Ha gayret...
1410 Okunma, 2 Yorum
Oktay Ekşi - Hürriyet
Vahap Alma

BİR bu yani “din eğitimini derneklere, vakıflara, daha doğrusu cemaatlere bırakmak” kalmıştı.


Onu da görevi, yetkisi ve sorumluluğu ile hiç ilgisi bulunmayan, imamhatip kökenli YÖK (Yüksek Öğretim Kurulu) Başkanvekili Prof. Dr. İzzet Özgenç dile getirdi.


Acele etmesin fırsat gözetleyenler özlemini gerçekleştirir.

 

Gerçekleştirince de... Şimdiki tempo ile 5-10 senede varacağımız şeriat devleti istasyonuna, o zaman üç yahut beş yılda ulaşır ve Pakistan'laşmış bir Türkiye'de yaşar gideriz.


Pakistanlaşmış bir Türkiye demek, siyasetin din tarafından yönetildiği, tarikatların, şeyhlerin -veya o sıfat altında malı götürenlerin- egemen olduğu, modern eğitim veren okullar yanında medreselerin cirit attığı, yanındaki Hindistan dev adımlarıyla çağı yakalama mücadelesi verirken, her gün daha artan bir hızla ortaçağa giden bir ülke olmak demektir.


Orada bile atom bombası üretirsiniz ama adam olmazsınız.


Bırakalım Pakistan'ı, Suudi Arabistan'ı, Somali'yi, Sudan'ı veya benzerlerini...


Türkiye'de bir insanın "Din öğretim ve eğitimi devlet eliyle verilemez. Anayasa din eğitiminin devlet eliyle verilmesine imkán tanımıyor" diye lafa başlayıp "Din eğitiminin özel dershane ve sürücü kursları gibi özel eğitim kurumları olarak, özel hukuk kişilerince ve devletin gözetim ve denetimi altında verilmesi gerekir" demesi için, ne bu ülkede yaşamış olması gerekir ne de 3 Mart 1924 tarihli Öğretim Birliği Yasası'ndan haberdar olduğu düşünülebilir.


Öyle ya... Eğer Özgenç'in dediği türden eğitim kurumlarının açılması doğru ve gerekli idiyse, mahalle mektepleri ve medreseler neden kapatıldı? Tekke ve zaviyelerin kapısına daha sonra kilit neden vuruldu? Tüm öğretim kurumlarının "laik" anlayışla yeniden düzenlenmesine ve -askeri okullar hariç- tamamının Milli Eğitim Bakanlığı'na bağlanmasına neden ihtiyaç duyuldu?


Buna rağmen cemaat okullarıyla, tarikat evleriyle, Kurs ve Mektep Talebelerine Yardım Derneği isimli "laik rejimi yıkım merkezleri" ile çok mesafe aldılar.


Kuşkusuz Yüksek Öğretim Kurulu Başkanvekili sıfatı taşıyan bir profesörün bunları bilmeden konuştuğunu iddia ediyor değiliz.


Tam tersine, İzzet Özgenç kendisiyle aynı zihniyeti paylaşanların laik Cumhuriyeti bir an önce tasfiye etme amaçlı, sistemli ve yaygın şekilde sürdürdükleri kampanyaya kendi katkısını yapmak için konuşuyor.


Zahiren başka konudan söz ediyor. Kimi hedef aldığını anlayamadığımız bir "bilgilendirme" toplantısında "Heybeliada'daki Ruhban Okulu açılmalı mı?" türünden bir konuyu bahane ederek, asıl özlemini dile getiriyor.


Eh... Şimdi bunu söyleyeceksin. İtirazlar olunca bekleyecek, ikinci fırsatı kollayacaksın... Üçüncüde insanlara "Bunu tartışalım" dedirteceksin. Dördüncüde sıra eyleme gelecek. Zaten oraya ulaşınca mesele kalmayacak.


Haa... Unutmadan söyleyelim:


Hani Adnan Menderes merhum 25 Kasım 1955 tarihli DP Meclis Grup Toplantısı'nda arkadaşlarına "İsterseniz Hilafeti bile getirebilirsiniz" demişti ya... Sıra ona da gelirse şaşmayın.

 

Yorum:

 

      Rehber

      Şeriat, ‘’yol, mezhep, metod, âdet, insanı bir ırmağa, su içilecek bir kaynağa ulaştıran yol’’ anlamına gelir. İslam dinindeki terimsel anlamı ise "ilâhî emir ve yasaklar toplamı", "İslam'ın kutsal kitabı Kur'an'ın âyetleri, İslam dininin peygamberi olan Muhammed'in söz ve fiilleri (sünnet/hadis) ve İslâm bilginlerinin görüş birliği içinde bulundukları hususlara dayanan ilâhî kanun"dur…

 

      Yukarıdaki tanımı ben veya T.C karşıtı yobaz!!!’lar yapmadı. Google’dan ‘Şeriat’ yazarsanız karşınıza 905.000 sonuç çıkar ve herhangi bir sonuçtan bu tanımı ve daha fazlasını bilgi edinebilirsiniz. Bunun size ufkunuzu geliştirmek ve önyargılarınızı biraz olsun yıkmak adına faydası olacaktır.

