(Bugünkü Batı Medeniyeti, kendilerinin de her zaman belirttikleri gibi Eski Roma Medeniyetine, Eski Roma Medeniyeti Eski Yunan Medeniyetine, Eski Yunan Medeniyeti de Eski Mısır Medeniyetine yani Firavunlara dayanmaktadır.)
(Firavunlar insanlara zulüm yaparken, bu yaptıkları zulümleri “Biz size zulüm yapıyoruz” diye yapmazlardı. Yaptıkları zulümleri bu bizim hakkımız diye yaparlardı. Hataları, onların hak anlayışlarının yanlış olmasında, batıl olmasından kaynaklanmaktaydı.)
(Batılın hak anlayışına göre 4 sebepten doğmaktadır. Bunlar; 1. Kuvvet, 2. Çoğunluk, 3. İmtiyaz, ayrıcalık, 4. Menfaat, çıkar.)
(Hiç şüphesiz gerçekte bu sebeplerin hiçbirisi hak sebebi olamaz. Fakat batıl inanış bunları hak sebebi saymaktadır.)
Karagülle:
Bunlar doğrudur, ancak burada anlatılmamalıdır.
Önce doğru anlatılır, sonra bâtıla işaret edilir.
Kritik:
Doktor hastayı bir ön muayeneden geçirir, şikayetlerini dinler, buna göre muhtemel şüphelendiği konulara yönelik gerekli testleri yapar. Teşhisi koyar ve tedavisini gerçekleştirir.
Hasta doktoru tanımıyorsa ve işin uzmanı olup olmadığı hususta bilgisi yoksa ne olacak ?
Doktorla görüşmesi esnasında doktor hastalığın teşhisini koyarak bu soruna neden olabilecek muhtemel nedenleri en yakınından en uzak ihtimale kadar belirtecek, bunları sıralayacak ve hastaya onun anlayacağı dilden en basit anlatımla teşhisi ve bu kanıya neden vardığını anlatacaktır. Hasta anlatılanları tam detayıyla anlamasa da doktorun işe hakimiyetini hissederek güvenecek ve tedaviye başlayacaktır.
Bir çok doktor varsa ve teşhisleri farklı ile ne olacak ?
O zaman hasta kendince bir takım kriterleri vardır, o skalaya göre değerlendirerek doktorlar hakkında fikir sahibi olacaktır. Soruşturacaktır, daha önceki hastaları ile görüşecektir, verilen teşhisleri güvendiği uzmanlarla tartışacak onların fikrini alacaktır, ve uzun bir sürecin sonunda bir doktorda karar kılacak ona teslim olacaktır. Tedaviden netice alınırsa doğru seçimdir, eğer netice alınmazsa süreç tekrar yaşanacaktır.
Siyasette Karagüllenin bahsettiği yöntemin bir önemi yoktur. Hasta teşhisi iyi bir şekilde bilmelidir, hastalık hakkında fikir sahibi olmalıdır, sorunları kafasında iyice oluşturmalıdır ki tedavinin geçerli olabileceğine inanabilsin. İnandığı anda sizi tercih edebilsin ve hastalıktan bir an önce kurtulabilsin. Teşhis önce konmalıdır ki hastalığının durumunu bilsin, hastalık hangi aşamada bilsin. Tedavinin ne için olduğunu bilmek zorundadır. Peygamberlerin teşhisi yapmadan önce tedaviyi anlattıkları ve teşhisi sonra koydukları tezi pek makul bir tez değildir. Peygamberler toplulukları içinde sorunları belirtmişler, çizgileri belirlemişler, hangi çizgilerin çiğnendiği ve bunun ne neticeler verdiğini belirtmişlerdir. Vahiy bu tartışmaların üzerine bir yol haritası çizmiş buna göre meşiyet gerçekleşmiştir. kuranda bu detaylar pek verilmez mücmel olarak geçer, sonrasında doğrudan tedavileri zikredilir. Kuranın bu detayları vermesi beklenmez, sorunlar milyonlarcadır, tedaviler ise fıtrata göredir. Örnek tedavileri vererek kıyas ve içtihada kapı aralanır. Ama kurandaki bu tedavilerin öncesi teşhisler uzun yıllardaki mücadelelerin neticesidir.
Hz peygamberin mücadelesi bize çok açık olduğu ve iyi bir şekilde kayıt altına alındığı için bu teşhis ve tedavi süreçlerini daha bariz görmekteyiz. Bu teşhislerde bile tümegelim yönteminden yararlanıldığı için bize sanki teşhis konulmamış hissi verebilir, ama tümegelimler teşhisi içinde barındırmaktadır. Mesela hz peygamber mekkedeki ve arabistandaki tüm pisliklerin ve mikrobun kaynağının putperestlik olduğunu bilmekte doğrudan putperestliğe cephe almaktadır. Bu bir teşhistir. küfre ve şirke cephe alır bu bir teşhistir. Burada vahiy yoktur. Hatta vahiy o kadar geneldir ki bunu kastettiğini anlamak olayları bilmeyen için zordur. Sıradan bir okuyucu kabedeki putlarla ne işi var, o kadar zulüm, kölelik, eziyet, işkence, pislik kokuşmuşluk varken gidip sıradan putlarla uğraşmak neden diyebilir. Ama iş tamamen tersidir. Kendisine başkanlık teklif edilmesine rağmen bu teşhisini ilan etmekten vazgeçmemiştir. Burada hep teşhis vardır. Kafirun süresi budur. Tedaviden çok sonraları bahseder.
İnsanlar neden sömürüldüğünü, hangi mekanizmalarla kanının emildiğini, cebine giren gizli hortumları bilmemektedir. Bunları bilmeyen birinin sizin tedavinize evet demesi beklenemez. siyasete girdi iseniz, yönetime talipsinizdir. Örnek işletmede uygulama ile gösterebilirsiniz, insanlar başarınızı görüp aynı şekilde bunu taklit edebilir ve gelişmeyi yakalayabilirsiniz. İnsanlar size teveccüh ettiği anda işin kaymağını yiyenler bunu engellemek isterler, sonunda siz yine kim ne için size karşı çıktı, ne yapmaya çalışıyorlar, neden engellenmek isteniyorsunuz, tüm dönen dolapları anlatarak insanları aydınlatır ve küfre mani olmaya çalışırsınız. Sonuçta teşhis yine olacaktır. Sizin dediğiniz tedavi önce teşhis sonra çalışmalar 1950'den 1969 yılına kadar yapılmıştır. Gümüş motor kurulmuştur, orada doğrudan tedaviye geçişmiş ilk kez çok ortaklı bir modern tesis kurulmuştur. Devrim otomobili yapılmıştır. En sonunda siyasete girmenin gereği görülmüş, oradaki engellemeler sonucu teşhis önce tedavi sonra daha pratik görüldüğünden bu usul benimsenmiştir.
Teşhisin önce olması iki nedenledir.
1) israf olmasın diye: insanlar dönen dolapları bilmemektedirler. Siz tedavinin ne için olduğunu anlatmazsanız, tedavi edebilmek için uzun zaman luzümsuz vakit kaybedilecektir. Basit halk yığınları boş yere sürekli başka mekanizmalarla aldatılacak ve acı kan gözyaşı görecektir.
2) Tedaviyi daha kolay ve acısız yapabilecekken, halk zulmün içine batacak bu durumda acı ve ağır bir ameliyat yapmak zorunda kalacaksınız. Bu da israftır.