Kültür ve mekân
1178 Okunma, 0 Yorum
Mehmet Niyazi - Zaman
Abdurrahman Erol

19.10.2009

 

Yazarlar, şairler, araştırmacılar adeta kültür üreten birimlerdir. Bunları yaşadıkları mekânlardan ayrı düşünemeyiz; oralardan çok şey almışlar, oralara çok şey vermişlerdir. Mevlânâ'sız bir Konya, Konya'sız bir Mevlânâ hayal edilebilir mi? Acaba Mevlânâ'nın yaşadığı ev, gidip geldiği yol muhafaza edilseydi, bizim onu tanımamız değişmez miydi?

 

Onu tanıdıkça yazdıklarını daha farklı anlamaz mıydık?

Doğduğu Stranford'da Shakespeare'in adını taşıyan tiyatro sadece ona ait eserleri oynar. Yazarlarının değerini ne derece idrak ettiklerini Churchill'le ilgili olduğu rivayet edilen şu anekdottan da anlıyoruz: Ünlü devlet adamına; "Shakespeare mi, İngiliz milleti mi daha önemli?" diye sormuşlar. Hiç tereddütsüz şu cevabı vermiş: "Tabii ki Shakespeare; İngilizlerin yeni bir Shakespeare yetiştireceği meçhul, fakat İngiliz milleti kaybolsa, onu tekrar gün ışığına Shakespeare'in eserleri çıkarır."

Goethe, yirmi altı yaşına kadar babasının Frankfurt'taki evinde yaşadı. Sonra Weimar Grandükü onu danışman olarak yanına davet etti; kalan ömrünü orada geçirdi. Frankfurt'ta kime sorsanız Goethe'nin doğduğu evi gösterir. Weimar'da yaşadığı evin, çevresinin Goethe'yi çağrıştıran hatıraların korunduğunu biliyoruz. Bu muhafaza ediş, meraklılarının Goethe'yi daha yakından tanımalarını sağlar; onu daha derinliğine anlamamıza yardımcı olur.

Gidenler Paris'in bir kültür şehri olduğunu görürler. Pantheon'a sadece sanat, kültür ve bilim insanlarını defnederler. Kapısında da kocaman altın harflerle; "Fransızlar büyük evlatlarıyla iftihar eder" yazılıdır. Paris'te açılan ilk kahve bugün bile faaliyetini sürdürüyor. Yahya Kemal'in öğrencilik yıllarında sık sık uğradığı "Leylaklı Köşe" anlamına gelen La Closerie des Lilas günümüzde yine kahve olarak devam ediyor.

Dostoyevski'nin "Suç ve Ceza" romanı Petersburg'da geçer. Unutulmaz roman kahramanlarından birisi olan Raskolnikov'un dolaştığı caddeleri, uğradığı kahveleri gösteren haritayı turistler edinip o talihsiz insanın hayatını yüz küsur yıl sonra gözlerinin önünde canlandırırlar. Elbette ki bu imkâna sahip olanlar, Raskolnikov'u, Dostoyevski'yi bizden daha iyi anlayacak, psikolojilerine nüfuz edeceklerdir.

Prag'da gezen, adım başında "Kafka'nın evine gider" diye yazılı ok işaretli tabela görür. Evi her an yerli ve yabancı ziyaretçilerle doludur; küçük, basit, sıradan bir ev. Bu bina Kafka'nın çilelerine, toplumdaki konumuna dair erbabına çok şey anlatır; eserlerinin dilinin çözülmesine yardımcı olur.

