Kürt sorununun çözümünde tarihi fırsatta ilk start
1311 Okunma, 5 Yorum
Ruşen Çakır - Vatan
Tayibet Erzen

17.07.2009

Kürt sorununun çözümünde tarihi fırsatta ilk start verilmek üzere

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül aylarca önce Kürt sorununun çözümünde “tarihi bir fırsat” yakalandığını söylemiş ancak yapılan tartışmaların ötesinde hiçbir somut adım atılmamıştı. Fakat Gül’ün ısrarlarının da etkisiyle devletin değişik kademelerinde hummalı bir faaliyet yürütüldü; üst üste toplantılar yapıldı ve nihayet “tarihi fırsatta ilk start” noktasına gelindi.

Olamayacaklar ve olabilecekler

Peki hükümet ne yapabilir? Yapılabileceklerden önce yapılamayacaklara bakmak daha isabetli olabilir. Erdoğan’ın siyasi danışmanı Doç. Yalçın Akdoğan Pazar günü Star Gazetesi’nde yayınlanan “Sorunun değil çözümün parçası olmak” başlıklı yazısı. Kürt sorunu üzerine uzun yıllar kafa yormuş bir siyaset bilimci olan Doç. Akdoğan, devlet katındaki gözlemlerinden hareketle bize uzun bir “reddedilecek talepler” listesi çıkarmıştı. Bakalım:

“-Anadilde eğitim;
-Kürtçenin ikinci resmi dil durumuna getirilmesi;
-Anayasa’da etnik kökene vurgu yapılması;
-Öcalan’ın serbest bırakılması veya siyaset hakkı verilmesi;
-Her türlü özerklik talebi;
-İdari, mali, adli ve kolluk hizmetlerinin yerel yönetimlere devri;
-Ülke genelinde ya da sınır ötesinde terör örgütü üyelerine yönelik operasyonların durdurulması.”

Doç. Akdoğan yazısında gerek PKK, gerekse DTP’nin bu taleplerde ısrar ederek çıtayı çok yükselttiklerini, bunun hiç de gerçekçi olmadığını savunmuştu. Ve devletin kabul edebileceği taleplerden bazılarını da şöyle sıralamıştı:

“-Türkiyelilik kavramının geliştirilmesi veya Türkiye toplumu vurgusunun ön plana çıkartılması;
-Bazı üniversitelerde Kürt dili ve edebiyatı bölümleri kurulması;
-Kürtçe yayın ve özel TV’lerin önünün açılması;
-Doğu ve Güneydoğu’da halka hizmet veren devlet dairelerinde Kürtçe bilen personel istihdam edilmesi;
-Cezaevlerindeki görüşlerde Kürtçe yasağının kaldırılması;
-Kürtçe mevlit veya vaaza müsaade edilmesi;
-İlçe, köy ve mezra gibi yer isimlerinin Kürtçe veya diğer eski isimlerle değiştirilmesi;
-Seçimlerde Kürtçe siyasi propaganda yasağının kaldırılması;
-Teslim olmayı özendirecek mevcut yasada düzenlemelere gidilmesi;
-TBMM’de Faili Meçhulleri Araştırma Komisyonu kurulması...”

Asker-sivil ilişkileri

Devletin yapabileceklerinin Kürt hareketinin beklentilerini gidermesinin pek mümkün olmadığı kolaylıkla anlaşılıyor. İki büyük sorun öbeğiyle karşı karşıyayız:

1) Kürt sorununu çözme yolunda yapılacak bazı yasal ve anayasal düzenlemelerin bazı kesimler tarafından devletin “üniter” yapısına tehdit olarak algılanması;

2) PKK sorununu çözmek için atılacak bazı adımların toplumun bir kesiminde tepkiye yol açması.

Aslında CHP Lideri Baykal’ın “silahlar susarsa af olur” çıkışı bu ikinci tür sorunları çözmenin daha kolay olduğunu akla getiriyor. Nitekim uzun zamandan beri “alt düzeydekilere af, lider kadroya sürgün” gibi formüller telaffuz edilmekte. Tabii bu noktada Öcalan’ın durumunun başlıbaşına güç bir sorun oluşturduğunu unutmamalıyız.

