Siz olsanız ne yaparsınız?
939 Okunma, 0 Yorum
Zülfü Livaneli - Vatan
Ali Bülent Dilek

Siz olsanız ne yaparsınız?

25.09.2009

Size içtenlikle bir soru

sormak istiyorum.

Kendinizi benim yerime koyun ve karar verin.

Diyelim ki bir toplantı nedeniyle yolunuz Kırgızistan’a düşmüş.

Orada, on yıl önce kurduğunuz Issık Göl forumunun toplantısına katılıyorsunuz.

Konuşmacılar arasında olan Mihail Gorbaçov’la da karşılaşıyorsunuz.

Ertesi gün karlı dağların çevrelediği güzel gölde bir tekne gezisi düzenleniyor.

O gezide kısa kollu gömlek giymiş Gorbaçov’un kolundaki dövmeyi görüyorsunuz, kişisel sohbetlere dalıyorsunuz.

Bu arada Gorbaçov diyor ki:

“Benim çalışma masamda kırk yıldır kimin resmi durur, tahmin edin bakalım?”

Siz de soruyorsunuz:

“Lenin mi?”

“Hayır!”

“Marx mı?”

“Hayır!”

Sonra birçok isim sıralıyorsunuz:

“Puşkin mi, Çaykovski mi, Tolstoy mu?”

Başkan muzip bir gülümsemeyle hepsine hayır cevabı veriyor.

O zaman pes edip “Bilemeyeceğim sayın başkan. Lütfen söyleyin!” diyorsunuz.

O zaman Gorbaçov masasındaki resmi açıklıyor.

“Kemal Atatürk!

Kırk yıldır o kabartma resme bakarak çalışırım.”

Tüyleriniz diken diken oluyor, heyecanlanıyorsunuz.

Çağ açıp çağ kapatmış

olan Sovyetler Birliği Başkanı’nın Atatürk hayranlığı içinizi

gururla dolduruyor.

Soruyorsunuz:

“Peki niçin sayın başkan?”

“Çünkü Mustafa

Kemal Atatürk büyük

bir devrimcidir.”

***



Gezi bitiyor. Otele geliyorsunuz, gazeteye günlük yazınızı göndermek üzere bilgisayarın başına geçiyorsunuz.

Biraz önce tanık olduğunuz muhteşem olayın heyecanı

içinde bunu okurlarınıza

aktarmak istiyorsunuz.

Ama duraklıyorsunuz, acaba yazsam mı diye düşünüyorsunuz.

Şimdi sorum size yöneliyor.

Benim yerimde olsanız

ne yapardınız, yazar mıydınız yazmaz mıydınız?

Bu kadar önemli bir olay

niçin yazılmasın dediğinizi

duyar gibi oluyorum.

O zaman Türk yarım-aydınının ne kadar kıskanç, ne kadar dedikoducu bir mahluk olduğunu bilmiyorsunuz demektir.

Her şeye rağmen bu önemli heyecanı okurlarınızla paylaşmak istiyorsunuz ve yazıyorsunuz.

Ertesi gün yarım aydın

takımı başlıyor.

“Yine kendini övüyor. Bakın ben Gorbaçov’la görüşecek kadar önemli bir adamım demek istiyor.”

Bu sözü bir intikam biçimi olarak tekrarlayıp duruyorlar.

Oysa yıllar boyu çalıştığım arkadaşlarım; gazeteciler, müzisyenler, filmciler benim ne kadar kendi halinde, ne kadar övünmeden uzak bir insan olduğumu bilir, hatta bazen buna hayret bile ederler.

Kendini övmek gibi bir küçüklüğe düşmeyeceğimi yüzlerce örnekle yaşamışlardır.

Ama nedense yarım aydınlar arasındaki bu terane hiç bitmez.

Ünlü bir kişinin adı köşemde geçince, onu tanımakla övünmeye çalıştığımı zannederler.

Çünkü küçük dünyaları bu kadarına izin verir.

