Yakışmıyor! Yakışmıyor!
1285 Okunma, 7 Yorum
Mahir Kaynak - Star
Süleyman Karagülle

25.07.2009

Kürt sorunundan Ergenekon’a tüm sorunlara ortak bir açıdan bakmayı deneyeceğim. Önce kanunsuz bir emri yerine getirenlerin yaptıklarının cezasını çekmeleri gerektiğine inandığımı söylemeliyim. Ancak onlara bakış açımızın doğru olmadığını düşünüyorum. Yargılanan kişilerin bir bölümü Güneydoğu’daki görevleri sırasında yaptıkları nedeniyle sanık durumundalar. Acaba bu kişisel inisiyatiflerinin sonucu muydu yoksa devlet politikasının bu suçlara göz yumduğu ya da görmezden geldiği söylenebilir mi?

Ülkeyi yönetenler olayları sadece kanunsuz olarak görmekle kalmadılar kendi güçlerine bir meydan okuma saydılar. Yapılanlar terörü engellemek yanında öç alma, gücünü kanıtlama amacını taşıyordu. Kanunsuzlukla suçlananların yaptıkları her şey bilinmesine rağmen bunlara göz yumuluyor hatta bu eylemleri gerçekleştirenler kahraman sayılıyordu. Suçlanan kişiler bir ikilemi yaşadılar: Ya ülke için savaşan kahramanlar olacak ya da pısırıklıkları nedeniyle bir kenara atılacaklardı. Bölgede görev yapanlar kırk katırla kırk satır arasında tercih yapmak zorundaydılar. Ben geçmişte iktidara yönelik bir darbe teşebbüsünü ortaya çıkarırken devlet adına ve tüm kanun ve kurallara uyarak hareket etmiştim ama sonuç her kesim tarafından dışlanmam oldu. Bazı kimseler ise mesleklerinde daha iyi konuma gelmek için kanunsuzluklar yapmıştı. Şimdi şu soruya cevap vermeliyiz. Bu ve benzeri hizmetleri ifa ederken kanuna uymak mı yoksa uymamak mı doğrudur? Bence geleceklerini feda edip suç işlemenin ağırlığı altında ezilmeselerdi daha doğru olurdu.

Geçmişte ülkeyi yönetenler Kürt sorunu için bir politika belirlemediler. Sadece elinde silah tutanları bertaraf etmeyi düşündüler, bunu gören aktörler bir sürü silahlı grup yarattılar, birbiriyle tutarlı olmayan eylemler yaptılar ve hepsinin üzerine PKK damgasını vurdular. Kürt sorunu büyük güçler tarafından yönlendirildi, bizi de figüran olarak kullandılar.

Biz insanları içinde bulundukları şartlardan soyutlayıp onlar hakkında hüküm verdik. Mesela geçmişte Öcalan’ı en olumsuz sıfatlarla anarken şimdi problemin çözümünde katkısının olup olmayacağını sorguluyoruz.

Devletle olan ilişkilerden şunu öğrendim: Kahraman ya da önemsiz olmak kişilerin elinde değildir. Aynı eylem sizi kahraman da yapabilir rezil de edebilir. Şu soruya cevap aradım: Acaba ülkeyi farklı güç odakları yönetiyor ve kendi aralarında mücadele mi ediyor. Biz devlete hizmet ettiğimizi düşünürken bu güçlerin birinin safında yer almış mı oluyoruz?

Bir ülkede kim iktidar olursa olsun değişmemesi gereken şeyler vardır. Kanunlara uyanlar, beğenmeseniz bile, haksızlığa uğramamalıdır. Devlet görevlileri sadece kanuna uymakla yükseleceğini bilmelidir. Yani iktidarın değil devletin görevlisi olmalıdır ama bu iktidar karşıtı olmak değildir. İktidarları aşan bir devlet yapısı olmalıdır. Suç işleyen cezalandırılmalı ama haysiyetiyle oynanmamalıdır. Devlete yücelik yakışır.

 

Yazının Özeti:

Kanuna aykırı emri alan görevli yerine getirmemelidir. Gruplaşmada, ülke çıkarının yanında grup çıkarına da faaliyet göstermektedir. Kürt sorununu figüran olarak kullandılar. Herkes kanunlara uymalıdır.

Yorumun Özeti:

Hukuk düzeninde herkes mevzuata uyar. Askeri düzende herkes üstün emrine uyar. Askerler hukuk kuralları içinde savaşa girerler ama savaş hukuk kuralları içinde yürümez. Sivilleri hukuka uymadıkları için de muhakeme ederiz. Askerleri ise üstlere uyup uymadıkları ile muhakeme ederiz.

