Gözlemleyicim.
1224 Okunma, 0 Yorum
Mahir Kaynak - Star
Süleyman Karagülle

Türkiye’de büyük bir çatışma yaşanıyor. Dünya üzerindeki konumumuz değişirken bunu destekleyenler kadar rahatsız olacakların da olması doğal. Bunların uzantıları ülkedeki farklı güçlerin içine sızar ve birbirleriyle mücadele ederler. Bu her yerde ve her zaman böyledir. Bir dış odakla aynı çizgiye düşen gücü itham etmiyorum. İç dinamik kendi yolunda ilerlerken birisi bunu kendi yararına görür ve gücü ölçüsünde onun yanında yer alır. Mesela SSCB’deki değişimi o dönemde ABD içinde yer alan global sermaye destekledi ve SSCB dağılınca Rusya’nın ekonomik ve siyasi olarak yanında yer aldı.

Ülkemizdeki bu büyük çatışmada taraf değil gözlemciyim. Olayları analiz edeceğim ama ulaştığım sonuçların hangi tarafın işine geldiğini sorgulamayacağım. Çünkü tarafların ikisi de bu ülkeye ait.

Bugünkü analizime bir soruyla başlayacağım. MİT, Ergenekon örgütü hakkında, medyaya intikal edenlerin dışında bir bilgiye sahip olmadığını söyledi. İki şıklı şu soruya lütfen cevap verin. A) Ergenekon hakkındaki bilgiler neredeyse işportaya düştüğü halde devletin güvenliği ile ilgili istihbarat yapmakla görevli bu kurum uyumuş mudur? B) Bu konuda kamuoyuna intikal eden bilgiler yönlendirme amaçlıdır ve MİT olaya bir operasyon olarak bakmakta, durumu bu açıdan değerlendirmektedir. 

Böyle büyük değişim dönemlerinde büyük operasyonlar yapılır. Bunun içinde yer alanlar bir tarafın haklılığına inanır ve o yönde çalışır. Ama bu kişiler eğer yapılanlar hakkında doğru bilgiye sahip değillerse ve kaybedecek tarafta yer almışlarsa hak etmedikleri olumsuzluklarla karşılaşabilirler. Çünkü onlar doğru buldukları şeyleri yapmaktadırlar ama gördüklerinin ne ölçüde doğru olduğunu fark edemeyebilirler.

Kurumlararası çatışmalar, inanılması güç iddiaların havada uçuşması sürecinin sonuna yaklaşıldığını gösteriyor. Oynanan oyunda herkes parayı sürmüş sıra kağıtların açılmasına gelmiştir.

İnsanlar genellikle bir eylemin etkileriyle ilgilenirler. Oysa her etkinin yaratacağı bir tepki vardır ve bu tepkinin eylemin etkisinden büyük olmasına sıkça rastlanır. Herkes yapacağını yaptı şimdi sıra bunun doğuracağı tepkilerin ne olacağına geldi.

Tüm kurumların tartışma konusu yapılması, halkın bu kurumlara güvenini sarsacak iddiaların ortaya atılması, devletin temellerini mi sarsacak yoksa bu daha iyi bir yapılanmanın gerçekleşeceği bir süreç midir? Şimdi çoğunluğa bu kadarı da olmaz dedirtecek, komploculuk sayılacak bir tahminde bulunacağım.

Bir kurumda görülen aksaklıklar nasıl düzeltilir? Bunun cevabı yanlış yapanlar tasfiye edilir olacaktır ama bu kurum içinde huzursuzluk yaratır. Yanlışlıkları karşıt bir gücün ortaya çıkarmasına imkan sağlanır ve tüm sorumluluk bu güce yüklenir Sonra hem çürük elmalar ayıklanır hem de karşıt güç tasfiye edilir.

Görünen manzara iç açıcı değil ama ben geleceğe iyimser bakıyorum. Kurumlar bu çatışmadan yıpranmış olarak değil arınmış olarak çıkacaktır.

 

Yorum

        Dünyada Tekel sermaye ile halk sermayesi arasında çetin bir çatışma vardır. Tekel sermaye mağlup olmuş durumda. Ne var ki yerine geçecek bir güç olmadığı için hala varlığını etkin bir şekilde sürdürüyor. Osmanlı İmparatorluğu da 18 inci asırdan beri çökmüştü ama dünyada onun yerini alacak bir güç oluşmadığı için yirminci yüz yıla kadar yaşadı. İmparatorlukları ortadan kaldıran ne oldu. Tekel sermaye. Hiç hesapta yokken birden dünyanın en büyük gücü oldu. Tarihte Roma ve Pers imparatorlukları çekişerek hiç hesapta olmayan İslamiyet galip oldu. Bu çatışmanın sonuna Adil Düzen galip gelecektir. Çünkü onun dışında kimsenin her hangi bir çözüm önerisi yoktur.

