İmam hatiplerin önü neden açılmamalı
1441 Okunma, 7 Yorum
Ahmet Hakan - Hürriyet
Lütfi Hocaoğlu

17.09.2009

Çünkü... İmam hatiplerin önünün açılması, memleketimizde anayasal güvence altında olan din eğitimi ve öğretimi sorununu çözmeyecek, boşluğun olduğu gibi devam etmesine yol açacaktır.

Çünkü... Çocuklarını imam hatiplere gönderemeyen, ancak çocuklarına esaslı bir din eğitimi verdirmek isteyen anne ve babaların taleplerine karşılık aranmayacaktır.

Çünkü... “Sokakta başka hayat / Mektepte başka hayat” adını verebileceğimiz kültürel soruna hiçbir çözüm üretilmiş olmayacaktır.

Çünkü... Bir palyatif çözüm olan imam hatip mektepleri, yine palyatif çözüm olarak kalacaktır.

Çünkü... Tartışmalar bitmeyecek, imam hatiplerden rahatsız olan başka bir iktidar işbaşına geldiğinde yasal boşluklardan yararlanılarak yine bu mekteplerin hakları gasp edilecektir.

Çünkü... İdare-i maslahat çözüm olamaz... Köklü reforma ihtiyaç vardır.

 

Yorum:

İslamiyet’te ve Allah’ın ondan önce gönderdiği hiçbir dinde din adamlığı yoktur.

قَفَّيْنَا بِعِيسَى بْنِ مَرْيَمَ وَآتَيْنَاهُ الْإِنْجِيلَ وَجَعَلْنَا فِي قُلُوبِ الَّذِينَ اتَّبَعُوهُ رَأْفَةً وَرَحْمَةً وَرَهْبَانِيَّةً ابْتَدَعُوهَا مَا كَتَبْنَاهَا عَلَيْهِمْ إِلَّا ابْتِغَاءَ رِضْوَانِ اللَّهِ فَمَا رَعَوْهَا حَقَّ رِعَايَتِهَا

Arkasından Meryem oğlu İsa’yı gönderdik. Ve ona İncil’i verdik. Ve ona tabi olanların kalplerinde şefkat ve merhamet kıldık. Ve Ruhbanlık, onlara biz onu yazmadık, yalnızca Allah’ın rızasını kazanmak için uydurdular, arkasından ona hakkıyla riayet etmediler. (Hadid 27)

Bugün din adamlığının en yaygın olduğu inanç Hıristiyanlıktır. Ancak Kuran’da bunu onların kendi uydurduklarını yazıyor.

Dejenerasyonun ne kadar ilerlediğinin tipik bir örneği İslamiyet’e sonradan giydirilen din adamlığı müessesesidir.

Hz. Muhammed siyaset adamıydı ve başkandı. Ondan sonra gelen dört halife’de bunun farkındaydı ve onlarda siyaset adamıydı. Daha sonra Emeviler yönetimi ele geçirince bir sıkıntı baş gösterdi. Onlar ve daha sonra gelen Abbasiler Kuran’a ve sünnete aykırı hareket etmeye başladılar. Bunu gören bazı ilim adamları bundan rahatsızlık duydular. Tepkilerini bildirdiler ve halk da bu ilim adamlarını dinlemeye başladı.

Sultanlar için çözüm bir taneydi: Kuran’ı ve sünneti hayatın dışına atmak. Aksi halde saltanat süremiyorlardı. Çünkü İslamiyet baskıyı kabul etmez, saltanatı reddeder, zulme karşıdır. Bunu yapmak için halk tarafından sözü dinlenen bu ilim adamları devlet kadrolarına alınmalı ve istedikleri fetvalar onlara verdirilmeliydi.