Yorum:

Tekrar edelim. Hukuk düzeninde herkes kurallara uymak zorundadır. Üst yazılı da olsa emir verse, kişiyi sorumluluktan kurtarmaz. Kişi üstlerine karşı değil şeriata karşı yani hakemlere karşı sorumludur. Askerlikte ise kurallardan önce üstlere itaat edilir. Kişi yargıçlara karşı değil üstlere karşı sorumludur. Hukuk düzeninde yargıçlar yöneticilerin üstündedir. Hukukun üstünlüğü vardır. Askerlikte de hakimler tamamen bağımsız ve tarafsızdırlar. Ne var ki hukuk düzeninde yargıçların kararı kesin olarak uygulanır. Onu durduracak erteleyecek bir merci yoktur. Oysa askerlikte hakimlerin kararını komutan uygulayıp uygulamamakta tamamen serbesttir. Askerlikte yargı komutanı bilgilendirmek içindir. Yoksa komutana emretmek için değildir.

Bu kuralın arkasından hemen şu kural gelir. Hukukta sorumluluk şahsidir. Kimse kimsenin fiilinden dolayı cezalandırılmaz. Askerlikte ise tam tersine sorumluluk kollektiftir. Muhatap komutandır. Kişiler ayrı değdir.

Yine bu kuralın sonucu şudur. Hukuk düzeninde insanlar davranışlarından sorumludur. Sonuçtan sorumlu değildir. Oysa askerlikte ise, kişi davranışlardan değil sonuçtan sorumludur. Askerlikte kuvvetli kim ise haklı odur. Hukuk düzeninde ise haklı olan kuvvetlidir.

Devlet, askeri düzenle kurulur ve korunur. Hukuk düzeni ile yaşar ve gelişir. Silahlı kuvvetlerde devlet memuru üstüne itaat eder ve bundan sorumludur. Hesabını üste verir. Hukuk düzeninde kişi hukuka karşı sorumludur ve hesabı ona verir. Bu sebepledir ki askerlerle ilgili mahkemeler, sivil yargıçlar tarafından yargılanmaz. Siviller de askeri mahkemede yargılanamazlar.

 

 

  

 

 

 

 

Süleyman Karagülle


YorumcuYorum
Ilker Ardic
26.07.2009
19:40

Ellerinize sağlık aynen katılıyorum.

faani
26.07.2009
23:24

mahkemeden haberi olmayan mahkemeye gider mi? gitmez. kavga, dövüş, anlaşma, tehdit, yalvarma gibi yollarla derdini halletmeye çalışır. mahkeme var, oraya git sorunun çözülür dese biri buna da kolay kolay inanmaz. şimdiye kadar halletmiş işini zaten. ne zaman ki çaresiz kalır o zaman başka yollar arar. hukukun yerleşmesi ve insanların bunu kabul etmesi için bir süre daha sıkıntı yaşanacaktır. hukuk yerleşmeden işler hep olageldiği gibi yürür. yürür ama kimse bundan kar etmez. hep kaybeden bu millet olur.

Vahap Alma
27.07.2009
17:16

Süleyman Hocam yorumunuz çok yerinde ve çok güzel tespitlerde bulunmuşsunuz. Peki Türkiye’deki asker ile ergenekon ilişkisini doğru varsayarsak (yanlış da olabilir) Türk Askerini bu karanlık ilikilerden kurtaracak mercii hangisi olur.. (Bilgi edinmek amacıyla soruyorum)

Saygılar

seoturko
28.07.2009
13:37

Gökdelen denebilecek kadar yüksek bir binanın tepesinden aşağıya doğru baktığınızda,bina ve aşağıdakiler hakkında söleyecekleriniz ,düşünecekleriniz doğal bir biçimde bulunduğunuz yüksekliğin ve o vakte kadar heybenizde taşıdığınız ilminizin yansıması olacaktır.Belki anlaması, algılaması gerekenler yada anlaması ve algılaması şarttır diye düşündüklerinize ulaşacak fikirleniz.Peki gökdeleni giriş kapısından seyreyleyenler henüz bir mezhebe tabii olabilecek kadar akıl ve irade melekesine sahip olmayanlar,yani hayatın tam ortasında "Aydın"lar ile "Mayın"lar arasında kalanlar,bilgi kaynağı televizyon ekranlarından öteye geçemeyen "İnsan" lar bu mühim meseleler için neler düşünürler acaba.Bu arada unutmadan "Kürt"lük bir sorun değildir,ısrarla "Kürt Sorunu" ifadesini kullanan kişiler lütfen heybenizde bu "Sorun" ile alakalı bir çözüm varsa onuda söyleyiniz.

Vahap Alma
28.07.2009
17:03

Ben yanımda heybe taşımam. Sadece Allah’ın layık gördüğü ve ilmi sınırını yine Allah’ın çizdiği bir düşünceye sahip olan akıl dediğimiz bir et parçası var. Bu arada hayata bir gökdelenin ne tepesinden ne de dibinden bakmam. Hayata Allah’ın teveccüh eyleyip bir sistem bütünü olan Kur’an ışığında bakmaya çalışırım. Bu haftaki yazımda da belirttiğim gibi, Bana emredilen Farklı topluluklara rıza gösterip hoşgörüyle bakmak ve onları tanımaktır. Gaspedilmiş haklarını görmezden gelmek değil. Bence siz de deneyin. İnsanı yanıltmayan tek şey Kur’an’dır. O’nun penceresinden bakarsanız adaletsizlik yapma ihtimaliniz Kur’an’ın sizi yanıltma ihtimali kadardır....

