ANALOJİ : Sistemlerin Kıyası
Örnek: ORUÇ BEDENİN ZEKATI
Analoji, iki farklı şey arasındaki benzerlikten hareket edilerek birisi için dile getirilenlerin diğeri için de söz konusu olduğunu ileri sürmektir. Astronomi, antropoloji, psikoloji gibi daha çok benzetmeler yoluyla sonuca gitmek zorunda kalınan bilgi dallarında kullanılan bir problem çözme/sonuca ulaşma yöntemidir. Ulaşılan sonuçlar, gözlem ve deneyle kanıtlanmadıkça ihtimaliyet düzeyinde kalır.
Basit bir diller açıklamak gerekirse a:b = c:d ifadesinde belirtilen (kuş:tüy = köpek:?) ilişkinin kurulmasını gerektirir. Burada illet detayı gözönüne alınmalıdır. Kuş ile tüy ilişkisinde kasetedilen kuşu soğuktan koruyan ise o takdirde köpekte üzerindeki kıldan derisidir. Manevra yapmaya yarayan kuyruk tüyleri ise köpekte bunun karşılığı kuyruktur.
Analoji, eski bilgilerle yeni bilgiler arasında kurulan bir köprüdür. Örnek olarak da
göz = kamera, bakteriler = makarna (çubuk bakteriler = spagetti gibi)
Analoji, öğretimde kavram yanılgılarını gideren önemli yöntemlerden biridir.
Derslerde analoji kullanmak, öğretmene ve öğrenciye büyük kolaylıklar sağlamakta, aynı zamanda öğrencilerde kavramsal değişimin gerçekleşmesinde önemli bir rol oynamaktadır.
Analoji, bilinmeyen, yabancılık çekilen bir olgunun, bilinen, benzer olgularla açıklanması olarak tanımlanmaktadır.
• Bilinen durum ? Kaynak
• Bilinmeyen durum ? Hedef
Analoji, çok güçlü bir öğrenme ve öğretme aracı olup, problem çözme, açıklama yapma ve tartışma ortamı oluşturma gibi birçok amaç için de iyi bir araçtır.
Analoji Nasıl Oluşturulur?
• Hedef kavram tanıtılır.
• Kaynak kavram hedef kavrama göre düzenlenir.
• Hedef ve kaynak kavramlar arasındaki benzer özellikler tanımlanır.
• Benzerlik ayrıntılı olarak belirtilir.
• Analojinin ayrıldığı yerler varsa belirlenir.
• Sonuç, bir çizelge ile belirtilir.
Bir Analoji Örneği
Fotoğraf makinesi ile insan gözü arasında kurulan analoji:
1. Hedef kavramın tanıtılması
2. Kaynağın çıkarılması için ip uçları (fotoğraf makinesi)
3. Kaynak ve hedef durumun benzer özelliklerinin tanıtılması (retina ve film)
4. (insan gözü)
5. Analojilerin nerede geçersiz olduğunun gösterilmesi
6. Sonuçların belirtilmesi
Fotoğraf makinesi (kaynak kavram) İnsan gözü (hedef kavram)
Lens Lens
Diyafram İris
Film Retina
Ters görüntü Ters görüntü
Analoji Çeşitleri
1. Basit Analojiler: Herhangi bir olay-olgunun bire bir benzetilmesidir.
Örneğin;
• Kalbimizin – Bir pompaya,
• Elektrik-telefon kablolar – Sinir Sistemine
• Bir şehrin şu şebeke sistemini – vücudumuzdaki Dolaşım sistemine
• Akyuvarlar – asker
2. Hikâye Tarzındaki Analojiler :Bir olayın açıklanmasının hikayeleştirilerek bir başka olayla (bazen de oyunla) açıklanmasıdır.
Ekmek Pişirme ve Fotosentez
Materyaller
Un, Süt, Su, yağ, yumurta Karbondioksit, Su
Fırının ısısı Güneş ışığı
Ekmek Şeker (Glikoz)Oksijen
3. Resimli Analojiler : Olgunun açıklanmasını resimli olarak ifade etmek ve resim üzerinde gerekli benzetmeler yapmaktır.
Örneğin; bir hücredeki organeller ve görevleri (H) çizilmiş resim üzerinde bir okula (K) benzetilerek açıklanabilir.
Mitokondri (H) bir Enerji Santrali/ Kalorifer dairesine (K);
Lizozom (H) Çöpçü arabasına (K) ;
Hücre zarı (H) Okulun kapısındaki bekçi (K)
• Resimli analojide hücre bir fabrikaya benzetilmektedir.
• Hücre içindeki organeller de fabrikanın bölümleridir.
ORUÇ
Niyetlenip şeri günün başlangıcı olan ferci sadıktan akşam güneşinin batmasına kadar yemekten, içmekten ve cinsi münasebetten nefsi men etmek, sonrasında ise iftardan imsak vaktine kadar ise orucu açmaktır.
Hadis: “Herşeyin zekatı vardır bedenin zekatı da oruçtur”
Faydaları
- Kötülüklerden alıkoyar.
- İnsanın nefis tezkiyesini gerçekleştirir. İrade dizginlenir.
- Açlığı anlar ve sosyal yardımlaşma duygularını hissettirir
- İsrafı önler ve planlama getirir. Nimetin kıymeti anlaşılır
- Vücutta toksik atılımı olur ve sağlık mecrasına alınır. “Oruç tutun sıhhat bulun”
- Sosyal alanda zekatın etkisini gösterir. Bedenin zekatıdır.
Sıhhatini kaybeden canlılar, yeme ve içmeyi terk ederler. Bunun açıklaması şudur: Tehlikeye maruz kalan vücut, hazım ile uğraşmayı istemez. Çünkü bu hadise ile, canlının aldığı gıda enerjisinin üçte biri harcanır. Bu sebeple vücut bütün gücünü, hastalığa karşı savunmaya yöneltir.
Dr. Buchinger, on binlerce hasta üzerinde yapmış olduğu araştırmalarını şu cümleyle özetler: “Tansiyon düşüklüğü gibi istisnalar hariç, hiçbir hastalık yoktur ki, orucun faydası olmasın veya tamamıyla iyileştirmesin! Oruç, bıçağa gerek duyulmayan bir ameliyattır.”
Oruç mütehassıslarından biri olan, bayan Dr. Helga Bühler, “açlık grevi” ile “oruç” arasındaki farkı şöyle belirtmektedir: “İkisinin arasındaki tek fark, insanın niyetidir. Oruç, pozitif ve istekli bir harekettir. Açlık grevi ise, öfke ve gazaptan kaynaklanır. Bilindiği gibi öfke ve sinirlilik halleri mide asidi üretmekte, mide asidi ise acıkmaya sebep olmaktadır. Dolayısıyla oruçlu kişi açlık hissetmezken, diğeri büyük bir açlıkla karşı karşıyadır.”
