Milli Gazete yazarı Gül'ün uçağında
1247 Okunma, 2 Yorum
Ahmet Hakan - Hürriyet
Lütfi Hocaoğlu

13.12.2009

BAŞBAKAN Tayyip Erdoğan, Milli Görüş ile yolları ayırdıktan sonra, epey bir süre her gün önüne gelen gazete tomarı içinden ilk Milli Gazete'yi çekip alıyordu.

Başbakan'ın ilk okuduğu gazeteydi Milli Gazete...

Bakıyordu ve acayip öfkeleniyordu...

“Şunlara bak ya... Neler de yazıyorlar” diyordu...

“Eski dava arkadaşları”nın kendisine acımasızca saldırmalarına fena halde bozuluyordu.

Sanırım Milli Gazete'dekilerin kendisiyle az da olsa gurur duymalarını bekliyor, eski yol arkadaşlığının hatırına hiç değilse bu kadar saldırgan olmamalarını umuyordu...

* * *

Bu durum Erdoğan'ın ilk iktidar döneminde hep böyle oldu...

İkinci iktidar döneminde...

Erdoğan güne Milli Gazete okuyarak başlama alışkanlığından vazgeçti.

Dikkate ve ciddiye almamaya başladı...

Kendi haline bıraktı Milli Gazete'yi ve eski dava arkadaşlarını...

Yok saydı yani... Görmezlikten geldi... Uçağına falan da hiç almadı...

Ambargo uyguladı fiilen...

Milli Gazete de bu uygulamayı hiç takmadı...

Milli Gazete ile Başbakan Erdoğan arasındaki ilişki bu şekilde sürerken...

En sürpriz atak Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'den geldi.

Gül, son Arnavutluk gezisine Milli Gazete'den bir ismi aldı...

Yeni Şafak, Türkiye, Zaman, Milliyet, Vatan, Sabah, Akşam temsilcilerinin yanında Milli Gazete'nin sakallı ve bereli yazarı Reşat Nuri Erol da Cumhurbaşkanı'nın uçağının konuk gazetecileri arasına girdi.

Böylece... Cumhurbaşkanı Gül, Milli Gazete'ye bir çiçek göndermiş oldu...

* * *

Peki Milli Gazete, Cumhurbaşkanı'nın bu çiçeğini alıp kabul etti mi?

Pek değil...

Her gazete Cumhurbaşkanı'nın uçağında temsilci bulundurmaktan bir kıvanç ve gurur çıkarırken...

Milli Gazete birinci sayfasında bu gururu okurlarıyla paylaşmadı.

“Yazarımız Reşat Nuri Erol, Cumhurbaşkanı'nın uçağında...” falan diye küçücük bir not bile yok birinci sayfada...

Peki ya iç sayfalarda...

Oralarda da bunun izine rastlamak mümkün değil...

Böylece koskoca gezi, sadece Reşat Nuri Erol'un köşe yazısının satırlarına gizlenmiş oldu...

* * *

Bakalım Abdullah Gül'ün “Milli Gazete açılımı”na Başbakan Erdoğan bir karşılık verecek mi?

Bakalım Zeki Ceyhan'ı yakında Başbakanlık uçağında görecek miyiz?

Takipteyim...

 

Yazının tamamı için tıklayınız.

 

Yorum:

Milli görüşçüler Ak Partilileri niçin sevmez?

Ahmet Hakan, Reşat Erol’un Cumhurbaşkanının uçağına alınmasını Milli Gazete’ye yapılan bir açılım olarak yorumlamış. Ancak burada büyük bir hata yapıyor. Reşat Erol’un zaten Abdullah Gül, Recep Tayyip Erdoğan’la yakın siyasi geçmişi ve arkadaşlığını göz ardı ediyor. Aynı zamanda Reşat Erol’un Arnavut olması ve bu geziye dahil edilmesinde Hüseyin Kansu’nun etkisi olabileceğini araştırmadan bu makalesini yazmış olmalı.

