bc) Yürütme görev ve yetkisi:
Tanımının yapılmasında ve sınırlarının belirlenmesinde en çok zorluk çekilen kavram budur. Çünkü yürütme organı cumhurbaşkanını içine aldığı gibi, hükümet adı ile bütün bakanlıkları ve diğer bağlı kuruluşları da ifade etmektedir. Kanun tekliflerini verdiği gibi, görevlilerin atamaları ve personel işleri dahil bütün hizmetleri görmektedir. Diğer kurumlar âdeta yürütmenin, çok yanlış deyişle hükümetin emrinde gözükmektedir. Ayrıca yürütme ile hükümet, hükümetle devlet bir kabul edilmektedir. O halde, dengeye getirilmesi gereken ve alanı daraltılacak temel kuvvet, yürütme kuvvetidir. Yürütmenin böyle heyûlâ gibi büyümesi, yürütmenin güçlendirilmesi kavramını gündeme getirmiştir. Bize göre, yürütmenin güçlendirilmesi bir tarafa, mevcut durumunun da daraltılması gerekmektendir. Son zamanlarda çokça yanlış kullanılan devletin küçültülmesi sözü, aslında yürütmenin küçültülmesi olarak kabul edilmelidir.
bca) Kavram:
Yürütmeye eski dilimizde icra adı verilmekteydi. Gelişmiş topluluklarda kollektif üretim yapılır. Ortaya çıkan ürün bölüşülerek ayrı ayrı tüketilir. Biz yürütme (=icrâ) dediğimiz zaman sadece kollektif üretmenin gerçekleşmesini sağlıyan mekanizmada bu devlet organının yer alış biçimi ile, ister kamu ister özel, ister halk teşebbüsleri olarak ortaya çıksın, üretimi düzenleyen mekanizmayı kastediyoruz. Üretim yapan meslekî kuruluşlar, odalar ve sendikalar ile büyük küçük müteşebbis- lerin yaptıkları tüm işler, icra faaliyeti içindedir. Buna karşılık okullar, askerlik, kazâî icralar yürütmenin içinde yer almaz.Okullar bilim ve yasama organına bağlı, askerlik idare ve yargı içinde bulunur. Böylece yürütme, devlet içinde sınırlı bir kuvvet biçimine dönüşür ve gerçek fonksiyonunu yerine getirir. Hükümet, diğer kurumlar ve organlardan meydana gelir. Yürütmeyi hükümet olarak kabul etmek günümüz devletinin en önemli sorunudur.
Yürütme, yasama organınca biçim ve kuralları belirlenen konu ve alanları gerçekleştiren organ ve görevin adıdır. Günümüzde en etkin devlet organı olarak karşımıza çıkar. Yasama organına kanun tasarılarını götüren ve dilediği alanı yasama meclisinde kanunlaştıran yürütme organı, adeta sınırsız güç ve yetkiye sahip bir konumdadır. Devlete ait bütün yetkileri kullanmakta, kendisini frenleyen ve dengeleyen bir kurumla adeta karşılaşmamaktadır. Yasama organının yürütmeyi dengelemesi için geliştirilen formüller, parti disiplini, çoğunluk kararları, çoğunluk partisinin aynı zamanda yürütmeyi oluşturması, seçim dönemlerinin uzun yılları kapsaması uygulamaları ile âdeta işlememektedir. Kendisini devletin bütününü kapsayan bir kurum olarak kabul ettirmektedir. Toplumsal denge lehine bozulmuş bir organ ve yetki konumundadır.
Yürütmenin sının nedir? Niteliği ve çalışma alanları neler olmalıdır? Görev ve yetkileri nasıl tanımlanabilir? Bu sorulara Sosyal Denge açısından cevap vermek istiyoruz. Günümüzde yürütmenin güçlendirilmesi gibi eğilim ve akımların çokluğu karşısında bu konunun önemi daha da artmaktadır.
