24.12.2009
BÜLENT Arınç'ın çok temel bir sorunu var:
“Başbakan Yardımcısı” olmasına rağmen kendisini “muhalif siyasetçi” pozisyonuna yerleştirmek...
Eh, tabii yılların alışkanlığı kolay değişemiyor...
Tek başına iktidara geliyor, olmuyor...
Meclis'in başına geçiyor, olmuyor...
Başbakan Yardımcısı koltuğuna oturuyor, yine olmuyor.
* * *
Eğer Bülent Arınç, “Başbakan Yardımcısı” olduğunun farkında olan bir “Başbakan Yardımcısı” olsa idi...
Kendisine Emniyet kanalından gelen, “İki muvazzaf subay evinizin civarında araştırma yaparken yakalandı... Subayların cebinde sizin adresiniz var... Bunlar size suikast hazırlığı içinde” şeklindeki bir bilgiyi aldığında...
Hemen Genelkurmay Başkanlığı ile irtibata geçerdi...
İki subayın durumunu sorar, Emniyet'ten aldığı bilgiyi aktarır ve konuyla ilgili araştırma yapılmasını isterdi...
Sonra da...
İki kurumdan aldığı bilgiler çerçevesinde bir değerlendirme yapardı...
Çelişkiler varsa, o çelişkilerin üzerine giderdi...
En azından “Polisten bana gelen bilgide bir sorun var mı?” falan diye küçük bir kuşku payı bırakırdı...
* * *
Ama Başbakan Yardımcısı olduğunun farkında olmayan Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç ne yapıyor?
Ne yapacak?
Polisten aldığı bilgiyi, hiçbir sağlama yapma gereği duymaksızın anında kamuoyuyla paylaşıyor...
“Durum ciddi... Hem de çok ciddi” diyerek iddialara inandığını vurguluyor...
Askerin ne diyeceğini hiç merak etmeden, konuyu Milli Güvenlik Kurulu'na götüreceğini söylüyor...
“Ey paşalar! Sizin iki adamınız beni öldürecekmiş, doğru mu bu?” diye hesap soracağı imasında bulunuyor...
* * *
Sanırım birilerinin Bülent Arınç'a...
“Beyefendi, siz artık muhalif siyasetçi değilsiniz, başbakan yardımcısısınız. Polis de sizin, ordu da...” demesinin vakti geldi de geçiyor bile...
Yazının tamamı için tıklayınız.
Yorum:
Bülent Arınç siyaset bıraksın.
Ahmet Hakan az bile söylemiş.
Bir gizli el (ya da artık açık el) ülkeyi kargaşa içine sokmak istiyor. Bir kaos ortamı oluşturma çabaları görülüyor. Ama ne kadar ilginçtir ki Bülent Arınç bunu görmüyor.
Siz Türkiye’nin Başbakan yardımcısı olacaksınız, zamanında meclis başkanlığı da yaparak bu ülkenin ikinci adamı konumunda olacaksınız, ama en ufak bir doldurmaca da duygusal kişiliğiniz her şeyin önüne geçecek ve kaosçuların ekmeğine yağ süreceksiniz.
Profesyonel bir suikastçı 3 ay boyunca suikast yapacağı kimsenin evinin çevresinde dolaşır mı? Kendini ele verecek şekilde sürekli olarak araba kiralar mı? Geri zekalı gibi elinde krokilerle gezer mi?
Bir devlet adamı kendisine yapılan bir ihbarın gerçekliğini araştırmadan kamuoyuna açıklar mı? Bir devlet adamı açıklamasının yaratacağı kargaşayı düşünmeden hareket eder mi? Bir devlet adamı kendisine suikast yapılacağı iddia edilen askerler için Genelkurmay’ın “Onlar başka bir görev için oradaydı” açıklamasına cevaben kargaşanın daha da artmasına sebep olacağını düşünmeden “Bu açıklama tevil ile ikrardır” diyerek kendi devletinin askerine karşı cephe açar pozisyona düşer mi?
Bir devlet adamı böyle bir ihbarın (aklen mantıklı görünmemesine rağmen) gerçek olduğunu öğrenirse bile bunu duyurmaz. Ahmet Hakan’ın yazdığı gibi kendisinin devlet olduğunu hatırlar ve olayı içerde çözer. Kamuoyuna sızarsa “Her kurumda kötü insanlar olabilir, Türk Silahlı Kuvvetleri asla böyle bir şeye alet olmaz, böyle bir şey düşünülemez, içlerindeki çürük yumurtaları TSK temizleyecektir” şeklinde açıklama yapar, ortalığı sakinleştirir.
O el büyük bir gayret içinde. Önce Albay Dursun Çiçek tarih-sayı verdiği resmi belgeyle (!) darbe planı yapıyor, basına sızıyor. Şimdi de iki askerin göstere göstere suikast yapacağı söyleniyor. Bu kadar saçma bir şey olur mu?
Açık ve net bir şekilde ordu ile hükümet iki ayrı cephe haline getirilmek isteniyor. Zaten Genelkurmay başkanı Trabzon’da bunu açıkladı. Orduya karşı asimetrik yıpratma hareketi yapıldığını bildirdi. Sayın devlet adamlarımız ise ya bunu göremiyor, anlamıyor ya da askeri sindirerek gücü ele alacağı düşüncesine kapılıyorlar. Çok büyük bir yanılgı içindeler. Ak Parti topluca aklını başına almalı. Ülkede oluşturulmak istenen iki cepheli yapının doğuracağı sonuçların ne olabileceğini görmeli. Yoksa vay halimize.
Sayın Bülent Arınç’a birisinin duygusallıkla siyaset yapılamayacağını söylemesi gerekir ya da bunu yapamayacaksa lütfen siyaseti bıraksın.
Tıpta meşhur bir söz vardır. İyileştirmek için hastaya yapılacak bir müdahaleden önce doktorlara hatırlatılır: Primum nil nocere (Önce zarar verme).
Kan görmeye dayanamıyorsanız doktor olamazsınız. Araba süremiyorsanız şoför olamazsınız, uçak süremiyorsanız pilot olamazsınız. Size uygun başka bir iş yaparsınız. Böylece diğer insanlara zarar vermemiş olursunuz.