Deyimlerin önemi
1634 Okunma, 4 Yorum
Oktay Ekşi - Hürriyet
Vahap Alma

ŞİMDİ hepimiz “Bu sorun bir an önce çözülsün” sevdasına düştük ya... Bekleneceği gibi her kafadan bir ses çıkmaya başladı. Ama bunların biraz ipe sapa gelir türden olmasını da insan bekliyor. Örneğin bakıyorsunuz biri çıkıp “Ölen PKK'lıların analarına devlet para yardımı yapsın” diyebiliyor.

Demokratik Toplum Partisi (DTP) de Abdullah Öcalan'ın "muhatap" alınmasının "zorunlu" olduğunu ilan etti.

Bunlar sanki Türkiye'de değil de "ay"da yaşıyorlar... Ya da "çözüm, mözüm" değil düpedüz "Bu iş böyle devam etsin" istiyorlar.

Sadece bu örnekler bile yıllardır yaşamakta olduğumuz "terör" sorununu çözmenin ne kadar zor ve hassas bir konu olduğunu göstermeye yeter ama, zorluk elbet ondan ibaret değil.

Bir defa "metot" ne olacak?

Sayalım ki el altından birileriyle temas kuruldu. Mutabık kalınacak noktaya gelindi. Bu mutabakat metnini yaşama geçirmek üzere hükümet de gerekli kararları verdi ve kamuoyuna açıkladı.

Ana muhalefet başta olmak üzere diğer muhalefet partileriyle ve kamuoyunu etkileyecek güçteki kanaat önderleriyle temas kurmadan, onları "varılan çözüm formülünün en doğrusu olduğuna" ikna etmeden açıklanacak karar, doğduğu gün ölmeye mahkûm olur.

Demek ki süreci çok iyi ve dikkatli bir şekilde yönetmek lazım. Onu bunu haşlayarak değil.

İkincisi... Tamam bir şeyler üzerinde sayalım ki gizli mutabakat sağlandı.

O zaman sıra "içeriğe" gelir.

İçerik konusunda hassas olunacak noktalar var:

Şimdi Ergenekon sanığı olarak tutuklu bulunan Doğu Perinçek'in PKK'ya sempati duyduğu yıllarda bir gün bizi ziyarete geldiğini... O konuşma sırasında "Kürt halkı" deyimini kullanınca kendisine "Bu deyimi bir daha kullanma, çünkü o deyim olayı çığrından çıkarır, 'Türk halkı' kavramının karşısına bir de 'Kürt halkı' kavramı koyar. Onu 'Kürt halkının hakları' davası izler. Onunla da kalmaz başka 'halk'lar yaratır" dediğimizi anımsarız.

Perinçek her şeyi o zaman da herkesten çok iyi bildiği için sözümüzü ciddiye almış gibi görünmemişti.

Nitekim bugüne kadar bu sütunda ne "Kürt sorunu" ne de "Kürt halkı" deyimi kullanılmıştır.

Şimdi bakıyoruz herkes aklına gelen her deyimi, önünü ardını düşünmeden kullanıyor.

Bu deyimleri kullandığınız dakikada, "tek başına Türkiye'nin iradesi" lafını unutmanız lazım. Çünkü artık o iradenin karşısına bir başka iradeyi siz koymuş olursunuz.

Çözüm Türkiye'de yaşayan tüm insanların "özgür" olmasından, "kültürel haklarını ve kimliklerini korumalarından", "tüm insanlarımızın siyasal haklarının eşitliğinden" mi geçiyor?

Bunu öyle "şu halk", "bu halk" diyerek değil, tüm bireyler için getirir uygularsınız.

Neden öyle yaptın diyene de "Git Amerika'ya bak! Hispaniklere, Afrikalı Amerikanlara (zencilere) ayrı ayrı hak mı veriyorlar?" diye sorarsınız.

 

      Yorum:

 

      Olmayan Sorun

      Eğer hitabınız dünyada yaşayan toplulukların tümüne ise “Dünya Halkı”, Asya Kıtasındakiler ise “Asya Halkı”, Türkler ise, “Türk Halkı”, Yahudiler ise “Yahudi Halkı” dersiniz. Bu toplulukların var oluşunu tanıma ve kimlikleri ile ilgili bir sorununuz yoksa eğer kendilerini tanıtacak en kısa yolu seçersiniz.