       Bugün büyük güç olarak ABD ve Çin Görülüyor. AB ve Eski Sovyetler ikinci güçtürler. Hindistan potansiyel olarak güçtür. Ama şimdilik orada bir hareket yoktur. Gelecekte neler olacaktır.

a)      ABD de yeni başkan bir zenci ve Müslüman çocuğudur. Başarılı olması için bir ilim heyeti kurar, bunlar insanlık için yeni yol arayanları değerlendirir. Bu arada Adil Düzeni de değerlendirir. Sonunda Adil Düzeni kendi anlayışına göre oluştururlar.  III. Bin yıl medeniyetini ABD kurar. Memnun oluruz.

b)      Çin’de 300 milyon Müslüman vardır. Bu gün ki Çin düzeni batı düzenidir ve Çine hiç yakışmıyor. Onlar Adil Düzeni kurabilitr ve III. bin yıl medeniyetinin kurucusu Çin olabilir. Bunu ABD den daha kolay yapabilir. Biz memnun oluruz.

c)      Eski Sovyetler halkının yarıya yakını Müslüman dır.  Hıristiyanlarla Müslüman halklar on yüz yıldır birlikte yaşıyorlar. Putin buna meyyaldir. Bir ilim heyeti kurarlar. Sonunda Sovyet tipi Adil Düzen ortaya çıkar. III Bin yıl uygarlığını bunlar kurar. Bizi memnun ederler.

d)      Avrupa Birliği İslami uygarlığa uygun bir oluş peşindedir. Ama ne yapacağını bilmiyor. Bir ilmi araştırma merkezini kurarlar. Bunu papalık organize eder. Sonunda Adil Düzen AB de kurulmuş olur. Bizi onlar da memnun ederler.

e)      Hindistan dini sebeplerle paramparça. Adil Düzen bunları birleştirebilir ve III. Bin yıl uygarlığını bunlar kurarlar. Biz buna da memnun oluruz.

     Türkiye’ye gelince Adil Düzen programını kim alır, Akevler’le işbirliğine girerse III. Bin yıl uygarlığını onlar kuracaktır. Buna kimler adaydır.

1)      AK Parti

2)      CHP

3)      MHP

4)      SP

5)      BDP   

Bu partilerden hiç birisi Adil Düzene sahip çıkmazsa Türkiye’yi ancak bir askeri müdahale kurtarabilir. Askerler Adil Düzeni öğrenmek zorundadırlar. Bizden yararlanmalıdırlar. Yoksa müdahalelerinde başarılı olamazlar. Türkiye Cumhuriyeti devleti yıkılır.

Ne var ki Adil Düzen yok olmaz. Bugün Adil Düzen çalışanları o zaman harekete geçerler o gün, kuvvayı milliyeyi organize ederler. O gün ki durumda yeniden ordu ile işbirliği yaparak Adil Düzeni kurarlar.

Demek ki çok açık ve net söylüyoruz: Dünyada hangi süper güç Adil Düzene sahip çıkarsa o,  dünyada  en etkin güç olacaktır. Onlar bunu yapamazlarsa Türkiye’de hangi parti, Adil Düzene sahip çıkarsa o Türkiye’ye Adil Düzeni getirir. Ondan sonra da dünya Adil Düzen gelir. Onlar da getiremezse askerler müdahale eder Adil Düzeni getirirler. Bunlar da getiremezse biz Adil Düzen çalışanları kollarımızı sıvar ikinci Cumhuriyetimizi Adil Düzen olarak kurarız.

  Sayın Mahir Bey teşhisi doğru yapıyor. Ama gelecek hakkında çok hatalı tahminlerde bulunmaktadır.

 

 

 

• Gözlemciyim 26 Aralık 2009 Cumartesi

 

Türkiye değişiyor. Değişik grupların tutumu dışarıdan kendilerine değişik destekçiler buluyor. Sovyetlerdeki değişmeyi ABD dışındakiler desteklediler. Ben taraf değilim. Sadece değerlendireceğim. MİT Ergenekon’dan habersiz mi? Olayları operasyonun aşamaları olarak değerlendiriyor. Kimin galip geleceğini tahmin edemeyenler beklemedik durumda kalabilirler. Çatışmanın sonuna doğru gelmekteyiz. En kızgın günleri yaşıyoruz. Etkiler son buldu. Tepkiler bekleniyor. Kurumlar yıpratılıyor. Nereye gidilecek. Sonuç iç açıcı değil ama kurumlar güçlenerek çıkacaklar.

