18.07.2009
Cebinizde yüz liranız var. Bir müddet sonra o yüz liranızı bir şekilde değerlendirerek yüz on lira yapamazsanız, zarardasınız demektir.
Neden zarardasınız?
Zarardasınız, çünkü "enflasyon" var.
Sizin paranızı yani yüz liranızı on lira artırmak için Merkez Bankası yeni para basmalıdır. Bu yeni para, yani karşılıksız kâğıt para basılınca, otomatikman yüzde on enflasyon olur. Çağımız dünyası ekonomik dengesizliğinin ana sebep ve kaynaklarından biri de işte budur; karşılıksız basılan kâğıt para!
Bu sömürü kaynağı ve bu sistem "faizli para sistemi"dir. Yani, karşılığı olmayan kâğıt para her yıl artırılmakta, o yılki "reel faizleri" verebilmek için matbaada basılmakta, ancak basılan yeni para kadar da "enflasyon" olmaktadır.
Bu uygulamanın, bu karşılıksız kâğıt paraya dayalı enflasyonist faizli sistemin ne gibi sakıncaları ve zararları vardır?
Yukarıda sözünü ettiğimiz parayı, yani karşılıksız kâğıt parayı basan Merkez Bankası, faiz kadar vergiyi masrafsız toplamaktadır. Tekel sömürü sermayesinin özel bankası konumunda olan ABD Merkez Bankası (FED), diğer bütün merkez bankalarını IMF aracılığıyla yönetimi ve kontrolü altına almaya çalışmaktadır. Bunu başarırsa, gelecekte dünyada tekel sömürü sermayesine dayalı "tek/tekel dünya devlet"i oluşacak ve "faizli para" sayesinde sömürü sermayesinin dünya hükümranlığı devam edecektir.
Elimizde eğer Kur'an gibi bir bilgi kaynağı ve onu anlamak için müsbet ilim gibi bir araç olmasa; bu gidişatın önce durdurulacağını, sonra vakti gelince yok edileceğini düşünmemiz zordur. Çünkü tekel sermaye bir defa sömürü çarkını ve hakimiyetini kurmuştur. Tek başına tekelleşmiş ve iktidar olmuştur. Rakibi yoktur.
Bu durumda nasıl ve kim tarafından düşürülecektir?
Kimi görüşlere göre sermaye terakümünün ve sanayileşmenin gerçekleşmesi için "faizli sistem" gerekli idi. Ancak, beşeriyetin "tarım dönemi"nden "sanayi dönemi"ne geçiş merhalesi tamamlandığına göre; bundan sonra "faizli karşılıksız para dönemi" bitecek, onun yerine bu parayı bitirecek başka para sistemi, yani "faizsiz kaydî para dönemi" doğacaktır.
"Faizli para sistemi" içinde denge kurulamaz. Faizli para sistemi, teşbihte hata olmazsa ancak kumara benzetilebilir. Faizli sistemde kaybedenlerin bir daha kesinlikle kazanma şansları yoktur.
Faizli karşılıksız parayı ortadan kaldıracak para nasıl olacaktır, kim yapacaktır?
Bugünkü siyasette sermaye her şeye hakimdir. Her şeyden önce tekel sömürü sermayesinin hakimiyeti son bulacak, siyaset müessesesi bağımsız hâle gelecektir.
Diğer taraftan da siyaset de din ve ilme karışmayacaktır. İlim, din, iktisat ve yönetim/siyaset birbirlerine mahkum olmadan, "kuvvetler ayrılığı" temel prensibine dayalı olarak "dengeli ve adil bir dünya düzeni" oluşacaktır.
Bizim her vesileyle vurgu yaparak hatırlattığımız ve "Halk Ekonomisi" dediğimiz ekonomi düzeni, reel ekonomi kuralları içinde "tekele dayalı faizli sömürü ekonomisi"ni yenecektir. Tekel sömürü sermayesine dayalı yönetimler ve siyasi güçler bu mücadeleye karşı direnecek, ancak halkı yenemeyecekleri için sonunda kendileri yenilecekler ve "Halk Ekonomisi" galip gelecektir.
Hakkı ve halkı yenmek mümkün değildir. Hak ve halk her zamanki gibi yine galip gelecektir. Daha da önemlisi; "faizli ekonomi" sorunları çözmek bir yana, zaten kendisi sorunun ana kaynağı değil midir? O halde mutlaka batacak ve bitecektir.
Halkın, halk ekonomisinin faizli parayı nasıl yeneceğini gelecek yazıda yazalım.
Yorum:
Sonu yaklaşan, yenilmekte olan medeniyetler tıpkı kaybedeceğini anlayan kişilerin tepkisinde olduğu gibi artık hakimiyetlerinin zayıfladığını ve sonlarının yaklaştığını görünce zulme dayanan dayatmalarının dozajını artırırlar. Elbette bunu yaparken yakın geçmişteki hükümranlığı tekrar geri kazanmak ve eski hakimiyetlerini perçinlemek isterler. Fakat bu durum aksi bir netice doğurmakta insanların bu sürekli tekrarlanan benzer olaylara artık daha yüksek dozda maruz kalmaları uyanmalarını sağlamakta, sömürenlerin de sonunu hızlandırmaktadır. Şüphesiz bu durumu en iyi anlayan devletler Türkiye gibi en çok maruz kalanlardır. Sömürü sermayesinin izlediği politikanın uygulayıcısı konumundaki ABD’de bile artık eski hakimiyeti yoktur. Bu durum onlarda bir panik havası oluşturmuş, yeni arayışlara sokmuş ve bu ortamda yanlış kararlar vermelerine sebep olmaktadır.
Provokatörlerin kışkırttığı bu olaylara insanlar eskisi gibi alet olmamakta ve sermayenin etki alanı daralmaktadır. Bununla beraber bugünkü siyasette sermaye her şeye hakim olduğu için ve çözüm sermayenin etki alanı dışındaki “Halk Ekonomisi”nde olacağı söylendiğine göre çalışmaları bu yönde yapmak gerekiyor.
Şuan için bu durumun böyle devam etmesinin sebebi insanların aradıkları çözümün henüz kendilerine tebliğ edilmemiş olması veya tebliğ edilmişse bile bir türlü emin olamayışlarıdır. Çünkü yeni bir sistemin kurulması fikri mevcut sistem içinde düşünülünce hayal gibi gelmekte insanlar tam olarak ikna olmak için mucize isteyenler gibi bir uygulama örneği görmek istemektedir. Haksız da sayılmazlar.
Bu durumda halk ekonomisi adıyla tarif edilen sistemin bir uygulamasının Adil Düzenciler tarafından gösterilmesi gerekmektedir. Bu konu üzerinde düşünmeyi yoğunlaştırdıkça bir şeyler yapma ihtiyacı hissedeceğimizi kabul edersek biran önce doğruyu bulana kadar denemeler yapmaya başlamalıyız. Kendi yapmadığımız bir şeyi insanlara teklif edemeyeceğimize göre bizzat biz yapmalıyız. İnsanların ilgi göstermesini de bu çalışmaları yaptıktan sonra bekleyebiliriz.