 

      İsim…

 

      Siz ister kabul edin ister etmeyin, bu ülkede “Kürt Halkı” da var “Kürt Sorunu” da. Deyimleri ortadan kaldırmakla var olanı yok sayamazsınız.  Sorunları yok sayarsanız eğer, bir gün gelir karşınıza çıkar ve bu sefer daha ağır bedeller ödemeye rıza göstererek çözmeye çalışırsınız.

 

                يَاأَيُّهَا النَّاسُ إِنَّا خَلَقْنَاكُمْ مِنْ ذَكَرٍ وَأُنْثَى وَجَعَلْنَاكُمْ شُعُوبًا وَقَبَائِلَ لِتَعَارَفُوا إِنَّ أَكْرَمَكُمْ عِنْدَ اللَّهِ أَتْقَاكُمْ إِنَّ اللَّهَ عَلِيمٌ خَبِيرٌ

      "Ey insanlar! Doğrusu biz sizleri bir erkekle bir dişi­den yarattık. Sizi milletler ve kabileler halinde yarattık ki birbirinizi kolayca tanıyasınız, şüphesiz, Allah katında en değerliniz, O''na karşı gel­mekten en çok sakınanınızdır.Allah bilendir, haberdardır." (Hucurat–13)

      

     Allah, topluluklar arasındaki farklılıkları, birbirlerini tanımaları için yarattığını buyuruyorsa,  beyazın siyaha, siyahın da beyaza üstünlüğünün olmadığını emrediyorsa ve siz de bu emirleri hiçe sayıp, bas bas barış naraları attıktan sonra; doğduğu yeri ve kendisini doğuran anneyi kendisinin seçmediği bir kişiyi ve/veya topluluğu, iradesi dışında gelişen yaşam alanı ve iradesi dışında yaratılan ırkı-kökü-milleti yüzünden haddinizi epeyce aşarak yargılayabiliyorsanız eğer, sizin eseriniz olmayan, yani iradeniz dışında sizi “TÜRK” olarak yaratan Allah’a karşı riyakar davranıyor ve nankörlük ediyorsunuzdur.

 

       Allah teveccüh edip yaratmışsa, siz onu nasıl yok sayarsınız?

 

      Size ve bütün insanlara düşen görev, kibirlenerek kendisini üst sınıflarda görüp kendi dışındakileri ikinci sınıf vatandaş olarak görerek aşağılamak değil, çoook uzaklarda gibi görünen çözüm kıvılcımlarını canı gönülden desteklemektir. Çünkü bu ülke artık bedel ödemek istemiyor. Çünkü Türk’ün de Kürt’ün de canı yanıyor. Çünkü çıkarcıların doyacağı yok. Çünkü bu ülke hepimize yetiyor. Çünkü…..

 

      Faydasız ilimden Allah’a sığınırım… Selam ve Dua ile…

 

Vahap Alma


YorumcuYorum
Zübeyir Erol
27.07.2009
10:29

Türkiye açısından Kürt sorununun sanki gerçekten böyle bir sorun varmış gibi görünmesinin sebebini, bu halkları PKK ve DTP temsil ediyormuş gibi kabul edilmesinden kaynaklandığını düşünüyorum. Bunun dışındaki diğer Kürtler de içgüdüsel olarak bir Kürt sorununun varlığını dile getiriyorlar. Fakat bugüne kadar bu kesimden de anadilde eğitim veya Kürtçe hutbe dinlemek gibi talepler dışında farklı bir gerekçe öne süren görmedim. Bu sorunların da suni olduğunu düşünüyorum. Çünkü Gürcüsü, Arnavutu veya Lazı için de aynı şey geçerli. Yani söylemek istediğim sorun sadece Kürtleri kapsayan bir sorun değil. Ayrıca ben bir Arnavutum fakat anadilimde eğitim yok diyerek Arnavutluk’a göç etmeyi aklımdan bile geçirmiyorum.

Ülkede etnik bir ayrımcılık yok. Sadece Kürtleri de PKK ile aynı kefeye koyan lafı bile edilmeyecek çok küçük bir azınlık olabilir. Fakat bu da sorun değildir.