Psikolog Jurgen Von Scheidt, bu konuda şunları söylüyor:
“Özellikle kendini eşyaya bağımlı hissedenler için bağımsızlık kazanmak, son derece kıymetlidir. Orucun verdiği bağımsızlık duyguları ile, böyle bir hazineye sahip olmak mümkündür. Oruç ile, esas problemleri bağımlılık olan bütün insanların, uyuşturucu madde müptelalarının ve alkoliklerin psikoterapi yoluyla tedavi edilmeleri mümkün oluyor. Güçlü bir maneviyat. Kendi ruh dünyanıza ve vücudunuza karşı, gitgide artan bir alaka. Tasavvur ve hatırlama gücünde elde edilen artış. Kendinize olan güveninizin sağlanması ve kararların büyük bir soğukkanlılıkla alınabilmesi. Tad alma duygusunun güçlenmesi ve oruçtan sonra, çok daha sağlıklı bir beslenmenin elde edilmesi.
Orucun ilk günlerinde ortaya çıkan güçlükler ise, basit bir yolla giderilir. Oruca başlanılan günlerde bol meyve yemek, midede kalan et parçalarının çürümesine mani olmakta, böylece mide bulantısı veya baş ağrısı gibi rahatsızlıklar da giderilmektedir.
Dr. Hellmut Lützner, “Oruç Sayesinde Yeni Doğmuş Gibi” adlı kitabında, şu gerçekleri dile getiriyor:“Oruçlunun hissettiği acıkma safhaları, aslında tedavi seanslarıdır. Bu safhalar, hastalıklı ve zararlı maddelerin dokulardan koparıldığı ve vücutta dolaştığı saatlerdir. Oruç sırasında bazı vücutlarda meydana gelen ağız ve ter kokuları, bu zararlı maddelerin vücuttan atılması sebebiyledir.”Dr. Hellmut Lützner, şöyle devam ediyor:
Oruçlu kimselerde adrenalin ve kortizon hormonları kana daha kolaylıkla karışmaktadır. Bu hormonlar, tesirlerini kanserli hücreler üzerinde de göstermektedir. Böylece bu hormonlar kansere karşı bir çeşit kalkan rolünü oynamakta, yani kanser hücrelerinin çoğalmasını önlemektedir. Oruç tutan bünye, adeta bakıma girer, iç organları saran yağlar erir, vücudun zindeliği artar, direnme gücü kazanır, mide, böbrek, şeker, kalb ve karaciğer hastalıklarına karşı mukavemeti artar.
Karaciğer, oruçlu iken, 3-5 saat istirahat eder, gıda depolama işine bir müddet ara vermiş olur. Bu arada, korunma sistemini güçlendirici globülinleri hazırlar. Midedeki kaslar ve salgı ifraz eden hücreler, oruç müddetince birkaç saat dinlenir. Kan hacmi de azaldığı için tansiyon düşerek kalb rahatlar.
Gıda artıkları iyi yakılmayınca, damarları yıpratır. Yakılmayan yağlar, damarları daraltır, damar sertliği denilen rahatsızlığa sebep olur. Akşama doğru vücutta gıda hemen hiç kalmaz. Yani bütün gıdalar yakılmış olur. Bu bakımdan bazı hastalıklara, bilhassa damar sertliği olanlara oruç tutmak iyi gelmektedir. Oruç iken vücudun diğer organlarında da dinlenme olur. Az yemek ve oruç tutmak vücudun sıhhati için önemlidir. Zekat, malın kiridir. Zekat veren, malını kirden koruduğu gibi, oruç tutan da vücudun zekatını ödemiş, hastalıklardan onu korumuş olur. Peygamber efendimiz, (Her şeyin bir zekatı vardır. Vücudun zekatı ise oruçtur) buyurmuştur. (İbni Mace)
Zekat maldaki artmadır. Zekat ekonomik sirkülasyonda yıl boyu üretilip pazarda tüketilemeyen ve gereğince talebi oluşamamış malzemelerin ve malların stoklardan eritilerek alt sınıfların taleplerinin o mal alanlarına yönlendirilmesini, ikame mallardan talebin geri çekilmesine ve böylece sosyal israfın bu yolla engellenmesine yarar. Böylece kaynak israfının önüne geçilir. Buna göre zekat vermek bireysel olarak bir kayıp ise de sosyal boyutta düşünüldüğünde gereksiz kaynakların tüketilip ikame malların stoğunun artmasına hizmet ettiğinden miktarsal olarakta bir artış ifade eder. Miktar olarak artmadır ve sadece üst tabakadan alt tabakaya fiyatsız bir mal aktarımıdır. Bu açıdan aslında kullanılabilir sosyal tasarrufun artmasıdır. Bu yüzden başka kelime değilde zekat seçilmiştir: yani temizlik (uzun süredir eritilemeyen atıl stokların erimesi) ve maldaki artma (diğer ikame mallardaki talep eksikliğinden oluşan artma). Devlet aslında zekat tipi vergilendirme ile üreticilerdeki atıl malları eritmiş ve ikame malları artırmış olur. Hz peygamberin zekat ve orucu kıyaslaması ile aynı olayın bedende de oluştuğunu görüyoruz. Buna göre zekat ile oruç arasında bir analoji kurulup karşılıklı hüküm transferi olabilir. Zekatta kişiden karşılıksız bir mal çıkışı ile kişinin malı azalır, oruçta da bedenin yağları ve zehirli toksik maddeleri azalır.
Fonksiyon şöyle kurulur: devlet veya sosyal çevre üreticiye verdiği kredi veya malları sürekli vermez de imsak iftar mukayesesine benzer şekilde belirli dönemlere indirger, bundan başka gün boyunca bütün tip kredi ve mal alımları dondurulur. Stoklardaki atıl malların çıkışı olur. Bundan başka zekat kalemleri zekat fonuna geçirilir, hesaba göre zekat ödenmiş olur. Alım satım stoklardaki diğer kalemlerde devam ettirilir. Bu meblağda işçilere tekrardan iftarda sunulur. Zekatta sosyal planda sağlıklı mal akışının önündeki eritilemeyen stoklar eritilerek sağlıklı bir mal akışına kavuşulur, oruçta da bedendeki kullanılmayan zarar veren zehirli toksin maddeler yok edilerek bedendeki madde akışının önündeki engeller yok edilmiş ve genel sağlık mecrasına gelmiş olur.
