Kimlik mi değiştiriyoruz?
09.02.2010
La Bruyère’in milletlerin karakterini inceleyen kitabını okuduğum gençlik yıllarımdan beri bu konu üzerinde düşünürüm.
Yurt dışında yaşadığım on bir yıl boyunca, tanıştığım her yabancıyla gözlem yapmayı ve onları bizimle karşılaştırmayı adet edinmiştim.
Bu alışkanlık sürüyor.
VEDA filminin ses miksajı için bir süredir Londra’dayım ve aklıma binbir düşünce üşüşüyor.
Eskiden biz Türkleri, içe dönük insanlar olarak nitelerdim.
Çünkü ailem, içinde yetiştiğim çevre, büyüklerim sessiz, sakin ve efendi kişilerden oluşuyordu.
Türkiye’nin sokakları sessizdi, kimse bağırıp çağırmazdı.
Müziğimiz de içliydi. Radyodan duyduğumuz şarkılar, türküler derin bir duyarlılık taşırdı.
Yurt dışına çıktığımda yaptığım kıyaslamalara göre Araplar bizim gibi değildi.
Daha dışa dönüktüler, daha çok gürültü ediyor, bağırıp çağırıyorlardı.
Yunanlılar da öyleydi, İtalyanlar da.
Akdeniz’de sadece İspanyollar daha ağırbaşlıydı.
Ama galiba Türkler son yıllarda toptan bir kimlik değişimine uğradı.
Artık çok bağırıp çağırıyorlar.
Türk şarkı zevki değişti. Şimdi en çok haykırana en iyi şarkıcı diyorlar.
Frank Sinatra, Nat King Cole, Charles Aznavour gibi yumuşak sesler Türk ölçülerine göre kötü sestir artık.
Şarkıcı dediğin bir yerlerini yırtmalı.
Sokaklarımız gürültülü, herkes bağırıyor.
Ama en büyük fark televizyonlarda.
Birkaç gündür İngiliz televizyonlarındaki reklamları izliyorum.
Seslendiriciler bağırmıyor, reklamını yaptığı malı en güzel, en duyarlı ses tonuyla tanıtmaya çalışıyor.
Bizde ise reklamlar pazar esnafı gibi haykıranlarla dolu.
Kulak acıtıyorlar.
Diyorum ya; gerçekten kimlik değiştiriyoruz biz.
Çünkü kültürü var eden referanslarımız, değer ölçülerimiz yok oldu.
Demiri ve çapası olmayan bir gemi gibi sallanıyor, savruluyor, fırtınaya yakalanarak oradan oraya sürükleniyoruz.
Tabii işin sonunda kayalara bindirme riski yüksek.
Ama gemidekiler duruma aldırmadan vur patlasın çal oynasın, cümbüşe devam ediyor. Ben Türkiye’de hırsların bu kadar yükseldiği başka bir dönem hatırlamıyorum.
YORUM:
EVET MAALESEF…
Çünkü kültürü var eden referanslarımız, değer ölçülerimiz yok oldu.
Z.LİVANELİ
Evet kimlik değiştiriyoruz hemde son sürat.Ama bu konuyu tartışarak bu vesileyle
Kültür konusunu yerine oturtmanın tam sırası.Medeniyet(Uygarlık) nedir?Kültür nedir?aralarında ne gibi farklar vardır?Bu konuda üstad Karagülle şöyle diyor; “-Bir ulus DİLİ, SANATI, TEKNİĞİ ve HUKUKU kendisi için kendisi üretir. Komşulardan etkilenir. İLİM, DİN, YÖNETİM ve EKONOMİ ise uluslararasıdır. İnsanlığın ortak değerleridir. İlimde Avrupa bizden ileridir ama dinde biz Avrupa’dan ileriyiz. Onlardan ilmi alırken, biz de onlara dini vermeliyiz. Bu da şudur. Her din varlığını sürdürecektir. Ancak her din müsbet ilmin verilerine göre kendisini yenileyecektir. Bunun metotlarını Fıkıh Usûlü İlmi ile İslâmiyet ortaya koymuştur. Bu ilim bizde vardır. Batı dünyası henüz bu ilmin ne olduğunu bile bilmemektedir. İnsanlığa bunu öğretmeliyiz.” “-Uygarlık başka şeydir, kültür başka şeydir. Dil, sanat, teknik ve hukuk her ulus için ayrıdır ve her an değişerek gelişmek zorundadır. Uygarlık ise ilimdir, dindir, ekonomidir ve yönetimdir. Bunlar da değişip gelişeceklerdir. Uygarlıkta kurallar, kültürde ananeler hakim olacaktır. Yani, halk kültürü kendisi içgüdüyle üretecek, oysa uygarlığı ilim adamları bilinçli olarak ilmî metotlarla üreteceklerdir. “
Eski gidecek ki yenisi gelecek,yaşlanan ölecek ki yeni nesil gelecek.Yeni Türk kültürü
Bizlerin gayret ve çalışmalarıyla oluşacak inşallah…