Yürütme veya eski deyişle icranın, kamusal hizmetlerin konulan kurallar çerçevesinde yapılması ve gerçekleştirilmesi esasına dayanması gerekir. Yasama, kamusal hizmetlerin nasıl yapılacağının kurallarını belirler; yürütme ise hizmetlerin bu kurallara uygun olarak gerçekleştirilmesini sağlar. Yetki ve görevi bununla belirlenir. Şimdi, Sosyal Denge Modeli'ne göre, yürütmenin; ulus, ülke, yasama, denetleme ve yargı organ ve görevleriyle olan ilişkilerini belirlemeye ve sonunda yürütmeyi tanımlamaya çalışalım.
bcb) Yürütmeyi belirleyici unsurlar:
I. Hizmetler ve teknik
Yürütme ile ulus arasında ilişki, yürütmenin ulusun hizmetinde bulunması ve ulusa hizmet teknikleri üretmesiyle mümkündür. Sosyal Denge Modeli'nde yürütme; o ulusun yaşayışına ve o ülkenin şartlarına uygun tekniklerle hizmet üretilmesini sağlar. Ulus tanımında da işaret edildiği üzere teknik, ulusal nitelik taşıyan ve ulusu diğer uluslardan ayıran bir özellik olup aynı zamanda bir kültür unsurudur. Teknik ve teknoloji başka ülkelerden alınsa bile, o ülkenin şartlarına uyarlanmadıkça, ulusal bir ekonomiden söz açılamaz ve ekonomik bağımlılıktan kurtulunamaz. O halde yürütmenin asıl görevi; hizmet tekniklerini yasal kurallar çerçevesinde en ekonomik olarak ülke şartlarına ve ulusal özelliklere uygun olarak gerçekleştirmektir.
II. Çalışma-hizmet üretme
Sosyal Denge Modeli'nde yürütmenin bir diğer görevi, ülke içinde hizmetlerin yasalara uygun üretilerek çalışma hayatının etkin kılınmasını temin etmektir. Yürütme, çalışma ha yatının üretim ve tüketim dengesine göre kurulmasını sağlar. Çalışma hayatının gruplaşarak daha etkin bir çalışma ortamına girmesinin ortamını hazırlar. Hizmetlerin tek elden yürütülmesinin önüne geçerek hizmette rekabet sistemini oluşturur ve bu rekabeti ortadan kaldıracak tekelleşmeleri önler.
Devletin bu hizmeti sayesinde firmalara genel hizmet ve altyapı etkin olarak gider ve işletmelerin üretimleri artar. Sosyal Denge Modeli'nde yürütme; hizmet üretimini, hukuka ve ekonomik yasalara uygun bir biçimde sağlayan devlet görevinin adıdır. Ekonomik açıdan devlet; halka hizmet götüren bir hizmet kuruluşu olarak da tanımlanabilir.
III.Standartlara uygun üretim
Yürütme kuvvetinin sosyal kurum olarak karşılığı iktisat kurumudur. Bu nedenle yürütme kuvvetinde, iktisadın kural ve kriterleri geçerlidir. Devlet, elbette sadece ekonomik hayattan ibaret değildir.
Bugün için işbölümü ve uzmanlaşma ileri düzeylere ulaşmıştır. Üretimin arttırılması, birtakım altyapı hizmetlerinin yapılmasını gerektirmektedir. O halde yürütmenin en önemli görevi bu hizmetleri üreticilere ve müteşebbislere sunmaktır. Bu hizmetlerin sayısı çoktur. Ancak modern iktisadın bulduğu temel hizmetlerden biri "standartların üretilmesi"dir veya böyle bir ortama imkân hazırlamaktır. Yürütmenin, hizmet üretimini, yasamanın belirlediği toplumsal sözleşmeler-yasalara uygun olarak gerçekleştirmesi gerekir. Bunun için, mal ve hizmet üretim standartlarının belirlenmesi ve halkın bu standartlara uygun üretim yapması gerekir ki, yürütmenin hizmetleri etkin olabilsin.
Günümüzde, bu alanda karşılaşılan bir diğer önemli sorun devletin ekonomik hayata müdahalesi meselesidir. Bu konuda özellikle sosyalist uygulamalar tam müdahaleyi esas alırlar. Ancak özellikle karma uygulamalarda da bu konuda yürütme lehine çok ileri derecede uygulamalar vardır.
IV. Standartların denetimi
Sosyal Denge Modeli'nde yürütme; altyapı ve hizmet üretimidir, dedik. Bütün bu üretimlerin bir denetime gereksinim duyacağı hususu açıktır. Hizmet ve malların standartlara uyup uymadığının denetlenmesi zarureti vardır. Bu mekanizma gerek mal gerekse hizmet üretimine etkinlik ve verimlilik getirir.