Oruç
Beden - Hücreler
1. Girenler Gıda
2. Çıkanlar Cinsi münasebet
- Gıda
- Bedende inşada ve tamiratta çalışanların enerjisi
- Bedende inşada ve tamiratta yapı malzemesi
- Bedende yağ olarak depolama
- Bedende zehirli toksin oluşumu
Gıdanın imsaktan iftara engellenmesi
Yeni kullanım planı
- Bedende inşada ve tamiratta çalışanlar imsaktakini kullanır
- Bedende inşa ve tamirat için gerekli yapı malzemesi yağlardan alınır
- Zehirli toksinler bedenden atılır.Cinsi münasebet gün içinde yeni beden üretimi engellenir.
Zekat
Zekat çevresi (Sosyal Yapı) – İşletmeler (Birey)
1. Girenler Mal ve sermaye
2. Çıkanlar Yeni yatırımlar
- Mallar
- İşletmelerde işçi ve hizmetlilerin iaşesi
- İşletmede iş ve hizmetler
- İşletmede tasarruflar
- İşletmede atıl mal ve hizmet oluşumu
Mal ve sermaye girişinin sabahtan akşama engellenmesi
İşletim
- İşletmede işçi ve hizmetliler sabahtan gireni kullanır
- İşletmede iş ve hizmetler için mevcut stoklar kullanılır stokta olmayan sipariş alınmaz.
- Atıl malzemeler gün içerisinde işletmeden ayrılır.İşletmedeki mevcut mal ve tasarruflardan yeni yatırım yapılmaz.Yeni fiili yatırımlar gün bitiminde yapılır.
Orucun farz olması
Hicretten iki yıl sonra şabanın 10unda farz kılındı. Kitap sünnet ve icma ile sabittir. Kitapta delili bakara 183tür. Ey iman edenler ittika edesiniz diye sizden öncekilere farz kılındığı gibi oruç size de farz kılındı. 184-185: ise orucun ramazan ayında tutulacağını teşri etmektedir. Hadisteki delili ise “islam beş temel üzerine bina olunmuştur. Allahdan başka ilah olmadığına muhammedin resul olduğuna şehadet etmek, namaz kılmak, zekat vermek, haccetmek ve ramazan orucunu tutmak.”
Ramazan orucunun kazası da keffareti de yine farz oruçtur.
Ramazan orucunun Farziyetinin Şartları
Ramazan ayına erişmektir. Bulutsuz günde hilali görmek bulutlu günde ise şabanı 30a tamamlamaktır. Ayette tan yerinde beyaz iplik siyah iplikten sizce ayırt edilinceye kadar yiyiniz içiniz. Sonra oruca geceye kadar devam ediniz” bakara 187. Hadiste “ramazan hilalini gördüğünüz zaman oruç tutunuz. Şevvale ait hilali gördüğünüzde de iftar ediniz.
Çeşitler
- Farz olanlar
A) ramazan oruçu
B) ramazan orucunun keffareti veya kazası
- Vacip olan
A) Nezir ve itikaf orucu
B) Nafile orucun kazası
- Nafile olan
a) Muharrem 9-10
b) Mendub: davud orucu gibi
- Mekruh olan:
a) Muharrem ayında tek tutmak
b) İki bayramda toplam 5 gün tutmak
Orucun Şartları
- Farziyetinin şartları: Mükellef bir mümin olmaktır.
- Edasının Şartları: Sağlıklı olmaktır, manisi olmamaktır, Mukim olmaktır
Zekatın Şartları
- Farziyetinin şartları: Mükellef bir mümin olmaktır
- Edasının Şartları : Nisap miktarı mala sahip olmaktır.
Orucun Sıhhat Şartları:
- Hayız ve nifastan temiz olmak
- Niyet: istivaya kadar vakti var. İmsaka kalkmak niyettir.
Zekatın Sıhhat Şartları:
- Üzerinde borcu olmamak
- Niyet
Orucun hükmü
Hükmü farzdır. İnkar ve alay küfürdür. Özürsüz terk fısıkdır.
Zekatın hükmü
Farzdır. İnkar ve hafife almak küfürdür. Özürsüz terk sosyal müeyyide gerektirir.
Orucu Bozanlar
- Tam bozmanın cezası kaza ve keffaretle 61 gün. Gıda ilaç yemek yutmak
- Eksik bozmanın cezası gıda yerine geçen bir şeyin yutmaksızın mide ya da dimağa ulaşması veya gıda olmayan bir şeyin yutulması.
- Cima: tam cima keffaret gerektirir, cimasız inzal kaza gerektirir.
Zekatı zedeleyenler
- Sisteme girip bilerek riayet etmemek 61 gün sistemin kontrolü altında şartların gerektirdiği şekilde işletmenin çalışması gerekir.
- Bilmeden sistemin şartlarını ihlal etmek ilave bir gün sistemin kontrolü altında çalışırlar.
- Sistem işletimi esnasında gün içinde yapılmaması gereken yeni akitler veya yatırımların yapılması keffareti gerektirir, açıktan aykırı anlaşmalara gidilip şartların henüz bozulmaması kazayı gerektirir.
Keffaret olması için gerekli şartlar
- Tam bozmak
- Vaktinde niyet
- Hasta misafir olmamak
- Zorla bozmamak
- İsteyerek bozmak
Zekat keffareti için gereken şartlar:
- Tam olarak sistemin kurallarını açıktan ihlal etmek
- O gün için sistemde olduğunun beyanı
- İşletmede herhangi bir zayıflık ve araz olmamak
- İkrah ile sistemin kurallarını ihlal etmemiş olmak
- İsteyerek ihlal
Orucu Bozmanın Cezası
- Uhrevi ceza günahtır.
- Maddi cezası keffarettir. Ramazanda 60 gündür, ya da bir köle cariye azad etmek, 60 fakiri sahah akşam doyurmak, bir fakiri 60 gün sabah akşam doyurmak, ya da parasını vermek. Burada sırayı takip edilir.
Zekat sistemini ihlal etmenin Cezası
- Uhrevi cezası günah
- Maddi cezası keffarettir. Ramazanda ihlal 60 gündür, ya da bir fakiri iş sahibi etmek, 60 fakiri sabah akşam doyurmak, bir fakiri 60 gün sabah akşam doyurmak.
Orucun yedek keffaretleri maddi telafidir, zekat vermemenin cezası ise devlet korumasının kalkması, sigortadan yararlanamama ve düzenden dönmedir. Ebu bekir ordu göndererek savaş etmiştir. Cezalarda mukabiliyet yok mu nasıl bir analoji kurulabilir.