Ancak burada saptamasını yaptığı bir durum önemli: Milli Gazete’nin sadece bu durum için değil, genel olarak Abdullah Gül, Tayyip Erdoğan ve hatta tüm Ak Partililer için saldırganca bir tutumla yazılar yazması. Peki bunun altında yatan ne?

Refah Partisi kapatıldıktan sonra kurulan Ak Parti, başlangıçta yeni kurulan Saadet Partisi’nde kalanlar için rahatsız edici olmasına rağmen o kadar da irrite edici değildi. Çünkü “Milli Görüş gemisini terk edenler etmişti, kalan sağlar bizimdir” mantığı vardı. Ancak aradan kısa bir zaman geçip yapılan ani bir erken seçimi takiben çok büyük bir çoğunlukla meclise giren Ak Parti artık Milli Görüş camiası için huzursuzluk vericiydi. Acaba Ak Parti o seçimde meclise giremeseydi, onun yerine merkez sağ bir parti girseydi Milli Görüşçüler bu eski arkadaşlarına bu kadar kinlenirler miydi?

Bunu değerlendirmek için bir davranış biçiminin psikolojik açıdan bilimsel açıklamasını yapacağım.

Haset (Çekememezlik)

İngilizce “envy” olarak ifade edilen bu duygu hangi durumlarda ortaya çıkıyor? Kimleri etkiliyor? Oluşma nedeni nedir? Haset tehlikesine karşı ne gibi tedbirler alınmalı?

Haset bütün toplumlarda yaygın olarak görülen bir duygudur. Kıskançlık ile karıştırılır. Ancak bu ikisi farklıdır.

Kıskançlıkta önem verdiği birinin ilgisini veya sevgisini kaybetme korkusu vardır. İhanet kuşkusu, güvensizlik ve şüphe vardır.

Hasette ise bir rakip vardır. Bu rakibin hedeflenen koşullar bakımından aşağısında kalmanın verdiği rahatsızlık hissi vardır. Rakibe karşı duyulan bir kin vardır ve rakibin koşullarına ulaşmak için can atma durumu vardır. Rakibe karşı işlenen suçlar yaygındır.

Aslında ilk haset duygusu Adem peygamberin iki oğlu arasında gerçekleşmiştir. Kuran bu kıssayı haset kelimesini kullanmadan anlatır. Birisinin kurbanının kabul edilip diğerinin kurbanının kabul edilmemesi nedeniyle kardeşlerden biri diğerini öldürmektedir. Haset duygusunun öldürmeye nasıl yol açtığının hikayesi burada anlatılırken Felak suresinde haset edenin haset ettiği sıradaki şerrinden bahsetmektedir.

Haset duygusunun komponentleri şunlardır:

1.Hasedin tarafları: Haset duygusunda iki taraf vardır. Birisi kendisi çekilemeyen, yani ona haset duyulan taraf, diğeri ise çekemeyen yani haset duyan taraftır.

2.Hasedin objeleri: Haset duygusunun oluşmasına neden olan objelerdir. Çekilemeyen tarafın elinde bu objeler vardır, haset duyan tarafta ise bu objeler yoktur, bu objeleri elde etmek için can atmaktadır ve haset duyduğu kimsede bu objelerin olması onda son derece rahatsızlık ve kin duygusu oluşturmaktadır.

