11.08.2009
Son günlerde gündemdeki en önemli konulardan birini enerji bağımlılığı oluşturuyor. Avrupa doğalgazda Rusya’ya olan bağımlılığını azaltmak için Nabucco hattını devreye sokmak isterken Rusya, bu hamleye, Güney Akım boru hattıyla karşılık veriyor. Türkiye’nin her iki projeye de katılması ise bir tutarsızlık sayılıyor. Konuyu önce genel çerçeve içinde tartışmak ve şu sorulara cevap vermek gerekir: Ülkeler sorunlarına tek tek çözüm bulur ve onları çözerken ortaya hiç beklenmedik bir sonuç mu çıkar yoksa önce sonuç üzerinde karar kılınır, siyasi hesaplar yapılır ve ona göre her soruna çare mi aranır? Bu şu anlama gelir: Önce Avrupa’nın dünya üzerindeki yeri ve işlevi belirlenir sonra bu saptamayı gerçekleştirecek projeler uygulanır. Ayrıca bu saptama tek bir gücün kararı değildir ve dünyaya yön verecek güçler tarafından yapılır.
Burada bir metot farklılığı vardır. Genel eğilim yapılan işlerin kendi çerçevesinde ele alındığı ve yapılanların birikiminden önceden hesaplanmayan bir sonuç çıktığı biçimindedir. Buna karşılık benim yaklaşımım önce sonuçların kararlaştırıldığı sonra bu sonuca ulaşacak eylemlerin yapıldığıdır. Önceden kararlaştırılan hedefler konusunda hata yapmış olabilirim ama bu metodun yanlışlığı anlamına gelmez.
Hedefi şöyle tanımlıyorum: ABD ve Rusya yeni bir güç odağının dünyaya yön vermesine razı değiller. Bu, kendi hegemonyalarını devam ettirmek arzusu yanında, büyük çatışmaların yaratacağı felaketleri önlemek konusundaki uzlaşmalarının bir sonucudur. Bu ABD ile Rusya’yı eskiden beri hasım sayan görüşe aykırıdır ama bu husumetin kedi ile köpek arasındaki genetik düşmanlık gibi olması gerekmez. Yani bu iki ülkenin birbiriyle dost olması ABD ile Avrupa’nın yakınlığı kadar doğaldır. İkinci Dünya savaşı sonunda kurulan bu denge, herkesin büyük bir düşmanlık zannetmesine rağmen, büyük bir savaşı önlemiştir. Bugün bu iki güç yeni oluşacak güç merkezlerini kontrolleri altına almak ve dünyayı yeniden kendilerinin oluşturacağı iki kutup etrafında toparlamak ve rekabeti bunlar arasında tutmak eğilimindeler. Bu amaçla enerji ve gıdanın önümüzdeki dönemin belirleyicisi olacağını düşünüyor ve yeni güç odaklarının bu iki unsura erişme yollarını kontrol etmek istiyorlar.
Enerji konusunda şöyle bir projenin uygulanacağını düşünüyorum: Isınmada doğalgaz kullanımı devam edecek ancak petrol yerine yeni enerji kaynaklarının kullanılması amacıyla teknolojik gelişmeler desteklenecek ve ekonomik alt yapı hazırlanacaktır. Bu petrolün başıboş bırakılması anlamına gelmez. Aksine yeni enerjiye rakip olmaması için kontrol edilmesi, bu amaçla petrol arzının düşürülmesi gerekebilir ve bölgesel savaşlar çıkarılabilir.
Türkiye bütün bu hesapların orta noktasındadır ve çıkarları sorumlulukları yanında önemsizdir. Çıkarlarınızı gözetmeyin demiyorum ama bunu ön plana çıkarmayın. Eğer sorumluluklarımızı yerine getirirsek hayal bile edemeyeceğimiz çıkarlar elde edeceğiz. Buna ulaşmak için ufkumuzu genişletmekten başka bir şeye ihtiyacımız yok.
Yazının Özeti:
Rusya ve ABD dünya üzerindeki hükümranlıklarını bırakmıyorlar. Petrol ve diğer enerjilere hakim olacaklardır. Sonunda onlar anlaşmış olarak dünyanın düzenini sürdürecekler. Bu yalnız kendi hakimiyetleri için değil dünya düzeni için de gerekli olduğu için böyle yapılır.
Yorumun özeti:
Enerji üretimi ve tüketimi serbest olacaktır. Üreticiler şebekeye pompalatınca belge alırlar. Belgeyi satarak bedellerini alırlar. Belgeyi satın alanlar enerjiyi çekip kullanırlar. Belgelerin serbest dolaşması oluşur.
Yorum:
Sömürü sermayesi 500 yıldır dünyayı tek sermaye devletine götürme planlamasını yapmış ve adım adım insanlığı birleştirmiştir. Uygarlaştırmıştır. Ne var ki her gelişme, sonunda kedisini ortadan kaldırır. Teknolojik gelişme artık tekel sermayeye olan ihtiyacını ortada kaldırmıştır. En büyük keşif olan kağıt para sayesinde hakimiyeti ekonomiden almış siyasete devretmiştir. En önemlisi tekeli önlemiştir. Artık her işletme para basabilir. Her kent para basabilir. Yani ekonomik güce sahip olabilir. Bu da sermaye tekelini ortadan kaldırır. Siyasi tekelin sağlanması ise hiçbir zaman mümkün olamaz. Demokrasinin gelişmesi sonucu siyasi tekel kendiliğinden ortadan kalkmaktadır.
Ne Rusya ne de ABD, artık sermayenin emrinde bir tekel oluşmayacaktır. Artık süper güçler insanlığa verecekleri hizmetlerle süper güç olacaklardır. III. Bin yıl uygarlığı barış uygarlığı olacaktır. Enerji artık bir süper gücün değil İnsanlığın kuracağı enerji vakfı tarafından işletilecektir. Enerji üretenler rafine ettikten sonra vakfın şebekesine pompalayacaklar. Satıcılar da oradan ötekine satacaklardır. Üretici ve tüketici halk olacaktır. Nakleden ise vakıf olacaktır. Rafine dilmiş petrolün serbest rekabeti oluşturulabilir.
Hasılı dağıtım bedavadır. Şöyle ki üretici ürününü verirken dağıtım masrafı ile verir. Verdiğinden daha az miktarda belge alır. Tüm petrol harman yapılır. Şebekeye teslim edenler senet alırlar. Petrol senedinin borsası oluşur. Serbest piyasa korunur. Arz talebe göre fiyat dengesi oluşur. Tekel merkezleri fiyat oynamasını yapamazlar. Alternatif enerjilerinde böyle oluşur...