Orucun Farziyetinin Düşmesi
- Hastalık
- Yolculuk
- İkrah
- Gebe emzikli kadın
- Fazla yaşlılık
- Dayanamama
- Düşmanla cihad
Zekatın farziyetinin düşmesi
- Gelir gider dengesinde bozulma ve acziyet
- Şirketin olağan dışı ihtiyaçlarındaki geçici artış: kaza tazminat vs
- Haksız rekabet: rakibin, mal kalemini pazardan çıkarmak için zararına satış
- Bebek çağındaki yatırım firmasının olağan ihtiyacı
- Şirket yükünün ağırlaşması: emek yoğun ya da emekli yükü
- Emek çoğun firmalardaki emek-sermaye dengesinin zekata malik olmaması
- Dış kaynaklı ekonomik tehditlere karşı sıkı rekabet
Fidye
Fidye fakirin sabah akşam bir günlük ihtiyacıdır. Bakara 184: ihtiyarlıktan ya da şifa ümidi kalmamış hastalıktan ötürü oruca güçlüğü olanların fidye vermesi gerekir. Miktarı bir fıtır sadakasıdır. Zekat verilebilenlere verilir.
Iskatı Savm
Hayatta tutulamayan oruçların güne gün olarak üldükten sonra terekesinde vasiyetle veya mirasçıların tasvibiyle vermesi.
Iskatı Zekat
Zekat sisteminden faydalanmış ya da bu niyetini beyan etmiş şirketlerin ortaklarının ayrılması ile sermayeden alınan zekat
Zekat verenin malı güvence altındadır ve eğer mala herhangi birşey olursa devlet bu malı tazmin eder. Orucun güvencesi ise bedenin sıhhatidir. “Oruc tut sıhhat bul” ayeti bunu ifade eder.
ORUCUN HÜKÜMLERİNİN AÇIKLANDIĞI AYETLERİN TAM METİNLERİ
Bakara suresi 183. ayet
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ كُتِبَ عَلَيْكُمُ الصِّيَامُ كَمَا كُتِبَ عَلَى الَّذِينَ مِن قَبْلِكُمْ لَعَلَّكُمْ تَتَّقُونَ {183}
Ey iman edenler! Oruç sizden öncekilere farz kılındığı gibi yazıldığı gibi, Allah’a karşı gelmekten sakınmanız için sizde de farz kılındı.
Oruçlar müminler içindir. Hicri 2 yılda zekat ile çok yakın bir zaman diliminde teşri edilmiştir. Sadece topluluk içerisinde toplu halde cihad edenler üzerine yazılmıştır. Diğer önceki topluluklara da yazılmıştır. Hz Peygamber bu yüzden oruç emri gelmeden önce yahudilerde var olan aşure orucunu tutmuş ve yasamıştır. Sonradan Ramazan orucu ile birlikte onun farziyeti düşmüştür.
Bakara suresi 184. ayet
أَيَّاماً مَّعْدُودَاتٍ فَمَن كَانَ مِنكُم مَّرِيضاً أَوْ عَلَى سَفَرٍ فَعِدَّةٌ مِّنْ أَيَّامٍ أُخَرَ وَعَلَى الَّذِينَ يُطِيقُونَهُ فِدْيَةٌ طَعَامُ مِسْكِينٍ فَمَن تَطَوَّعَ خَيْراً فَهُوَ خَيْرٌ لَّهُ وَأَن تَصُومُواْ خَيْرٌ لَّكُمْ إِن كُنتُمْ تَعْلَمُونَ {184}
O, sayılı günlerdir. İçinizden hasta olan veya yolculukta bulunan, tutamadığı günler sayısınca diğer günlerde tutar. Oruca (güç) dayananlar bir yoksul doyuracak kadar fidye verir. Kim gönülden iyilik yaparsa o iyilik kendinedir. Oruç tutmanız, eğer bilirseniz sizin için daha hayırlıdır.
Hasta ve yolculuktaki müminlerden düşer ve bunlar sonra başka bir günde güne gün edaen tutarlar. Takati zor yetenler bir miskini doyurarak fidye verir. Oruca gücü yetmeyen mümin fidye verir.
Bakara suresi 185. ayet
شَهْرُرَمَضَانَ الَّذِيَ أُنزِلَ فِيهِ الْقُرْآنُ هُدًى لِّلنَّاسِ وَبَيِّنَاتٍ مِّنَ الْهُدَى وَالْفُرْقَانِ فَمَن شَهِدَ مِنكُمُ الشَّهْرَ فَلْيَصُمْهُ وَمَن كَانَ مَرِيضاً أَوْ عَلَى سَفَرٍ فَعِدَّةٌ مِّنْ أَيَّامٍ أُخَرَ يُرِيدُ اللّهُ بِكُمُ الْيُسْرَ وَلاَ يُرِيدُ بِكُمُ الْعُسْرَ وَلِتُكْمِلُواْ الْعِدَّةَ وَلِتُكَبِّرُواْ اللّهَ عَلَى مَا هَدَاكُمْ وَلَعَلَّكُمْ تَشْكُرُونَ {185}
Ramazan ayı, içinde insanlara doğru yolu gösteren, doğru ile yanlışı birbirinden ayırıp açıklayan, bir rehber olmak üzere Kur’anın indirildiği aydır. Sizden kim o aya erişirse orucunu tutsun. Hasta olan veya seferde bulunan, tutamadığı günler sayısınca başka günlerde tutsun. Allah, sizin için kolaylık ister, zorluk istemez. Sayıyı tamamlamanızı ve size doğru yolu gösterdiğinden dolayı Allah’ı tekbir etmenizi ister. Umulur ki şükredersiniz.
Kuran ramazan ayı içerisinde insanlık için ve hüdadan ve furkandan beyyinatların klavuzu olarak bir kerede topluca indirildi. Burada zamana yayılmış 22 yıllık bir iniş değil toplu bir kerelik inişten bahsedilir. Ramazan ayı insanlık için bir hidayettir, çünkü o ayda inen içtihadları tazelenen kuran o ayda iner ve o nizamın bekçisi olan müminler oruç ile bu ay sayesinde dirençli kalarak sosyal düzlemdeki yıkıcı ve bozuculara karşı mücadele edebilmektedir.
Bakara suresi 186. ayet
وَإِذَا سَأَلَكَ عِبَادِي عَنِّي فَإِنِّي قَرِيبٌ أُجِيبُ دَعْوَةَ الدَّاعِ إِذَا دَعَانِ فَلْيَسْتَجِيبُواْ لِي وَلْيُؤْمِنُواْ بِي لَعَلَّهُمْ يَرْشُدُونَ {186}
Kullarım sana benden sorarlarsa; şüphesiz ben yakınım. Bana dua edenin, dua ettiği zaman, duasına karşılık veririm. O halde onlar da benim davetime icabet etsinler ve bana inansınlar ki doğru yolda olsunlar.