 

      Şeriat’ın ne Cumhuriyet’le ne Pakistan’la ve ne de kişilerin ilkeleriyle hiçbir derdi yok. Verilen örnek ülkelerin de tanımı yapılan şeriat ile uzaktan yakından hiçbir ilgisi yok. Şeriat, ‘ilahi kanun’, Kur’an da ilahi kanunları içinde barındıran sistem bütünüdür. Kur’an’ın ilk emri de ‘OKU’ dur, ‘BİLİM’dir. Aksini iddia edenler Fransız İhtilalinden önceki Avrupa tarihine bakabilirler, ki dinleri ve din özgürlüklerini sadece ibadet özgürlüğü adı altında ibadethanelere hapsedip, o dinlerin sosyal ve hukuki yönlerini tartışmayı bile rejime karşı ihanet sayanların ne denli büyük bir dalalet içinde oldukları da aşikardır. Binaenaleyh bir şeyin eleştirilebilmesi için, eleştirilecek şey için yeterli bilgiye sahip olmak gerekir. Siz eğer resim bilmezseniz ressamın tekniğini eleştiremezsiniz. Sadece gözünüze güzel gelip gelmediği konusunda fikir beyan edersiniz. Aksi takdirde etiğe aykırı davranırsınız. Etik diyorum çünkü bir meslek icra ediyorsunuz ve yapmış olduğunuz meslek, islama karşı herhangi bir misyon yüklenmek değil, insanları haberdar etmekten ibarettir.

 

Vahap Alma


YorumcuYorum
HAWAR
19.07.2009
17:56

Sayın Vahap Alma Bey’in yorumunun üstüne yorum yapmaya gerek yok.Çok güzel yazmıssınız ama şunu ekleyebiliriz sayın oktay ekşi’nin gazetecilik duayeni olduğunu bütün türkiye bilir.Ama ben inanıyorum ki kendisi de yazdıklarını inanarak yazmamıştır.Yıllardır türkiyede yaşayan bazı kesimleri ’’şeriat’’ geliyor diyerek korkutup gerçekleri görmelerine böyle çığırtkanlık yaparak engellemişlerdir.Böyle basit senaryolu flimlerin tutmayacağını söylemek isterim bence sizde gözünüzü açıp türkiyenin gördüğü gerçekleri görün artık...

Tayibet Erzen
20.07.2009
03:34

Allah rızası için biri çıkıp da Oktay Ekşi’yi sakinleştirsin, adam kalpten gidecek. Bu ne korku yaa? Türkiye’nin en çok okunan gazetelerinden birinden kitlelere ulaşan bir köşe yazarı olarak kendisinden, çok daha sakin, fikirlere açık, analiz yapabilen, DELİLLERLE eleştiren bir tutum sergilemesi beklenirken, yaygaracı bir tutum sergilemesi gerçekten komik. Sayın Ekşi,yanlış olduğunu düşündüğü bir konuda, hissi değil ilmi eleştiri yapmalı. Sırf islami Olduğunu düşünüyor diye bazı uygulamaları yanlış değerlendirirse, o zaman "Doğrusunu senden dinleyelim." talebiyle muhatap olmak zorunda kalır.





Sayı: 6 | Tarih: 19.07.2009
Mahir Kaynak
Çin Bilmecesi
2196 Okunma
1 Yorum
Süleyman Karagülle
Fehmi Koru
"Çakma türbanlı" ve son yazı
1875 Okunma
4 Yorum
Ahmet Kirtekin
Mehmet Talü
Miraç Gecesi
1597 Okunma
2 Yorum
Hüseyin Kayahan
Ahmet Hakan
İmam hatiplerin önü neden açılmamalı
1455 Okunma
7 Yorum
Lütfi Hocaoğlu
Oktay Ekşi
Ha gayret...
1410 Okunma
2 Yorum
Vahap Alma
Nazlı Ilıcak
100 dolarlık ders
1406 Okunma
5 Yorum
Fatma Karuç
Yılmaz Özdil
Benim Manşetim Cansu...
1388 Okunma
Leyla Okta
Hayrettin Karaman
İslam Dünyası, İri Ülkeler Zayıf Ülkeler
1353 Okunma
1 Yorum
Hilmi Altın
Bekir Coşkun
Piyano ve sopa...
1341 Okunma
4 Yorum
Ersoy Kılıç
Kadri Gürsel
Generaller hata yapmaz mı?
1326 Okunma
1 Yorum
Erkan Tulacı
Ruşen Çakır
Kürt sorununun çözümünde tarihi fırsatta ilk start
1325 Okunma
5 Yorum
Tayibet Erzen
Cengiz Çandar
Ergenekoncu kontratak
1304 Okunma
Ekrem Fildişi
Toktamış Ateş
Türkiye'de yüksek öğretim
1303 Okunma
Osman Eskicioğlu
Ahmet Turan Alkan
Kültür Bakanı'nı kınıyorum
1297 Okunma
1 Yorum
Emine Hocaoğlu
Mehmet Altan
Nabucco, siyasal İslam ve hukuk
1294 Okunma
Mehmet Hikmetumut
Reşat Nuri Erol
Para, faiz, enflasyon ve "Halk Ekonomisi"
1292 Okunma
1 Yorum
Zübeyir Erol
Bekir Berat Özipek
Hazreti İsa YÖK’e uğrasaydı
1281 Okunma
3 Yorum
Bünyamin Demir
Hakan Albayrak
Eski Kafa'da canlanan bir saadet anı
1281 Okunma
1 Yorum
Veysel İpekçi
Murat Bardakçı
Yorgo'nun sandaletine "nâlin-i saadet" deyip önünd
1269 Okunma
2 Yorum
Recep Yıldırım
Mümtazer Türköne
Katsayıyı düzelterek eğitim sistemini kurtarmak mü
1224 Okunma
3 Yorum
Arif Ersoy
Ertuğrul Özkök
İmralı'da hareket var
1196 Okunma
7 Yorum
Süleyman Akdemir
Fikret Bila
"Söz Ola Kestire Başı" Uyarısı
1114 Okunma
1 Yorum
Harun Özdemir


© 2024 - Akevler