Çin Bilmecesi
2195 Okunma, 1 Yorum
Mahir Kaynak - Star
Süleyman Karagülle

11.07.2009

 

Çin’i bir bilmece olarak tanımlamak yerine onun bir çelişkiler yumağı olduğunu söylemek daha doğru olur. Komünist bir parti tarafından yönetilen bu ülkede hem üretim tarzı hem de sosyal yapı kapitalizme özgüdür. Önümüzdeki yıllarda ABD’yi ekonomik açıdan geçeceği, askeri açıdan onunla boy ölçüşeceği söylenen Çin’in rekor büyümesi ABD’nin kontrolünde olduğu söylenen küresel sermayenin büyük katkısıyla gerçekleşmiştir. Bu durumda ABD’nin intihar ettiği ve silahın Çin olduğu söylenebilir. En yeni çelişki Sn. Abdullah Gül’ün bu ülkeye yaptığı ve olumlu sonuçlar elde edildiği söylenen ziyaretten çok kısa bir süre sonra Doğu Türkistan’daki olaylar ve bunun sonucu olan Çin karşıtlığıdır.

Gerçekte bu çelişkiler Çin’in konumundan kaynaklanmıyor. Biz analizlerimizi değişen kavram ve değer yargıları yerine eskilerini kullanarak yaptığımız için bir çelişki olduğunu sanıyoruz.

Çin’i anlamak için küresel sermayeyi anlamak gerekir. Bu aynı zamanda günümüzde kurulmak istenen düzeni ve buna kimin karşı çıktığını, daha açık bir ifadeyle günümüzdeki büyük mücadeleyi anlamamıza yarar. Cevaplandırılması gereken ilk soru küresel sermayenin Çin’in kalkınmasına neden destek verdiğidir.

Küresel sermaye herhangi bir coğrafyayla özdeşleştirilemez. Bu nedenle onun ABD ya da başka bir ülkenin kontrolünde olduğu söylenemez. O bir dünya yapılanmasıdır ve her ülke onun için aynıdır. Onun ideolojisi var olan ideolojilerden farklı ve onların üstünde sayılır. Bu nedenle herhangi bir ülkenin ideolojisiyle ilgilenmez ancak bu ideolojilerin kapitalist ekonomi görüşünü benimsemesini yeterli sayar. Mesela İslam ülkelerinde de bu inançla çatışmaz aksine kapitalizmi benimsemiş Müslümanları kendinden kabul eder.

Çin ve benzeri ülkelerden beklentisi onların ucuz emekle mal üretmeleri ve tasarruflarını küresel sermayenin havuzuna aktarmalarıdır. Artan üretimin sağladığı refah halkı tatmin edecek, bu malların satışından elde edilecek karlar ve halkın tasarrufları onun dünya üzerindeki egemenliğinin aracı olacaktır.

Rakibi ulus devletlerdir. Bu nedenle onların zayıflamasından yanadır. Devletler bölündükçe ulus devletlerin gücü azalacağı için ikili bir politika izler. Bir yandan var olanları etkisizleştirirken diğer yandan bölünmeleri destekler. Söylediklerim bir eleştiri değil bir tespitten ibarettir. Siyasetçi olsaydım tarafımı belirtirdim.

Küresel sermayenin yeni stratejisi şudur. Çin ve benzeri ülkelerin, mesela Japonya ve Güney Kore’nin yarattığı ve kendisinin kontrol ettiği fonları Ortadoğu ve Afrika’ya yatırmak, bölgeyi ekonomik ve siyasi açıdan kontrol etmek, böylece baş belası saydığı ABD ve Rusya gibi devlet yapılarını etkisiz hale getirmek.