Günümüzde malların denetimi yürütmenin belirlediği kontrolörler veya mahkemelerce seçilen bilirkişiler tarafından yapılmaktadır. Yürütmenin eylem ve işlemlerinden dolayı denetlenmesi ise ancak yargı yoluyla olmakta, yargı da geç işlediği için yürütmenin etkin bir denetiminden söz açılamamaktadır. O halde, yargının sadece ihtilafları çözen bir birim olması, denetimin ise ayrı bir organ ve göreve dayanması gerekmektedir. Yürütme açısından önemli olan, yapılan hizmetlerin uygunluğunun hizmet sonunda ekspertize edilerek tamamlanması ve kendi sorumluluğunun sona ermesidir. Standart malların üretiminin özellikle ahlâkî kuruluşlar tarafından standartlara uygun olup olmadığının denetimi sağlanmadıkça, bu malların piyasaya çıkışı önlenmelidir. Yürütmeye ait hizmetler etkin bir biçimde sağlanmadıkça, üretimin sağlıklı arttırılması ve halkın mağdur olmasının önlenmesi gerçekleşemez.
Burada hizmet üretimi ile mal üretimi arasındaki farka dikkat çekmek gerekir. Her türlü mal üretimi özel sektöre ait olup, devletin görevi bu tür mal artışının ortamını oluşturmaktan ibarettir. Burada devletin üretime katkısı, hizmet üretimi bakımındandır ve her türlü "genel hizmet" niteliğindeki faaliyetler devlete aittir. Böylece mal ve hizmet üretimi arasında, kesin hatlarla çizilen bir ayırımla karşı karşıya bulunuyoruz, demektir. Daha açık bir ifade ile, bir üretim faaliyeti ya özel sektöre ya da devlet sektörüne aittir. Özel sektöre ait olan bir alanda devlet bir iş yapamaz, yapmamalıdır da. Çünkü, devlet en güçlü ortak konumunda olup diğerlerini kolaylıkla piyasa dan çıkarabilir. Ancak devlete ait olduğu kesin olarak belirlenen bir hizmetin artık özel sektör tarafından da yapılması kabul edilemez. Çünkü özel kişilere bırakılan hizmet sektörüne sahip olanlar diğer kimse veya firmaları kontrol altına alarak baskı kurabilirler. Bunu bir örnek vererek açıklayalım. Şekerin üretimi özel sektöre verilmişse, bu alan devlet hariç, herkese açık demektir. Kredinin verilmesi veya elektriğin dağıtılması kamu sektörüne verilmişse, artık o alana özel sektör girememelidir.
Devletle ilgili bir diğer sorun, üretilen mallardan alınacak paylardır, bir diğer deyişle vergilerdir. Sosyal Denge Modeli'nde devlet, vergiyi götürmüş olduğu hizmetlerden dolayı alır. Bu nedenle, üretim faaliyetlerinde devletin payı baştan belirlenir ve devlet bu payı sınırsız bir biçimde arttıramaz. Hatta bu konuda vergi oranları anayasaldır, iktidarlara göre değiştirilemez, diyebiliriz. Buna karşılık hizmet götürmediği takdirde payını da alamaz. Bu konu hizmetler konusu olup üçüncü kitabımızda üzerinde ayrıntılı olarak durulacaktır.
Demek ki, üretim faaliyetinde yürütmeye düşen görev, ekonomik faaliyetlerdeki genel hizmetlerle sınırlı olup, bunlar ekonomik ve meslekî hizmetler olarak üretilmiş malların ekspertizinin temin edilmesi, depolanması, ulaştırılması ve nihayet bakımı olarak özetlenebilir
Olaya devlet açısından bakıldığında ise, hizmetler sadece bunlarla sınırlı değildir.Üretim için, sadece bu hizmetlerin götürülmesi yetmez. Ayrıca diğer hizmetlerin de yapılması gerekir. Bu açıdan devlet, denetleme, yasama,yürütme veyargı organlarıyla bir genel hizmet kuruluşu olarak karşımıza çıkar. Bunlardan yürütmeye düşenler, sadece yukarıda sayılanlardır. İşte, Sosyal Denge Modeli'nde yürütme; böyle bir alanla sınırlı bir devlet organı olarak karşımıza çıkar.