17.10.2009
Türkiye'nin "komşularla sıfır ihtilaf" çerçevesinde takip ettiği proaktif politikanın ilk önemli meyvelerinden birini devşirmiş olduk: Suriye ile aramızda olan vize kalkmış oldu. 13 Ekim günü uçak dolusu insan Halep'e gittik. Her iki ülkenin 20 bakanı ortak toplantı yaptı. Bakanlar sınır kapısından yürüyerek geçip aradaki temsili bariyeri kaldırdılar.
Heyetin başkanı tabii ki Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu idi. Suriye Dışişleri Bakanı Velid Muallim'le düzenledikleri ortak basın toplantısında Davutoğlu önemli mesajlar verdi:
İki ülke arasındaki ilişkiler iktisadi, kültürel ve beşeri değişimi ihata etmelidir. İki devlet bir heyet şeklinde çalışıyoruz. Türkiye ile Suriye arasındaki ilişki, bir anlayıştır ve bu anlayış bir modeldir, bölgemize vermeye çalıştığımız mesajımız var. Türkiye, Suriye üzerinden Araplara ulaşmak istiyor. Suriye, Arap dünyasına açılan bir kapıdır. İlişkiyi tarif edecek en iyi slogan şudur: Ortak tarih, ortak kader, ortak gelecek.
Suriyeli bakan da Davutoğlu'na aynen katılıyordu. Onun da dediği, bugün her iki ülke için bir bayram günüdür.
Soru-cevap faslında Davutoğlu, önemli noktalara işaret etti: Bizim Osmanlı'yı diriltme gibi bir niyetimiz yok. Osmanlı geçti. Emeviler, Eyyubiler gibi Osmanlı da bizim ortak tarihimiz ve mirasımızdır. Galiçya'da bir Halepli şehidin mezarına rastlayabilirsiniz. Biz kardeşiz, her açıdan birbirimize benziyoruz, birbirimizin egemenlik ve refah haklarına saygılıyız, eşit şartlarda ve konumlarda işbirliği yapmak istiyoruz.
Halep'te öğrendiğimize göre, vize sadece Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları için değil, Kıbrıslı Türkler için de kalkıyor. Artık Kıbrıslı Türkler kimlikleriyle rahatlıkla Suriye'ye giriş yapabilecekler.
Vize muafiyetini kaldıran anlaşma iki ülkenin sınır kapısında (Suriye tarafı Selame, Türkiye tarafı Öncüpınar), Mardin'deki yaygın deyimle "Hat üzerinde" imzalandı. Nedense defterler bakanların önüne getirildiğinde saatime baktım. İmzalar, tamı tamına 13 Ekim 2009, Salı günü, saat 16.23'te atıldı. Arkasından folklor gösterileri ve kısa konuşmalar yapıldı. Bu arada beni bekleyen bir sürpriz vardı. Program sunucuları konuklara dokümanter bir filmlerinin olduğunu anons ettiler. Büyük ekranda gösterilen film Arapça altyazılıydı. Filme 23 Eylül 2009'da bu köşede çıkan "Suriye'de Kaybolan Kök" başlıklı yazımla başlanıyordu. Dedemin, küçücük kızını süt anne emzirsin diye verdikten sonra sınırların çekilmesiyle nasıl kızını kaybettiğini ve son yıllarında hep hasretiyle yaşadığını anlatan yazının neredeyse yarısı okundu. Hiç beklemediğim bir şeydi. Beraber oturduğumuz Hüsnü Mahli, Sefer Turan, Metin Mutanoğlu bana dönüp "Haberin var mıydı?" diye soruyordu, ama ben "Haberim yoktu, sürpriz oldu" bile diyemiyordum, çünkü gözyaşlarım durmadan akıyordu. Hiç görmediğim dedeme veya halama değil, gerçekten bir olan halkın uzun yıllar sun'i sınırlarla bölünmesine ve bugün hamd olsun hiç değilse vizenin kalkmasıyla tekrar buluşabilmelerine duygulanmıştım.
Tabii ki Türkiye'nin, takip ettiği yeni dış politikanın ulusal, bölgesel ve küresel denge hesaplarıyla yakın ilişkisi var. Hiçbir şey tek boyutlu değildir. Yeri gelince bu konulara değineceğiz elbette. Gerçek olan şu ki, eski tarz dış politika dönemi çoktan kapanmıştır. Yeni bir dünyanın eşiğindeyiz ve Türkiye hariciyesinin başında alışık olmadığımız, değişik, dinamik bir patron var. Hem akademisyen, hem bir entelektüel. Davutoğlu o kadar hızlı hareket ediyor ki, onu takip edebilmek için de çok hızlı düşünmek, parçaları seri bir biçimde bir araya getirip büyük resmi gözden kaçırmamak lazım.
TAZİYE: Hakk'a yürüyen değerli ilim, dava ve hizmet adamı Prof. İbrahim Canan Hoca'ya Allah'tan rahmet, yakınlarına ve camiamıza başsağlığı diliyorum. Son üç senedir Tüyap Kitap Fuarı'na beraber imzaya giderdik. Bu sene gidemeyeceğiz. Gazetemizin okurlarıyla buluşmak üzere Kahramanmaraş'a gitmek zorunda olduğumdan cenazesine katılamadım. Nur içinde yatsın, mekanı cennet olsun. İnna lillahi ve inna ileyhi raciun.
Yorum:
Şimdilik sadece vize kalktı…
İnşaallah yakında pasaport ve gümrük gibi diğer engeller de kalkar; aynen AB ülkelerinde olduğu gibi.
Şimdilik sadece Suriye ile aramızdaki küçük bir engel kalktı…
Darısı, yakın uzak bütün komşularımız ve de bütün dünyalı kardeşlerimiz üzerine…
Bu engellerin birilerine faydası var da; bize ne gibi bir faydası var ki?!.
Bu engelleri kaldırmak için ne diye bu kadar geciktik?!.
Hepsini birden kaldırmak için ne bekliyoruz?!.