Düşman olmalarını beklediğimiz ABD ve Rusya’nın kucaklaşmasının sebebinin küresel sermaye karşıtlığı olduğunu ve dünyadaki yeni dengenin askeri güç kriterine göre kurulacağını, küresel sermayenin tasfiye edilerek yerine devlet kontrolünde oluşturulacak sermayenin konulacağını düşünüyorum. Çin’deki son olaylar Türkiye’nin küresel sermaye kontrolüne girmesini engellemek için yapılan bir operasyondur ve dış kaynaklıdır.

 

 

Yorum:

 

            Faizli düzen, varlığını sürdürmesi için durmadan büyümek zorundadır. Yani emek bulmak zorundadır. Önce Avrupa sonra Amerika sonra Rusya ve en sonunda Çin yeni açılım alanlarıdır. Yeni para çıkmadan faizli ekonomi devam edecektir.

 

            Bundan sonra sömürgeci sermaye alanı gözükmemektedir. Dolaysıyla kapitalizmin devam edebilmesi için yerini alan denizleri daha sonra gökleri daha sonra uzayı seçmek zorundadır. Ne var ki oralarda sömürme imkanı yoktur.

 

            Çin’in ikinci rolü ise tarihte iki uygarlık geçirmiştir. Biri İbrahimî uygarlık diğeri Rasyonalizme dayanır. Pozitif görüşlüdür. Uygarlık hislere değil fikirlere dayanır. Buda ise mistisizme, hislere dayanır. İnsanlar farklı kafa yapısındadırlar. Sermaye dünyayı Müslüman-Hıristiyan diye ayırdı, bin yıla yakın dengeyi bununla götürdü. Sonunda dini artık ortadan kaldırdığını sandı ve dengeyi rejimler üzerinde kurmaya çalıştı. Başaramadı. Gorbaçov’un çıkışı ile bu denge bozuldu. Müslüman-Hıristiyan savaşı da Erbakan ve Gülen sayesinde bozuldu. Şimdi yeni denge arıyor. Ural dağları, Hazar denizini buluşturan sınırları bölünmüş coğrafi bölünmeye dayamak istemektedir. Böylece İslam alemini de tam olarak ikiye bölmüş olacaktır. Sermayenin tek korktuğu Kuran’dır. Çünkü onun dışında Tevrat’la yarışacak bir kaynak mevcut olamamaktadır. Demek ki Çin’i desteklemesinin sırrı budur.

 

            Sömürü sermayesi dünyayı tek sermaye devleti haline getirmeye çalışmaktadır. Bunu sağlamak için devletler arsında iş bölümü yapıp herkesin ürettiğini satması, tükettiğini satın alması ve bu arada kendisine bac ödemesidir.  Dünyayı inşaat sektörüne yönelterek dolar kredisi vermektedir. Oysa inşaat için dolara gerek yoktur. Böylece Türkiye’deki tarım ve sanayi sektörü küçülmekte, halk elde ettiği dolarla Çin’de üretilen ucuz malları almaktadır. Bir taraftan Türkiye borçlanarak istikrarını kaybetmekte, diğer taraftan da milli sanayi ve tarım çöküp yok olmaktadır. Eğer devam ederse on sene sonra Türkiye’de artık ekilecek tarla çalışacak fabrika kalmaz.

 

            Tarihte en büyük zulmü Yahudilerin fitnesi sebebiyle Hıristiyanlar yapmıştırlar. Yahudilere de en büyük zulmü Hıristiyanlar yapmışlardır. Müslümanlar ve Hıristiyanlar 500 senedir kandırılıp sömürülmektedirler. İslam Hıristiyan düşmanlığı ile bu 500 sene sürmüştür. Bugün Müslüman halkın ve Hıristiyan halkın birleşememesindeki fesadın kaynağı sömürü sermayesidir. Savaşlar, ihtilallar, terörler, işsizlikler hep onun oyunudur. Artık Adil Düzenle bu işin nasıl sona ereceğini Müslümanlar ve Hıristiyanlar öğreniyor. Yarın Müslüman ve Hıristiyan zulümden kurtulmak için de Çin’de kendisine vatan hazırlamaktadır. Yani Çin’i desteklemesinin dört ana sebebi vardır:

