Yine o bahis – 25.09.2009
BU memlekette “laiklik” konusunda söylenmedik söz kalmadı. Zaten biz de bu konuda yazmaktan sandık. Çünkü bazı kafalara bu kavramı anlatmanın imkânsız olduğunu gördük. Ama Ergun Özbudun gibi bir Anayasa hocası da “laikliğe” “yeni bir tanım” arayan Bülent Arınç'la aynı safa geçerse duramıyorsunuz.
Önceki günkü Akşam gazetesinde çıktı. Prof. Dr. Ergun Özbudun ile Prof. Dr. William Hale ortaklaşa bir kitap yazmışlar. O vesileyle kendisiyle konuşan gazeteciye Prof. Özbudun, Türkiye'deki “laiklik” anlayışını “militan ve dayatmacı” bulduğunu söylemiş. Bu anlayış yüzünden Türkiye'de din “sadece vicdanlara ve özel alana hapsediliyor” diye yakınmış.
Prof. Özbudun'a göre “dinin kamusal görünürlüğü” de olmalıymış. “Militan laiklik” artık Fransa'da bile terk edilmekte imiş. Örneğin Fransa'daki “kilise okullarında” dini simge sayılabilen kıyafet serbest imiş. Sonuç olarak “Kamu düzenini bozmadıkça, bir dinin kamudaki görünürlüğünü yasaklamak doğru bir şey değil” demiş. Neyse ki bir istisna yapmış. “Devlet otoritesini kullananlar örneğin bir hâkim türban takmamalıdır” demiş.
Kaldı ki Özbudun, 1982 Anayasası'nın şimdi “dayatmacı” ve “militan” bulduğu anlayışını “Türk Anayasa Hukuku” isimli 1986 basımı kitabında kuvvetle savunmaktaydı. Üstelik şimdi “laikliğin evrensel tanımı” bağlamında eleştirdiği hususların -örneğin dinin sadece vicdanlara ve özel yaşama ait bir değer olarak kabul edilmesinin ve Diyanet İşleri Başkanlığı'nın devlet bünyesinde olmasının- “Türkiye'nin özellikleri sebebiyle ortaya çıkmış olan ve aslında laikliği zayıflatıcı değil, aksine onu koruyucu nitelik taşıyan bir çözüm tarzı” şeklinde değerlendirilmesi gerektiğini söylüyordu.
Özbudun, artık bir tercih yapmak zorundadır. Örneğin artık siyasi iktidar olmaya kalkmayan kilise dünyasının laiklik anlayışı ile siyasi iktidar olmak için kesintisiz bir kavga sürdüren İslam dünyasının laiklik anlayışı aynı olabilir mi, söylemelidir.
Yorum:
Laiklik Kavramı
Laik kelimesi Yunanca laos ismi ve laikos sıfatından gelir, Latincesi laicus’tur.
Laicus: Dinsel olmayan, demektir ve Osmanlıcada bu terim ladini ile karşılanmış fakat bu tutmamış, Fransızca laik kelimesi Türkçeye girmiştir.
Laos/kleros karşıtlığı MÖ 3. yüzyılda, şeriat yönetimlerindeki iki sınıfı belirtmek üzere kullanılmıştır. hıristiyanlığın ilk yüzyılından itibaren kilise adamlarına klerikoi (clerici), bunların dışında kalanlara laikoi (laici) denilmiştir. Bu adlandırma, ruhani ve cismani bir ikiliğe de işaret eder. Yeniçağda laik terimi, felsefi ve hukuki, siyasal bir anlamla genişleyerek devlet ve din ilişkilerine ait bir tarzı ifade etmeye başlamıştır . Fransa'da 3. cumhuriyette laicisme kelimesi dile girmiştir. İngilizcede, papazdan başka bütün halka lay, laity denir ve laic, secular kelimeleri de cismaniliği ifade eder. Latince saecularis’ten gelen secular, özellikle İngiliz ve Alman toplumunda kullanılır.
Kavramı felsefi açıdan tanımlayanlara göre laiklik “insana, insan aklına, beşerin ebedi tekamülüne iman getirmektir.” Buna göre, laik devletin dine karşı oluşu ile tarafsız olması arasında bir fark görmeyenler, dinle ilgisi olmayan anlamının hepsini dinsizlik olarak tanımlamışlardır. Bazı düşünürler insan eylemlerini dinli, dinsiz, dindışı şeklinde üçe ayırmışlar, buna örnek olarak ibadet etmeyi dinli, dindarları hor görmeyi dinsiz, yürümek konuşmak gibi eylemleri dindışı olarak görmüşlerdir.
Siyasi anlamı üzerindeki tartışmalarda ise laiklik, liberalizmin dini kaynağı sayılır ve siyasi kudretin dini kudretten ayrılmasını ifade eder. Teokratik devletten demokrasiye geçerken devlet otoritesiyle din otoritesi sınırlandırılmış, laiklik klasik demokrasinin gerekliliğinin bir icabı olmuştur. Buna göre kavram, çağdaşlaşma ve insan hakları ile yakın bağlantılıdır.
Hukuki tanımlara göreyse en yaygın tanım, devlet ile din işlerinin ayrılmasıdır. Devlet, bir dine inanıp inanmama meselesini özel bir problem sayar, fertlerinin sadece maddi yönüyle ilgilenir, kendisi devlet olarak hiçbir dini taşımaz, hiçbir dini ayine iştirak etmez, fakat fertlerin her türlü dini serbestliklerini kabul eder. Devlet, bütün dinlere eşit mesafede durur ve dinlerin düzenini bozacak davranışlarını da önlemekle yükümlüdür.*
Türkiye’deki Laiklik Kavramı yukarıdaki evrensel tanıma da pek uymadı. Kavram kargaşası mı yoksa anlama-anlatma kıtlığı mı bilmiyorum bizimki? Fertlerin her türlü dini serbestliğinin altına ‘başörtüsü hariç’ şerhinin konulduğunu görmedim. İnsanlar, kendi kafasındaki düşüncelerini kavramlara neden yüklerler anlamadım gitti. Bu bağlamda Türkiye’de din, Sayın Özbudun’un ,’’ sadece vicdanlara ve özel alana hapsediliyor” diye yakınması yeterince yerinde değil mi?
Ekşi;’’ Özbudun, artık bir tercih yapmak zorundadır. Örneğin artık siyasi iktidar olmaya kalkmayan kilise dünyasının laiklik anlayışı ile siyasi iktidar bir olmak için kesintisiz kavga sürdüren İslam dünyasının laiklik anlayışı aynı olabilir mi, söylemelidir.’’ diyor. Bu sözlerine kendisinin de inandığını sanmıyorum. Hıristiyan dünyasından kilise diye söz ediyor. İslam dünyasına ise camii demiyor. Kendisine insanların nikahlarını kilisenin kıydığı Hıristiyan ülkelerde laikliğin evrensel tanımı çerçevesinde uygulandığını ve Türkiye’de de camilerde kıyılması gerektiği söylenirse ne tepki verir merak ediyorum.
*Bknz Vikipedia