10.08.2009
Ehl-İ Sünnet hocalarından biri, aykırı bir ilâhiyatçının basına sızdırılmayan gizli bir konferansının (gizlice alınan) ses kayıtlarını dinlemiş ve şöyle söylemiş:
"Bu adamın bozuk olduğunu söylüyorduk. Bu konferansından sonra onun kâfir olduğunda şüphe kalmadı..."
(Doğru, dürüst, temiz ilâhiyatçıları tenzih ederiz...)
Maalesef zamanımızda birtakım reformcular, değişimciler, yenilikçiler taqiyye yaparak asıl inançlarını gizliyorlar.
Aykırı fikirleri olan reformculara karşı Müslümanların çok dikkatli olması gerekir.
Böylelerine kesinlikle itimad edilmez, güvenilmez.
1. Kur'ân tek kaynaktır, Sünnet kaynak değildir diyenler Sünnet'i inkâr ettikleri için dinden çıkmışlardır.
2. Kur'ân'daki ve Sünnet'teki kesin hükümlerin bir kısmı tarihseldir, onlar bugün geçerli değildir diyenler Doğru Yol'dan çıkmışlardır.
3. İslâm ve iman ile küfrü bağdaştırmak, uzlaştırmak isteyenler açık bir sapıklık içindedir.
4. Peygamberi hafife alan, "O bir postacı idi, ölmüştür, işi bitmiştir" diyenler sapıktır.
5. Ben de Müslümanım ama Şeriata karşıyım diyenler korkunç bir çelişki içindedir.
6. Ashabın büyüklerinden Ebu Hureyre hazretlerine sövüp sayanlar Kur'ân ve Sünnet Müslümanı olamaz.
7. Yüzden fazla hadîsle geleceği bildirilmiş ve bu bilgi mânevî tevâtür derecesine ulaşmış olan Mehdi'nin zuhurunu ve Hz.İsa'nın nüzulünü inkâr edenler Cadde-i Kübra ve Sevad-ıAzam İslâmlığından çıkmış olurlar.
8. Azılı Farmason, taqiyye yaparak Müslümanları aldatan, şaibeli ve bulaşık Efganî'yi, onun tilmizi Abduh'u, onun tilmizi Reşid rıza'yı; münci (kurtarıcı), imam (din önderi), hidayet kılavuzu olarak gösterenler dall ve mudildir.
9. Ehl-i Sünneti yıkmak için çalışanlar hizmetkâr değil, hezimetkârdır.
10. Din hocaları, ulemâ aradan çıksın, herkes kendi kafasına göre Kitabullahı yorumlasın, ondan hüküm çıkartsın diyenler tamir değil tahrip ederler.
Muhterem Müslüman kardeşlerimiz!.. Reformculara, değişimcilere, yenilikçilere, diyalogçulara, İslâm aktivistlerine, şazz ve aykırı inanç ve görüşlere sahip olanlara, Ehl-i Sünnet yıkıcılarına kapılmayınız, aldanmayınız, tuzaklarına düşmeyiniz. Ebedî saadetinizi yitirebilirsiniz.
Yorum:
Yazar,
“Kur'ân tek kaynaktır, Sünnet kaynak değildir diyenler Sünnet'i inkâr ettikleri için dinden çıkmışlardır.”
Ama Kuran’da Kehf 27 de şöyle demektedir.
وَاتْلُ مَا أُوحِيَ إِلَيْكَ مِنْ كِتَابِ رَبِّكَ لَا مُبَدِّلَ لِكَلِمَاتِهِ وَلَنْ تَجِدَ مِنْ دُونِهِ مُلْتَحَدًا
Rabbinin Kitabı’ndan sana vahyedileni aktar. Onun kelimelerini değiştirebilecek yoktur. O’ndan başka bir sığınak da bulamazsın.(Kehf-27)
Bununla şunu anlıyoruz ki öncelikle ayette dediği gibi Kitabından sana vahyolunanı aktar dediği için öncelikle bu kitabı anlamak için Arapçayı, matematiği, mantık yani bütün ilimleri öğrenmeyi bize anlatmaktadır. Ayrıca ondan başka hiçbir sığınak ta bulamazsınız diyor. Biz bugün Kuranı anlamak için sünnetten yararlanıyoruz. Yine burada Kuran tek kaynaktır.
“Yüzden fazla hadîsle geleceği bildirilmiş ve bu bilgi mânevî tevâtür derecesine ulaşmış olan Mehdi'nin zuhurunu ve Hz.İsa'nın nüzulünü inkâr edenler Cadde-i Kübra ve Sevad-ıAzam İslâmlığından çıkmış olurlar.”
Burada Mehdinin gelmesi durumu için islamiyette çoğunluğa uyulsun diyor. Fakat ayet bunun tam tersini söylemektedir.
وَإِنْ تُطِعْ أَكْثَرَ مَنْ فِي الْأَرْضِ يُضِلُّوكَ عَنْ سَبِيلِ اللَّهِ إِنْ يَتَّبِعُونَ إِلَّا الظَّنَّ وَإِنْ هُمْ إِلَّا يَخْرُصُونَ
Yeryüzünde bulunanların çoğuna uyacak olursan, seni Allah’ın yolundan saptırırlar. Onlar zandan başka bir şeye tâbi olmaz, yalandan başka söz de söylemezler.(En’am-116)
Burada Mehdinin gelmesiyle ilgili Kuran da bir ayet göremedim. Çoğunluk gelmesine inanıyor diye bizim de inanmamız gerekmiyor. Kuran ekseriyete uyulursa dalalete götürür diye söylüyor.
“Din hocaları, ulemâ aradan çıksın, herkes kendi kafasına göre Kitabullahı yorumlasın, ondan hüküm çıkartsın diyenler tamir değil tahrip ederler.”
Din hocalarını ve ulemayı kim seçiyor. Onlar konularında iyi olduklarını kim söylüyor. Bizler onlara neden inanacakmışız. Burada ilk yanlış olan din hocaları ve ulemalardır. Kuranı okumak ve anlamak herkese farzdır. Bunun için üniversitelerde bir İngilizce gibi veya matematik gibi ders olarak konulmalı ve okutulmalıdır. Herkes bilgi sahibi olmalı ve içtihat yapabilmeli veya yapamazsa dahi kendi müçtehitini kendisi seçmelidir. İslamiyette din adamı yoktur. İmam hanefiye kimse yetki vermedi O içtihatını yaptı halk da ona uydu. Kuranda da bununla ilgili ayet;
الَّذِينَ يَسْتَمِعُونَ الْقَوْلَ فَيَتَّبِعُونَ أَحْسَنَهُ
Onlar ki sözü dinlerler, sonra da en güzelini tatbık ederler.(Zümer-18)
Bence herkes içtihat yapacak ve insanlar her içtihatı dinleyecekler ve kendilerine uygun olana uyacaklardır.
Allah hepimizi doğru yoldan ayırmasın. Amin.