Tarık suresi(1-5): Gökyüzüne ve târıka (şiddetle darbeleyen, çakan, döven) yemin ederim. Târıkın ne olduğunu nereden bileceksin? (O, karanlığı) delen yıldızdır. Hiç kimse yoktur ki üzerinde bir koruyucu, bir denetleyici bulunmasın. İnsan neden (hangi şeyden) yaratıldığına bir baksın.
Tarık nedir? Ve bir gök cismi ile insanın yaratılması arasında ne gibi bir bağlantı vardır?
Bugünkü bilgilerimizle Tarık süresinin ilk beş ayetini yorumlamak için önce bazı bilgiler edinmemiz gerekir. Bu nedenle aşağıda başka bir yerden alınmış. Bilgileri dikkatlice öğrenmemiz gerekir.
Pulsar (atarca) "kalp gibi atan" anlamına gelmektedir. İngilizcede "kalbin atması" anlamına gelen "pulsate" kelimesinden türetilmiştir. Pulsarlar, içinde bulundukları nebulaların çekirdeği ve kalbi hükmünde oldukları kadar, kalp atışları gibi muntazam fasıllarla (ritimlerle) uzaya radyo dalgaları gönderen nötron yıldızlarıdır.
Bir nötron yıldızı, süpernova patlaması sonucu parçalanan bir yıldızın merkezinin kendi üzerine çökmesiyle oluşur. Nötron yıldızları oldukça yoğun kütleli, çok küçük çaplı, yüksek manyetik alana sahip ve kendi çevresinde muazzam hızlarda dönen gök cisimleridir. Güneşimiz gibi yıldızlar hiçbir zaman bir nötron yıldızı oluşturamaz. Bu tip yıldızlar yakıtları tükendikten sonra beyaz cücelere dönüşmektedirler. Sadece büyük kütleli yıldızlar (Güneşimizden en az 8 kat daha fazla kütleye sahip yıldızlar) süpernova patlaması sonucu kendi üstüne çökerek nötron yıldızı oluşturabilir. Güneşimizden en az 25 kat daha büyük kütleli yıldızlarsa aynı zincirleme olayları yaşadıktan sonra kara delik oluşturabilirler.
Nötron yıldızı teorisinin ortaya atıldığı 1934 yılından atarcaların keşfedildiği 1967 yılına kadar bu gök cisimlerinin optik olarak dünyadan gözlemlenebileceği düşünülmüyordu. Kendi etrafında yüksek hızlarla dönen nötron yıldızı kutuplarından uzaya doğru çok yüksek hızlarda parçacık saçar. Bu şekilde belli aralıklarla elektromanyetik ışıma yapan nötron yıldızlarına pulsar adı verilir. Manyetik kutuplardan çıkan bu ışınım (darbe) görüş çizgimizi kestiği sürece pulsar dünyadan gözlemlenebilir. Yani ışınım süreklidir ancak bu ışınım dünyadan kesik kesik izlenebildiği için cisim bize periyodik elektromanyateik ışınımlar yapan bir kaynak gibi gözükür. Buna deniz feneri etkisi denmektedir.
Yıldıza verilen ilk isimden de anlaşılacağı gibi “radyo darbeli yıldız” (atarca) ilk keşfedildiğinde bir saat gibi düzenli olan yayınım karakteristiği oldukça gizemli bulunmuş ve dünya dışı yaşamın bir belirtisi olabileceği düşünülmüştür.

Süpernova, enerjisi biten Büyük Yıldızların şiddetle patlaması durumuna verilen addır. Bir süpernovanın parlaklığı Güneş'in parlaklığının yüz milyon katına varabilir. Biyolojik ve medeniyet açısından süpernova patlamaları çok önemlidir. Çünkü periyodik cetvelde bulunan elementlerin demire kadar olanlar yıldızların içinde oluşabilmektedir. İnsanın yaratılabilmesi için demirden daha ağır elementlere de ihtiyaç vardır. Bunlar kısaca İyot, çinko, bakır, kobalt, krom, selenyum…dur. Demir atomu çok dayanaklı bir atomdur. Demir atomunu parçalamak için yıldızların enerjisi yetersizdir. Yani demirden daha ağır elementlerin oluşabilmesi için süpernova patlamasının gerçekleşmesi gerekir. Yani bir pulsar yani Tarık oluşmalıdır.
Bu bilgilerden sonra Tarık’ın aslında bir pulsar olduğunu ve bir süpernova patlaması sonucu oluştuğu ve aynı zamanda insanı da oluşturan elementlerin bu esnada meydana geldiği anlatılmaktadır.
Surenin devamında ise insanın yaratılması ile ilgili başka bir paragraf açılarak “atılan bir sudan” denerek olayın diğer bir boyutu anlatılmaktadır.
( Bununla ilgili makale Tarık suresi 7. Ayet adındadır)