11.09.2009
Belediye başkanı açıkladı:
“Spreyler ozonu deliyor, ondan.”
*
Hugo Boss istifa etsin kardeşim!
*
Calvin Klein gözaltına alınsın.
Ralph Lauren tutuklansın.
*
Rüşveti alıp, kaçak binalara ruhsatı veren Christian Dior değil mi sahi? Dere yataklarını ıslah etmeyen Dolce Gabbana değil de, kim? Gözümüzün içine baka baka, “Parolamız 3Ç... Çöpü, çukuru, çamuru yok etmeyen belediye, işini yapmayan belediyedir” demedi mi, Emporio Armani? “Çevrecinin daniskası” değil mi, Elizabeth Arden? “Sele sebep olan binaları istimlak edeceğiz ama, elimizi kolumuzu bağlıyorlar, mağduruz” deyip, öbür taraftan, işine gelmeyen haberleri yapıyorlar diye çatır çatır yıkmadı mı güzelim okulu, Jean Paul Gaultier? Hayatında kürek bile görmemiş eşine dostuna, ihaleleri dağıtmıyor mu babasının malı gibi, Issey Miyake?
*
Bu ülkenin namuslu insanları içeri tıkılırken, vicdanını kaleme alan gazetecilerin tasfiye listeleri havada uçuşurken, “Ben işadamıyım, bana ne, ben cebime bakarım arkadaş” demiyor mu, Donna Karan? Yves Saint Laurent değil mi, avanta kömürü makarnayı kapıp, hür iradesini satan?
*
Güya mübarek ramazan.
Kimdir bir yandan oruç tutan...
Bir yandan soyan?
*
Sizler, naklen seyrederken yağmacıları, boğularak ölenlerin altın dişlerini sökmediklerine dua ederken...
Kimdir Allah aşkına, “Yok öyle yağma mağma” diye fırçalayan?
*
E haliyle...
“Bunlar ozonu deldi” diyor.
Haklı adam.
*
Küre'selleşmedir...
İtiraz edilmeyen, aksine, alkışlanan bir zihniyettir aslında memleketi basan.
Yorum :
Aslında İstanbul sel felaketine karşı tecrübelidir. Ama ne yazık ki hiç ders alınmamış olduğu bu sel felaketiyle ortaya çıkmıştır. Oysaki daha önceki zararlardan tecrübe ederek alt yapı yapılsaydı, kaçak yapılara göz yumulmasaydı şimdiki bu durum belki de yaşanmazdı. Meydana gelen zararın baş sorumluları belediyelerdir. Çünkü belediyelerimiz daha öncede bu sel baskının yaşanmasına rağmen şehrin alt yapısıyla ilgili hizmet vermek yerine, caddeleri lalelerle ve adım başı süslü çöp kutularıyla süsleyerek hizmet vermeyi tercih ettiler. Belediyelerimiz selin yaşandığı bölgelerdeki ev ve işyerlerine ruhsat vererek de sorumludurlar. Belediyeler bu tür felaketler meydana geldiğinde aynı zararlara maruz kalmamak için gerekeni yapmalılar.
Bu acı olaya ek olarak bir de yağmacılarımız var tabi. Sayın Özdil’in dediği gibi mübarek ramazan ayında oruçlu olarak soyuyorlar. Bir işyerinin veya insanların doğal afet nedeniyle etrafa saçılmış eşyalarını onlardan izinsiz almak hırsızlık değil de nedir? Bu nasıl insanlık, Müslümanlıktır. Başkasının üzüntüsünden, felaketinden nemalanmaya çalışıyorsun hem de pişkince tüm televizyon ve gazetecilerin gözü önünde kimseyi umursamadan, utanmadan, sıkılmadan yapıyorsun bunu. Hatta bir televizyon haberinde gördüm; başka şehirlerden yağmalamak için minibüsle gelmişler. Yağmalamalar sadece bu olayda değil depremlerde, kazalarda vb. olaylarda sıkça görülüyor. Bu durum krizle, fakirlikle, açlıkla açıklanamaz. Buradaki yağmalayan insanlar bu olay olmasaydı açlıktan ölecekler miydi? Bu ancak insanlarımızın ne kadar çok “ahlaki ve vicdani” çöküntüye uğradıklarının göstergesidir. Bundan anlaşılıyor ki doğal afetler kadar insanlardaki bu çöküntünün giderilmesi, ıslah edilmesi de önemli sorundur.
Rabbim ıslah etsin…