Kur’an’a göre yeni düzen ve yeni medeniyet-83
Önceki yazılarla birlikte okunmasını tavsiye ederek kaldığımız yerden devam…
“Semi’nâ ve eta’nâ / İşittik ve itaat ettik” (Maide 7)
Topluluk iki şeyle oluşur; sözleşmeler ve yöneticiler.
Yöneticiler sözleşmeyi uygularken birlik sağlar, beraber hareket imkanını sağlar, aramızdaki ihtilafları çözerler. İnsanlar yöneticilerini kendileri seçecekler ama sonra onlara itaat edeceklerdir; itaat etmeyeceklerse ayrılıp gideceklerdir. O topluluk içinde kalıp da itaat etmemek olmaz. Bir ocakta ocak başkanına itaat edilecek. Bir bucakta bucak başkanına itaat edilecek. Bucak dışına çıktığında il başkanına, il dışına çıkıldığında ülke başkanına, başka ülke dışına çıkıldığında insanlık başkanına itaat edilecek. Ayrıca herkes kendi dayanışma ortaklıklarını seçecek, onların koyacağı kurallara itaat edecektir. Demek ki kişi “semi’nâ” kelimesi ile kurallara uyacağını taahhüt ediyor, “eta’nâ” kelimesi ile emir sahiplerine itaati taahhüt ediyor. Topluluk sözleşmelerle oluşuyor ama topluluğun sağlanması itaatle oluyor.
* O halde; başkanını kendin seç, istediğin zaman o topluluktan ayrıl ama orada kaldığın müddetçe oranın başkanına veya onun yetkili kıldığı kimselere itaat et.
* İşte bundan başka çıkar yol yoktur. Aranızda çıkan nizalarda hakemleri taraflar seçsin, onlar da baş hakemi seçsin ama sonra onların kararlarına itaat edin; idamlıksanız, idam sehpasına kadar bile itaat edin.
“Ve ittekullahe / Ve Allah’a ittika ediniz.” (Maide 7)
* Topluluğu oluşturan kurallar koyarken, yöneticileri seçerken, alemlerin rabbi olan Allah’ın tabii ve içtimai kanunlarına uyun, Allah’ın halifesi olarak bunları yaptığınızı unutmayın. İttika ederek hakkaniyetle kararlar verin, oylarınızı kullanın.
Ülkemizde seçim sistemi var. Seçimde kendi iş ortağımızı seçmiyoruz, devletimizi yönetecek partileri seçiyoruz. Keyfi oy kullanmak hatalıdır. Emaneti ehline vermelisiniz. Ülkeyi kim daha iyi yönetir diye düşünecek, kararınızı verecek ve o partiye oy vereceksiniz.
Hiçbir partiyi beğenmeyebilirsiniz. ‘O zaman gelin kendi partimizi kuralım’ derim. Ama kendi partimizi kuramıyorsak o zaman mevcutlardan birine oy vermek zorundayız ve bu parti mevcutlardan ülkemizi en iyi temsil edecek parti olmalıdır.
Evet, insan hürdür ama en sonunda her konuda Allah’a hesap verecektir.
“İnnellahe aliymün bizatissuduri / Allah sudurun kendisini bilir.” (Maide 7)
İttika edenin bir yorumu mahiyetindedir. İttika edin çünkü Allah sadırlarda olanı bilir. İttika etmediğiniz takdirde, oyunuzu Allah’ın emrettiği şekilde kullanmadığınız takdirde, yalnız yaptıklarınızı değil düşündüklerinizi de bilen Allah vardır.
“Alimün” kelimesi burada nekre olarak kullanılmıştır. Demek ki Allah’tan başka da bilen varmış. Yani Allah takip etmektedir ama Allah’tan başka takip edenler de vardır.
Neden?
Çünkü uygulamayı onlar yapacaktır. Cennet ve cehenneme onlar gönderecektir. Kıyamet günü mahkemeler kurulacaktır. Defterler gelecek, tanıklar gelecektir. Bilirkişiler olacaktır. Adil yargılama sonunda kişi cennet veya cehenneme sevk edilecektir. Allah yargıtay gibi sonunda ya tasdik edecek veya reddedecektir.
İşte bundan dolayıdır ki nekre gelmiştir. Bilen yalnız Allah değildir; insanın yaptıklarını ve düşündüklerini kayda alan, muhasebesini tutan melekler de bilmektedir.
“Sadr” beyin demektir, baş demektir. Başta beyin vardır. Beyin bir bilgisayardır. Birtakım elektrik devreleri var, sinyaller gider ve gelirler. Biz o akımları bilememekteyiz. Ama görevli melekler var, bilgisayarlardaki işlemleri takip etmektedirler. İşte onlar olayların filmini almış oluyorlar. Onlar yapılanlara niyetlere göre puan veriyorlar. Bu sebepledir ki Allah bildiği gibi onlar da biliyorlar. Allah’ın kendisinin tâbi olduğu kuralları yoktur, o anda karar verir ve onu yapar. Ama Allah kulları için kurallar koymuştur. Şuurlu varlıklar o kuralları kullanırlar. Allah’ın bilmesi başka, kulların bilmesi başkadır. Çünkü kulları bilecekler ki onları uygulasınlar. Allah kendi koyduğu kuralları değiştirmez. (Devamı var)