Haset objeleri

Eski toplumlarda haset duygusunun oluşmasına neden olan objeler günümüzden çok farklıdır. Yani haset duyulan kimsede olan bu objeler temel olarak üç tanedir: yiyecek stoku, çok çocuk, sağlıklı olmak. Çünkü eski toplumlarda temel sosyal ve üretici yapı ailedir. Bu yapının varlığını sürdürebilmesi için bu üç obje çok önemlidir. Çünkü yiyecek eksikliği ailede ölümlere yol açar. Kronik hastalıklar ve sağlığın bozuk olması ailenin üretim yapmasını engelleyerek yiyecek eksikliğine yol açar hatta beslenmesini imkansız hale getirir. Eski toplumlarda doğan bütün çocukların yarısı yaşamlarının ilk yılı içinde ölürlerdi. Kalan çocuklar ise erişkin olana kadar ölüm tehlikesini modern toplumlara göre çok daha fazla yaşarlardı. Bu nedenle çocuk sayısının çok olması ailenin devamı için çok önemlidir. Bu üç faktörden sonra hasede neden olan diğer faktörler ahır ve kümes hayvanları, iyi ekinler ve bahçelerdir. İlginç olanı eski toplumlarda giysiler ve barınaklar (evler) hasede sebep olmamaktaydı.

Modern zengin toplumlarda ise üretimin artmasıyla yiyecek bolluğu açlık durumunu ortadan kaldırmıştır. Tıbbi gelişmelerin yaygınlaşması ile bebek ölüm hızlarının azalması ve doğan çocukların büyük bir çoğunluğunun erişkinlik çağına ulaşması ve hastalıklara karşı gelişmiş tedavilerin bulunması ile eski toplumlardaki haset faktörleri zengin modern toplumlar için haset sebebi olmaktan çıkmıştı. Genel anlamda modern zengin toplumlarda haset objeleri artık temel olarak iki tanedir:

1.Zenginlik ve güç

2.Prestij ve sosyal statü

Bu nedenle zenginlik ve gücün simgesi olan lüks evler, marka kıyafetler, son model arabalar ve çok sayıda yapılan seyahatler diğer insanların haset duygularını tetikleyici etkenler olarak görülmektedir.

Bilimsel ve akademik çevrelerde ise prestij ve sosyal statünün göstergesi olan akademik unvanlar, bilimsel ödüller ve profesyonel olarak dekore edilmiş ofisler haset tetikleyici öğelerdir.

Hasedin temel tetikleyicisi “Bende yok, onda var” düşüncesidir.

Hasedin tarafları

Bireyler bireyleri çekemez, topluluklar toplulukları çekemez.

Canlı ölüye haset duymaz.

Haset eşit seviyedeki insanlar veya topluluklar arasında olur. Hasedin objesi ise yarışılan şeydir.

Batı toplumlarında bunun en önemli örneği kardeşler arasındaki hasettir. Yarışılan şey ise küçük yaşlarda anne-baba sevgisidir. Daha sonra farklı konular hasede sebep olan obje haline gelir. Çünkü batı toplumlarında kardeşler eşit seviyede görülür. Yaş farkı kardeşler arasında üst-ast ilişkisi meydana getirmez. Türk toplumu gibi toplumlarda ise büyük kardeş küçük kardeşten üst seviyededir. Büyük kardeş ile küçük kardeş arasında yarışma konusu yoktur. Hatta yaş farkı fazla ise büyük kardeş baba konumuna girebilir ve eşitlik söz konusu olmadığından yarışmada söz konusu olmaz ve genellikle kardeşler arası haset görülmez. (İkizler bu durumun dışındadır.) Genellikle de yarışma konusu ortaya çıkana kadar haset gizlidir. Yarışma konusu ortaya çıktığı anda haset ortaya çıkar.

Bir spor turnuvasında genç bir oyuncu kendisini yenen, kendisinden daha yetenekli kıdemli bir oyuncuya karşı haset duymaz. Hatta o oyuncuyla oynayıp yenilmesi bile kariyeri için şerefli bir durum olabilir. Ancak kendisi ile aynı kıdemde bir oyuncu kendisinden daha yetenekli ise ona karşı haset, yaygın olarak görülen bir durumdur.

Toplum eşit olmayanları yarıştırmaz. Onlar arasında yarışma duygusu oluşturmaz. Bu nedenle baba-oğul, anne-kız arasında haset duygusu meydana gelmez. Herkes kendi eşit statüsünde olanla yarışır ve hasetleşir. Adem’in iki oğlu da eşit sosyal statüdeydi ve yarışma konuları da kurbanın Allah tarafından kabul edilmesiydi.

