....
Obama'nın temsil ettiği 'değişim umudu' en çok İsrail'i rahatsız ediyor... Etmesi de doğal; çünkü George W. Bush'un başkanlığı döneminde dünyaya giydirilen deli gömleğinin üzerinde 'Made in Israel' damgası olduğu dünya tarafından algılandı. Bush'un yanında yer alan Neo-Çılgınlar vatandaşı oldukları ABD'de yönetim koltuklarında oturuyorlardı, ama gözlerini ve kulaklarını İsrail'e döndürmüşlerdi. Bush'un sekiz yıllık döneminde meydana gelenlerin hepsi birer 'Neo-Çılgınlar projesi' olarak algılandı ve İsrail'in siciline yazıldı.
ABD'nin Obama-öncesi eylemleri 'Neo-Çılgınlar'ın beklediği yönde gelişseydi, aynı Nobel Komitesi, bu yılın barış ödülünü George W. Bush'a da verebilirdi.
İsrail ve ABD'deki yandaşları yalnızca ödül kaybetmediler, dünyayı istedikleri gibi şekillendirme fırsatını da ellerinden kaçırdılar. Sekiz yıl boyunca tepe tepe kullandıkları güç bir daha ellerine geçer mi? Ya yeni güç sahipleri, değişim ve dönüşümü İsrail'in bir daha asla güç sahibi olamayacağı bir sisteme dönüştürürlerse?
Sanırım, İsrail'de karar alma mekanizmalarında görev alan siviller ve askerler şu sıralarda en çok bu soruya cevap arıyorlar; kalpleri endişeden küt küt atarak...
Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komitesinin Gazze ile ilgili olarak hazırladığı İsrail'i şimdiye kadar hiç görülmemiş bir şiddette kınayan raporu bir ilk... Beklenen, Washington'un daha önce yalnızca sözü edilen 'Filistin Devleti' çözümünde bu kez ısrarlı olacağı ve ortaya çıkacak tablonun İsrail'in bugüne kadar gördüğü en dehşet verici rüyadan bile daha kötü bir kâbus olabileceği...
Rüzgâr İsrail'in aleyhine dönüyor ve İsrail de bunu Türkiye ile hırlaşarak tersine döndürme hayalini kuruyor.
Başarılı olamayacaktır.
18 Ekim Pazar/Yeni Şafak
Yorum: Siyonizm ile bir ülke olarak İsrail’in ilişkisi ne derecedir, bilmiyorum. Ama Siyonizm ile İsrail halkını ve Yahudi kökenli olan her insanı aynı kefeye koymamak gerekiyor. Bir ülkenin hakim yönelişleri, devlet politikaları güç ve tahakküm üzerine kurulu olabilir. Dolayısıyla yaşanacak değişimlere tepki gösterebilir. Ama ince bir çizgiyi daima akılda tutmakta yarar var. Siyonizm ne kadar yanlış ve zararlı ise anti-semitizm de aynı derecede yanlış ve zararlıdır.
Dünyada, gücü merkeze alan bir sistem oluşturulmaya çalışıldığı ileri sürülebilir, ki bu sav bence de doğrudur. Bunun karşısında her namuslu insana düşen adaleti merkeze alan bir sistemin oluşturulması için çaba göstermektir. Fakat unutmamak gerekir ki adalet bizim varlığımızla hayat bulmadığı gibi bazılarının aleyhine olarak da ortaya çıkmaz. Adalet herkesin faydasını tesis eder, herkesi korur. Bir yarışta sonsuzca hızlanmak ve hiç fren kullanmamak varış çizgisini erken geçmeyi sağlasa da duvara toslamayı engellemez. Bu yüzden herkesin belli sınırlar içinde kalması adalet demek olduğu gibi adalet herkes için kazancın ve korunmanın teminatıdır.
Adaleti biraz daha irdelemek lazım belki de…