Hicri yüzüncü yıllarda sivri dilli, her tür çözümü Kuran ve sünnet ışığında sunan, sultanlara Kuran ve sünnete aykırı uygulamalarının yanlışlığını haykıran bir ilim adamı ortaya çıktı: Numan yani İmam Hanefi. Önce Emevilerin hatalarını sürekli dile getirdi ve onların yıkılıp yerine Abbasilerin gelmesini istedi. Ancak Abbasiler gelince aynı durum meydana geldi. Onlarda saltanatı sevdiler ve Kuran ve sünnet onlar için de uygulanamazdı. Onlarda İmam Hanefi’yi devlet kadrosuna almak istediler ve baş fetvacı yapmak istediler. Fetvaları kendi istedikleri gibi vermesini sağlayacaklardı. O bunu kabul etmedi. “Devlet kadrosunda olan bir kimsenin verdiği fetva geçersizdir” şeklinde içtihatta bulundu. Bugün Diyanet İşleri Hanefi mezhebine göre fetva verdiğini söylüyor. Oysa Hanefi’ye göre onların bütün fetvaları geçersizdir. Bari Hanefi’ye göre fetva veriyoruz demesinler de kendilerini yok saymasınlar, başka bir mezhep seçsinler. Neyse, Abbasi halifesi bunu kabul eder mi hiç? Attı zindana, kabul edene kadar kırbaçlayın dedi. İmam Hanefi ise Kuran’a ve sünnete aykırı hareket etmesine neden olacak olan duruma düşmektense ölmeyi tercih etti.

Bugün ülkemizde ve birçok kendini İslam devleti sanan ülkelerde yaygın uygulaması olan din adamlığı müessesesi İslamiyet’te yoktur. Kuran, Hıristiyanlıkta olanın bile uydurma olduğunu söylerken bugün bu din adamı yetiştiren okulların niçin bozulduğunu anlaşılmaktadır: Allah’ın istediği bir uygulama değildir.

İslamiyet hayatı inançtan ayırmaz. Herkesi kendi inancına göre yaşatır, kendi inancından sorumlu tutar.

İnsanlar Kuran’ı anlarken ve uygularken din adamlarına ihtiyaçları yoktur. İlim adamlarına ihtiyaçları vardır. Pozitif ilimler denen matematik, fizik, kimya, biyoloji, sosyoloji ve daha niceleri ile Kuran’ı anlamaya çalışmak, sünnet, icma ve kıyas delilleri ile birlikte hayatın içinde uygulamak gerekir.

Bunun için İmam-Hatipler ve ilahiyatlarda okumak yerine, pozitif ilim veren bir okulda çocuğunuzu yetiştirmeye gayret gösterin. Beraberinde ilmi Arapçayı (Sarf, Nahiv, Meâni, Beyan, Bedii) öğrenmesine çalışın. Öğrendiği ilimlerle birlikte Kuran’ı ve sünneti anlaması için gayret sarf edin. Bu şekilde yaparsanız çocuğunuz Kuran’ı ve sünneti hayatına yerleştirecek ve hayatında uygulanması gerektiğini anlayacaktır. Aksi halde, çocuğunuz hayatı bir cebine koyacaktır, Kuran’ı diğer cebine. O ikisini birbiriyle hiç karşılaştırmayacaktır. Kuran ile meşgul olduğunda hayattan kopacak, hayat mücadelesi içinde de Kuran’dan kopacaktır. Kuran’ı ölülerin arkasından okuyacak, hayatında bazı sorunların çözümü için Kuran’ın içinde bazı ayetleri bilmem ne duası adı altında (genellikle okunma sebebi ile içinde yazılan arasında hiçbir alaka yoktur) okuyacaktır.

Ne ilginç bir durumdur ki ölülerin arkasından en çok okunan Yasin suresinde geçen şu ayet durumu özetlemektedir:

إِنْ هُوَ إِلاَّ ذِكْرٌ وَقُرْآنٌ مُبِينٌ لِيُنْذِرَ مَنْ كَانَ حَيًّا

O, diri olanları uyarması için yalnızca bir zikir ve açık bir kurandır. (Yasin 69-70)

Kuran ve sünneti hayatımızdan çıkarmamak duasıyla.

