri ayırdetmek için harflerin noktalanması,
3-Bugünkü şekildeki harekelerin konulması.
Bunları birer birer izah edelim:
1-Muaviye'nin Hilâfeti devrindeyiz. A'rabînin birisi:
واعلموا ان الله برئ من المشركين ورسوله "Va'lemû ennallahe beriün minel-Müşrikîne ve Resulihi" diye okuyor. Bu okunuşa göre mâna çok bozuk oluyor. Bu gibi i'rap hatalarını önlemek için Irak Valisi olan Ziyad ibni Ebih, devrinin âlimi Ebül-Esved Duelî'ye (H. 69/M. 688) emrediyor. Buradaki hata i'rab hatası olduğundan kelimelerin sonlarının doğru okunup i'rap verilmesini sağlayacak işaretler koymasını söylüyor. Ebül-Esved de kelimelerin sonlarına nokta şeklindeki harekeleri koymaya başlıyor. Üstün için harfin üzerine bir nokta, ötre için harfin içine veya önüne bir nokta, esre için harfin altına bir nokta koyuyor. Tenvin için iki nokta koyuyor ve bu işi şöyle yapıyor:

Kâtibine diyor ki: ''Ağzımı açtığım zaman harfin üstüne bir nokta koy, ağzımı topladığım vakit harfin içine bir nokta koy, esre okuduğum zaman harfin altına bir nokta koy!" O zaman bugünkü ıstılahlar henüz olmadığından böyle basit tâbirlerle, basit bir yolda harekeleme işini yapti.

Tenvin için iki nokta koydu. Sonraları bu tarz, noktayla harekeler kelimenin bütün harflerine teşmil olundu. Ancak bunlar Mushafın yazılmış olduğu mürekkebin rengine uymayan bir renk ile yapılıyordu.
Bu usul Mağripte ve Endülüste Dördüncü asrın ortalarına kadar devam etmiştir.
Şarkta Halil ibni Ahmed'in harekeleri yayıldığı halde onlar bu tarzı bırakmadılar.
Böyle kelimelerin sonları veya bütün harfleri nokta ile harekelenmiş Mushafları görüyoruz. Bazan bu noktalar küçük bir daire şeklini almıştır (o). Bilhassa harflerin noktalanmasından sonra hareke noktalariyle harf noktaları birbirine karışmasın diye daire şeklindeki hareke noktaları behemehal lâzımdı. Baştan harflerde nokta olmadığından bu iltibas yoktu. Ayrı renkte olmak, işi halledemiyordu. Hareke noktaları asıl yazıdan sanılmasın için harflere mahsus ve ekseriya siyah olan noktalardan ayrılmak üzere Mushaflarda ayrı renkte konurdu. En eski Mushaflarda kırmızı, sonraları sarı, yeşil ve nadiren mavi renkle yazılırdı. Nokta yerine konulan küçük daireler de böyledir. Dinî olmayan eserlerde ise bu harekeler hiç kullanılmaz. Bu usule göre:
والقلم وما يسطرون âyeti şöyle hareke alır: وْالقْلْم وْمْا يْسطرْوْنْveya وْالقْلْم وْمْائسطْروْنْ
2- İkinci merhale: Harfler birbirine benzediğinden yine iltibasa düşülüyordu. Hattâ bu yüzden hatalara düşüldüğü söyleniyor. Onun için birbirine benzeyen harfleri ayırdetmek için Haccac zamanında
(H. 41-95/M. 661-713), Nasr bini Âsim
(H. 89/M. 707) ve Yahya bini Ya'mer
(H. 129/M. 746) harflere nokta koyma işini başardılar. Harf noktaları aynı renkte yâni siyah idiler. Hareke noktaları ise başka renkte idi.
İbni Hallikân "Vefeyâtül-A'yân" da Haccac'ın tercümeihalinde diyor ki: "Ebu Ahmet Askeri "Kitabüt-Tashif' de hikâye ediyor: Bütün nâs 40 yıldan fazla Mushafı Osman üzere kıraat ettiler. Abdül-Melik bini Mervan zamanına kadar böyle gitti. Sonra Irak'ta tashif yayıldı. Haccac işaretler vaz'ını kâtiplere emretti. Nasr bini Âmir ve Yahya bini Ya'mer bu işi yaptılar. Harflere tek ve çift noktalar koydular." Bu da Emevilerden Abdül-Melik bini Mervan zamanında yapıldı.
Harflerin noktalanması muhtelif safhalar geçirmiştir. İslâm Ansiklopedisi diyor ki: En son noktalanmış olan harf (8) dir. Bu her halde 11. asrın son yarısından daha evvel vâki olmamıştır. Bazan (Kûfî yazı ile yazılmış Kur'an'larda hemen daima) noktalar sol aşağıdan sağ yukarıya giden meyilli çizgiler şeklinde konulmuştur. Noktaların çift olanları, bazan şakulî ve bazan mail vaziyette olmak üzere yanyana konulur. Üç noktalar düz bir hat istikametinde sıralanır. (Ş) ش harfinde ise bu noktaların üçü ekseriya bir çizgi şeklinde gösterilir. Bu noktalama işi muhtelif şekillerde yapılmıştır ve türlü safhalar geçirmiştir. Çeşit harflere türlü noktalar konulmuştur. K ق
3. asrın ortalarına kadar bu şekilde noktalanmıştır." Yakın zamana kadar ق ile (Fa)ف aynı yazılıdırق .ل harfi de ن'a benzer.
İlk harekeler nokta şeklinde olduğundan bazıları nokta ile harekeden hangisi evvel olduğunu karıştırıyorlar. Evvelâ nokta kondu, sonra hareke verildi, sanıyorlar. Nokta ile harekeyi birbirinden ayıramıyorlar. Halbuki evvelâ hareke, sonra nokta konulmuştur. İlkin harekeler nokta şeklinde idi. Bugünkü harekeler daha sonra yapılmıştır.