Bakara suresi 187. ayet
أُحِلَّ لَكُمْ لَيْلَةَ الصِّيَامِ الرَّفَثُ إِلَى نِسَآئِكُمْ هُنَّ لِبَاسٌ لَّكُمْ وَأَنتُمْ لِبَاسٌ لَّهُنَّ عَلِمَ اللّهُ أَنَّكُمْ كُنتُمْ تَخْتانُونَ أَنفُسَكُمْ فَتَابَ عَلَيْكُمْ وَعَفَا عَنكُمْ فَالآنَ بَاشِرُوهُنَّ وَابْتَغُواْ مَا كَتَبَ اللّهُ لَكُمْ وَكُلُواْ وَاشْرَبُواْ حَتَّى يَتَبَيَّنَ لَكُمُ الْخَيْطُ الأَبْيَضُ مِنَ الْخَيْطِ الأَسْوَدِ مِنَ الْفَجْرِ ثُمَّ أَتِمُّواْ الصِّيَامَ إِلَى الَّليْلِ وَلاَ تُبَاشِرُوهُنَّ وَأَنتُمْ عَاكِفُونَ فِي الْمَسَاجِدِ تِلْكَ حُدُودُ اللّهِ فَلاَ تَقْرَبُوهَا كَذَلِكَ يُبَيِّنُ اللّهُ آيَاتِهِ لِلنَّاسِ لَعَلَّهُمْ يَتَّقُونَ {187}
Oruç gecesi kadınlarınıza yaklaşmak size helal kılındı. Onlar sizin örtünüz, sizde onların örtüsüsünüz. Allah nefsinize ihanet etmekte olduğunuzu biliyordu. Bu sebeple tevbenizi kabul edip sizi bağışladı; artık onlara yaklaşın ve Allah’ın sizin için takdir ettiğini dileyiniz. Fecr esnasındaki ufuktaki beyazlık; karanlıktan ayırt edilinceye kadar yiyin için sonra geceye kadar orucu tamamlayın. Mescitlerde itikafa çekilmiş iken kadınlara (geceleri de) yaklaşmayın. İşte Allah, insanlara kötülüklerden korunmaları için ayetlerini böylece açıklar.
Leyletussıyami ile oruç ibadetinin gece de devam ettiğini ve iftar edildikten sonra orucun gece kısmında kadınlara yaklaşmanın serbest olduğu belirtiliyor. Bunun tersi ise nefse ihanettir. Böylece fecri sadıka kadar serbestsiniz. Gecesinde kadınlar erkeklere erkekler kadınlara örtüdür. Birbirlerini korurlar. Ama itikafta iken kadınlara yaklaşma yasağı da vardır.
KÜTÜBÜ SİTTEDEKİ HADİSLER
3087 – Hz. Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselam) buyurdular ki: "Kim bir oruçluya iftar ettirirse, kendisine onun sevabı kadar sevap yazılır. Üstelik bu sebeple oruçlunun sevabından hiçbir eksilme olmaz.''
Tirmizi, Savm 82, (807); İbnu Mâce, Sıyâm 45, (1746).
İftar ettirme örf ve adeti genelde dönüşümlü olur. Kişi yolcu misafir düşkün gibi kişileri iftar ettirerek kendi iaşe stoğunu eritir. Burada karşılıklılık yoktur. Ama herkes benzer muameleye tabidir. Kıyasla zekat sisteminde de işletmeler zekat stoklarına giren mallarla kendindeki malları bir havuzda barter ederek kendi mal çeşitlerini artırırlar ve ekonomideki verimliliği artırmış olurlar. Bu arada bu havuzdan müflisler, mal kredisine ihtiyaç duyanlar, vakıflarda yararlandırılıp tıkanıklıklar önlenir. Bu arada aslında zekat verenin malı azalmamış en azından elindeki atıl mallara daha ucuz fiyattan mal çeşitliliği olacak şekilde topluluk faydasına ucuza kullandırmış olur. Oruçlunun sevabında eksilme olmaması budur. Tüccarlar bunun anlamını iyi bilirler. Beden, organlar, organeller ve hücrelerden müteşekkil oruç yapısına kıyasla bir zekat sistemi dört kademede kurulur: aşiret, ilçe, bölge ve kıta. Ayn zekat sisteminde bir sektörün dikey ve yatay ilişki zinciri bulunabilir ya da bulunmayabilir. Bunun sistematiğini kurmalıdır.
3088 - Yine Hz. Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "ResuluIIah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Ramazan ayı girdiği zaman cennetin kapıları açılır, cehennemin kapıları kapanır ve şeytanlar da zincire vurulur."
Buhari, Savm 5, Bed'ü'I-Halk 11, Müslim, Sıyâm 2, (1079); Nesâi, Sıyâm 5, (4, 129).
Ekonomik durgunluk ve buhramların bir kaynağı olan işletmeleri verimsizliğe sürükleyen süreçler elimine edildiği için refah ve saadet dönemi oluşur ki bu da toplumdaki sosyal ahenkli huzurlu gelişmenin önünü açan bir aşamadır. Cehennem kapılarının kapatılıp cennet kapılarının açılması ve şeytanların bağlanması bu anlamdadır.
3090 - Hz. Enes (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm): "Ramazandan sonra hangi oruç efdaldir?'' diye sorulmuştu, şu cevabı verdi:
"Ramazanı ta'zim için Şa'bân!" Tekrar soruldu:
"Hangi sadaka efdaIdir?''
"Ramazanda verilen!'' cevabını verdi.''
Tirmizi, Zekat 28, (663).
Şaban üç ayların ikincisi ramazanın öncüsüdür. Zekat sisteminin gerektirdiği arındırma temizleme ve bereketlendirme operasyonuna şabanda planlaştırılıp başlanır ve zekata benzer öncü uygulamalar bireysel bazda şabanda başlanır ki işletmeler ve ekonomilerdeki atıllar envanterini tam olarak ramazanda iyice tespit edilebilsin ona göre atalet planlaması yapılsın. Ayrıca ramazan orucu farz iken diğer oruçlarda vardır buna mukabil zekatın teşriiliğinin yanında başka türden bir çok sadakalar da aynı işlevi lokal bazda gören mekanizmalardır.
3091 - İbnu Ömer (radıyallahu anhümâ) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) ramazanı zikrederek buyurdular ki: "Hilâli görünceye kadar oruç tutmayın, yine (müteakip) hilâli görünceye kadar da yemeyin. Bulut araya girerse ayı takdir edin.''
Buhari, Savm 11, 5, 13, TaIâk 25; Müslim, Sıyâm 9, (1080); Muvatta, Sıyâm 1, (1, 286); Ebu Dâvud, Savm 4, (2320); Nesâi, Savm 10, 11, (4, 134).
3149 - Hz. Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Şaban ayı yarılandı mı artık oruç tutmayın."
Ebu Dâvud, Savm 12, (2337); Tirmizi, Savm 38, (738).
Şaban ayının hilali bitince oruç tutulmaz taki ramazan hilali ile yeme içmeden gündüzleri men olunur. Zekat sisteminde de şaban hilalinde zekat talimleri yapılır ama sonra ramazan hilaline kadar tüm uygulama durdurulur taki ramazan ile tüm sistem tüm işletmelerde ve ekonomik çevrede topyekün uygulanır.