 

Lütfi Hocaoğlu


YorumcuYorum
Zübeyir Erol
19.07.2009
12:28

Yorumcu burada İmam hatiplerin sadece din adamı yetiştiren okullar gibi yorumlamıştır. Evet, İmam hatipler ilk açıldığı zaman düşünce buydu, fakat bu öğrencilerin çoğu bu okullara din adamı olmak için değil İslami ilimleri öğrenebilmek için gitti. Ayrıca bu okullarda uygulanan eğitim modeli de yorumcunun belirttiği gibi sadece din eğitiminden ibaret değil kendisinin tavsiye etiği gibi pozitif ilimleri de içermektedir. Hatta bu eğitim düz liseler seviyesinden daha yüksektir. Zaten kapatılmasını isteyen zihniyetin korkusu da bu okullarda yetişen ve hem İslami ilimleri hem de pozitif ilimleri öğrenen öğrencilerin günümüzde her alanda başarılı olmasıdır. Evet, bu okullarda verilen Arapça ve diğer İslami ilimler eksik ve hatalı olabilir. Belki kapatılmalarının sebebi de bu eksikliklerinden ötürü Allah’ın bir uyarısıdır. Fakat bizim yapmamız gereken bu okulların kapatılmasını desteklemek değil Allah’ın bu uyarısını doğru şekilde anlayıp yine buna benzer bir model içerisinde daha iyisini meydana getirmektir.

Sonuç olarak İmam hatiplerin sorunu Türkiye’nin bütün okullarında mevcut olan tek tip eğitim sistemidir.

faani
19.07.2009
13:13

Mesele bir bilgi sorunu ise: hangi marangoz marangozluk bilgisi edinsin diye oğlunu bir marangozhaneye çırak olarak gönderir? Çocuklar ihl’ne gitmez, aileler çocuklarını oraya yollarlar. Bunun bir çok doğal ve doğru nedeni vardır. Eğer sorun bir okul ise bu özgürlükler kapsamında ele alınır ve özgürlük için mücadele edilir. Ancak sorun Kuran’ı bilen ve onu yaşayan insanlar yetiştirmekse iş değişir. Bir de işin etik yanı var: A. Hakan beni hasta ettiler, kimseyi bir daha hasta etmesinler demeye getiriyor. Elmaya alerjisi olan bir kişi bunu genel bir yasa olarak vazederse hata yapmış olur.

Lütfi Hocaoğlu
19.07.2009
13:50

Evet burada hem Zübeyir hem de faani arkadaşımızın yaklaşımları doğrudur.

İHL’ler her ne kadar meslek okulu olarak kuruldularsa da veliler çocuklarını meslek edinsinler diye bu okullara göndermedi. Ahlaklı ve islamı bilen insanlar olarak yetişmeleri için gönderdiler.

Bu bir geçiş dönemiydi ve başlangıçta bu okullar bu konuda başarılı oldular. Ancak zaman içinde bu okullarda eğitim kalitesi düştü. Pozitif ilimleri öğretmedeki zayıflıklarının yanına Arapça gibi Kuran ve islamiyeti anlamada gerekli olan ilimleri öğretmedeki zayıflıklarda eklenince artık çöküş dönemi başladı.

Zaten yazımda belirttiğim gibi din adamlığı müessesesi zaten islamda olmadığı için bu kurumları Allah korumadı.

Bundan sonra yapılması gereken dini aslına döndürmektir. Hz. Muhammed veya dört halife döneminde bir din adamı mı vardı?

Kuran dünya hayatını düzenlemek için indirildi. Zaman içinde sadece mistik yönü olan bir kitap olarak anlaşılmaya başlandı. Bu yanlışlığın düzelmesi bana göre insanların kafasına yerleştirilen bu din adamlığı mefhumunun ortadan kalkması ile olur. Bu durumda bir kumaş tüccarı olan İmam Hanefi gibi Kuran ile meşgul olan ilim adamları yetişmeye başlar. Hıristiyanlık mantığından kurtulursak islam aslına dönecektir.