3- Ve işin üçüncü merhalesi odur. Hareke noktaları ikinci asrın ortalarında bugünkü şekilde harekelere çevrilmiştir. Ebül-Esved'in koyduğu hareke noktaları yerine bugünkü harekeleri koyan Halil ibni Ahmet (H. 100-170/M. 718-786) olmuştur. Bunları sesli harflerden, harfi medlerden almıştır. Ötre vavdan, üstün mail eliften ibarettir. Esre de kısaltılmış Y'dir. Cezim ve şedde gibi işaretler harekeden sonradır. Bunları da Halil icad etmiştir. Teşdid işareti şedde kelimesinin(Ş - ش harfinden alınmıştır. Hakikaten bugünkü harekeler çok lüzumlu idi. Okumayı kolaylaştırmak için noktalar çok konuldukça, hareke noktaları ile harf noktaları birbirine karışmaya başladı. İki türlü mürekkep kullanmak güç bir işti.
Hasan Basri ve Muhammed bini Şirin, Mushafın noktalanmasında bir beis olmadığını söylerler. Nevevi ise Mushafın noktalanması ve harekelenmesi müstehaptır diyor. Zira lahn ve tahriften korur.
Noktayı kusur sayanlar olmuştur. Hele tahriratta cehalet eseri imiş. Fakat noktasız yazı yüzünden bazı hatalar olmuş ve felâketlere bile sebep olmuştur. Hareke Kur'an'dan başka muharreratta kullanılmazdı, sonradan başladı.

Şimdi çok bilinen şu söze dikkat edelim!

Hz Ali ye ait olduğu söylenen bir söz de şu dur:

“Kur`ân`ın sırrı Fâtiha`da; Fâtiha`nın sırrı `B`ismillâh`da; `B`ismillâh`ın sırrı da “B” harfindedir… Ben o 'B'nin altındaki NOKTA'yım!”

Yukarıda ki bilinen bilgilerin ışığında bu sözü Hz Ali söylemiş olamaz (ölüm tarihi miladi 661)  Çünkü harfleri ayırd etmeye yarayan noktalama işareti  zalim lakaplı Haccac tarafından konmuştur. Bu nedenle o zamanlar B nin altında nokta yoktur. Bunu Hz. Osman zamanında çoğaltılan kuranlarda da görebiliriz.

 

Fakat biliyoruz ki M.S.  3. Ve 4. Yüzyıllarda yani İslamdan önce de bazı arabik yazılarda harfleri ayırmak için noktalama işaretleri kullanılmıştır (Pre-Islamic Arabic inscriptions)

Viana PERF 558 orijinal belge ultraviole altında da incelenmiştir.

Fakat Viyanada  bir koleksiyon da bulunan, (the Erzherzog Rainer Papyrus Collection in Vienna) M.S. 642 yılına ait olduğu kesin olan (Hz ömer dönemi) bir ticari papirusta harflerin noktalı ve hemze olduğu ispatlanmaktadır. Yani B harfinin noktası vardır.

Yine bu bilgilerin ışığında: Hz Ali nin vefatından 19 yıl önce B harfin de nokta vardır , diyebiliriz.

Eğer yukaridaki söz gerçekten Hz Ali ye ait ise:

Belkide Hz Ali ye ait noktalı ve hemzeli bir Mushaf olabilir.