3097 - Ebu Umayr İbnu Enes, Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın ashabından olan amcalarından naklettiğine göre, bir grup kimse Resulullah (aleyhissalâtu vesselam)'a binekleriyle gelip: "Dün hilâli gördük'' diye şehâdette bulundular. Bunun üzerine, Efendimiz onlara oruçlarını açmalarını, sabah olunca da musallaya (bayram namazına) gelmelerini emretti."
Ebu Davud, Salât 255, (1157); Nesâi, Iydeyn 2, (3, 180).
Bayramlar normalde tüketimin artırılması amacıyla vazedilir. Zekatlar toplanmış ve gerekli yerlere dağıtılmıştır, stoklardan yeterli ve atıl mallar çekilmiştir, oruç tutmak yasaklanmış bunun üzerine tüketim teşvik edilmiştir. Böylece hem bir nevi ekonomi yağlanmış atalet önlenmiş hem de stoklar azaltılıp talep oluşturulmuş ve fabrikalar bayram sonrasına yeterli siparişle girmişlerdir. Kurban bayramı daha da özeldir. Belirli kalem hayvancılığa doğal bir teşvik sistemidir. Gücü yetenler kendileri eti sevmeselerde kurban keserek tüketime katkıda bulunur ve buna göre talep oluşturularak hayvancılık teşvik edilmekte bu sektörün mutlaka devam ettirilmesi gerektiği öğretilmektedir.
3101 - Müslim ve Nesai'de gelen bir rivayette: "Biz ümmi bir milletiz, ne yazı ne de hesap biliriz. Ay, şöyle şöyledir" dedi. Yani bir defasında yirmidokuz, bir defasında otuz gösterdi" denmiştir."
Buhari, Savm 13, 5, 11, Talak 29; Müslim, Savm 13-15, (1080); Ebu Davud, Savm 4, (2319, 2320, 2321); Nesai, Savm 17, (4, 139, 140).
3103 - Hz. Hafsa (radıyallabu anhâ) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselâm) buyurdular ki: "Kim orucu fecirden önce niyetle (kesin kılmazsa) onun orucu yoktur.''
Ebu Dâvud, Savm 71, (2454); Tirmizi, Savm 33, (730); Nesâi, Savm 68, (4, 196, 197).
Niyetsiz oruç olmadığı gibi plan ve programsız da zekat olmaz. Ekonomiyi yağlayacak eritilecek talebi oluşturacak ve sonuçta iş kapasitesi ve büyümeyi geliştirecek planlamaya gidilir. Yoksa zekat verilip halk rahatlatılabilir ama ekonomik yapı hala atalette kalır. Halka gelen mal ise geçici olarak onların gününü idame ettirir. Aslolan ekonomiyi yağlayıp üretim ve büyümeyi sağlayıcı işsizliği önleyici mekanizmaya hizmet edecek bir zekat sisteminin programlanmasıdır.
3108 - Ebu Sa'id (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Üç şey vardır orucu bozmaz: Hacamat olmak (kan aldırmak), kusmak, ihtilam olmak.''
Tirmizi, Savm 24, (719).
Hacamat olmak kan aldırmaktır, hacamat kusmak ve ihtilan aslen bünyeden sarfiyattır. Mal ve hizmetlerin bünye içinde değerlendirilmesi değil de başka bir ekonomik yapıya geçmesidir. Gıda girişi yasak fakat bünyedeki dengeyi bozmayacak şekilde gıda çıkışı ekonomik yapıyı yıktığından o gün zekat sisteminin dışında kalınır ve normal ekonomik faaliyetlere devam edilir. Daha sonra gününe gün zekat sistemine göre faaliyet gösterilir.
Orucun kazası var peki zekatın kazası nedir ?
Ebu bekirin uygulamasına göre savaş ile mürdedler düzene getirilir.
3107 - Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Kim kendiliğinden kusacak olursa, üzerine kaza gerekmez. Kim de isteyerek kusarsa orucunu kaza etsin."
Ebu Dâvud, Savm 32, (2380); Tirmizi, Savm 25, (720); İbnu Mâce, Savm 16, (1676).
3111 - Hz. Enes (radıyallahu anh) anlatıyor: "Biz oruçlunun hacamat olmasını, sâdece bitap düşmesinden korkup terkettik."
Ebu Dâvud, Savm 29, (2375); Buhari, Savm 32.
Zekat sisteminde iken bilerek kuralları ihlal etmek keffareti gerektirir. Bu şekilde iki ay işletim sağlar. Eğer kendiliğinden ya da bilmeden işletme zaafiyete düşerse zekat sisteminin kuralları askıya alınıp sonrasında kazası ile yetinir.
3113 - Rafi' İbnu Hadic (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) Şöyle buyurdulaı: "Hacamat ettiren de, hacamat eden de orucunu açmıştır."
Tirmizi, Savm 60, (774); Ebu Dâvud, Savm 28, (2367); İbnu Mâce, Savm 18, (1679, 1680, 1681).
Zekat sisteminde işletme kendi bünyesine sistem dışı kalmak için zarar verirse ya da sistem harici kalırsa, o zekat çevresinin dışındaki yapınında kendi yapısı da o gün sistem dışıdır sonradan kaza eder.
3119 - Hz. Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Bir adam Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)'a oçuçlunun hanımıyla mübaşeretinden sordu. Aleyhissalatu vessalam ruhsat verdi.
Arkadan bir başkası geldi, o da aynı şeyi sordu. Buna mübâşereti yasakladı.
Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın ruhsat tanıdığı kimse yaşlı birisiydi, yasakladığı kimse de gençti.''
Ebu Dâvud, Savm 35, (2387).
Zekat çevresi içinde işletmenin sistem dışı faaliyete sürüklediği davranışlarda eğer tehlikesi varsa yasaktır, tehlikesi yoksa mübahtır.
3121 - Hz. Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Kim oruçlu olduğu halde unutur ve yerse veya içerse orucunu tamamlasın. Çünkü ona Allah yedirip içirmiştir."
Buhari, Savm 26, Eyman 15; Müslim, Sıyâm 171, (1155); Tirmizi, Savm 26, (721); Ebu Dâvud, Savm 39, (2398).
Zekat çevresi içinde farkında olmadan gün içinde ekonomik faaliyetleri için mal alımı sistem dışında kalmayı gerektirmez. Sistemden faydalanır.
3126 - İbnu Abbâs (radıyallahu anhümâ) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) Medine'ye gelince, yahudileri Aşüra günü oruç tutar gördü. Onlara:
"Bu da ne, (niçin oruç tutuyorsunuz)?" diye sordu.
