Dış Düşman
1167 Okunma, 0 Yorum
Mahir Kaynak - Star
Süleyman Karagülle

07.02.2010

 

Tüm düşmanlıkların sona erdiği bir dönemi yaşıyoruz. Komşularımızla sıfır sorun, büyük güçlerle dostluk, AB üyeliği yolunda çabalar, dünyanın en ücra köşelerindeki ülkelerle sıcak ilişkiler dış dünyamızı yansıtıyor. Bu dinginlik sadece bize özgü değil. Dünyada birbiriyle ciddi bir çatışma içinde olan güç yok gibi. 

Bu durum sürecek mi yoksa yeni bir aşamaya geçişin ara duraklarından birini mi yaşıyoruz sorusuna verilecek cevap ve alınacak tedbirler geleceğimizi belirleyecek.

Yaşanan ekonomik kriz domuz gribi gibi algılanıyor. Kimsenin yönetmediği, irade dışı oluşmuş bir hastalık sayılıyor. Her ülke bu sorunu çözmek için çareler arıyor ama kimseyi sorumlu saymıyor ve ulaşılacak sonucun yeni bir bloklaşmaya sebep olacağı düşünülmüyor. Bunun dışındaki sorun herkesi tehdit eden ama bir odağa bağlanamayan terör. Bir avuç insanın yaptığı eylemler karşısında tüm dünya çaresiz. ABD’nin barışı temsil eden ve bu nedenle Nobel ödülüne layık görülen başkanı Obama rekor bir savunma bütçesiyle donatılıyor ama karşısında sadece terör ve İran’ın nükleer silah edinme çabaları var. Yani bu tehditler geçmişte büyük bir askeri güce sahip Doğu bloğundan daha tehlikeli görülüyor.

Dünyada yeni bloklar oluşacak mı, Türkiye nerede yer alacak sorusu gündemde bile değil. Oysa ABD’nin askeri hazırlıkları bugün için değil yarının sorunlarına çözüm arayışıdır. Yani gelecekte askeri dengelerin belirleyici olacağı ve bu nedenle askeri endüstrinin ayakta kalması, hatta büyümesi hedefleniyor.

Gelecek için bir senaryom var ve bugünümüzün şartları üzerine inşa edilmedi. Bir süreden beri gözlediğim olaylara bakarak geleceği şöyle tasavvur ediyorum. ABD kendisiyle rekabet edecek iki güç görüyor ve bunları frenlemek istiyor. Bunlar bir yanda AB diğer yanda Çin önderliğindeki Uzakdoğu. Politikası, önce bunları ekonomik açıdan sınırlandırmak ve bunu yaparken askeri gücünü güvence olarak tutmak.

Ekonomik kriz ABD’de başlamış olmasına rağmen en büyük etkiyi AB ve Uzakdoğu’da yapacak. ABD bu ülkelerden yaptığı ithalatı, ithal ikameci politikalarla sınırlayacak ve ihracata dayalı bu ekonomilerin ekonomik gerilemesine sebep olacak.

Büyük Ortadoğu politikası bu ülkelerin alternatif pazarlarını kontrol altına almayı planlıyordu. Yani, mesela Çin, ihracatını BOP ülkelerine yöneltip karşılığında enerji hammaddesi alamayacak.

Rusya’nın rakip ya da tehdit olarak gördüğü güçler ABD ile aynı. Avrupa ekonomik ve kültürel olarak, Çin ise Orta Asya’da olası yaklaşımı nedeniyle tehdit olarak algılanıyor.

Bu tablo küresel sermayenin siyasi bir aktör olmaktan çıkmasıyla oluştu. Eğer küresel sermayenin etkinliği sürseydi Rusya’nın tasfiye edildiğini, AB’nin yükselen güç olduğunu görecektik. Uzakdoğu küresel sermayenin havuzunu dolduran kaynak olacaktı.

Türkiye bu kampların birinde yer alacaktır. Eğer ABD ve Rusya’nın kazanacağını düşünüyorsa onlarla, diğerlerinin kazanacağını düşünüyorsa bu güçlerle birlikte olacaktır ve hatanın bedeli büyüktür.

 

 

Yorum:

 

Sömürü sermayesi önce Hıristiyanlıkla Müslümanlığı çatıştırmış kendi dengesini öyle kurmuştur. İslamiyet’in devre dışı olacağına karar verdiğinde dinler çatışmasını rejimler çatışmasına çevirmiştir.  Sovyetlerin yıkılması ile rejimler çatışması da sona ermiştir. Dinler arası çatışmada da Adil Düzen ve Papalığın siyaseti sonucu geri getirememiştir. İşte bugünkü durgunluk buradan gelmektedir.