O zamanın hükümdarı ve Haccac sonradan Hz Ali nin noktalı ve hemzeli kuranı gibi bir uygulamaya ikna olmuş olabilir.

Fakat yine de Resullulaha indirilen kuran esasen noktasızdır. Noktalar kolay okunması içindir. Hafızlar için böyle bir sorun olamaz. Onlar zaten nasıl okunacağını ezbere bilmekteler. Bu da Allahın hikmetlerinden biridir.

Bu nedenlerle ebced hesabı ile geleceğe yönelik bir tahmin yapılamaz. Çünkü gerçekte 7 kıratin kombinasyonlarının çözülmesi gerekir.

Ancak vuku bulanın tahmini yapılabilir.

 


YorumcuYorum

06.12.2010
10:21

yazını baştan aşağıya haz alarak okudum araştırıp, incleyip bizlere sunduğun için emeğine teşekkür ellerine sağlık diliyor devamını bekliyoruz

şerafettin





Çok Okunan Makaleler
Mete Firidin
Küsküt
10.07.2016 11311 Okunma
2 Yorum 25.11.2017 15:40
Mete Firidin
Kuran'da Petrol
6.01.2013 11165 Okunma
Mete Firidin
Kuran’da Bulut Kelimesi
8.11.2013 10974 Okunma
2 Yorum 09.11.2013 17:37
Mete Firidin
Midian Medyen Medine
3.05.2015 10871 Okunma
8 Yorum 02.02.2019 10:15
Mete Firidin
Tarık Suresi 7. Ayet
21.01.2011 10830 Okunma
Mete Firidin
Tarık suresi 1-5.ayetler
8.08.2011 10822 Okunma
1 Yorum 08.08.2011 20:35
Mete Firidin
Sebe Ve Melikesi
1.04.2012 10689 Okunma
Mete Firidin
Nisa 15. Ayet ve Recm Cezası
22.07.2015 10626 Okunma
1 Yorum 14.01.2019 12:41
Mete Firidin
Şecer
23.01.2014 10597 Okunma
10 Yorum 25.01.2014 09:30
Mete Firidin
Âdemoğlu Şeytanın Halifesidir
22.03.2019 10554 Okunma
14 Yorum 27.03.2019 17:22
Mete Firidin
Tevbe suresi 123. Ayet
16.06.2014 10458 Okunma
2 Yorum 17.06.2014 08:33
Mete Firidin
Kıtalar Ve Revasiye
17.02.2011 10265 Okunma
1 Yorum 23.02.2011 17:51
Mete Firidin
Ezra ve Nehemya
27.11.2012 10155 Okunma
Mete Firidin
Fatiha suresi meal
28.06.2015 10154 Okunma
2 Yorum 28.06.2015 18:37
Mete Firidin
Nuh Tufanı
9.10.2010 10069 Okunma
2 Yorum 21.05.2020 00:29
Mete Firidin
Mizan ve Yerçekimi
1.03.2015 10039 Okunma
2 Yorum 02.03.2015 17:20
Mete Firidin
Azap
10.07.2016 9980 Okunma
4 Yorum 11.07.2016 18:20
Mete Firidin
Mars Hayali
7.01.2017 9924 Okunma
7 Yorum 12.10.2018 00:32
Mete Firidin
Tevbe Suresi 30. Ayet
1.06.2014 9879 Okunma
5 Yorum 04.06.2014 16:12
Mete Firidin
Be-Sad-Tı ve Be-Sin-Tı Kelimeleri
25.03.2015 9556 Okunma
3 Yorum 26.03.2015 20:14
Mete Firidin
Karadelik ve Cehim
14.05.2012 9527 Okunma
11 Yorum 15.05.2012 09:07
Mete Firidin
Rics, Ricz, Necs
10.11.2013 9486 Okunma
1 Yorum 12.11.2013 17:24
Mete Firidin
Hz. Muhammed'e İman
13.10.2018 9484 Okunma
11 Yorum 15.10.2018 22:32
Mete Firidin
B'nin Altındaki Nokta
6.12.2010 9481 Okunma
1 Yorum 06.12.2010 10:21
Mete Firidin
Doğum Yapan Bakire Mitolojisi
7.02.2011 9479 Okunma
4 Yorum 11.06.2014 21:14
Mete Firidin
Cenaze Töreni
24.01.2016 9474 Okunma
1 Yorum 25.01.2016 12:25