 

• Dış kaynaklı operasyonlar 22 Aralık 2009 Salı

 

Yazı Özeti: Türkiye dış siyasetini yeniden oluşturuyor. Dış güçlerin ilgisiz kalması düşünülemez. Onlar olayları içteki guruplara yaptırarak,  birçok kimseyi bilmeden onları araç yapıyorlar. Bu gün ki olayları ben böyle yorumluyorum.

 

 Özet Yorum: Türkiye coğrafyasıyla, tarihiyle, Diniyle ve siyasetiyle Avrupa’nın Amerika’nın, Rusya’nın ve Çin’in odak noktasıdır. Paylaşamadıkları için biz yaşıyoruz. Türkiye’deki olayların hepsi dışarıda planlanır ve uygulanır. Türkler reflekslerle mukabele ederler.  Türkiye düşünmeğe başladığı zaman yeni uygarlığın merkezi olur.

 

 

• Barış ve Demokrasi Partisi 20 Aralık 2009 Pazar

 

Yazı Özeti:  Dünyada sosyalizm tasfiye edildi. Liberalizm yerleşti. Ama sorunları çözemiyor. Alternatifi yok. Bunu BDP yüklenebilir. Türkiye’nin dünyaya örnek olan Partisi olabilir.

 

 Özet Yorum.  Kapitalizm ve sosyalizm tekel ekonomileridir. Uygarlaşmak için bunlara gerek vardı. Ömürlerini tamamladılar. Adil Düzene göre insanlık anayasasında gelecek anlatılmıştır. Meraklılara internetle gönderebiliriz.

 

Süleyman Karagülle






Sayı: 29 | Tarih: 27.12.2009
Nazlı Ilıcak
Lens ve karınca
1403 Okunma
1 Yorum
Fatma Karuç
Ebubekir Sifil
Hak yahudilik ve hristiyanlık
1307 Okunma
1 Yorum
Zafer Kafkas
Mümtazer Türköne
Mızrak ve çuval
1303 Okunma
Arif Ersoy
Reşat Nuri Erol
Faiz, işsizlik, açlık ve çözüm
1294 Okunma
Ilker Ardic
Hayrettin Karaman
Biz takiyye mi yapıyoruz
1284 Okunma
Hilmi Altın
Can Ataklı
Hiç aklıma gelmeyen bir görüş
1277 Okunma
Mesut Karaaytu
Ahmet Hakan
Bülent Arınç’a dair önemli bir saptama
1268 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Zülfü Livaneli
Zor bir yıl
1251 Okunma
Ali Bülent Dilek
Fikret Bila
Heyecanlı saatler
1249 Okunma
Harun Özdemir
Mehmet Şevket Eygi
Türkiye’de Din ve Hürriyeti var mıdır?
1240 Okunma
2 Yorum
Emine Hocaoğlu
Fehmi Koru
Sağ el sol elden haberdar mı dersiniz
1230 Okunma
Ahmet Kirtekin
Mahir Kaynak
Gözlemleyicim.
1224 Okunma
Süleyman Karagülle
Yılmaz Özdil
Ağzında lokma varken suikast yapılmaz...
1213 Okunma
Leyla Okta
Gülay Göktürk
Can havliyle
1203 Okunma
Adem Çevik
Oktay Ekşi
Korktunuz Değil mi?
1190 Okunma
Vahap Alma
Mehmet Altan
“AB bir liboş fantezisi mi?”
1173 Okunma
1 Yorum
Mehmet Hikmetumut
Ruşen Çakır
Provokasyon demekle iş bitmiyor
1148 Okunma
Tayibet Erzen
Mehmet Niyazi
Bazen zor yazılıyor
1127 Okunma
1 Yorum
Abdurrahman Erol
Ali Bayramoğlu
KCK OPERASYONU: HÜKÜMETİN NİYETİ NE?
1105 Okunma
Özgül Ertuğrul
Ahmet Altan
AKIL
1099 Okunma
Özer Ataç
Toktamış Ateş
AB macerasında son durum
1090 Okunma
Osman Eskicioğlu