"Bu, sâlih (hayırlı) bir gündür. Allah, o günde Beni İsrâil'i düşmanlarından kurtardı. (Şükür olarak) Hz. Musa o gün oruç tuttu '' dediler. Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm):
"Ben Musa'ya sizden daha layığım" buyurup o gün oruç tuttu ve müslümanlarada tutmalarını emretti.
Buhari, Savm 69, Enbiya 22, Fedailul-Ashab 52, Tefsir, Yünus 1, Tâ-hâ 1, M üslim, Sıyâm 127, (1130); Ebu Dâvud, Savm 64, (2444).
3125 - Hz. Aişe (radıyallahu anhâ) anlatıyor: "Ramazan (farz olmazdan) önce Aşura orucu tutuluyordu. Ramazanın farziyeti indikten sonra onu dileyen tuttu, dileyen de tutmadı."
Buhari, Savm 69, Hacc 1, 47, Menâkıbu'l-Ensâr 26, Tefsir, Bakara 24; Müslim, Sıyâm 115; Muvatta, 33, Ebu Dâvud, Savm 64, (2442, 2443); Tirmizi, Savm 49, (753).
3127 - Kays İbnu Sa'd İbnu Ubâde (radıyallahu anhümâ) anlatıyor: "Biz Aşura günü oruç tutuyor ve sadaka-ı fıtrı ödüyorduk. Ramazan orucunun farziyyeti ve zekat emri inince artık onunla emredilmedik, ondan yasaklanmadık da, biz onu yapıyorduk."
Nesai, Zekat 35, (5, 49).
3144 - Ebu Sa'id (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "İki günde oruç câiz olmaz: Fıtır günü (Ramazan bayramının birinci günü) ve Nahr günü."
Buhari, Savm 67, Fadlu's-Salât 6, Cezâu's-Sayd 26; Müslim, Sıyâm 288, (827); Ebu Dâvud, Savm 48, (2417); Tirmizi, Savm 58, (772).
Ehli kitapta da oruç ve sadaka vardır. Ehli kitaptan faydalı sistem transferi olmaktadır. Ama kuranın sistematiğine uygun bir mekanizma kurulduktan sonra ehli kitabtan transfer edilen sistem isteğe bağlıdır. Aşura ve ramazan oruçları ile sadakai fıtır ve zekat mekanizma olarak analogtur ama sonrasındaki bayram olayı ekonomik tedbirlere çok daha derin bir boyut kazandırır. Aşure oruçu ve sadakayı fıtır zekat ve ramazan orucu ile daha ileri bir uygulama versiyonuna erişmiştir.
3155 - Hz. Enes (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Sahur yemeği yiyin, zira sahurda bereket var."
Buhari, Savm 20, Müslim, Sıyâm 45, (1095); Tirmizi, Savm 17, (708); Nesâi, Savm 18, (4, 141).
3156 - Amr İbnu'I-As (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Bizim orucumuzla Ehl-i Kitab'ın orucunu ayıran fark sahur yemeğidir.''
Müslim, Sıyâm 46, (1096); Ebu Dâvud, Savm 15, (2343); Tirmizi, Savm 17, (709); Nesâi, Savm 27, (4, 146).
Oruç demek sadece gündüzün açlığı ve şehvetten geri kalmak değil iftarla birlikte sahura kadar da yeme içme ve serbestiyettir. İftar imsak arasıda oruçtandır.
3170 - Hz. Enes (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) Ramazan ayının sonunda oruçları vasletti (yani hiç bozmadan birkaç gün ard arda devam ettirdi). Onunla birlikte halk da vasletti. Durum ResululIah'a ulaşınca:
Eğer Ramazan ayı bizim için uzatılsaydı biz onu öyle bir vaslederdik ki derine dalanlar (aşırılar) bundan (aşırılıklarından) vazgeçmek zorunda kalırlardı. Ben sizin gibi değilim. Ben gölgelenirim. Rabbim bana hem yedirir hem de içirir."
Buhari, Savm 48; Tenmenni 9; Müslim, Savm 57-60 (1103-1105); Tirmizi; Savm 62, (778).
Zekat çevresi içindeki işletmelerde sünnet olan sisteme gerekli olan mal girişlerinin kısıtlı dönemlerde yerine getirilmesidir. Sürekli kontrol sisteme yarar değil zarar verir.
3177 - Ümmü Ammâre Bintu Ka'b (radıyallahu anhâ)'ın anlattığına göre: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) yanına girmiştir. Ammare yemek ikram edince, Aleyhissalâtu vesselâm:
"Sen de ye!" demiş, kadın: "Ben oruç tutuyorum'' deyince Resulullah şöyle buyurmuştur:
"Oruçlu kimse, başkasına ikramda bulunur ve yemeğinden başkaları yerse, onlar yedikleri müddetçe melaike aleyhimüsselam oruçluya rahmet duasında bulunurlar."
Bir başka rivayette şöyle denmiştir: "Oruçlunun yanında oruçsuzlar yemek yiyecek olursa, melekler oruçluya rahmet okurlar.''
Tirmizi, Savm 67, (784, 785, 786).
Zekat çevresine dahil işletmelerin sisteme kusur sebebiyle dahil olmayan işletmelerin mal girişlerinin yapılması ve menfaatladırılması rahmettir.
3178 - Hz. Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Kadın, kocası varken izin almadan (nafile) oruç tutmasın."
Buhari, Nikâh 84; 86; Müslim, Zekât 84, (1026);. Ebu Davud, Savm 74, (2485); Tirmizi, Savm 65, (782);
Ebu Dâvud'un rivayetinde, "Ramazan dışmda" ziyadesi vardır.
Zekat çevresi içinde yerelan işletmenin sistemin menfaatlerinin haricinde olduğu dönemlerde velisinin izni olmadan ramazan dışında nafile olarak sisteme dahil etmesi yasaktır.
3195 - Yine Hz. Aişe radıyallahu anha anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Kim üzerinde oruç borcu olduğu halde ölürse, velisi ona bedel tutar."
Buhari, Savm 42; Müslim, Sıyam 153, (1174); Ebu Davud, Savm 41, (2400).
Zekat çevresine girmeden işletme iflas ederse ya da ortaklar ayrılırsa işletmenin dayanışma sorumlusunun ortaklığından onun gereği yerine getirilir.
3180 - Hz. Enes (radıyallahu anh) anlatıyor: "Biz bir seferde Resulullah (aleyhissalatu vesselâm) ile beraberdik. Aramızda bir kısmı oruç tutuyor, bir kısmı da tutmuyordu: Sıcak bir günde bir yerde konakladık. Gölgelenenlerin çoğu elbisesi olanlardı. Bir kısmımız güneşe karşı eliyle korunuyordu. Derken oruçlular yığılıp kaldılar, oruçsuzlar kalkıp çadırları kurdular, hayvanları suladılar. Bunun üzerine, Resül-i Ekrem aleyhissalâtu vessalâm:
"Bugün sevabı oruçsuzlar kazandı!" buyurdular.''
