08 Eylül 2009
Kriz ile ilgili bu yazı serimizde sırasıyla ne dedik?
Önce, "Kriz biterken!.." dedik...
Sonra, "Kriz Türkiye'yi ne kadar etkiledi?" dedik...
Sonunda, "Kriz bir aldatmaca (ABD aldatmacası) mı?" dedik...
Bu serinin son yazısında sorunun çözümü üzerinde duracağız; "Kriz nasıl çözülür, kriz nasıl çözüme kavuşturulur?" diyeceğiz...
***
Kriz sorununun kesin olarak çözümü için neler yapılmalıdır, ya da sorunu gerçekten çözmek isteyen devletler neler yapacaktır?
1. Kriz sorununu kökünden çözmek isteyen devletler her şeyden önce ve en başta "Adil Düzen"e, "Adil Ekonomik Düzen"e geçmeli ve her Adil Düzen Devleti şu önemli kararı almalıdır: "Devlet olarak ben sadece ülkemdeki kendi paramla satış yaparım; sadece kendi paramla borç veririm ve borç alırım; hattâ devlet olarak hiçbir şeyi yabancı para ile almam" diyecektir. O zaman bu devlet sadece kendi vatandaşlarının parası ile iş yapacak, yabancı paraya el sürmeyecektir. Bunun anlamı ve sonucu şudur: Dünyadaki sömürücü ülkelerin paraları, şimdiye kadar sömürdükleri ülkeleri sömürmeye devam edemeyecektir. Her ülkenin parası hiç olmazsa kendi ülkesinde konvertibl hâle gelecektir.
2. Kriz sorununu çözmeye karar veren Adil Düzen, Adil Ekonomik Düzen devletlerinin yapacakları ikinci iş nedir? Devlet olarak faizi sıfırlayacaklardır. Borç ve alacaklarının para değerini koruyacak, ama hiçbir zaman -yarım puan dahi olsa- faiz uygulamayacaklardır. Kredi verirken enflasyon yapmayacak şekilde her isteyene faizsiz kredi verilmelidir.
3. Kriz olmasını istemeyen Adil Düzen, Adil Ekonomik Düzen devletlerinin yapacakları üçüncü iş ise; ihracat ile ithalatı dengede tutmak için Merkez Bankaları aracılığıyla ülkeler arası karşılıklı para kredileşmesini sağlamak olacaktır. Mesela, Türkiye İran Merkez Bankası'na Türk Lirasını kredi olarak verecek, İran Merkez Bankası da Türkiye'ye İran Riyalini kredi olarak verecektir. Bankalardaki para stokları para kurunun tesbitinde etkin olacaktır.
4. Bir daha kriz olmasın diyen Adil Düzen devletleri son bir iş daha yapacaklar; aralarında anlaşıp ortak vergi sistemleri geliştireceklerdir. Vergiler yalnız anayasalara değil, aynı zamanda uluslarüstü hukuka bağlanmalıdır. Adil Düzen devletleri arasında gümrükler, vizeler, kotalar vs. engeller kalkmalıdır. Her devlet uluslarüstü kurallara göre vergisini alacak, vergisi ödenmiş malların ve sermayenin hareketleri tamamen serbest olacak, emek dolaşımı da serbest olacaktır.
***
Demek ki neymiş? Küresel sermaye sömürüsüne son vermek için devletlerin savaşması gerekmez. Bundan önce sermayenin silahlı gücü vardı. Bunları yapmaya kalkıştığınız zaman ABD orduları üstünüze yürürdü. Şimdi ise sömürü sermayesinin böyle bir ordusu yoktur. Olsa bile, artık dünyayı veya İran'ı yahut Türkiye'yi yenecek güçte değildir.
ABD'nin sadece hava kuvvetleri güçlüdür, denizlerde hakimdir. Karada ise Iraklıları, Afganlıları, Pakistanlıları bile yenemeyecek kadar zavallıdır. Malum olduğu üzere, her ana savaş sonunda karada biter, ABD'nin de böyle bir kara gücü yoktur, bundan dolayı sonunda mağlup olmaya mahkumdur.
Bunun için bir devletin bu işe başlaması yeterlidir. Mesela, böyle bir uygulamaya İran başlayabilir; başlamalıdır. Atom bombasından, hattâ atom santralinden vazgeçmeli; ama kesinlikle parasını yani İran Riyalini faizsiz hâle getirmeli, "Adil Düzen Ekonomisi"ne geçmelidir. Sömürü sermayesini yenecek asıl bomba işte budur: Adil Ekonomik Düzen.