Kürtlerin bütün bunlara rağmen devlet kurmak isteme hakları elbette vardır. Bunun şekli için 6. sayıdaki Süleyman Akdemir’in İmralı da hareket var yazısının yorumuna bakabilirsiniz. Ancak yine de bu kurulacak devlette Gürcistan, Arnavutluk, Bosna gibi Türkiye’dekinden daha iyi bir idare olacağını sanmıyorum. Ve yine hiçbir Kürt’ün Türkiye’yi bırakıp oraya göç edeceğini sanmıyorum.

Bu vesileyle burada ekleyeceği sorun olan varsa belirtirse sevinirim.

Vahap Alma
27.07.2009
15:35

Sayın Zübeyir Erol...

Çanakkale Şehitliğini araştırdım. Orada Güneydoğu’lu çok şehidimiz var. Yalnız ben Arnavut’a rastlamadım.

Anlatmak istediğim; kürtler bu ülkenin insanları ve bu ülkeyi kendi yurtları addediyorlar. Başka milletin insanları bu ülkeye sığınmış olabilir ya da çalışmak için gelmiş olabilirler. Onlar da her vatandaşın sahip olduklarına sahip olmalılar. Fakat onlar sorun olamazlar ve Onların herhangi bir talepte bulunması zaten abes.

Kürtlerin yaşadığı sorunları da siz ancak kürtlerin yoğun yaşadığı doğu ve güneydoğuda objektif olarak araştırdığınızda anlarsınız. Kitabevleri olmayan bir sorun yüzünden mi bombalandı? Bu bölgenin her metrekaresinde çıkan cesetler olmayan bir sorun yüzünden mi oluyor? Faili meçhuller olmayan bir sorun mu? Medyada ve değişik platformlarda yıllardır yazılanlar ve ’kürt sorunu’ adı altında tartışılanlar olmayan bir sorun mu?

Sayın Zübeyir Erol kardeşim. Bu sorunun faili kim olursa olsun realiteyi değiştirmez. Siz ’Kürt sorunu’ yoktur dediniz. Lütfen bu olmnayan soruna siz bir isim bulun!!!

ardabeyim
27.07.2009
19:05

vahap alma abem cok doğru soliyor...Lütfen bu olmnayan soruna siz bir isim bulun!!!

Zübeyir Erol
28.07.2009
20:03

Benim yapmak istediğim Arnavutluk veya Kürtlük vurgusu değildi. Ama madem konu açıldı; birkaç noktayı açıklamak gerekir: Kürtler bu ülkeyi ne kadar kendi memleketi addediyorsa bizler de o kadar kendi ülkemizdir diyoruz. Ayrıca Osmanlı döneminde ülke toprakları küçülürken birçok Müslüman Arnavut’ta aynı amaçla ölmüştür. Kurtuluş savaşı döneminde Arnavut halkı o günün ülke sınırları içerisinde olmadığı için ve henüz mübadele başlamadığı için Çanakkale şehitliğinde Arnavut aramak pek doğru olmaz. Muhacirlerin bu ülkeye gelişi de iş aramak veya sığınmaktan ibaret değildir. Bu ülkeyi kendi memleketlerinde öte sevmeleri ve ben Türküm diyebilmeleridir. Geçenlerde Avrupa birliği Türkiye’de bir araştırma yapmıştı. Yaptıkları tespit şu; Farklı dinden, milletten, ırktan insanların ben Türküm diyerek huzur içinde yaşadıkları bir toplum. Zaten bu durum canlarını fena halde sıktığı için sürekli bu olayları fişekliyorlar.

Ben Kürt sorunu yok derken, gerçekte Türk halkı ile Kürt halklarının arasında bir problem olmadığını kastediyorum. Yani Kürt halkını temsil etmeyen örgütlerin dışarıdan aldıkları destekle bu tür karışıklıklara sebebiyet verdiğini, faili meçhul gibi cinayetlerin sebebinin de bu halkları birbirine düşman etme çabası ve ülkeyi kaosa sürükleme niyetiyle yapıldığını söylemeye çalıştım. Ha bu arada, buradaki bütün yanlışlığı bu örgütlere yüklemek doğru da olmaz. Türk hükümetleri de hatalar yapmış ve bu sorunun devam etmesinden medet umanlar olmuş ve resmen bu örgütler kadar yanlış işler yapmışlardır.