Buhari, Cihâd 71; Müslim, Sıyâm 100; (1119); Nesâi, Savm 52, (4, 182).
Siyasi faaliyet sırasında zekat sistemi kurallarına göre hareket edilmez siyasetteki görev için güçlü kalmaya gayret etmek sünnettir.
3196 - İbnu Abbas radıyallahu anhüma anlatıyor: "Bir kadın Resulullah aleyhissalatu vesselam'a gelerek: "Annem vefat etti, üzerinde de nezir orucu borcu var, kendisine bedel oruç tutabilir miyim?" dedi. Resulullah:
"Annen üzerinde borç olsaydı da sen ödeyiverseydin, bu borç onun yerine ödenmiş olur muydu?" diye sordu. Kadın:
"Evet!" deyince, Aleyhissalatu vesselam:
"Öyleyse annene bedel oruç tut!" buyurdu."
Buhari, Savm 42; Müslim, Savm 156, (1148); Ebu Davud, Eyman 25, (3307, 3308); Tirmizi, Savm 22, (716).
Zekat çevresinde bedel vardır.
3198 - Hz. Aişe radıyallahu anha anlatıyor: "Ben ve Hafsa oruçlu idik. Bize yiyecek hediye edildi. Ondan yedik. Resulullah aleyhissalatu vesselam yanımıza girdi. Hafsa (cür'ette) babası gibiydi, sözde benden evvel davranıp:
"Ey Allah'ın Resulü, biz, Aişe ve ben nafile oruca niyet etmiş, bu niyetle sabaha kavuşmuştuk. Bize bir yemek hediye edildi. Biz de ondan yedik" dedi. Aleyhissalatu vesselam:
"Bunun yerine bir başka gün kaza orucu tutun!" buyurdu."
Muvatta, Sıyam 50, (1, 306); Ebu Davud, Savm 73, (2457); Tirmizi, Savm 36, (735).
Zekat çevresine nafile olarak dahil olup cezbedici bir sipariş ya da teklif geldiği için zekat sistem kurallarına uygun hareket etmeyen işletmelere güne gün kaza vacip olur.
3202 - Hz. Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam'a bir adam geldi ve: "Ey Allah'ın Resulü, helak oldum" dedi. Aleyhissalatu vesselam:
"Seni helak eden şey nedir?" diye sorunca:
"Oruçlu iken hanımıma temas ettim" dedi. Bunun üzerine Resulullah'la aralarında şu konuşma geçti:
"Azad edecek bir köle bulabilir misin?"
"Hayır!"
"Üst üste iki ay oruç tutabilir misin?"
"Hayır!"
"Altmış fakiri doyurabilir misin?"
"Hayır!"
"Öyleyse otur!" Biz bu minval üzere beklerken, Aleyhissalatu vesselam'a içerisinde hurma bulunan bir büyük sepet getirildi.
"Soru sahibi nerede?" diyerek adamı aradı. Adam:
"Benim! Buradayım!" deyince, Aleyhissalatu vesselam:
"Şu sepeti al, tasadduk et!" dedi. Adam:
"Benden fakirine mi? Allah'a yemin ediyorum, Medine'nin şu iki kayalığı arasında benden fakiri yok!" cevabını verdi. Bunun üzerine Resulullah güldüler ve:
"Öyleyse bunu ehline yedir!" buyurdular."
Buhari, Savm 29, 31, Hibe 20, Nafahat 13, Edeb 68, 95, Kefaretu'l- Eymân 3, 4, Hudud 26; Müslim, Sıyâm 81, (1111); Muvatta, Sıyâm 28, (1, 296, 297); Ebu Davud, Savm 37, (2390, 2391, 2392, 2393); Tirmizi, Savm 28, (724).
Zekat çevresinde bulunan ve sistemden faydalanan işletmelerden zayıf olanlar bilerek kural dışı iş yaparda kaffaret gerekir de bunu ödeyecek gücü olmazsa başkanın onu keffaretinden kurtarmak için tasadduk etmek üzere yardımda bulunması caizdir ve eğer bu işletmeden daha zayıf işletme yoksa o tasadduk o işletmeye kalabilir.
3204 - Yine İmam Mâlik'e ulaştığına göre; Abdullah İbnu Ömer (radıyallahu anhhüma)'e "Hamile kadın, karnındaki çocuk için endişeye düşecek olur ve oruç da kendisine ağır gelmeye başlarsa ne yapmalı?" diye sorulmuştu. Şu cevabı verdi:
"Orucu yer, her gün için bir fakire, Resulullah aleyhissalatu vesselam'ın müddü ile bir müdd buğday verir."
Muvatta, Sıyam 52, (1, 308).
Zekat çevresi içinde sistem işlerken kurallara uygun hareken edipte sisteme göre hareket etmeden önceki bağlanan anlaşma ve akitler nedeniyle yaturum halindeki sermayenin selameti için sistem dışı kalınabilir.
3206 - Kâsım İbnu Muhammed rahimehullah'dan anlatıldığına göre şöyle diyordu: "Üzerinde Ramazan borcu olan kimse, kaza edecek güç ve kuvvette olduğu halde, müteakip Ramazan gelinceye kadaı bunu tutmamış ise, her bir gün yerine bir fakire bir müdd buğday vermeli ve orucu kaza etmelidir."
Muvatta, Sıyâm 53, ( 1, 308).
Hem kazai zekat hem oruç nasıl oluyor :
6501 - Hz. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Herşeyin bir zekatı (temizlenme vasıtası) vardır, cesedin zekatı oruçtur."
Muhrız rivayetinde şu ziyadede bulundu: "Resulullah aleyhissalatu vesselam şunu ilave etti: "Oruç, sabrın yarısıdır."
Oruçla zekat arasında sistematik analoji vardır. Zekat malın temizlenmesi oruç ise bedenin temizlenmesidir. Zekatın bir tipi de oruç ise demek zekatın hükümleri oruçta da geçerlidir. Aynı şekilde oruç sistematiğinden zekat müessesine transferler mümkündür.
Oruç Zekat
Bedenin sıhhati Sosyal yapının sıhhati
Organlar – Beden Birey – zekat çevresi
İkamesi sadaka vermek İkamesi oruç tutmak
Bedene gıda girişi yasak Zekat çevresine mal girişi yasak
Cinsi münasebet İki zekat çevresi arası sermaye alışverişi
Helaller haram Haramler helal
Kameri Ramazanda Kameri Ramazanda tercihen
Mevsimlere göre 33 yılda bir tur Mevsimlere göre 33 yılda bir tur