16.10.2009
Kuş gribi.
Kene.
Şimdi de, domuz.
*
Hayvanat kafayı bize taktı birader.
*
Ve, maalesef olacağı buydu aslında.
*
Kurban Bayramı'nda elinden kaçırdığı agresif boğaya tüfekle ateş eden kasap da var, tenhada kıstırdığı uysal eşeğe tecavüz eden mühendis de... Allah'tan Adli Tıp raporuyla o eşeğin fingirdek olduğu tespit edildi de, hafifletici sebepten 240 lira cezayla yırttı mühendis... Sonradan
“töre” cinayetine kurban gitti o eşek!
Sahibi vurdu.
*
Hiç unutmam, İzmir'de Basmane'deki havuza güzellik olsun diye ördek bırakmıştı belediye... Ertesi sabah yok. Bi daha bıraktılar. Ertesi sabah gene yok. Bi daha bırakmadılar. Çünkü anlaşıldı ki, av eti ayaklarıyla Alsancak'ta satıyorlar ördekleri.
*
Oha filan demeye kalmadı, Aliağa'da iki balıkçı, kuş cennetinden arakladıkları pelikanları mangal yaparken yakalandı jandarmaya... Enselenene kadar iki büyük rakı devirdikleri için, karakolda itiraf ettiler, flamingoların hazmı zormuş, o nedenle hafif ekşi olmasına rağmen, pelikanları tercih ediyorlarmış... Bu iki haber peş peşe patladı, İzmir'in yarısı vejetaryen oldu; ahalinin cibes, radika, istifno falan, denizbörülcesine yönelmesi ondan!
*
Vejetaryen olmayıp, et yemeyen de var. Bolu'da mesela... Yol kenarında bir ayı bulundu, ayı çıplak, postu yok! Merak edip araştırdılar, meğer, asfalta çıkan talihsiz ayıya çarpmış direksiyondaki ayılar... Bakmışlar ki, ayı ölmüş... Postunu yüzüp, oturma odasına sermişler iyi mi!
*
Hatırlayın, Ankara'da Atatürk Orman Çiftliği'nde ikamet eden, Pakize isimli piton kayboldu... “Kardeşim, 4 metrelik piton nereye gider?” diye şaşıranlara, “Kardeşim, adam 4 kilometrelik fiberoptik kabloyu çalıyor güpegündüz, 4 metrelik pitonu beline sarar gene götürür, siz dikkat edin fili götürmesinler” diye cevap yetiştirmeye gayret ediyorduk ki... Çevre Bakanımız açıkladı, “Ankaralılara bugünlerde şiş kebap yemesini tavsiye etmem!” Hayvan denince, bakanımızın aklına ilk gelen, Aliağa'daki balıkçılarla aynıydı çünkü, mangal... Melih Gökçek baktı ki, basın işin peşini bırakmıyor, taaa 73 gün sonra “Aha işte Pakize” diye bir pitonu getirdi koydu, yerine... Çakma Pakize ise, sanırsın Cem Garipoğlu'dur, “73 gün nerede saklandın?” sorularını, yanıtsız bırakıyor.
*
Bakın, Pakize dedim, aklıma geldi, Sinop'taki Balina Aydın'ı önce maymuna çevirdik, sonra Rus istihbaratında görevli denizaltı yakalama çavuşu olduğunu iddia ettik. Sivas'ta Murat 124'ün arka koltuğunda taşınan Dana Ferhat, meşhur oldu, vaktinden önce iki katı paraya sucukçuya satıldı. Yavru fok Badem'i sigara tiryakisi yaptılar Gökova'da... Rahmetli Özal'ın papağanı Cabbar aslında çoktan rahmetli oldu ama, “Cabbar işte bu” diye yakaladıkları papağanı animatör olarak kakalıyorlar Antalya'da.
*
Darıca'ya timsah getirdiler, millet görsün diye... Ööle duruyor, hareketsiz... Kafasına kaya attılar, yaşayıp yaşamadığını kontrol etmek için, hayvancağız debelendi ama, iş işten geçti, ruhunu teslim etti. Göçmen kuşların biyolojik silah taşıdığını öne sürdüler. Bodrum'da çok balık tüketiyor diye yunusları katlettik. Milas'ta, daracık yere sıkıştırıp, balık çiftliğindeki balıkları oksijensizlikten boğarak topluca öldürmeyi başardık. Uçak için deve kestiler.
Beygirler zaten nallı kuzu.
*
Denizli'de at heykelini sünnet ettiler, malum yeri fazla büyük diye... Sütaş'ın vole atan santrfor ineğini RTÜK'e şikâyet ettiler, memeleri görünüyor diye.
*
İşin hazin tarafı...
Memleketin adı, hindi.
*
İnsan olarak yaşamak zor.
Hayvan olarak yaşamak daha zor.
E bi intikamları olacak tabii.
Derenin intikamı olduğu gibi.
Yorum :
Hayvana kötü muamele insanlardaki davranış bozukluğunun da göstergesidir. Bu yazıyı okurken bazı insanların ne kadar vahşi, zalim olduğunu bir kere daha anımsıyor insan. Bana göre hayvanlara yapılan zulümler bilinçaltına yerleşmiş şiddet eğiliminin de göstergesidir. Bu gün hayvanlara şiddet uygulayan insan yarın çevresindekilere çok daha rahat zarar verebilir. Buda yine eğitimsizlik ve bilgisizlikten kaynaklanır.
Çoğunluğunu Müslümanların oluşturduğu ülkemizde bile kendisine Müslümanım diyen kimselerin hayvanlara kötü muamelesi, bu insanların İslamiyet’ten ne kadar uzak olduğunu gösteriyor.
Allah insanları yarattıkları arasında en üstün kılmış, hayvanları ve diğer canlıları da onların hizmetine sunmuştur. Fakat bu onlara istedikleri gibi işkence ya da kötü muamele etme hakkı sağlamaz. İslamiyet barış ve sevgi dinidir. İslamiyet’te Allahın yarattığına Allah için değer vermek, yaratandan dolayı yaratılanı sevmek, insan ya da hayvan tüm canlıların hakkını gözetmek vardır. Bizim için en iyi örnek olan Peygamberimiz tüm canlılara şefkatli davranır ve sahabelerine de hayvanlara iyi muamele edilmesi hususunda tembihte bulunurdu. Örneğin deveye fazla yük yüklenmesini bile yasaklamış, çalıştırılan hayvanlara, insanlar gibi dinlenme hakkı vermiş ve yolculuk sırasında yapılan dinlenmelerde öncelikle hayvanların ihtiyaç ve istirahatlarının sağlanması vurgulamıştır. İslam dini, insan olsun hayvan olsun hiçbir canlıya eziyet edilmesine izin vermez.
Eğer İslamiyet hakkıyla öğretilir ve hayata geçirilirse, hem insan için hem de hayvan için yaşamak daha kolay olacaktır.