Mete Firidin
Sihir Öğreten İki Melek?
15.12.2013 9450 Okunma
5 Yorum 17.12.2013 07:54
Mete Firidin
Beyne Yedeyhi
23.04.2015 9399 Okunma
Mete Firidin
Yemin Kelimesi
26.08.2014 9389 Okunma
Mete Firidin
Sarsar, Salsal
27.08.2013 9368 Okunma
7 Yorum 12.10.2013 17:06
Mete Firidin
Rahmet ve Şeriat
19.03.2012 9334 Okunma
14 Yorum 27.03.2012 21:05
Mete Firidin
Ayn Ra Ya Kökü Yoksunluk
9.03.2014 9320 Okunma
11 Yorum 13.03.2014 20:08
Mete Firidin
Taqwa Kelimesi
15.10.2015 9292 Okunma
1 Yorum 19.10.2015 14:11
Mete Firidin
Mübarek Kelimesi
30.11.2014 9287 Okunma
2 Yorum 30.11.2014 13:40
Mete Firidin
Cuma Namazı
19.01.2019 9210 Okunma
11 Yorum 20.01.2019 19:49
Mete Firidin
Şihab kelimesi
18.04.2014 9177 Okunma
Mete Firidin
Haqaben Ehqaben
16.04.2015 9127 Okunma
6 Yorum 18.04.2015 10:06
Mete Firidin
Zeyd Meselesi
26.12.2015 9123 Okunma
Mete Firidin
Uygarlık Tarihi Ve HZ. Adem
10.12.2010 9108 Okunma
4 Yorum 19.02.2012 09:58
Mete Firidin
Bakara Suresi Meali
28.08.2015 9078 Okunma
4 Yorum 16.01.2019 16:36
Mete Firidin
Varsayım Yapanlar Öldürüldü!
3.02.2016 9023 Okunma
1 Yorum 06.02.2016 17:26
Mete Firidin
Yırtıcı ve Hastalıklı Hayvanların Haramlığı
3.03.2015 8965 Okunma
4 Yorum 14.04.2015 18:05
Mete Firidin
Qyl Kökü Ve Anlamı
22.09.2015 8919 Okunma
2 Yorum 02.10.2015 19:38
Mete Firidin
Ashabı Kehf
3.02.2014 8907 Okunma
7 Yorum 12.10.2021 20:56
Mete Firidin
Medeniyet Tarihi ve Bakara 213. Ayet
23.05.2011 8894 Okunma
1 Yorum 19.02.2012 09:47
Mete Firidin
Yunus Peygamber Balinanın Karnında
15.03.2019 8763 Okunma
8 Yorum 25.06.2020 18:13
Mete Firidin
Arş
3.03.2013 8694 Okunma
10 Yorum 09.03.2013 18:42
Mete Firidin
Racfe (Racife) Kelimesinin Anlamı
15.04.2014 8531 Okunma
Mete Firidin
Ümmi Peygamber
4.06.2014 8469 Okunma
8 Yorum 12.06.2014 12:02
Mete Firidin
Taha Suresi 125. Ayet Meali
22.11.2017 8442 Okunma
4 Yorum 25.11.2017 14:43
Mete Firidin
İblis Yees Gına
29.08.2014 8378 Okunma
7 Yorum 10.09.2014 19:06
Mete Firidin
Nisa 16. Ve 17. Ayet Çeviri Faciası
7.04.2019 8374 Okunma
1 Yorum 07.04.2019 10:00
Mete Firidin
Nuh Peygamberin Kâfir Oğlunun Salı
26.06.2014 8320 Okunma
7 Yorum 17.04.2020 20:41
Mete Firidin
Fussilet Suresi 10. Ayet Tefsiri
4.02.2018 8256 Okunma
6 Yorum 05.02.2018 08:31
Mete Firidin
Hz. Yusuf’a Secde!
7.12.2018 8224 Okunma
6 Yorum 07.02.2020 21:36
Mete Firidin
Evrim Teorisi
29.04.2010 7967 Okunma
4 Yorum 04.05.2010 13:33
Mete Firidin
Yedi Gece ve Sekiz Gün, Atlantis
25.02.2018 7958 Okunma
5 Yorum 13.05.2020 16:11
Mete Firidin
Şeytan Bunun Neresinde?
9.10.2010 7949 Okunma
Mete Firidin
El Muheymin
18.03.2015 7937 Okunma
1 Yorum 19.03.2015 09:48
Mete Firidin
Hz.İsa Geldi !
16.05.2011 7899 Okunma
4 Yorum 26.06.2019 09:48
Mete Firidin
El Mecid
20.02.2015 7871 Okunma