Baki'nin sahaflardaki dükkânını yangınlardan koruyamadık; ömrünü geçirdiği İstanbul'da Nedim'i hatırlatan bir işaret yok. Şeyh Galip'in, Tahir'ül Mevlevi'nin yetiştiği Yenikapı Mevlevihanesi'ni muhafaza etmeyi düşündük mü? Daha dün denecek kadar yakın bir zamanda yaşamış Yahya Kemal'in ömrünün son yıllarını geçirdiği Park Oteli'ni muhafaza etmek gibi bir gayretimiz var mı? Meşrutiyet döneminde ve Cumhuriyet'in ilk yıllarında fikir hayatımızın mayalandığı Meserret Kahvesi yıkıldı; hiç kimse tınmadı. Kırklı, ellili yılların başlarında kültürümüzün adeta üretim merkezi olan Küllük'ü buldozerlerin dümdüz etmesi, kimsenin umurunda olmadı. Son zamanlarda kültür hayatımızın nabzının attığı yer olarak bilinen Marmara Kahvesi'nin ortadan kaldırılmasına kimse "yazık oldu" demedi.

Genç araştırmacılarımızdan Fatih Mehmet Şeker, Vassaf'ın İbnülemin Mahmud Kemal İnal'ın hayatına dair eserini günümüz alfabesine çevirdi. Ona altmış altı sayfa fantastik bir değerlendirme yazdı. Mahmud Kemal'in yaşadığı konağın fotoğrafını da kitaba koydu ve vasiyetinde bu konağın yıkılmayacağını, layık öğrencilerin yurt olarak kullanacağını belirttiğinin altını çizdi. Vasiyetine rağmen o bina yıkılmış, yerine işhanı yapılmış. Vefadan nasibini alan bir idrakin bunu kabullenmesi mümkün mü?

Gelecek yüzyıllarda fabrika bacalarından, zenginliklerden ziyade kültürümüzle var olacağımızı unutmamalıyız.

 

Abdurrahman Erol






Sayı: 19 | Tarih: 18.10.2009
Ahmet Hakan
Rahat uyu Hrant
1653 Okunma
9 Yorum
Lütfi Hocaoğlu
Hayrettin Karaman
Domuz gribi aşısı
1642 Okunma
Hilmi Altın
Zülfü Livaneli
Türkiye FDM sistemiyle yönetiliyor
1411 Okunma
1 Yorum
Ali Bülent Dilek
Fatma K. Barbarosoğlu
Fatma K. Barbarosoğlu'ndan 'Cumhuriyet Kadınları'
1338 Okunma
Fatma Zafer
Mahir Kaynak
Psikolojik savaş
1275 Okunma
1 Yorum
Süleyman Karagülle
Oktay Ekşi
Açılım Hikayesi
1255 Okunma
Vahap Alma
Fikret Bila
Ermenistan'la ilişkiler Suriye gibi olur mu?
1240 Okunma
2 Yorum
Harun Özdemir
Ruşen Çakır
İsrail ile ilişkiler iyiye gidiyor
1240 Okunma
1 Yorum
Tayibet Erzen
Toktamış Ateş
Silivri'de yitirilen
1215 Okunma
Osman Eskicioğlu
Bekir Berat Özipek
Nişanyan’ı kimler affetmez?
1213 Okunma
2 Yorum
Bünyamin Demir
Nazlı Ilıcak
Baykal'ın niyeti ne?
1206 Okunma
Fatma Karuç
Can Ataklı
AKP yalan söylemiş ama MHP ayıp etmiş
1206 Okunma
Mesut Karaaytu
Mehmet Şevket Eygi
Niçin büyük ve etkili dergimiz yok!
1183 Okunma
2 Yorum
Emine Hocaoğlu
Yılmaz Özdil
Domuz, kuş, kene: DKK terör örgütü!
1180 Okunma
1 Yorum
Leyla Okta
Mehmet Niyazi
Kültür ve mekân
1178 Okunma
Abdurrahman Erol
Reşat Nuri Erol
Açılım değil, açlık sorunu
1163 Okunma
Ilker Ardic
Mehmet Altan
Medyadaki gizli Ergenekoncular
1158 Okunma
Mehmet Hikmetumut
Fehmi Koru
Değişimin ilk kaybedeni: israil
1157 Okunma
Ahmet Kirtekin
Ali Bulaç
İki bayram arası vize bayramı
1106 Okunma
Ahmet Yasir Erol
Ahmet Taşgetiren
İsrail utansa daha iyi eder
1101 Okunma
1 Yorum
Zübeyir Erol


© 2024 - Akevler