 

            Tekel sermayesinin bu planının da başarısı demek halk sermayesinin mağlup olması demektir. Oysa bütün dünyada halk sermayesi gittikçe güçlenmektedir. Devletler ve halklar arasında şimdi hemen söyleyebilirim ki Mahir Kaynak’ın eriştiği tahlillere karşı, gelecek hakkında temenniyi geçmeyen bir cümlesi yoktur. Biz Adil Düzenciler ne yapıyoruz? Bu sömürücü sermayenin planlarını nasıl yıkılacağını tahlil ve tespit ediyoruz. Faizli karşılıksız para yerine, faizsiz mal senetleri karşılığı çıkarılan kredileşme parası ikame edildiği zaman sorun bitecektir. Bu parayı merkez bankası değil, dükkanında altın bulunan kuyumcu çıkaracaktır. Ayrıca arz edilen taşınmazlar karşılığı, toprak para ülkede arz edilen inşaat malzemesi karşılığı demir para, illerde arz edilen tüketim malları karşılığı bucaklarda buğday para çıkarılacaktır.

 

 

 

 

 

Süleyman Karagülle


YorumcuYorum
Harun Özdemir
20.07.2009
15:36

Kağıt paracılar; finali ABD Doları ile yaptılar ve İkinci Dünya savaşı sonrası dünya sistemini kurdular. Zamanla Dolar’da işlemeye başlayan “azalan verimler kanunu” ve “entropinin büyümesi” yasası, zorunlu olarak Türkiye, Doğu Avrupa, SSCB ve Çin gibi irili ufaklı bütün ekonomik üniteleri Doların kullanımına açmayı zorunlu hale getirdi. Bu da sorunu çözmedi. Dünya Sistemi, Dolar üretmeye devam etti. Bu kez de özelleştirme adı altında yeraltı ve yerüstünde almak istedikleri ne kadar zenginlik varsa, hepsini satın alındı.

Gelmiş olduğumuz nokta ise şu olmaktadır:

İkinci Dünya Savaşından beri işlenmekte olan ne kadar suç varsa hepsini ABD’nin tüzel kişiliğine yıkıp yeni düzeni kurtuluş olarak sunmaktır. Bu dönemde ABD’nin herkesin ortak şeytanı olması tesadüf olamaz.

Obama ile kontrollü bir çöküş planlanmaktadır. Bu kaçınılmazdır. ABD’nin Rusya ile yakınlaşması neye yarayacağını merak edenlere; Gorbaçov-Reagan görüşmelerini incelemelerini öneririz.

Dolar rezervi bulunan devletlerin en büyük korkusu Doların Ruble gibi kontrolsüz pula dönüşmesidir. Çin ve Rusya gibi devletler bir an önce yeni rezerv para çıkarmanın peşindeler. Örneğin Çin şunu düşünmekte: Rezerv parayı biz çıkarırsak 1 Rezerv Para = 2 veya 3 Dolar gibi olur. Ama Ruble gibi çökerse o zaman 1 Rezerv Para = 25 Dolar olur ki, elinde Dolar bulunduranlar yandı ki ne yandı!!! Dolar borçlusu olanlar ise Allah’ın yardımı geldi!!! diyeceklerdir.

Sayın C.başkanı, IMF yerine Çin ile anlaşma olanaklarını bulmuştu ki, anlaşmanın mürekkebi kurumadan, uzak akrabamız Uygurlar birden en yakınımız oluverdiler. Şimdi ortalık toz duman..

İsteyenler, Doğu Türkistan sorununa bakarak, özellikle AK Parti içindeki uluslararası rekabetin, yer yer de çatışmanın taraflarını görebilir. Kimlerin nerelere mesaj gönderdiğini öğrenmek isteyenler çok değil; 15 gün geriye gidebilirler..

