11.08.2009
Türk halkı borç batağına gömülmüş...
Her ay 120-130 bin yeni kişi borcunu ödeyemez duruma düşüyormuş. Bu durumdakilerin toplamı ise 1,6 milyona çıkmış.
Ailelerin tasfiye olunacak kredi kartı borcu 3,6 milyar, bireysel kredi borcu 3,1 milyar TL’ye fırlamış.
Yılbaşından bu yana tasfiye olunacak kart sayısı yüzde 52, bireysel kredi oranı yüzde 68 artmış.
İstanbul Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası’nın (İSMMMO) hazırladığı ve ailelerin bankalardan ve tüketici finansmanı şirketlerinden kullandıkları krediler, kredi kartı bakiyeleri ile TOKİ’nin vadeli konut satışları karşılığı oluşan borçlarını ifade eden “hane halkı yükümlülükleri”ne bakıldığında...
2005 yılında gayri safi yurtiçi hasılaya (GSYİH) oranı yüzde 7,9 olan bu yükümlülüklerin, 2008 sonunda yüzde 13,6 oranına yükseldiği kaydedilmekte...
Bu ne demek?
Ailelerin üzerinde GSYİH’nin yüzde 13,6’sı kadar bir borç yükü bulunuyor demek.
Dehşetli bir oran.
***
Ekonomik aktivitedeki yavaşlama...
Ve artan işsizlik oranına bağlı olarak önümüzdeki dönemde hane halkının yükümlülüklerini geri ödemede daha da büyük zorluk yaşaması olası.
İSMMMO Başkanı Yahya Arıkan’ın da belirttiği gibi, kredi koşullarının sıkılaştırılması ile birlikte bireyler “kredi kartlarını” daha yoğun bir biçimde “kredi aracı” olarak kullanıyor.
Kredi kartının faizleri, tüketici kredilerine göre daha yüksek olduğundan, bu durum hane halkının kırılganlığını daha da artırıyor.
Yeni ve taze bir gelir bulunmaz ise aileler için zor bir kısır döngü.
***
Borç sarmalında kıvranan aileler haberinin hemen öncesinde de...
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK), Türk Bankacılık Sektörü 2009 yılı Haziran ayı bültenini açıkladı.
Türkçesi, bankalarda kimin ne kadar parası var raporu.
Bankalarda “tasarruf mevduatı” olanların toplamı 88.421 kişi...
Bu grubun bankalardaki yurt içi yerleşik toplam mevduatı ise 216 milyar 306 milyon liraymış.
***
Bankalardaki toplam mevduatın dağılımına gelince...
Bültene göre, yurt içi yerleşiklerden tasarruf mevduatı 10 bin liraya kadar olanların sayısı 8 bin 716...
10 bin-50 bin lira arasında olanların sayısı 17 bin 842...
50 bin-250 bin lira olanların sayısı 26 bin 577...
250 bin-1 milyon lira arasında olanların sayısı ise 16 bin 231 kişi.
***
Peki...
Bankalarda bir milyon lira ve üzerinde olanların sayısı ne kadar?
19 bin 55 kişiymiş.
Bu kişilerin toplam mevduatı 88 milyar 421 milyon liraya ulaşıyor.
Yani...
19 bin 55 kişi toplam mevduatın yaklaşık yüzde 40,9’unu elinde bulundurmakta.
***
Sessiz...
Tavşan gibi ne kadar ezilse de sesi çıkmayan yığınlar ise “en alttakileri” oluşturuyor.
Onların banka kartı, tüketici kredisi
filan yok.
Teknik deyimle “kırılganlıkları” filan da söz konusu değil, çünkü çoktan heba olmuşlar.
Orman köylüleri buna bir örnek mesela...
Borç sarmalına düşenler ise en alttakilerden bir kaç basmak daha üstte.
En azından yetmese de bir gelirleri, derme çatma da olsa bir işleri var, ya da vardı...
***
Toplam sayıları yüz bini bulmayan tasarruf mevduat sahipleri de...
Muhakkak ki “üstekiler-en üstekiler” diye ayrışıyor.
Tuzu kuru, en kuru türünden yani...
***
Maalesef...
Ankara siyaseti, Türkiye’nin makyajsız yüzünü sergileyen bu tür rakamlarla ilgilenmiyor.
Hoş, Ankara dışında da pek ilgilenen
yok ya...
Hâlbuki...
Bu tür rakamlar toplumun pek de görülmek istenmeyen asıl yüzünü gösterir.
O resme bakmadan ve ciddiyetle tetkik etmeden de, belkemiğimiz kolayından doğrulmaz.
Belki de bunu yapmadığımızdan doğrulamıyoruz...
Yorum:
Allah’ın bir pulunu bekleye dursun on kul
Bir kişiye tam dokuz, dokuz kişiye bir pul
Bu taksimi kurt yapmaz kuzulara şah olsa
Yaşasın kefenimin kefili karaborsa
N.F.K
Sözün çoğu anlamayana söylenirmiş. Nereden başlamalı, nasıl söylemeli ?
Türkiye’nin belli başlı sorunlarını say deseler işsizlik başta gelir. Adaletsizlik ikinci olur. Olayları tersinden gösterdiği için basın ve yayın üçüncü ve gelir dağılımı adaletsizliği dördüncü sıraya oturur.
Bana sorarsanız hiç birisi birbirinden ayrılmaz ve tek problem vardır o da gelir dağılımı adaletsizliğidir. Çünkü gelir, adalet, dağılım sözcükleri diğer problemleri zaten bünyesinde barındırmaktadır.
Türkiye de iktidar varsa veya Türkiye’de iktidara talip olan varsa kapsamlı bir sosyal denge programı açmalı ve programa göre iktidar makamına geçmelidir.