2 Yorum 21.02.2015 17:22
Mete Firidin
Şeytani Felsefe
5.05.2013 7820 Okunma
5 Yorum 14.06.2013 07:53
Mete Firidin
Ğadev Kökü
10.01.2015 7807 Okunma
1 Yorum 14.01.2015 09:16
Mete Firidin
Alaqa Kelimesi
9.03.2015 7802 Okunma
1 Yorum 09.03.2015 21:07
Mete Firidin
Dabbe
13.12.2011 7774 Okunma
Mete Firidin
Havariler Ve Huriler
29.10.2014 7741 Okunma
4 Yorum 29.10.2014 19:00
Mete Firidin
Peygamber Eyyub
21.12.2014 7736 Okunma
3 Yorum 30.04.2015 14:55
Mete Firidin
Gusül Abdesti
7.05.2011 7720 Okunma
Mete Firidin
Subanun
17.01.2014 7676 Okunma
Mete Firidin
Hz. İbrahim’deki Çare
7.01.2015 7664 Okunma
2 Yorum 24.12.2022 20:53
Mete Firidin
Zakkum ve Medusa
4.11.2011 7634 Okunma
Mete Firidin
Ölünce melek mi oluruz?
12.05.2018 7580 Okunma
4 Yorum 14.05.2018 12:51
Mete Firidin
Azizler, Velîler, Tanrılar
30.03.2010 7538 Okunma
1 Yorum 07.04.2010 13:39
Mete Firidin
Essema, Sebe Semavat, Sema
7.06.2013 7439 Okunma
1 Yorum 12.06.2013 14:22
Mete Firidin
Zariyat 17. Ayet
20.02.2015 7399 Okunma
2 Yorum 21.02.2015 17:24
Mete Firidin
Hz. Musa'nın Kanatları ve Yaşadığı Dönem
4.06.2017 7359 Okunma
Mete Firidin
Hud 7.ayet
9.05.2011 7344 Okunma
2 Yorum 12.05.2011 15:14
Mete Firidin
Qatran
30.12.2012 7329 Okunma
Mete Firidin
Hz. Nuh, Tufan ve Sümerler
29.05.2017 7264 Okunma
Mete Firidin
Sünnetler ve Ayetlerin Tam Anlaşılması
1.05.2014 7260 Okunma
4 Yorum 09.05.2014 15:47
Mete Firidin
ÖNSÖZ
10.05.2018 7258 Okunma
9 Yorum 16.05.2018 20:41
Mete Firidin
Tur Suresi 49. Ayet ve İmsak
9.10.2013 7224 Okunma
Mete Firidin
Kuran'da MLY Kökünün Anlamı
30.01.2016 7195 Okunma
Mete Firidin
Lanet
6.12.2014 7190 Okunma
Mete Firidin
Zülkarneyn Bilimsel Tefsir
29.05.2017 7176 Okunma
Mete Firidin
Kuasar ve Nur suresi 35. Ayet
11.08.2011 7126 Okunma
Mete Firidin
Mehdi Beklentisi
27.11.2010 7120 Okunma
Mete Firidin
İsrailoğulları’nın Seçilmişliği!
22.07.2014 7088 Okunma
Mete Firidin
Başörtüsü Meselesi
6.10.2018 7087 Okunma
1 Yorum 06.10.2018 17:13
Mete Firidin
Sabah
14.02.2015 7071 Okunma
1 Yorum 15.02.2015 16:52
Mete Firidin
Ahkaf ve Sarsar
2.12.2011 6978 Okunma
3 Yorum 19.02.2012 09:09
Mete Firidin
Dabbetül Arz
29.11.2010 6956 Okunma
3 Yorum 28.05.2011 13:21
Mete Firidin
Abdest ve Kuran'a Dokunmak
17.07.2016 6943 Okunma
Mete Firidin
GPS ve Enam 97
9.05.2012 6937 Okunma
6 Yorum 23.06.2012 15:46
Mete Firidin
% 100 Cotton
28.09.2012 6920 Okunma
10 Yorum 02.10.2012 11:59
Mete Firidin
Sümerli, Samiri (167.)
19.08.2014 6891 Okunma
Mete Firidin
Kargalar Krallığı ve Zülkarneyn
27.12.2012 6877 Okunma
3 Yorum 29.12.2012 11:11
Mete Firidin
Tariq ve Süpernova
18.04.2014 6875 Okunma
Mete Firidin
Ashabı Raqim
6.02.2014 6872 Okunma
3 Yorum 08.02.2014 14:57
Mete Firidin
Sünnet Olmak
9.09.2014 6856 Okunma
1 Yorum 17.09.2014 18:56


© 2025 - Akevler