24 Temmuz Cuma 2009
İki devlet, bir hükümet
Davutoğlu, “Irak’la oluşturduğumuz Stratejik İşbirliği Konseyi’ni Suriye ile de kuracağız. Benim icracı 8 bakan arkadaşımla Dışişleri’nde yaptığım toplantının hedefi de buydu. Bu yöntemle komşularımızla, ‘sıfır problem’ hedefine dayalı bir ilişki geliştireceğiz ve bu ilişkileri maksimum düzeyde tutacağız. Şimdi Türkiye ile Suriye arasında ortak kabine toplantısını hazırlıyoruz. Hedefimiz iki devlet, bir kabine modeli ile çalışmak. Ekonomiden güvenliğe her alanda. Aslında bu model dünyada uygulanıyor. Fransa ile Almanya, ABD ile Meksika arasındaki ilişki buna örnektir. Biz de bu modeli Irak ve Suriye’den başlayarak hayata geçireceğiz.”
Bütün komşulara yayılacak
“Biz komşularımızla düşman değiliz. Stratejik işbirliğini hedefleyen ortak kabine toplantılarını sadece Irak ve Suriye ile değil bütün komşularımızla; İran’la, Gürcistan’la, Yunanistan’la, Bulgaristan’la da geliştirmeyi düşünüyoruz.”
AB’ye alternatif değil
Davutoğlu, “Bu model, Avrupa Birliği’ne bir alternatif değil. Bizim amacımız Ortadoğu’yla, Balkanlar’la, Kafkaslar’la entegre bir ilişki ağı geliştirmek. Amaç bu. Türkiye bu entegrasyona demokrasisiyle, devlet geleneği ve deneyimiyle, teknolojisi ve ekonomisiyle büyük katkı sağlayacak konumdadır. Şimdi Halep’ten geldik, Belgrad’a uçuyoruz. Ne arıyoruz? Bizim aradığımız, Balkanlar’da, Ortadoğu’da, Kafkasya’da, Orta Asya’da sağlam ilişkiler geliştirmek ve bu ilişkilere dayanmaktır.”
Türkiye yenileniyor
Prof. Dr. Davutoğlu, dünyanın bir yenileşme geçirdiğine dikkati çekerek, ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton’ın da sözlerini anımsattı. Clinton’ın dünyanın yükselen yedi ülkesiyle ilişkileri geliştirmeyi amaçladıklarını açıklarken, Çin’i, Hindistan’ı, Rusya’yı, Türkiye’yi, Brezilya’yı, Güney Afrika’yı ve Endonezya’yı saydığını belirtti.
Osmanlı’nın uç beyliği
Belgrad’daki temaslarını tamamlayan Davutoğlu ile bugün Sırbistan’ın Sancak bölgesine gideceğiz. Üçte ikisi Sırbistan, üçte biri Karadağ topraklarında olan bu bölgeye Sancak adı verilmesinin nedeni, Osmanlı’nın 500 yıl boyunca uç beyliği olması. Davutoğlu, hem Sırbistan hem de Karadağ ziyaretlerinde Sancak’taki soydaşlarımızla bir araya gelecek.
Yorım:
Sayın Fikret Bila’nın özetleyerek aktardığımız bu yazısı, önceki yazısı gibi haber aktarımıdır. Yorum yoktur. Sayın Bila, yorum yapması gereken köşe yazılarında hep habercilik mi yapmaktadır? Bu soru yakında yanıtını bulacaktır.
Dünyada ve Türkiye’de çok şeyler olduğu kesin. Ama bizler neden hoşlanıyorsak seçip onu önemli hale getiriyoruz. Kurtlar Vadisi dizisinin gördüğü ilgi bir ölçü olacaksa kıyamet bile kopsa, bizce en önemli olay ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜ hakkında söylenenler ve yazılanlardır. Diğerleri ETÖ’nü perdelemek için abartılmış haberlerdir! Dikkat ve ciddiyet bunu gerektirir!!!
Oysa ülkeler kamp değiştirmekte, kartlar yeniden karılmakta, masadaki eski oyuncuların bir kısmı salonu terk etmekte, yerlerine yeni ve heyecanlı oyuncular oturmaktadır…
Kuralları bayağı değişmiş yeni bir oyun için, kimin elinde neyi varsa masaya sürmek üzere…
Uzunca bir zamanda beri New York’ta oynana oyun, bu kez vatansız bir mekanda, yeni aşkların ve nefretlerin mekanı bir gemide oynanmakta…
Önceki oyunculardan sınırsız kredi kullanan Batılı devletlerin bir kısmı masayı terk etmekte, bir kısmı ise piyasa değeri düşük varlıklarıyla masada kalıp şanslarını bir kez daha denemek istemekteler…
Çin, Hindistan, Türkiye gibi devletler ise oyunda iki sandalye kullanana oyuncular. Birinde oturmaktalar, diğerinde ise ayaklarını dinlendirmekteler…
Kağıtlar karılmış, dağıtılmış, yeni oyun, yeni kurallarıyla başlamış durumda…
Kağıtlar henüz dağıtılmış ama hangi kağıtla oyuna başlayacağını bilen oyuncular nedense masanın yeni oyuncusu Çin, Hindistan ve Türkiye… Belli ki, yeni kurallarla oynanacak oyuna, solun dışında bayağı hazırlanmışlar… İzlenim öyle..
Simgesel bir dil kullandığımı düşünen okuyuculara daha açık bir dil kullanmam gerekecek:
Yeni dönemin yayılma modeli “gevşek yapılı konfederasyon” dur. Ekonomik olarak Çin bunu başarmak üzeredir. Beyin işçiliği olarak da Hindistan bunun altyapısını kurmakla meşgul.. Tabii ki, siyasal olarak gevşek yapılı konfederasyon modeli ile büyüme sancıları yaşayan tek devlet ise Türkiye’dir…
Önce eski dünya düzeni yıkıldı, sonra da yeni dünya düzeninin kurulacağı söylendi. Sanıldı ki, yeni dünya düzeni de, eski dünya düzeninin yıkıldığı ülkelerde kurulacak. Oysa bu fiziken de mümkün değildi.
Şu görülemedi:
Eski dünya düzeni yıkılıyorsa acaba yeni dünya düzeninin kurulabileceği ülkeler arasında Türkiye’nin şansı olabilir miydi? Hangi noktalarda artı, hangilerinde ise eksideydi? Yoksa artısı, eksisinden fazla mıydı? Bu mümkün müydü? Bunlar tartışılmadı. Kimi haberler gelmedi değil; ama bunları yorumlayacak öngörü sahibi ise ortalarda yoktu.
Zaten sorunların çoğu da bundan kaynaklanıyordu. Çünkü ne dünyanın ne de Türkiye’nin gittiği yer biliniyordu. Şaşkındık ve endişeliydik. Korkuyorduk da…
Gelişmeler bundan ibaretti.