Yeni yıl ve yeni üç aylar iyiliklere vesile olsun-47
NECMETTİN Erbakan Hocamızı anmaya devam…
Necmettin Erbakan Hocayı 14 yıldır yazılarımla anıyor ve anlatıyorum ama;
O’nu videolarla da anıp anlatmalıyız ki daha iyi anlaşılsın ve gereği yapılsın… 8 Şubat 2025 tarihli olup on binlerce izlenen bir video çalışması bunu yapmış... Videonun başlığı ve sonraki açıklama şöyle: “ERBAKAN HOCA KİMDİR?” “O’nu Anlayabilecek Kadar Zeki Miyiz?
***
ERBAKAN HOCA KİMDİR?-10 (Videoda O’nun haklılığını anlamaya devam…)
Erbakan ve Ecevit iktidarının ikinci en büyük icraatı ise Kıbrıs Harekâtı oldu. Bu harekât o kadar önemliydi ki gerçekleştirmemek aptallık olurdu. Nitekim bu harekâtla birlikte Ecevit ve Erbakan’a olan inanç arttı ve onları siyaset arenasında çok güçlü bir duruma getirdi ama bu harekât her iki parti için de bir rekabet unsuruyla bu harekatın kendi partilerinin zorlamasıyla ve kendi partilerinin gücü sayesinde olduğuna inanıyordu ve her fırsatta bunu dile getirmişlerdi. Bu karşılıklı atışma kızışınca ve artık katlanılmaz bir hal alınca birliktelik yıprandı ve zedelendi, bunun sonucu olarak CHP ve MSP iktidarı bozuldu.
Erbakan diyor ki; “Ne yapacağız biz Kıbrıs'a? Derhal federe devlet görüşmelerine son vereceğiz. İsmet İnönü; ‘Amerika müsaade etmiyor, ben ne yapayım!’ dedi Kıbrıs’a çıkartma yapamadı, cesaret edemedi. Arkadan Süleyman Demirel geldi. İsmet İnönü bir uçak uçurmuştu, Süleyman Demirel o uçağı da uçuramadı! Sadece seyirci kaldılar!”
Bozulan koalisyonun hemen arkasından kurulan ilk Milliyetçi Cephe Hükümeti’nde de Başbakan Yardımcısı oldu Necmettin Erbakan. Hedef yine aynıydı; ‘millî sermaye, millî güç ve sanayi’ diyordu Erbakan Hoca. İrticanın sürekli gündeme gelmesi, gericilik anlayışının yayılışı, partinin sempatizanlarının tavırları ve daha da önemlisi 1977 yılında ülkenin yaşadığı kaosun etkisiyle Millî Selamet Partisi gerilemeye başladı hem de ciddi oranda. Milletvekili sayısı (1977 seçimi sonucunda 48’den) 24'e inmişti.
Sonrası ise adım adım 12 Eylül'e giden yol! Darbe ile birlikte Milli Selamet Partisi kapatılır. Erbakan Hoca İzmir'de gözaltında tutulur. Ardından yargılanma süreci başlar. Yargılanmaların sonucunda Erbakan’a 10 yıl siyaset yasağı getirilir. Bu süreçte cezaevine birkaç kez girip çıkar ama bu durum onu ideallerinden asla vazgeçirmez.
12 Eylül'de Millî Selamet Partisi'nin kapatılma gerekçesi ise Kudüs Mitingi idi. Darbecilere göre Erbakan'ın 6 Eylül 1980'de Konya'da yaptığı miting Türkiye'yi kaosa ve anarşiye sürüklemiştir, ayrımcılık ve bölücülük yapıldığı öne sürülmüştür. Ama Erbakan Hoca kurulan tuzağın farkındaydı. Bu yüzden hiçbir zaman partinin gençlerini miting alanlarında kaosa ve şiddetli eylemlere itmedi. Milleti bir bütün olarak sağcı-solcu demeden eğitmeye çalıştı ve onları milletin selameti ve huzuru için bir bütün olarak hareket etmeye davet etti.
Partinin kapatılmasının sebebi olan Kudüs sorunu Erbakan Hoca için Türkiye'nin sorunları kadar önemliydi. Sadece Kudüs değil diğer, Müslüman ülkelerin sorunları da onun için oldukça mühimdi. Dünyada hakları elinden alınmış, işgal edilmiş, esaret altında tutulan tüm milletlerin ve insanların yardımına koşmak O’nun için mecburiydi, onları yalnız bırakamazdı. İçinde her zaman bu inancı taşıdı.
Erbakan Hocanın amaçlarından biri de İslam birliği kurmaktı. Avrupa Birliği varsa İslam Birliği de olmalıydı. “D8 küreselleşen dünyamızda insanlığın ortak sorunlarının çözülmesi yönünde önemli bir rol üstlenecektir.” (Erbakan) İslam devletleri arasında nüfusu 60 milyona yakın olan 8 ülkeyle bu birliği kurmak için harekete geçti. Ancak Avrupa Birliği'nin yaptığını övenler, ‘bakın ne kadar güzel çalışıyor’ diyenler, İslam Birliği lafını duyunca, ‘böyle birlik mi olurmuş, ülkeyi geriye mi götüreceksiniz, kesinlikle olmaz’ deyip karşı çıktılar. Ama asıl amaç Hollanda, İngiltere, Almanya'nın kurduğu gibi bir birlik kurmaktı.
Erbakan Hoca diyor ki; “Bundan sonra ilk hedefiniz ikinci Yalta toplantısıdır, yeni bir dünyayı kurmaktır. Bu dilekle Allah'a emanet olun. Esselamü aleyküm.”
(Devamı var)