Adam Smith anlayışına göre sistem; devletin ekonomiye müdahale etmemesi, kendi kendine en iyisinin olacağı şeklinde idi.
Marx'a göre sistem; devleti elinde tutan güç ekonominin dizginlerini tamamen devlete verir, devlet her şeye karışır.
İslâmiyet'e göre ise sistem; sadece "reel ekonomide" kapitalistlerin dediği gibi devlet asla ekonomiye karışmaz, ancak "finans ekonomisinde" tamamen sosyalizm anlayışı içinde ekonomik düzenlemeler yapılır.
Bugün ise yeryüzünde bu sistemlerin hiçbirisi uygulanmamaktadır.
Dünyamız tam bir sistemsizlik ve düzensizlik içinde kıvranmaktadır.
Ne var ki, zaman geçtikçe, her alanda olduğu gibi ekonomide de İslâmiyet'in istediği sisteme doğru gidilmektedir.
Bunlar, bu olumlu gelişmeler, bu yeni uygulamalar nelerdir?
- Faizler (başta ABD, Japonya ve Türkiye olmak üzere) pek çok ülkede gittikçe düşürülmekte, hattâ sıfıra doğru gitmektedir...
- Gümrük vergileri, dış ticaret kısıtlamaları, vize ve pasaport uygulamaları (AB'de ve son Suriye-Türkiye uygulamasında olduğu gibi) gittikçe azaltılmaktadır...
- Para işleri ister istemez devletlerin imtiyazına doğru kaymakta, "karşılıksız kâğıt para" yerine, giderek "enflasyonsuz kaydî para" anlayışına doğru gidilmektedir...
- Ülkelerde ve uluslararası ilişkilerde, zulümlerin sona erdirilmesi ve gerçek adaletin tesis edilmesi amacıyla "hakim sistemi"nden "hakem sistemi"ne doğru kayılmaktadır...
Millî Görüş Hareketi'nin en önemli meyvesi olan "Adil Düzen"in ve "Adil Ekonomik Düzen"in kırk senede ortaya koyduğu ilkelere doğru insanlık -ve birileri istese de istemese de- zorunlu olarak gitmektedir. Çünkü bundan başka bir çare ve çözüm yoktur.
Bugün bütün dünyada sistemsizlik ve düzensizlik hakimdir.
Bu böyle devam edemez, insanlık bu yükü daha fazla taşıyamaz.
Dünya ister istemez "Adil Düzen"e ve Adil Ekonomik Düzen"e gelerek sistematik sisteme doğru gidecektir. En sonunda bütün dünya devletleri ister istemez bu "adil sistem"e girecektir. Yoksa bu kadar büyümüş ve gelişmiş bir dünya ve bu dünyanın ekonomisi sistemsiz olamaz, düzensiz olamaz. Yani reel ekonomide kapitalizmin (liberalizmin) olumlu yönlerinin, mâlî yani finans ekonomisinde de sosyalizmin müsbet taraflarının uygulanacağı bir sistemi insanlık er veya geç kabul edecektir.
Dikkat edilirse, var olan ana sistemlerin olumlu yönlerini dışlamıyoruz, ancak o sistemlerin olumsuz yönlerini de insanlık zulüm tarihinin çöp sepetine atıyoruz.
Başka bir deyişle, "Adil Düzen" ve "Adil Ekonomik Düzen" çok basit ve sadedir. Bu düzende devlet "kâğıt para" basıp üretime faizsiz ve cebri icrasız kredi verecektir. Karşılığında ise anayasada belirtilmiş vergisini alacak, buna karşılık kamu görevlerini ve genel hizmetleri yapacaktır. Yani "faiz"in yerini "vergi" alacaktır. Krediyi devlet verecek ama faizsiz verecektir. Enflasyon yapmayan bütün kredileri devlet karşılayacaktır. Devlet için bunu yapmak çok kolaydır, çünkü devlet için paranın maliyeti sıfırdır.
Ekonomik programlama yapılırken millî hasılayı artıracak ekonomik sistem/düzen uygulanmalıdır. Böyle olunca artan millî hasıladaki kamu payı da artacaktır. Artan kamu payı sayesinde devletin genel hizmetlerini artırmak mümkün olacaktır. Adil gelir dağılımı ile birlikte bu artış her ülkeyi arzulanan seviyeye çıkarır.