Zübeyir Erol
19.07.2009
14:10

faani, burada kimin görüşünü yorumladığını belirtirsen, bizleri anlamak için ayrıca çaba gösterme zahmetinden kurtarırsın.Marangozluk bilgisi edinmek ile İslami ilimleri öğrenmek aynı şey değildir. Elbette marangozluk bilgisi edinmek için çocuklar marangozhaneye gönderilmez. Zaten burada belirttiğim şey imam hatiplerin meslek lisesi olmadığıdır, zira bende resmi din görevlisi kavramına karşıyım.

Çocuklar imam hatip liselerine gitmez aileleri gönderir demişsin. Bu hangi amaçla gittikleri veya gönderildikleri sonucunu değiştirmez. Yani dikkat çekilen nokta başkadır.

Özgürlükler kapsamının ne olduğunu açıklarsan bahtiyar olurum. Yuvarlak laflar hiç bir çözüm getirmez.

Sorun zaten Kuran’ı bilen ve anlayan insan yetiştirmektir. Söylediklerimden başka birşey anlamak için özel çaba mı gösterdiniz?

faani
19.07.2009
15:42

Zübeyir için: bilgi konusunda gelen bir şey söyledim. insanlar kendilerinde olmayan bir bilgi ve görgüyü kazansınlar diye çocuklarını bu okullara göndermeye başladılar. eğer kendileri ihl’den bekledikleri eğitimi verebilselerdi böyle birşey yapmazlardı. ortaokul çağındaki bir çocuğun hangi okula gideceğine doğal olarak ailesi karar verir. bu doğaldır. dini hassasiyet sahibi, çocuklarının dindar yetişmesini ve böyle bir hayat sürmesini isteyen aileler de bu okulları tercih etmiştir. türkiyenin ekonomik ve demografik gelişimi ile beraber bu insanların orta ve alt gelir düzeyinde oldukları, samimi birer müslüman olmakla beraber Kuran’la pek hemhal olmadıkları gibi tespitler kolayca yapılabilir. aileleri haklı çıkaracak bir çok neden bulunabilir ve bu kararlar zaten doğrudur. geçmişi yanlışlamaya çalışmak saçmadır, çünkü hayat bir teori gibi yanlışlanamaz, hali hazırda yaşanmıştır. özgürlük meselesine gelince: herkes her istediğini öğrenmekte özgürdür. kimse şunu öğren de bunu öğrenme diyemez. isteyen pagan din öğrenimi alır isteyen satanizm.isteyen kuantum fiziği çalışır isteyen temel içgüdü. bu öğrenimde böyledir. çalışma hayatında insanlarda ehliyet ve liyakat aranır. bunlarla kişi iş sahibi olur. yoksa sen fıkıh okumuşsun senden mühendis olmaz, sen istatiksel matematik okumuşsun sen oruç tutamazsın demek saçma birşeydir, abesle iştigaldir. o yüzden herkes istediği dersi okuma özgürlüğüne sahiptir. bu yüzden de kimse başka bir iş veya okul öncesi ayrıma tabi tutulamaz. şartlar sağlanıyorsa kişiyi engellemek hukuki olmaz. bu açıdan meslek liselerinin össde engellenmesi hukuki değildir. ruhban okulunun kapatılması da hukuki değildir. sevgili zübeyr, ben yorum yazdığımda henüz senin yorumun yayınlanmamıştı. senin yazdıkların üzerine birşey yazmadım. yuvarklak laflara gelince mesele sadece bir ihl veya öss meselesi değil. eğitim sistemimiz hiç de düzgün çalışmıyor. düzelmesi için kopyala yapıştır yöntemler de kar etmiyor, bunu görmek ve tüm sistemi baştan aşağı revize etmek lazım. laflar bu yüzden yuvarlak. yoksa açın ihl’nin önünü türünden genç parti sloganları yazmak kolay. bir de kuranı anlamak ve yaşamak talebi ne kadar acaba?

Zübeyir Erol
20.07.2009
05:27

faani, yaptığın yorum benim yorumun altında yer aldığı ve sende fark etmişsindir kullandığın ifadeler yazdığım yoruma cevap gibi göründüğü için yorum yapmış bulundum.

neticede yazdıklarını açıklama durumunda kalmışsın, iyide olmuş.

