24 Ocak 2010 Pazar
Bir konuda kesin bir yargıya varmışsanız her türlü bilgiyi bu kararınızı doğrulayacak yönde kullanırsınız. Bunu bilenler sizi yönlendirmek için kararınızı destekleyecek bilgiler sunarlar.
Bir örnekle ne demek istediğimi açıklayayım. Bir gün MİT tarafından hazırlandığı söylenen bir rapor piyasaya sürüldü. Rapora göre İsrail komandoları Akdeniz’i botlarla aşmış, Toros dağlarını geçip Ankara’ya gelmişler ve Uğur Mumcu’yu katledip geri dönmüşlerdi. Bu rapora zamanın devlet yöneticileri de inandı. Adalet Bakanı bu belgeyi delil olarak niteledi. Refah Partisi iktidardaydı ve onlar böyle bir bilgiyi hemen kabul ettiler.
O zaman “Eğer bunu İsrail komandoları yapmışsa neden sivil elbise giyip uçakla gelmediler?” demiştim. Haberin tamamen uyduma olduğuna emindim ve MİT de söz konusu raporu yalanladı. Raporun yalan olması içindeki iddiaların da inandırıcılığını kaybetmesine neden oldu. Yani bir olay yalan haberlerle süslenirse içeriği de, doğru olsa bile, yalan haline gelir.
Mesela şöyle bir bilgi sızdırılsa: “Hava indirme birlikleri paraşütle atlayıp Meclisi basacaklar” denilse bu haber manşetlere taşınır ama kimse neden üç adım öteye yürüyerek gitmediler de bu kadar zahmete katlandılar diye sormaz. Çünkü verilen bilgi inandıklarını teyit etmektedir.
Sözlerim darbe yapacakları iddia edilen kişilerin rasyonel davrandıklarını ve her eylemlerinin akılcı olması gerektiğini düşündüğüm şeklinde anlaşılmasın. Ancak belgelerdeki zamanlama hataları, çelişkiler onların katkılı olduğunu ve yeniden düzenlendiğini gösteriyor. Bu katkılara bakarak kaynağı hakkında bir tahminde bulunabilirim ama bunu tartışmak istemiyorum. Sadece bir soru soruyorum: Darbe yanlısı gösterilen siyasiler ve medya mensupları tasfiye listesinde, diğerleri yıldızı parlayacak olanlar mı? Birileri darbecilerin kara listesinde ise demokrasi kahramanı sayılmazlar mı?
Yaşadığımız süreç bir operasyondur ve bunun ne amaçla, kimler tarafından yapıldığını olası sonuçlarına göre değerlendirebiliriz. Olaylara böyle bakmak benim metodumdur ve bir kitabımın adı “Sonuçlardan sebeplere” adıyla yayınlanmıştır. Bu açıdan bakarak, dünkü yazımda söylediğim gibi, iki sonuca ulaşacağımızı düşünüyorum. Birinci sonuç darbe düşüncesinin köklerinin kurutulması, ikincisi belgelerdeki eklemelerin ortaya çıkarılarak bir grubun ordu karşıtlığını tezgahladığının ispatı.
Yıllar önce üniversitede ders verdiğim yıllarda öğrencilere şöyle derdim: “Derse girerken tüm değer yargılarınızı ve inançlarınızı paltonuzun yanına asın ve derse öyle gelin. Gerçekleri bunlarla göremezsiniz. Bunları tamamen atın demiyorum. Paltolarınızla birlikte alın ve kararınızı öyle verin”. Maksadım bir olayı anlamak için önyargı ve değer yargılarının etkisinde kalınmamasını ama uygulanacak politikaların bunları gözönünde tutularak yapılmasını öğretmekti. Şimdi ortaya bir belge sunulursa kimin ne diyeceğini önceden biliyorum. Çünkü kararlarını zaten vermişler ve bunu destekleyen her şey doğru zıddı olan her şey yanlıştır.
Yorum Önemli tesbitler
1- Mahir Kaynak Ukrayna seçimleriyle Sermayenin Soros operasyonunu sonlanmakta olduğunu tespit ediyor. Mahir Bey’in bu görüşüne iştirak ediyoruz. Tekel sermaye sömürüsünü askeri ihtilallara dayandırıyordu. Askerleri istediği gibi kullanamadı. Son senelerde ikinci yolu denedi. Seçimde hile yapıldı iftirasını yaptırıyor. Halkı meclise saldırtıyor. Sonra seçim baskını yaparak istediği hükümeti oluşturtuyor. Ukrayna’da, Gürcistan’da ve Kırgızistan’da bu yöntem başarılı sonuçlar verdi. Türkiye’de Danıştay baskını denemesi başarısız oldu. Diğer yerlerde de istediğini bulamadı. ABD Sermaye, Türkiye’de geri dönen Irak teskeresinden sonra süper gücünü kaybetmiştir.
2- Mahir Kaynağa göre ABD nin Irak çıkarmasının sebebi Avrupa Birliğinin Ortadoğu hakimiyetine son vermektir. Bu teşhiste de Kaynak isabet etmektedir. Sovyetler sermeyenin oluşturduğu kadim alternatiftir. Gorbaçov o göstermelik çatışmaya son verdi. Avrupa Birliği,ABD ye karşı oluşmuş birliktir. Rusya da onlarla anlaşmıştır. ABD Ortadoğu’ya hakim olmak için Irak’a saldırmıştır. Hedefi İran’la Türkiyeyi çatıştırmaktır. Böylece Ortadoğu’yu parçalayıp İsrail’in emrinde bir Ortadoğu devleti kurmaktır. Kıbrıs’taki anlaşmazlığın kaynağı da ABD, AB çatışmasıdır.