seoturko
28.07.2009
22:38

Kahrolası Akıl Bir "Et Parçası"namı Kaldın

Bu bir yorum değildir.Bir önceki yorumumda geçen kelimelere karşılık yazılmış gibi algıladığım vede anlam veremediğim Vahap beyin yazısı ile ilgilidir.Bey efendi durumdan vazifemi çıkarttınız bilmiyorum yoksa kendi kendinize gelin güveymi oldunuz onuda anlamış değilimi,yazımda kimseye bir edepsizlik ettiğimide düşünmüyorum.Sizin Bu haftaki yazınızda ne yazdığınızlada ilgilemiyorum açıkçası.Bu arada herkesin aklı o et parçasında değil hatırlatmak isterim, birde mesleyi bu kadar inceltmeye gerek yok kur’anıda bir gökdelenle kıyaslamaınız çok ilginç geldi bana.Tüm bu vesilerle "aklı"mdayken söylemek isterim Süleyman KARAGÜLLE hocama teşekkürler herşey için.

Vahap Alma
29.07.2009
13:19

Seoturko Bey...

Amacım polemik falan falan değil. Sizden ricam da üslubunuz konusunda daha dikkatli olursanız sevinirim. Gelin-güveylik bir durumum da yok bu arada. Yorumunuzda da zaten bana hitaben olduğunu belirtmişsiniz. Ben de nacizane fikrimi belirttim. Size edepsizlik ettiniz diye de bir şey demedim. Yazınızdan da hiç bir şey anlamadım. Sadece son kısımdaki ’çözüm’ kısmına cevaben yazdım yorumu. Burası bugüne kadar gördüğüm en demokratik ortam. İstediğiniz fikrinizi başkalarına hakaret etmediğiniz sürece rahatça beyan etmenizde bir beis yok. ’’Kahrolası Akıl Bir "Et Parçası"namı Kaldın’’ tabirleriniz bu dergide ve karakteristik özelliklerinize binaen biçimsiz durmasın...

Saygılarımı sunarım güzel kardeşim....





Sayı: 7 | Tarih: 26.07.2009
Nazlı Ilıcak
Satılık kız!
2524 Okunma
6 Yorum
Fatma Karuç
Mehmet Şevket Eygi
Bazı Bid'atlar
1737 Okunma
13 Yorum
Hasan Koç
İskender Pala
Şiirimizin Târihî Yolculuğu
1573 Okunma
1 Yorum
Kadir Pürde
Fehmi Koru
Ruhban okulu ve ihl meselesi
1564 Okunma
10 Yorum
Ahmet Kirtekin
Oktay Ekşi
Deyimlerin önemi
1531 Okunma
4 Yorum
Vahap Alma
Ahmet Hakan
Bir değişimin anatomisi
1411 Okunma
4 Yorum
Lütfi Hocaoğlu
Hakan Albayrak
Kelime-i Tevhid, özgürlük ve güvenlik parolasıdır”
1361 Okunma
2 Yorum
Veysel İpekçi
Abdullah Büyük
Sosyal buhranlar ve ilahi teselli
1360 Okunma
Sedat Aksakal
Ruşen Çakır
Devlet kimi muhatap alacak?
1335 Okunma
Tayibet Erzen
Ahmet Turan Alkan
Aşkımızın büsküvit tenekesi
1331 Okunma
Emine Hocaoğlu
Reşat Nuri Erol
Parada neler oluyor?
1319 Okunma
1 Yorum
Ilker Ardic
Hayrettin Karaman
Katsayı meselesi
1307 Okunma
2 Yorum
Hilmi Altın
Türker Alkan
Takdiri ilâhi ve teknoloji
1292 Okunma
Mehmet Seyyar
Ahmet Taşgetiren
İlginç bir mukayese
1290 Okunma
1 Yorum
Zübeyir Erol
Mahir Kaynak
Yakışmıyor! Yakışmıyor!
1285 Okunma
7 Yorum
Süleyman Karagülle
Ertuğrul Özkök
O soru bana sorulsaydı
1277 Okunma
Süleyman Akdemir
Yılmaz Özdil
İmam hatip adaletsizliği
1275 Okunma
1 Yorum
Leyla Okta
Fikret Bila
Suriye ile iki devlet, bir hükümet modeli
1267 Okunma
Harun Özdemir
Murat Bardakçı
İkoncan dediğin sereserpe yatamaz, boyluboyunca uz
1245 Okunma
Recep Yıldırım
Mümtazer Türköne
'Kürt sorunu'nu HSYK çözer
1209 Okunma
Arif Ersoy
Bekir Coşkun
Rock çocukları...
1182 Okunma
3 Yorum
Ersoy Kılıç
Mehmet Altan
İmam-Hatip'teki Papaz
1177 Okunma
1 Yorum
Mehmet Hikmetumut
Bekir Berat Özipek
Yargıtay kararları da temyiz edilir!
1159 Okunma
Bünyamin Demir
Cengiz Çandar
Kürtlerin “saklı” coğrafyasından...
1071 Okunma
1 Yorum
Ekrem Fildişi


© 2024 - Akevler