Eşitsizlikler azalırsa haset artar. Eşitsizlikler artarsa haset azalır.

Francis Bacon’un şu sözü çok manidardır: “İnsanlar arasında dağlar kadar fark varsa haset yoktur. Bundan dolayı krallara haset duyulmaz, başka krallar hariç.”

Hasedin sonuçları

Haset duyan haset duyduğu kimsenin elinde bulunan imkanları elde etmeye çalışır. Eğer bunu başarma şansı yoksa veya başaramazsa sözlü ve fiziksel saldırganlıklar meydana gelebilir. Kin duygusu o kadar ileri seviyelere çıkabilir ki Adem’in iki oğlunun kıssasındaki gibi öldürme ile sonuçlanabilir. Bugün ABD’de yapılan çalışmalarda haset duygusu nedeniyle çok sayıda adam öldürme olayları meydana geldiği rapor edilmiştir.

Hasedin sonuçlarından kaçma mekanizması

En temel mekanizma “enkapsülasyon” adı verilen mekanizmadır. Kendisine haset duyulan kimse veya topluluk kendisine haset duyan kişilerden korumak ve onlarda daha fazla haset duygusunun oluşup tehlikeli sonuçlar doğurmaması için “enkapsülasyon” mekanizmasını kullanırlar. Diğer insanların giremeyeceği, yüksek duvarlı evlerde yaşarlar. Diğer insanların giremeyeceği sosyal mekanlara giderler. Böylece sosyal statüleri değişir ve yeni bir kast içine girerler. Ancak bu seferde bu yeni kast arasındaki hasedin kurbanı olurlar. Bu sefer haset objeleri değişmiştir ama haset devam etmektedir.

Hasedin tedavisi

Bilimsel çalışmalar göstermiştir ki hasedin en temel tedavisi paylaşmadır. Elinde objeleri bulunduran kimse bulundurmayan kimseler ile paylaşıyorsa o kimseye karşı haset duygusu azalır ya da oluşmaz.

Saadet Partisi-Ak Parti karşılaştırması

Şimdi siz yorumlayın.

Saadet Partisi ve Ak Parti, parti olarak eşit sosyal konumda değil mi ve parti olarak bir yarışma halinde değil mi?

Muhafazakar kesimi temsil etme bakımından bu iki parti eşit konumda değil mi ve bir yarışma halinde değil mi?

İştah kabartıcı sosyal statü ve bu sosyal statüye ulaşmak için verilen onlarca yıllık hayatlar iktidarda olmayı bir haset objesi haline getirmiyor mu?

Tabi ki tüm Milli Görüş camiası bu kapsam içine alınamaz. Ancak benim gözlemlerime göre Ak Parti’den rahatsız olan Milli Görüş camiası iki grup. Birinci grup yukarıdaki kıstaslara uygun bir şekilde Ak Parti’yi çekemezken, ikinci grup davaya ihanet ettiğini düşündükleri için Ak Parti’den rahatsızlık duymaktadırlar.

Milli Görüş düşüncesi içinde olan bir kimsenin Ak Parti’ye karşı haset duymadığının en önemli belirtisi şudur: her davranışlarını eleştirmemek, iyi olan davranışları nedeniyle haklarını vermek. Haset duyduğunun en temel belirtisi ise Ak Parti’nin her yaptığının yanlış olduğunu iddia etmesidir.

 

Lütfi Hocaoğlu


YorumcuYorum
faani
23.12.2009
01:33

siyasi tavırların bu kadar açık bir sosyolojik yaklaşımla ele alınması nadirattandır. gerçi parti mensupları ve parti taraftarları bu yaklaşımı pek tasvip etmeyeceklerdir, fakat gelin görün ki durum budur! tribün kavgasına çevirmeden siyasetle uğraşanları istisna tutarsak ne yazık ki durumumuz bu kadar vahimdir! daha da kötüsü bu sadece siyasetle de alakalı değil. haset habis bir ur gibi tüm hayatımıza yayılıyor.