***



Sorum yine size: Böyle bir

olay yaşasanız yazar mıydınız, yazmaz mıydınız?

Dilerseniz; Karacaoğlan’ın dizesini biraz değiştirip; “Yazsam öldürürler, yazmasam öldüm” diye de cevap verebilirsiniz.

 

 

Yorum:

Devrim mi,inkılap mı?

Ben olsam da yazardım.Çünkü bunlar düşünen insanlar için atlama taşlarıdır.

Yıllarca  siyasette REFAH PARTİSİ’nde ve gazetecilikte VAKİT’te çalıştım.Hem çalıştım hemde okudum ve düşündüm.Sonunda şu kanaate vardım;önce üniversiteler tabiiki onları oluşturan bilim insanlarının  kafaları tam  demokratikleşmeli sonrada  partiler.Tabii ki onları oluşturan insanların kafaları tam demokratikleşmeli.Peygamber efendimizin; iki sınıf vardır ki onlar bozulursa halk ta bozulur,onlar düzelirse halk da düzelir,kimdir bunlar ya rasullah dendiğinde ilim insanları ve siyasetçiler…İlim insanları hiç kimseden çekinmeden ve ölümü dahi göze alarak siyasetçileri uyarmazlarsa,siyasetçiler bozulur,siyasetçilere bakan halk da bozulur…Çözüm mü?Yeniden Mücahit Müçtehitler yetiştirmeden ve onları yetiştirecek ilim yuvaları kurulmadan bir  İNKILAP  yapılamaz  devrim ise çözüm değildir.Yeni IMAM-I AZAMLAR yetişmeden dünya problemlerini çözemez.  Kan ve gözyaşından kurtulamaz.

Akevlerde  Adil düzeni öğrenmeye devam ve  müesseselerinde kurulması yakındır inşallah…

 

Ali Bülent Dilek






Sayı: 16 | Tarih: 27.09.2009
Ahmet Hakan
Başın öne eğilsin Can
1160 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Nazlı Ilıcak
Siyaset, düşman ve dost
1115 Okunma
Fatma Karuç
Yılmaz Özdil
Kevın...
1094 Okunma
Leyla Okta
Fehmi Koru
İktidarları şangur şungur
1077 Okunma
Ahmet Kirtekin
Oktay Ekşi
Yine o bahis
1059 Okunma
Vahap Alma
Hayrettin Karaman
Dindarlık, Kadınlık ve Eğitim
1058 Okunma
Hilmi Altın
Ruşen Çakır
TSK açılımın neresinde?
1053 Okunma
Tayibet Erzen
Ahmet Taşgetiren
Doyumsuz 10 gün-3
1038 Okunma
Zübeyir Erol
Mehmet Şevket Eygi
Tarikat Evliyası
1032 Okunma
Emine Hocaoğlu
Fikret Bila
Avşar olayı ...
1023 Okunma
Harun Özdemir
Bekir Berat Özipek
Erdoğan açılıma nereden başlamalı?
1020 Okunma
Bünyamin Demir
Toktamış Ateş
Parlamentarizm ve devlet başkanı
1007 Okunma
Osman Eskicioğlu
Mehmet Niyazi
Atatürkçüler ve liberaller
1005 Okunma
Abdurrahman Erol
Ali Bulaç
Somalili korsanlar
997 Okunma
Ahmet Yasir Erol
Reşat Nuri Erol
Sistemsizlik ve gelişmeler...
991 Okunma
Ilker Ardic
Mahir Kaynak
Kırılgan Ekonomi
964 Okunma
Süleyman Karagülle
Ahmet Altan
Aaa, büyük devlete bak..
954 Okunma
Özer Ataç
Can Ataklı
İşe bakın Araplar bize biz onlara özeniyoruz
950 Okunma
1 Yorum
Mesut Karaaytu
Zülfü Livaneli
Siz olsanız ne yaparsınız?
939 Okunma
Ali Bülent Dilek


© 2024 - Akevler