3- Mahir Kaynak Ortadoğu’da Türkiye’nin etkisi artıyor. Bu Irak, İran ve DTP için de iyidir. Hatta İsrail için de iyidir. Taşeron devletten çıkacaktır diyor. Mahir Bey’in bu teşhisinde de isabet vardır. Sermaye daha önce Türkiye’yi dinsizleştirip paralı asker yapacaktı. İsrail’in ve Türkiye’nin ekonomisini çökertecek, emrinde iki devlet olacaktı Ortadoğu’ya böylece hakim olacaktı. Bugün sermaye dünyayı dinsizleştirmekten ümidini kesmiştir. ABD de muhalifleri iktidar olmuştur. Sermayenin buradaki projesi, işlemez hale gelmiştir. Türkiye etkin olmağa başlamıştır. Bize göre Türkiye yurtta sulh cihanda sulh ilkesine sadık kalmalı. Komşuları ile iyi geçinmeli, süper güçler arsında tarafsız olmalı ve gümrükleri ve vizeleri kaldırarak serbest ülke haline gelmelidir.
4- Mahir Kaynağa göre İsrail’in, İran’la Amerika’yı savaştırma senaryosu doğru değildir. Ama tartışılmalıdır. Tartışıyorum: Tekel sermaye Ortadoğu’ya hakim olabilmesi için ABD nin İran’a saldırmasını istiyor. Bunu tezgahlayabilmesi için önce İsrail’i İran’a saldırtacaktır. İran bunu, ABD den bilecek ve ona saldıracaktır. ABD kedisini meşru savunma içinde savaşa girmiş olacaktır. Yani senaryo doğrudur. Ama senaristi İsrail değil,Tekel sermayedir. İki tarafı da o yönetiyor. İran’la Türkiye’yi savaştırmayı başaramadı. Bunu da başaramayacaktır. Çünkü İran da bin yıllık devlet tecrübesine sahiptir. İsrail’in İran’a saldırma gücü yoktur. ABD de İran’ı İran’da yenemez.
5- Mahir Kaynak Çini geliştiren Amerikan sermayesidir. Sermayenin vatanı yoktur diyor. Kaynak Bey haklıdır. Çini geliştiren ABD dir. Gayesi Avrupa ve Rusya’ya karşı Çin ve Hindi birleştirip denge oluşturmaktır. Dine dayalı dengede 1897 Bazel anlaşmasıyla vazgeçip, rejimler ararsı dengeye geçti. Şimdi de coğrafi denge üzerinde durmaktadır. Çin, dolara bağımlı olarak gelişiyor.
6- Mahir Bey’e göre Ergenekon ve Balyoz operasyonlarını Türk ordusu planlıyor. Gayesi darbecileri bertaraf etmek, orduyu da yıpratmamak için sahte belgeleri piyasaya sürerek sonunda halkı oyunlara inandırmak. Biz Mahir Bey’in bu teşhisine katılmıyoruz. Belki de kendisi de sadece askerlere yol göstermek için yapıyor. Ergenekon ve Balyoz olaylarının mimarisi sömürü sermayesidir. CIA ve MİT i kullanarak olaylar planlıyordur. Bütün belgelerin birer suretleri kedisinde vardır. Bu belgeleri savcılığa vererek harekete geçirdi. Böylece orduyu yıpratmaya çalışıyorlar. AK parti, ile ordu arasını da açıyorlar. Asker bu saldırıya karşı önce boyun eğdi. Sonuna kadar sabrediyor. Müdahaleyi, Yargıtay’ın yargılamasının son aşamasında yapacaktır. Temenni ederiz ki yargıçlar böyle müdahaleye gerek bırakmazlar. Yoksa ordu yıpranır, devlet hukuk dışına itilir. Çaresi Adil Düzendir.
7- Mahir Kaynağa göre Türkiye’nin Ortadoğu’daki etkinliği artmaktadır. Bu görüşe iştirak ediyoruz, ancak Türkiye’yi batağa sokup gömmek isteyebilirler. Türkiye toprak kazanmak peşinde olmamalıdır. Kıbrıs’ı da AB ye bırakmalıdır. Halkını Türkiye’ye getirmelidir. Komşularımızla iyi geçinmeliyiz. Daima barışçı olmalıyız. Uluslar arası süper güçlerle tarafsız olmalıyız. Ülkemizi bütün ülkelerin gelip görmeklerine, gümrüksüz alışveriş etmeye serbest bırakmalıyız. Hakim değil hadim olmalıyız. Tarım dönemi süper güçlülüğü sona erdi. Şimdi sosyal düzenle süper güç olunabilir. Bu da peygamberlerin hakkı üstün tutan Adil Düzenidir.
8- Mahir Kaynağa göre dünyada dengeler değişmektedir. Daha yeni denge kurulmamıştır. Türkiye de geleceğini planlayamamıştır. Mahir Kaynağın bu teşhisi doğrudur. Biz gelecek dünyayı Adil Düzen olarak ortaya koyuyoruz.
a) Ulasal devletler olacaktır.
b)Yerinden yönetim hakim olacaktır.
c) Hakimlik sistemi yerine hakemlik sistemi gelecek, yargı üstünlüğü esas olacaktır.
d) Faiz kalkacak, karşılıksız para olmayacaktır.
e) Gümrükler ve kotalar yok olacaktır. Türkiye’nin yeri Adil Düzenin öncüsü olmaktır. Hakim ülke değil hadim ülke olmaktır. Güçlü ordusu ile saygın devlet olmalıdır.