Bütün bunlara rağmen hükümetin önünde gerçekten bir fırsat olduğunu söyleyebiliriz. Başbakan Erdoğan, eğer “terörle mücadele” perspektifini geri plana itip “Kürt sorununu çözme” yolunda samimi olduğunu gösterebileceği bir çıkış yapabilir ve bununla birlikte Akdoğan’ın yazmış olduğu birkaç adımı atabilirse Türkiye’de çok şey değişebilir.

Tabii burada şöyle bir sorunla karşı karşıyayız:

“İrticayla mücadele eylem planı” tartışmaları ve hemen ardından askeri yargının görev ve yetkilerinin sınırlandırılmasına yönelik yasal düzenleme “tarihi fırsat”ın zemini olan “asker-sivil uyumu ve karşılıklı güveni”ni belli ölçülerde zedeledi.

Genelkurmay Başkanı Org. İlker Başbuğ’un, devletin yeni Kürt stratejilerinin şekillendirilmesinde apayrı ve özgün bir konumu olduğu da hesaba katılırsa, hükümetin yapmasını beklediğimiz yeni “Kürt açılımı” baştan “ölü” olmasa bile “sakat” doğmuş olabilir.

 

Yorum:

Hükümetin olamayacaklar listesi:

-Anadilde eğitim;

Pek tabii olabilecek bir şey. Bir insanın ana dilinde eğitim alması kadar doğal ne olabilir ki?Bu sadece Türkiyeli Kürt vatandaşlar için değil, Rum, Çerkez, Ermeni tüm vatandaşlar için sağlanmalı. Hiçbir talep olmaksızın sanki şartmış gibi olur olmaz her bölümün İngilizce okutulması ne kadar masumsa, bu da o kadar masum.

- Kürtçenin ikinci resmi dil durumuna getirilmesi;

Hiç gerek yok, Türkiye’de sayıları Kürtler kadar olmasa da başka ırktan insanlar da var. Var olan her kitle için ikinci, üçüncü... resmi dil olamayacağına göre şunu kabul etmeliyiz ki  bir devletin ancak bir resmi dili olmalıdır.

- Öcalan’ın serbest bırakılması veya siyaset hakkı verilmesi;

Kabul edilemez, çünkü kendisi savaş suçlusudur ve askeri mahkemelerce yargılanmalıdır. Böyle bir talebin arkası “Avrupa İnsan Hakları mahkemesinde yargılansın.” hiç olamaz. Askeri yargıya taşınmış bir davada insan hakları mahkemesinin müdahalesi düşünülemez. Durum böyleyken siyaset hakkına hiç geçmeyelim. Böyle bir talep açık bir pişkinlik değilse nedir? Binlerce insanın ölümüne sebep olan bir insanı halk kahramanı gibi göstermek bu millete saygısızlıktır.

-Her türlü özerklik talebi;

Bir devlet içerisinde özerk bölgeler veya iller olabileceğini düşünüyorum. Bölgenin iç güvenliğini, kendisinin oluşturduğu jandarma birliği sağlar ancak dış güvenliğinden devlet sorumlu olur. Bölgenin kendi anayasası olur, onunla yönetilir, eğitimini kendi dilinde alır ancak devletin resmi dili neyse onu öğrenmek zorundadır. Dış işlerde ise tamamen devlete bağlı olmalıdır.

-İdari, mali, adli ve kolluk hizmetlerinin yerel yönetimlere devri;

Bir önceki madde sağlanırsa bu da zaten sağlanmış oluyor ancak bu yönetim şeklinin sadece bu bölgeyle sınırlı olduğu ve bu bölgenin dışında geçerli olmadığı, dolayısıyla bölge özerk bile olsa dış siyasete dair her türlü protokolde(idari, adli, mali vs) devlete bağlı olduğu unutulmamalıdır.