  Yakında Türkiye’de Adil Düzen uygulanır hale gelecektir. Belki de buna ordu sahip çıkacaktır.  Biz hazırlığını yapıyoruz. Bir sahibi çıkacaktır. O zaman Türkiye Adil Düzenin merkezi olacaktır. Dünya ikiye ayrılacaktır. Hakkı üstün tutan barışçı düzeni benimseyenler bir gurupta toplanacak, kuvveti üstün tutan ezici sömürücü güçler bir tarafta toplanacaklardır. Başka ifade ile Türkiye’nin yanında yer alan devletler Türkiye’nin karşısında yer alan devletler. 

   Bu gün hangi güçlerin hakkı üstün tutan tarafta yer alacaktır? Hangilerinin karşı blokta yer alacağı belli değildir. Bloklar arasında savaşın şiddeti ne olacaktır belli değildir. Savaşın ne kadar süreceği belli değildir. Ancak sonun da hakkı üstün tutan blok galip gelecektir. Türklerin hakkı üstün tutan blokta yer alması ilahi takdir ile belirlenmiş gibidir.

   Türkiye’de de iki grup oluşmuştur. Hakkı üstün tutan gurup, kuvveti üstün tutan gurup. 2002 ye kadar asker karşı grupta idi. Şimdi hakkı üstün tutanların yanında yer almıştır. Orduya bu kadar hainane saldırının sebebi budur. Ne var ki bu iç çatışmada hakkı üstün tutanlar galip gelecektir. Çatışma ne kadar uzun olacak ve şiddeti ne olacak belli değildir. Ama er geç hakkı üstün tutan gurup galip gelecektir. Sonra dünyada hakkı üstün tutanların zaferi ile barış gelecektir.

Oturup şunları tartışabiliriz. Türkiye’de kimler hakkı üstün tutanların yanında olacaktır. Burada kritik rolü Milliyetçi Hareketliler oynayacaktır Ömer gibi birden bizim yanımızda yer alabilirler. Ordunun tereddütlerini gidermeliyiz.

    Dünyada ne olacaktır.  İsrail oğullarının bir gün gerçekleri görüp hakkın yanında yer almaları her zaman beklenebilir. Kendileri bilir. Kuvvetin yanında yer almayıp devam eder kendi karşılıksız paralarına güvenip hakka karşı direnirlerse akıbetleri bir üçüncü sürgün olabilir. Yahut III. bin yıl onlar için Filistin’de mahpus kalmak olabilir.

    Hakkı üstün tutan düzen nedir? Erbakan’ın Adil Düzen risalelerini okumak gerekir. Üstünde düşünmek gerekir. Bizimle bu konuları tartışmak gerekir. Harp akademileri de fikirleri boşlama yerine fikirleri öğrenip üzerinde tartışmak gerekir. Sosyalizmi sosyalistlerden öğrenmeliyiz. Adil Düzenin kaynağı da Akevlerdir.  Kulaklara parmakları tıkarsanız, gürültüyü duymazsınız, ama yıldırımların çarpmasını durduramazsınız.

    Tek kelime ile ifade etmek istersek Adil Düzen faizsiz bir yerinden yönetimdir. Demokratik, laik, liberal ve sosyal bir hukuk düzenidir.

 

• Yeni ekonomik düzen 13 Şubat 2010 Cumartesi

 

Devlet müdahalesi artık garipsenmiyor. 71 deki tezimde üretim olursa bölüşmeyi kendisi yapar demiştim. Artan üretim sadece onun, tüketicilerin refahı olur. Geleceğin müdahalesi üretim planlamasında asgari ürünlerin desteklenmesi ve azamilerin serbest bırakılması şeklinde olacak. Bölüşümün olabilmesi için gerekli işler yapılması gerekir. Devlet müdahale etmez vergi ile dengeler…

 

Özet yorum:

Devlet makro da planlar. Bunu vergi ile değil, faizsiz kredi ile sağlar. Malların satış değil kredi değerlerini belirler.  Devlet halka faizsiz sipariş kredisini verir. Halk devre başında yıllık ihtiyacını belirleyip, sipariş verir.  Devlet inşaat planlarını yapar. Tüketimden artan emeği inşaatta kredilendirir. Gereksiz üretime gerek kalmaz. Devlet çalışanlara işsizlik payını ayırır. Bunların imtihanlardaki başarılarına göre bölüştürür.  Gereksiz inşaat da yapılamaz.  Mahir Beyin modeli mahzurlar taşımaktadır. Ayrıca açık değil. Modelimizi karşılaştırıp tartışabiliriz. Vergi mi faizsiz kredi mi, gereksiz malların üretimi mi, yoksa inşaat ve imtihan mı? Karşılaştıralım.