Sizde takdir edersiniz ki Türkiye üzerinde çok fazla hesapların olduğu bir ülkedir. Bu olayların kaynağı dışarıdan demeye çalışıyorum. Eğer gerçekten bu halklar arasında bir ayrım olsaydı bugünkünden daha kötü bir durumda olurduk. Bu yüzden bu olaylara Kürt sorunu demeyi doğru bulmuyorum. Olayların sonuçlarına odaklanırsak sorun varmış gibi görünür fakat bu olaylar neden ortaya çıkıyor ve kimlerin işine yarıyor diye barksak bambaşka bir durumla karşılaşıyoruz.

Son olarak yanlış anlaşıldım diye düşünerek şunu söyleyeyim; kesinlikle bir Kürt’e, Türk’e veya Arnavut’a baktığımdan farklı bakmıyorum.





Sayı: 7 | Tarih: 26.07.2009
Nazlı Ilıcak
Satılık kız!
2651 Okunma
6 Yorum
Fatma Karuç
Mehmet Şevket Eygi
Bazı Bid'atlar
1853 Okunma
13 Yorum
Hasan Koç
Fehmi Koru
Ruhban okulu ve ihl meselesi
1685 Okunma
10 Yorum
Ahmet Kirtekin
İskender Pala
Şiirimizin Târihî Yolculuğu
1667 Okunma
1 Yorum
Kadir Pürde
Oktay Ekşi
Deyimlerin önemi
1634 Okunma
4 Yorum
Vahap Alma
Ahmet Hakan
Bir değişimin anatomisi
1499 Okunma
4 Yorum
Lütfi Hocaoğlu
Hakan Albayrak
Kelime-i Tevhid, özgürlük ve güvenlik parolasıdır”
1449 Okunma
2 Yorum
Veysel İpekçi
Abdullah Büyük
Sosyal buhranlar ve ilahi teselli
1443 Okunma
Sedat Aksakal
Ruşen Çakır
Devlet kimi muhatap alacak?
1435 Okunma
Tayibet Erzen
Ahmet Turan Alkan
Aşkımızın büsküvit tenekesi
1415 Okunma
Emine Hocaoğlu
Reşat Nuri Erol
Parada neler oluyor?
1412 Okunma
1 Yorum
Ilker Ardic
Hayrettin Karaman
Katsayı meselesi
1388 Okunma
2 Yorum
Hilmi Altın
Türker Alkan
Takdiri ilâhi ve teknoloji
1386 Okunma
Mehmet Seyyar
Ahmet Taşgetiren
İlginç bir mukayese
1385 Okunma
1 Yorum
Zübeyir Erol
Mahir Kaynak
Yakışmıyor! Yakışmıyor!
1377 Okunma
7 Yorum
Süleyman Karagülle
Ertuğrul Özkök
O soru bana sorulsaydı
1366 Okunma
Süleyman Akdemir
Yılmaz Özdil
İmam hatip adaletsizliği
1363 Okunma
1 Yorum
Leyla Okta
Fikret Bila
Suriye ile iki devlet, bir hükümet modeli
1355 Okunma
Harun Özdemir
Murat Bardakçı
İkoncan dediğin sereserpe yatamaz, boyluboyunca uz
1334 Okunma
Recep Yıldırım
Mümtazer Türköne
'Kürt sorunu'nu HSYK çözer
1300 Okunma
Arif Ersoy
Bekir Coşkun
Rock çocukları...
1275 Okunma
3 Yorum
Ersoy Kılıç
Mehmet Altan
İmam-Hatip'teki Papaz
1259 Okunma
1 Yorum
Mehmet Hikmetumut
Bekir Berat Özipek
Yargıtay kararları da temyiz edilir!
1249 Okunma
Bünyamin Demir
Cengiz Çandar
Kürtlerin “saklı” coğrafyasından...
1160 Okunma
1 Yorum
Ekrem Fildişi


© 2024 - Akevler