Metin Toprakcı
29.12.2009
18:40

siz sayın dr siz ne milli görüşü kavrayamamış milli görüşcüleri anlayamamışsınız siz hased ediyorlar diyerek beyaz bir sayfaya kara bir leke sürüyorsunuz biz illa iktidar olacagız diye bir saplantımız yok karınca misali hakkın yanında saf tutuyoruz biz yenilmiş bir medeniyetin çocuklarıyız diyen abdullah gülün yanında olamayız amerikan askerleri için kahramanların ülkesine dönmeleri için dua ediyorum diyen başbakanın yanında yada faiz dünya gerçegi veya buzamanda islam düzeni olmaaz diyen insanla aynı safta olamayız mili görüşü kavrayamamışınız milli görüş iyiyle kötüyü dogruyla yanlışı hak ile batılı ayıran görüştür hidayet feraset dirayetin diger adıdır adil bir dünyanın kurulması için 40 yıldır mücadele edn bir dinamizmin arkadan hançerlenmesini konuşuyoruz siyonizmin bop gerçekleşmesi için milli görüşün iktidarda hatta mecliste olmaması gerekiyordu onun için dışı milli görüş içi siyon olan birileriyle iktidar olma savaşı yapmıyoruz biz bir medeniyetin kurulması için çalışıyoruz hak gelir batıl yok olur zafer inananların inşallah yakındır





Sayı: 28 | Tarih: 20.12.2009
Mehmet Şevket Eygi
Zina ve Recm
1419 Okunma
Emine Hocaoğlu
Ruşen Çakır
Gül nasıl devreye girebilir?
1365 Okunma
Tayibet Erzen
Bekir Berat Özipek
Derin devlet davalarında durumumuz
1310 Okunma
1 Yorum
Bünyamin Demir
Ebubekir Sifil
Dünya ile Bütünleşme(Gayrimüslimlere Benzememe)
1252 Okunma
3 Yorum
Zafer Kafkas
Ahmet Hakan
Milli Gazete yazarı Gül'ün uçağında
1247 Okunma
2 Yorum
Lütfi Hocaoğlu
Ali Bayramoğlu
KÜRTLER SAHNEYE GİRDİ
1225 Okunma
Özgül Ertuğrul
Toktamış Ateş
İlle de demokrasi...
1212 Okunma
Osman Eskicioğlu
Mahir Kaynak
Kürtlerle Hasbıhal
1204 Okunma
Süleyman Karagülle
Nazlı Ilıcak
Önce parlamentoda, sonra Muş'ta öfke
1194 Okunma
3 Yorum
Fatma Karuç
Can Ataklı
Malum ‘sayın’ kişi için fedakârlık yapmalıyız!
1191 Okunma
Mesut Karaaytu
Zülfü Livaneli
Milletvekilleri zaten istifa edemezdi
1190 Okunma
2 Yorum
Ali Bülent Dilek
Cengiz Çandar
Tarihe geçmekte tercih
1178 Okunma
Ekrem Fildişi
Hayrettin Karaman
İmam hatipler ve askerler
1173 Okunma
Hilmi Altın
Mehmet Altan
12 Eylül rejimini yok etmedikçe...
1125 Okunma
1 Yorum
Mehmet Hikmetumut
Oktay Ekşi
Dervişin fikri
1113 Okunma
Vahap Alma
Reşat Nuri Erol
Ahmet Hakan takipteymiş!..
1112 Okunma
Ilker Ardic
Fikret Bila
Türk'ün duyurduğu gerçek
1100 Okunma
Harun Özdemir
Mehmet Niyazi
Basiretli olmalıyız
1063 Okunma
Abdurrahman Erol
Yılmaz Özdil
:(
19 Okunma
Leyla Okta


© 2024 - Akevler