Yoruma yorum sınırları içinde son olarak şunları söylemek isterim. Küresel sermaye kendi rezerv parasını yani Karagülle’nin Adil Düzen parası dediği “Mal Senetleri”ni yakın zamanda piyasaya sürecek; Çin, Rusya, Arap Petrol Zenginleri pul olan Dolarlarına yanacaklardır.

Türkiye’ye evladı gibi bakanlara da şunu söylemek isterim: Boş verin dünyada nelerin olup bittiğine, siz milli paranızın keyfini çıkarın. Allah her zaman kağıdı para yapmayı her iktidara nasip etmez. Kağıdı TL yapın, o kadar yapın ki, kimsede yabancı kağıdın yüzüne bakacak hal kalmasın !!!

Türkiye ile metres ilişkisi kuranlara gelince.. Haşa efendim, haşa! Ne haddimize, biz kim, bu mevzularda sizlere akıl vermek kim…





Sayı: 6 | Tarih: 19.07.2009
Mahir Kaynak
Çin Bilmecesi
2195 Okunma
1 Yorum
Süleyman Karagülle
Fehmi Koru
"Çakma türbanlı" ve son yazı
1872 Okunma
4 Yorum
Ahmet Kirtekin
Mehmet Talü
Miraç Gecesi
1595 Okunma
2 Yorum
Hüseyin Kayahan
Ahmet Hakan
İmam hatiplerin önü neden açılmamalı
1453 Okunma
7 Yorum
Lütfi Hocaoğlu
Oktay Ekşi
Ha gayret...
1407 Okunma
2 Yorum
Vahap Alma
Nazlı Ilıcak
100 dolarlık ders
1404 Okunma
5 Yorum
Fatma Karuç
Yılmaz Özdil
Benim Manşetim Cansu...
1386 Okunma
Leyla Okta
Hayrettin Karaman
İslam Dünyası, İri Ülkeler Zayıf Ülkeler
1350 Okunma
1 Yorum
Hilmi Altın
Bekir Coşkun
Piyano ve sopa...
1339 Okunma
4 Yorum
Ersoy Kılıç
Kadri Gürsel
Generaller hata yapmaz mı?
1323 Okunma
1 Yorum
Erkan Tulacı
Ruşen Çakır
Kürt sorununun çözümünde tarihi fırsatta ilk start
1323 Okunma
5 Yorum
Tayibet Erzen
Cengiz Çandar
Ergenekoncu kontratak
1302 Okunma
Ekrem Fildişi
Toktamış Ateş
Türkiye'de yüksek öğretim
1300 Okunma
Osman Eskicioğlu
Ahmet Turan Alkan
Kültür Bakanı'nı kınıyorum
1295 Okunma
1 Yorum
Emine Hocaoğlu
Mehmet Altan
Nabucco, siyasal İslam ve hukuk
1291 Okunma
Mehmet Hikmetumut
Reşat Nuri Erol
Para, faiz, enflasyon ve "Halk Ekonomisi"
1289 Okunma
1 Yorum
Zübeyir Erol
Hakan Albayrak
Eski Kafa'da canlanan bir saadet anı
1280 Okunma
1 Yorum
Veysel İpekçi
Bekir Berat Özipek
Hazreti İsa YÖK’e uğrasaydı
1279 Okunma
3 Yorum
Bünyamin Demir
Murat Bardakçı
Yorgo'nun sandaletine "nâlin-i saadet" deyip önünd
1267 Okunma
2 Yorum
Recep Yıldırım
Mümtazer Türköne
Katsayıyı düzelterek eğitim sistemini kurtarmak mü
1223 Okunma
3 Yorum
Arif Ersoy
Ertuğrul Özkök
İmralı'da hareket var
1194 Okunma
7 Yorum
Süleyman Akdemir
Fikret Bila
"Söz Ola Kestire Başı" Uyarısı
1113 Okunma
1 Yorum
Harun Özdemir


© 2024 - Akevler