Kimlik ve kişiliğimin oluşmasında Kosova’nın yeri
İnsanın kişiliğinin ve karakterinin yedi yaşına kadar oluştuğu bilinmekte…
Önceki “Hocalarımı yazarken hayatımı da yazı-yorum” başlıklı yazımda, başlıktan da anlaşılacağı üzere, HOCALARIMI yazarken, her merhalede hayatımın başka bir yönünü ve özellikle de ilmî ve amelî olarak yaptıklarımızı yazı-yorum…
Bu yazılarımız bir kısmını yazarken, ‘Hocaların Hocası’ olarak da şöhret bulan Ali Yakup Hoca ile 13 yaşından itibaren talebesi olan Mustafa Atalar’ın “Hocamla Yıllarım / Ali Yakup Cenkciler’in İlim ve Fikir Dünyası” başlıklı iki ciltlik kitaplarında yazdıklarından yararlanmaktayım…
Bugün, işte o kitabın birinci cildinin 268. sayfasındaki “ALİ YAKUP HOCA’NIN KİMLİK VE KİŞİLİĞİNİN OLUŞUMUNDA BALKANLAR’IN YERİ” başlıklı bölümü sunacağım; okudukça ne demek istediğim daha iyi anlaşılacaktır, inşallah…
“İnsanın kimlik ve kişiliğinin oluşumunda çevre faktörleri ne kadar önemli olduğu bilimsel bir gerçektir. Ali Yakup Hoca, devletimizin, milletimizin, vatanımızın, dinimizin, tarihimizin çok büyük tehlikelerle yüz yüze geldiği; asırlardan beri benzeri görülmemiş, duyulmamış, dayanılmaz acıların, felaketlerin yaşandığı; doğumundan bir yıl önce başlayan Balkan Savaşlarının bütün şiddetiyle devam ettiği 1913 yılında; Balkan Müslümanları için de tarihin en zor ve en karanlık dönemlerinden birinde Kosova’da dünyaya gelmişti.
Ali Yakup Hoca’nın kimlik ve kişiliğinin, fikir ve düşüncelerinin oluşumunda; çocukluğundan itibaren bizzat yaşadığı, gördüğü, duyduğu, hissettiği bu var olma, beka, kimlik ve kişilik mücadelesinin; bu uğurda yaşanan acı ve çilelerin çok önemli bir payı ve rolü vardır. O, kendini bildiği andan itibaren hep bu mücadelenin içinde ve tarafı olmuş; gittikçe daha da şiddetlenen bu mücadelenin bütün acılarını, çilelerini, sıkıntılarını ömrünün her anında, kalbinin en ücra köşelerine, ruhunun derinliklerine kadar bütün şiddetiyle hissederek yaşamıştır. O, genç yaşında terk etmek zorunda kaldığı ve bir daha geri dönemediği Balkanları hiçbir zaman unutamamıştır. (Yedi yaşımda Kosova’yı terk ettim ve hiç unutamıyorum! (RNE)
Özellikle onun doğup büyüdüğü Kosova; Osmanlılardan kalma 215 cami ve mescidi, 15 medresesi, 26 mektebi, 24 tekkesi, 42 hanı, 9 hamamı, 11 köprüsü, 9 türbesi, 2 imareti, 1 kalesiyle, 4 saat kulesi ve şırıl şırıl akan çeşmeleriyle buram buram Türklük ve Müslümanlık kokan eşsiz güzellikte bir beldeydi. Ali Yakup Hoca, oraların cennet misali doğal güzelliklerini şöyle anlatırdı: “Azizim! Ben, dünyanın pek çok yerini gördüm, gezdim dolaştım. Ama doğup büyüdüğüm Balkan toprakları kadar güzel ve bana sevimli gelen bir yere rastlamadım. Bana göre dünyada buralardan güzel bir yer bulunmaz! Ben hiçbir zaman Balkanları unutamadım; hep hasretini ve özlemini çektim! Hâlâ bile rüyalarımda kendimi hep oralarda görürüm!” Çocukluk ve gençlik yıllarında edinilen bilgiler, kazanılan sevgi ve muhabbet, kin veya nefret ve düşmanlık kolay kolay unutulmaz. Bunların insanın kimlik ve kişiliğinin oluşumunda, karakterinin biçimlenmesinde ne kadar büyük bir öneme sahip olduğunu Ali Yakup Hoca örneğinde de açık bir şekilde görmek mümkündür.
Ali Yakup Hoca, uygun düştükçe Balkanlarda geçen çocukluk ve gençlik yıllarına ait değişik anılarını; Balkanlarla ve Balkan Müslümanlarıyla ilgili kaygılarını, düşüncelerini, görüş, değerlendirme ve önerilerini dile getirirdi. Onun, genelde bütün İslam coğrafyasının ve bütün Müslümanların; özelde de Balkanların ve Balkan Müslümanlarının durumu, geçmişi ve geleceği ile ilgili kaygı ve düşünceleri, korku ve ümitleri çok etkileyici, duygulandırıcı ve düşündürücüydü. O sürekli bunları düşünür, aklından, fikrinden, hayalinden, duygularından hiç eksik etmez, dilinden hiç düşürmezdi. Onun Balkanlardaki Müslümanlık ve Türklük üzerine yaptığı tespit ve değerlendirmeler, tahliller, yorumlar, dile getirdiği kaygılar, fikirler, duygu ve düşünceler; öyle üstünkörü, ayaküstü söylenmiş, kulaktan dolma, beylik, içi boş sözler cinsinden değildi. Bunlar bizzat yaşanmış olaylara, sağlam veri ve kaynaklara, dinî, ilmî, tarihi gerçeklere dayanan son derece önemli, doğru, isabetli, yerinde, çok öğretici, eğitici, ufuk açıcı, yol gösterici, düşündürücü sözlerdi.” (Allah Ali Yakup Hocamıza rahmet eylesin…)