İstanbul - Kudüs (Gazze, Filistin, İsrail) - Mekke - 48
Önceki yazılarla birlikte okunmasını tavsiye ederek kaldığımız yerden devam…
Bundan önceki yazımızın girizgâhında yazdıklarımızı hatırlayarak başlayalım…
“‘İstanbul-Kudüs-Mekke’ hattı merkezli yazılarımla çok şey yazmaya çalışıyorum… ‘İstanbul’ derken hem başkent ‘Ankara’ hem de bütün ‘Türkiye’ demek istiyorum… ‘İstanbul’ derken ‘İslam âlemi’ ve ‘bütün beşeriyet’ sorumluluğumuz söz konusu… ‘İstanbul’ derken 1994’den beri ‘yerel yönetim’ olarak yaşananlar da söz konusu…” Ve ‘İstanbul’ önümüzdeki günlerde daha çok ‘yerel yönetim seçimi’ derdinde…
-‘Yerel yönetim seçimleri’ elbette önemli; ‘yerinden yönetim’ daha da önemli…
-‘İstanbul’daki yerel seçim’ de önemli ama ‘yerinden yönetim’ daha da önemli…
-‘İstanbul’daki yerel seçim’ önemli ama İstanbul’un sorumluluğu daha önemli…
-‘İstanbul’da seçim’ önemli; dünyanın İstanbul’dan beklentisi daha da önemli…
İnsanlığın çağımızda ‘sosyal tufan’ seviyesinde ‘çözüm’ bekleyen sorunları var, ‘Adil Düzen ve Adil Dünya Düzeni’ dediğimiz ‘çare ve çözümler’ de var ve bizim yarım yüzyıldan beri devam eden ‘Adil Düzen Çalışmalarımız’ 1986’dan beri İstanbul’da…
Günlük ve haftalık ‘Adil Düzen’ çalışmalarımızda yazdıklarımızla ve/ya televizyon programlarımızda anlattıklarımızla, 1986 yılından itibaren İstanbul’da başlayan ‘Adil Düzen’ çalışmalarımızı her vesileyle ve yeri geldikçe hem yazdık hem de anlattık…
-Son yıllarda daha yoğun bir şekilde yazmaya ve anlatmaya devam ediyoruz…
-İstanbul, İzmir ve Yalova kooperatiflerimizde uygulamalar da yapıyoruz…
-Yani sadece yazmak ve anlatmakla yetinmiyor, aynı zamanda yapıyoruz…
-Resmen 1967’deki ilk İzmir kooperatifimizden beri uygulama yapıyoruz…
Bu BİR.
Bugün yazdığım bu farklı girizgâhın sebebi ülkemizdeki yerel yönetimler seçimi…
Hem ülke genelinde hem de İstanbul’da yerel yönetim yöneticileri seçilecek…
Bir de 1994’ten beri ‘Millî Görüş’ açısından seçilenler ve yaptıkları da var…
‘Adil Düzen’ açısından 1994’ten beri yapılanlar ve yapılmayanlar var…
Bu hatırlatmalardan sonra diyorum ki…
-Madem ülkemizdeki gündemimizde ‘yerel yönetimler seçimi’ var…
-Hem İstanbul’da hem de Türkiye’nin her yerinde yaşayan seçmenler…
-Özellikle Millî Görüş ve Adil Düzen açısından derinlemesine düşünmeli…
-Düşünürken 4-5 yılda bir ele geçen seçme-seçilme fırsatı değerlendirilmeli…
Bundan önceki birkaç fırsatı iyi değerlendiremediğimiz için hem Türkiye hem de ‘İstanbul’ her vesile ile hep hatırlattığım üzere ‘Sosyal Tufan’ seviyesindeki sorunlarla boğuşuyor, bu sorunlar devam ediyor ve bu sorunları ‘Adil Düzen’ açısından çözümleri var…
Bu sefer de sadece bu kadarlık hatırlatmayla iktifa ediyorum; arif olana bu da yeter…
Bu İKİ.
Ahmet Taşgetiren bugünkü (9 Ocak 2024) ““(İstanbul’a) İhanet”i yeterince konuşsaydık...” başlıklı yazısında, anlaşılacağı üzere, yerel seçim sürecinden söz etmiş…
“Ben, yadırgar mısınız bilmem, sayın Cumhurbaşkanı’nın 2017’de İstanbul Esenler’de düzenlenen Uluslararası Şehir ve Sivil Toplum Kuruluşları Zirvesi’nde kurduğu cümleleri unutmadım. Şöyle demişti: “Kadim şehirlerin en önemli güzelliği, ana karakterlerini kaybetmeden yeniyi bünyelerinde eritmesi, özlerinden katarak yeniden yoğurmasıdır. İstanbul bu açıdan gerçekten müstesna bir şehirdir. Ama biz bu şehrin kıymetini bilmedik, biz bu şehre ihanet ettik, hala da ihanet ediyoruz, ben de bundan sorumluyum.”
Bu ifadenin “bir özeleştiri” niteliği olduğu gözden kaçırılmamalıydı...
Tayyip Erdoğan “İstanbul aşkı”nı her platformda ilan eden bir insan. Bunda samimi olduğu da teslim edilmeli, diye düşünürüm...”
Yazının tamamını okumanızı tavsiye ederim…
(‘Adil Dünya Düzeni’ kuruluncaya kadar yazmaya ve çalışmaya devam…)