-Ülke genelinde ya da sınır ötesinde terör örgütü üyelerine yönelik operasyonların durdurulması.

Bu talep hakikaten komik. Maddede geçen terör ibaresi düşünülürse bunlara yönelik operasyonların da son bulmayacağı dahası ne şekilde olacağı da askeri mercilerce belirleneceği açıktır.

Hükümetin olabilecekler listesine gelince;

Uygulamalar gerçekten yapıcı ancak kabul etmek gerekir ki, doyurucu değil. Türkiye’de bir Kürt sorunu var (gerçi Türkiye’nin daha büyük sorunları da var ancak bunların sponsorları olmadığı için Kürt sorunu kadar popüler değiller haliyle) o yüzden yapılan sosyal iyileştirmelere ancak idari iyileştirmeler eklenirse kalıcı bir çözüm olacağını düşünmekteyim.

 

Tayibet Erzen


YorumcuYorum
HAWAR
19.07.2009
17:35

Sayın cumhurbaşkanımızın devletimizin en üst makamında bulunan şahsın bir fırsattan bahsediyorsa çok basit düşünürsek bir bildiği vardır.Bu bildiği şeyin koskacaman bir cumhurbaşkanı aylardır ne hayata geçirebiliyor ne de hayattan koparabiliyor.Maalesef böyle bir ülkede yaşıyoruz neyin doğru neyin yanlış olduğunu kendi başımıza bulamıyıruz illa birilerin bize dayatmasıyla mı sorunlarmızı çözecez.Kürt sorunu diye bir sorun var mı? (var) bunun güneydoğuda akıttığı kanın haddi hesabı yoktur.Ve bence gündem de kalmasını sağlayan asıl sponsor maalesef o akan (kanlardır.) lütfen bu soruna artık bir çözüm bulalalım sponsor diyerek olayı basitleştirmeyelim.

Lütfi Hocaoğlu
20.07.2009
02:45

Tayibet burada zaten Adil Düzen’i anlatıyor. Adil Düzen Kuran ve sünnet kaynaklı bir dünya düzeni, hukuk düzenidir. Adil Düzen’de devlet vatandaşın neyi, hangi dilde öğreneceğine karışmaz. Ancak sınav yaparsa resmi dille yapar. İnsanların başkalarına zarar vermediği sürece de nasıl yaşayacağına karışmaz. Adil Düzen’i ilgilendiren değişik etnik yapı, değişik dine ve değişik görüşlere sahip olan insanların bir devlet çatısı altında nasıl çıkar paralelliği içinde yaşayacağıdır.

Teröristin karşılığı Adil Düzen’de müşriktir ve kanı hederdir. Ona sadece kısas yapılır, diyeti bile yoktur.

Bunun dışında yukarıda çözüm için önerilen maddelerin en ilerisi Adil Düzen sistemi içinde mevcuttur.

Tayibet Erzen
20.07.2009
02:50

Sponsor, destekleyici demektir. İç savaş sonucu akan kanlar savaşı besliyor, güçlendiriyor olabilir. Ancak bu Türkiye üzerinde dış güçlerin ve onların maşası olan iç güçlerin Türkiye’deki Kürt sorununu en büyük sorunumuzmuş gibi veya uzlaşılamaz ve çözülemezmiş gibi göstererek asıl rolü oynadığını ve Türkiye üzerindeki çıkar hesapları bitmeden de bunu bitirmeyecekleri gerçeğini değiştirmez.

Vahap Alma
20.07.2009
04:24

Hawar’ın görüşlerine tamamen katıldığım gibi Tayibet kardeşimin çıkar hesapları tespitini yerinde buluyorum. Kürt sorunu çözülmeyi bekleyen ciddi bir sorundur. Belli bir ırka taraf olup çözüm aramak da manasız geliyor bana. Bu sorunu daha objektif ve kin gütmeden çözmeyi denemek Türkiye için de kürtler için de en hayırlısı olur bence. Çünkü yakın bir geçmişe kadar bırakın kürt sorununu kürt diye bir ırk ve kürtçe diye bir dil yok denirdi. Şimdi kürtçe bir tv var ve üniversitelerde kürt dili ve edebiyatı okutulucak. Kısacası bir kitleyle veya bir fertle anlaşmanın ve tek yolu varoluş hakkını reddetme yetkisini kendinde bulmamak ve onu anlamaya çalışmaktır. Kitleler küçük, fertler basit olsa bile....

