Türkiye’ye yönelik psikolojik savaş tüm şiddetiyle sahneye konuluyor. Yaşadığımız terör olayları bu savaşın alt yapısını oluşturmak için yapılmış eylemler sayılabilir.
Ulaşılmak istenen hedefleri şöyle özetleyebiliriz: Siyasi iktidarla asker arasında gözlenen yakınlaşma sınırlı bir değişimden öte anlamlar taşımakta, ülkemizdeki tüm siyasi operasyonların dayanağını ortadan kaldıracak bir boyuta ulaşmaktadır. Eğer siyasetçi -bürokrat zıtlaşması bertaraf edilirse bundan sonra büyük operasyonlar yapılamaz. Bu nedenle askere yönelik eleştirilerin dozu yükseltilmekte ve bunun siyasilerin davranışlarını değiştirmesi ve askere yönelik tavrında bir olumsuzluk yaratması beklenmektedir.
Bu askerlerin eleştirilmez olduğu anlamına gelmez. Ben hem terör konusundaki teşhisleri hem de uygulanan önleme politikalarının yanlış olduğunu daha başından beri söylüyorum ve bu nedenle ciddi baskılara uğradım. Ama eleştirinin yıpratma haline dönüşmesine karşıyım.
Psikolojik savaşın ikinci hedefi halkın orduya duyduğu güveni yok etmektir. Bir yandan terör saldırısı karşısında etkisiz kaldığı imajı yaratılırken diğer yandan komutanların ilgisizliği vurgulanmaktadır. Bunlar eleştiri konusu olabilir ama bugünkü gibi sistematik bir yıpratma kampanyasına dönüştürülmesi bilinçli bir politikanın varlığını çağrıştırıyor. Hatta terör eylemlerinin buna zemin hazırlamak için yapıldığı kuşkusunu doğuruyor.
Böyle zamanlarda kusur aramak yerine olayın kimler tarafından yapıldığının tespiti ve eylemlerin sonuçsuz kalmasının sağlanması gerekir. Eğer bu psikolojik savaşta kullanılan olaylarda bir ihmal söz konusu olmuşsa bunun bir tertip olup olmadığı araştırılmalıdır.
Ayrıca medyada yorum yapan bazı emekli askerlerin, kendilerini övmek ve önemsetmek için, teröristlerin gücünü abarttıkları görülmektedir. Oysa bu eylemlerin arkasında güçlü bir beyin ve sıradan kişilerin oluşturduğu militan güçler vardır. Arkasındaki güçlerin desteği kalkarsa karşınızda çaresiz bir kalabalık görürsünüz. Cephede görev yapan insanların fedakarlıklarını küçümsemiyorum ama bu fedakarlık ne kadar büyükse karşıdakinin de o kadar güçlü olduğunun düşünüleceği unutulmalıdır.
Üçüncü amacın askerlerin birbirine karşı duyduğu güven ve saygıyı aşındırmak olduğu gözleniyor.
Eleştirdiğin kişi ve kuruma yönelik yıpratma eylemlerine olumlu bakmak bir çözüm değil daha sonra kime yöneleceği belli olmayan bir operasyonun parçası olmaktır. Eleştirinin amacı ülkenin karşılaştığı sorunları aşması için yol göstermek, varsa yapılan hataları ortaya çıkarmak ve çözüm önerileri sunmaktır. Ancak şu sıralarda medyanın tavrı bunların tamamen dışında ve ülkenin dünya konjonktürü içinde en çok ihtiyaç duyacağı ve diğer ülkelerinkinden daha etkili olacağı bilinen silahlı kuvvetlerimizi yıpratma amacı taşımaktadır. Ülkeme yönelik bu gibi operasyonların aracı olmak geçmişte yaşadığım ve çok acı çektiğim günlerin tesellisi olmak bir yana onları daha da derinleştirir. Herkesi bu yıpratma kampanyasına alet olmamaya çağırıyorum.
Yazı özeti:
Saldırı a)iktidar- asker b)Halk- asker c) asker- asker arsını açmayı hedefliyor.
Yorum özeti:
Saldırı a)iktidar- asker b)Halk- asker c) asker- Ak parti asker arsını açmayı hedefliyor.
Yorum:
Tekel sömürü sermayesi dünyayı yönetmek için önce dinler arsı savaşı körüklemiştir. Bu etkisizleşince rejimler arası çatışmayı hedefledi. Sonra askerlere darbeler yaptırıldı. Netice alamadı. Şimdi yeni bir sistem planlıyor. Orduyu zayıflayacak. Polisi zayıflayacak. Terörü hortlatacak. Halk, TBMM meclisinin üzerine yürüyecek. Seçilmiş iktidar indirilecek. Hile yapıldı deyip kendisi hileli seçim yapacaktır.
2002 yılından beri asker iktidar ila boğuşmaktan vazgeçti. Halka karşı olmaktan vazgeçti. Ordu içindeki birliği korudu.
Şimdi yeni oyuna başvurulmaktadır: AK Partililerle Askerleri karşı karşıya getirmek.
Tekel sermaye, önce sermayesini kullanarak Türkiye’de halk hareketini tezgâhladı.
Cumhuriyet mitingleri yaptırdı.
Danıştay’a saldırı tertibi ile TBMM meclisini devirecekti. Başaramadı.
Tuttu, bu sefer de Ergenekon dosyalarını savcıya verdi. Davalar açıldı. Hiç ilgisi olmadığı halde Ergenekon’u AK Partinin harekete geçirdiğini yaydı. Ak partililer cesaretlendiler. Ordu aleyhinde ileri geri konuşmaya başladılar. Asker de bu davaların AK Parti eseri olduğuna inandı. Askerin, kendi korkularından AK parti aleyhinde bir anlayış yaygınlaştı.
Şimdiki Komutanlarla hükümet arsında bir çatışma ortaya koyamayınca alt kademede bir alevlendirme yapılmaktadır. Ak Partililerle Genelkurmayın buna çare bulmaları gerekir. Ak evelere bir televizyonu versinler biz çözelim.