Reşat Nuri Erol
23.07.2009
01:38

Değerli M.Lütfi Hocaoğlu Kardeşim;

Eline bilgine, beynine, yüreğine sağlık...

Bugüne kadar olanlar güzel; daha da güzel olacak inşaallah...

KİTAPLAR... MAKALELER... ve özellikle RUHU’L-KUR’AN bölümleri de devreye girdiğinde, daha da güzel olacak inşaallah...

Onları da bekliyoruz...

Hüseyin Kayıhan dün aradı, yazısını gönderdi; bugün sitede gördüm ve sevindim...

Darısı, Harun Özdemir ve Kazım Erten başta olmak üzere, İzmir Akevler Adil Düzen Çalışanları Ekolü mensubu diğer bütün kardeşlerimizin başına...

Onları da aramızda görmek istiyorum...

Selam, sevgi, salat, dua, dua, dua...

En derin hürmet ve muhabbetlerimle...

Reşat Nuri EROL





Sayı: 6 | Tarih: 19.07.2009
Mahir Kaynak
Çin Bilmecesi
2154 Okunma
1 Yorum
Süleyman Karagülle
Fehmi Koru
"Çakma türbanlı" ve son yazı
1858 Okunma
4 Yorum
Ahmet Kirtekin
Mehmet Talü
Miraç Gecesi
1582 Okunma
2 Yorum
Hüseyin Kayahan
Ahmet Hakan
İmam hatiplerin önü neden açılmamalı
1441 Okunma
7 Yorum
Lütfi Hocaoğlu
Oktay Ekşi
Ha gayret...
1396 Okunma
2 Yorum
Vahap Alma
Nazlı Ilıcak
100 dolarlık ders
1388 Okunma
5 Yorum
Fatma Karuç
Yılmaz Özdil
Benim Manşetim Cansu...
1372 Okunma
Leyla Okta
Hayrettin Karaman
İslam Dünyası, İri Ülkeler Zayıf Ülkeler
1335 Okunma
1 Yorum
Hilmi Altın
Bekir Coşkun
Piyano ve sopa...
1326 Okunma
4 Yorum
Ersoy Kılıç
Ruşen Çakır
Kürt sorununun çözümünde tarihi fırsatta ilk start
1310 Okunma
5 Yorum
Tayibet Erzen
Kadri Gürsel
Generaller hata yapmaz mı?
1309 Okunma
1 Yorum
Erkan Tulacı
Toktamış Ateş
Türkiye'de yüksek öğretim
1287 Okunma
Osman Eskicioğlu
Cengiz Çandar
Ergenekoncu kontratak
1285 Okunma
Ekrem Fildişi
Ahmet Turan Alkan
Kültür Bakanı'nı kınıyorum
1281 Okunma
1 Yorum
Emine Hocaoğlu
Mehmet Altan
Nabucco, siyasal İslam ve hukuk
1279 Okunma
Mehmet Hikmetumut
Reşat Nuri Erol
Para, faiz, enflasyon ve "Halk Ekonomisi"
1276 Okunma
1 Yorum
Zübeyir Erol
Hakan Albayrak
Eski Kafa'da canlanan bir saadet anı
1268 Okunma
1 Yorum
Veysel İpekçi
Bekir Berat Özipek
Hazreti İsa YÖK’e uğrasaydı
1265 Okunma
3 Yorum
Bünyamin Demir
Murat Bardakçı
Yorgo'nun sandaletine "nâlin-i saadet" deyip önünd
1253 Okunma
2 Yorum
Recep Yıldırım
Mümtazer Türköne
Katsayıyı düzelterek eğitim sistemini kurtarmak mü
1210 Okunma
3 Yorum
Arif Ersoy
Ertuğrul Özkök
İmralı'da hareket var
1181 Okunma
7 Yorum
Süleyman Akdemir
Fikret Bila
"Söz Ola Kestire Başı" Uyarısı
1101 Okunma
1 Yorum
Harun Özdemir


© 2024 - Akevler