Hakimiyet, Güç ve Kudret yalnızca Allah’ındır. En hayırlısını O’ndan dilerim...

Ilker Ardic
21.07.2009
03:58

Ben yeniden belirtmek isterim’ki bu tür yazılar bizleri bir şeylere hazırlıyor.

Özellikle de terörist başının serbest bırakılması tayibet hanım’ın da yorumunda yazdığı gibi bu katil’i halk kahramanı gibi göstermek bu millete saygısızlıktır.





Sayı: 6 | Tarih: 19.07.2009
Mahir Kaynak
Çin Bilmecesi
2154 Okunma
1 Yorum
Süleyman Karagülle
Fehmi Koru
"Çakma türbanlı" ve son yazı
1858 Okunma
4 Yorum
Ahmet Kirtekin
Mehmet Talü
Miraç Gecesi
1582 Okunma
2 Yorum
Hüseyin Kayahan
Ahmet Hakan
İmam hatiplerin önü neden açılmamalı
1441 Okunma
7 Yorum
Lütfi Hocaoğlu
Oktay Ekşi
Ha gayret...
1396 Okunma
2 Yorum
Vahap Alma
Nazlı Ilıcak
100 dolarlık ders
1389 Okunma
5 Yorum
Fatma Karuç
Yılmaz Özdil
Benim Manşetim Cansu...
1373 Okunma
Leyla Okta
Hayrettin Karaman
İslam Dünyası, İri Ülkeler Zayıf Ülkeler
1336 Okunma
1 Yorum
Hilmi Altın
Bekir Coşkun
Piyano ve sopa...
1326 Okunma
4 Yorum
Ersoy Kılıç
Ruşen Çakır
Kürt sorununun çözümünde tarihi fırsatta ilk start
1311 Okunma
5 Yorum
Tayibet Erzen
Kadri Gürsel
Generaller hata yapmaz mı?
1309 Okunma
1 Yorum
Erkan Tulacı
Toktamış Ateş
Türkiye'de yüksek öğretim
1287 Okunma
Osman Eskicioğlu
Cengiz Çandar
Ergenekoncu kontratak
1286 Okunma
Ekrem Fildişi
Ahmet Turan Alkan
Kültür Bakanı'nı kınıyorum
1281 Okunma
1 Yorum
Emine Hocaoğlu
Mehmet Altan
Nabucco, siyasal İslam ve hukuk
1280 Okunma
Mehmet Hikmetumut
Reşat Nuri Erol
Para, faiz, enflasyon ve "Halk Ekonomisi"
1277 Okunma
1 Yorum
Zübeyir Erol
Hakan Albayrak
Eski Kafa'da canlanan bir saadet anı
1268 Okunma
1 Yorum
Veysel İpekçi
Bekir Berat Özipek
Hazreti İsa YÖK’e uğrasaydı
1265 Okunma
3 Yorum
Bünyamin Demir
Murat Bardakçı
Yorgo'nun sandaletine "nâlin-i saadet" deyip önünd
1253 Okunma
2 Yorum
Recep Yıldırım
Mümtazer Türköne
Katsayıyı düzelterek eğitim sistemini kurtarmak mü
1210 Okunma
3 Yorum
Arif Ersoy
Ertuğrul Özkök
İmralı'da hareket var
1181 Okunma
7 Yorum
Süleyman Akdemir
Fikret Bila
"Söz Ola Kestire Başı" Uyarısı
1101 Okunma
1 Yorum
Harun Özdemir


© 2024 - Akevler