Kur’an’a göre yeni düzen ve yeni medeniyet-71
Önceki yazılarla birlikte okunmasını tavsiye ederek kaldığımız yerden devam…
“Ve in küntüm merdâ / ve hasta iseniz” (Maide 6) Gerek cünüpte gerekse hastalıkta çoğul kullanılmıştır. Yani insanların yıkanabilmeleri için abdest alınacak yerler tesis edilmelidir. Ayrıca yıkanma yerleri de tesis edilmelidir. Tuvalette duş alma imkânı olmalıdır, elbise çıkarma imkânı olmalıdır, kilitlenebilmelidir. Hastalık da böylece topluluğun ilgilenmesi gereken bir mevzudur. Hastaya bakmak insanlara mahsus bir vecibedir, farzdır.
Kime/kimlere farzdır?
Genel olarak bu vecibe ailesine yüklenmiştir. Yahut devlet yapmaktadır. İkisi de yanlıştır. Hastaya bakmak görevi aşirete/ocağa aittir. Her aşirette/ocakta mescit bulunur. Mescitte hastaların gündüz kalacakları yer olur. Aşiretin, apartmanın, ocağın, semtin kadınları nöbet bekler, böylece hasta ve çocuklara da bakılmış olur. Doktor ise aşirete, apartmana, ocağa gelir, orada muayene ve tedavi eder. Ancak özel hastalar revire ilçeye götürülüp orada muayene edilir. Daha ağırları bölge hastanelerine gider. Her başı ağrıyan hastaneye gitmez.
Bu ayet bize sağlık işleri ile topluluğun meşgul olması gerektiğini ifade eder.
Herkesin bir sağlık danışmanı vardır. Bunlar semtlerde bulunur. Kendilerine her zaman danışılır. Bu sağlık danışmanı aynı zamanda ilçedeki doktorun temsilcisidir. Telefonla görüşerek kişinin sağlıkla ilgili olan problemini çözer. Gerekirse doktor gelir, muayene eder. Acilse ilçeye götürülür. Ücret sağlık vakıfları tarafından karşılanır, hasta herhangi bir ücret ödemez. Tuvaletler de paralı olmaz, olmamalı.
“Ev alâ seferin / veya seferde iseniz.” (Maide 6)
“Sefer” geceyi dışarıda geçirecek kadar uzağa gitmek anlamındadır. Sabahın ağarma vaktine şahit olursanız anlamından gelmektedir. Fiil olarak getirmeyip “kâne” fiili ile getirmiş olması, belli mesafede misafir olma anlamına gelir.
“Alâ” kelimesi yakın yolculuğun misafirlik olmadığını ifade eder. Bu uzak mesafe üzerinde Hazreti Peygamber’in uygulaması vardır. Yani bir yere gitmiş ve orada sefer namazını kılmıştır. Bunun dışında bir açıklaması yoktur. Kimileri bir, kimileri iki, kimileri de üç konaklama yeri olarak tanımlamışlardır. Eskiden 6 saatlik mesafelerde konaklama yerleri tesis edilirdi. Halk altı saat yürür ve konaklardı. Bazen 12 saat gider ve konaklardı. Hayvanların otlayıp istirahat etmeleri gerektiği için günde 6 saatlik mesafeden fazla gitmezlerdi. Çöl yolculuğunda deve yürüyüşü, dağlık yerlerde at yürüyüşü esas alınır. Denizlerde de sallı kayıklar esas alınmıştır. Hızlı veya yavaş yürüme yerine mesafe esas alınmıştır.
Muhammed Hamdi Yazır ise ‘bugün otomobil yolculuğu esas alınmalıdır’ diyor. Uçak yolcuları için sefer söz konusu olamaz demektir. Biz seferin hikmetini “meşakkat” değil “yabancılık” olarak alıyoruz. İlinden ayrılan misafirdir. Sefer bucağından ayrılması ile başlar.
Kur’an’da hastalık ve misafirlikten söz edilmektedir. Biri kişinin kendisinden gelen arızadır. Biri de çevreden gelen arızadır. Fıkıhçılar bunu araz-ı semaviye, araz-ı arziye diye ayırmaktadırlar. Bu ayırımı biz de kabul ediyoruz. Sosyal arazlar vardır, doğal arazlar vardır. Kur’an yıkanma konusunda ikisini de zikretmektedir.
“Ev cae ehadün minküm minelgaiti/ yahut sizden biriniz gaitten gelirse” (Maide 6)
“Gaitten gelirseniz” denmemiştir. Çünkü gaitten gelme toplulukla ilgili bir konu değildir. Herkes kendisi gaitten gelecektir. Bu sebeple topluluğa ait hususlar birlikte sayılmış, misafirlik de toplulukla ilgili kabul edilmiştir. Çünkü birlikte hareket edilecek, yollar ve konak yerleri bedelsiz olacak, hatta yakıtlar da parasız olacaktır. Oysa tuvaletten gelme ise kişiseldir. Diğer taraftan gait burada marife gelmiştir. Gelişigüzel çukur değil, bizim “tuvalet” dediğimiz yerdir. Tuvaletlerin yapılması da emredilmiş bulunmaktadır. Avrupa’da 20’nci yüzyıla kadar evlerde tuvalet yoktu. Herkes evinde bir kap içine pisler, sonra sokağa atar, çöpçüler onları toplardı. İslâmiyet’le yakın temas kurunca evlere tuvalet yapmaya başladılar. İslâmiyet’te ise her evin tuvaleti vardır. Günümüzde bu uygulama İslamiyet sayesinde yaygınlaşmaktadır.
(Devamı var)