 

• Siyasetin dili 9 Şubat 2010 Salı

Tayyip’in peygamberliği Meclisi ve Ülkeyi karıştırdı. Basın bu tür magazin benzeri haberlerle dolu. Muhalifler yapılanları hep kötü, taraftarlarsa hep iyi görür. Bir de bürokrasiyi etkisiz hale getirme modası. Muhalefet çözüm üretirse daha çok oy alır. Günlük karşı koymalarla etkin olunamaz. Çareler üretmeliyiz.

 

Özet yorum:

 Bir malın pazarı varsa üretilir. Bir topluluk bir modeli tartışıyorsa modelleri üretenler çoğalır. Sonunda halk bir kaç modeli benimser. Model Ancak Tevrat ve Kur’an a davranılarak üretilebilir. Adil Düzen bir modeldir. Mahir Bey önce onu tartışmaya tenezzül etmelidir. Yahut cesaret etmelidir.

 

• Dış düşman 7 Şubat 2010 Pazar:

 

 İnsanlık barış içine girmiş gibi. Sürecek mi?  Kriz bloklaşma öncesi hazırlıktır. Silahlanma devam ediyor. Yeni bloklar oluşacak mı? Türkiye nerede olacak ABD, AB yi ve Çini kendisine alternatif görmüyor. BOP Bloklaşma projesidir. Rusya’da güç olarak algılanıyor. Bu tablo küresel sermayenin devre dışı edilmesi ile oluştu. ABD ve Rusya bir blok olabilir. Türkiye bunların kazanacağı tarafa yanaşır.

Özet:

 

 Durgunluk sermayenin gücünü kaybetmesindendir. Gelecekte bloklaşma Hak düzeni benimseyenlerle kuvvet düzenini benimseyenler arsında olacaktır. Türkiye tarafsız olarak Adil Düzenin oluşmasına hizmet edecektir.  Merkezi olacaktır.

 

Süleyman Karagülle






Sayı: 36 | Tarih: 14.02.2010
Dücane Cündioğlu
Tanrı öldü, Allah yaşıyor
1413 Okunma
Abdülkadir Altınhan
Dücane Cündioğlu
Tanrı öldü, Allah yaşıyor
1263 Okunma
Abdülkadir Altınhan
Hayrettin Karaman
İslam siyaset teorisi
1234 Okunma
Hilmi Altın
Mahir Kaynak
Dış Düşman
1167 Okunma
Süleyman Karagülle
Abdülkadir Özkan
Benim oldu, sizin de bir dikili ağacınız olabilir
1159 Okunma
Özgül Ertuğrul
Ahmet Hakan
Siluetini sevdiğimin Türkiye'si
1133 Okunma
4 Yorum
Lütfi Hocaoğlu
Reşat Nuri Erol
Sermayeye karşı bakkallar birliği
1093 Okunma
Ilker Ardic
Toktamış Ateş
27 Mayıs devrimi
1092 Okunma
Osman Eskicioğlu
Mehmet Şevket Eygi
Meal, Tercüme Tefsir Ticareti...
1087 Okunma
Emine Hocaoğlu
Ümit Zileli
Hüsnü Mahalli - Huylu huyundan vazgeçer (mi?)
1086 Okunma
Osman Köse
Ruşen Çakır
Devletin zirvesinde koalisyon fikrine hazır mıyız?
1048 Okunma
Tayibet Erzen
Nazlı Ilıcak
Kadınlar..
1046 Okunma
Fatma Karuç
Mehmet Altan
Hani 28 Şubat bitmişti?
1046 Okunma
Mehmet Hikmetumut
Fikret Bila
Başbuğ'un püskürtme hamlesi
1041 Okunma
Harun Özdemir
Can Ataklı
Herkes şikâyetçi kimse kılını bile kıpırdatmıyor
1035 Okunma
2 Yorum
Mesut Karaaytu
Zülfü Livaneli
Kimlik mi değiştiriyoruz?
1027 Okunma
Ali Bülent Dilek
Oktay Ekşi
Örnek Çok
1020 Okunma
2 Yorum
Vahap Alma
Fehmi Koru
Gül: "Tarihimizi yeni keşfediyoruz"
1017 Okunma
Ahmet Kirtekin
Mehmet Niyazi
Bilginin cezalandırılması
975 Okunma
Abdurrahman Erol
Ebubekir Sifil
Kuran Yılı
959 Okunma
3 Yorum
Zafer Kafkas