Sistem arayışı; Süleyman Karagülle-Adil Düzen-12
Prof. Dr. M. Tekelioğlu anlatmaya devam ediyor; önceki yazılarla birlikte okunmalı...
“Daha önce de söylemiştim, burada Akevler’de oluşturulan sistemin bütün detaylarını anlatmam imkânsız. Ancak bazı ilginç hususları ele alabilme şansımız var.
Bunlardan biri de Tevbe suresi 60’ıncı ayetin tefsirinde dile getirilen hususlardır.
Burada paranın nasıl tedavüle çıkarılacağı, vergi nispetlerinin nasıl anlaşılacağı, vergilerin nasıl toplanacağı ve nasıl ve kimlere harcanacağı gibi hususlar üzerinde duruluyor.
Hep söyleme ihtiyacı duyuyorum: Yeni bir sistem iddianız varsa hiçbir konuyu atlama lüksünüz yoktur. Her konuyu o sistem içinde ele almalısınız ve bütünlüğü bozmamalısınız, tutarlılığı göz ardı etmemelisiniz. İşte bunlar için size bir bağlantı…
***
İlginç konulardan biri de günümüzde insanoğlunun gözünü bürüyen hırstır.
Süleyman Karagülle Tekasür Suresi’nin tefsirinde buna şöyle bir açıklama getirmeye çalışıyor:
“(Tekasür suresi bize diyor ki) ‘Siz mezara varıncaya kadar çokluk yarışı içindesiniz. Ben çok bileyim, herkesi geçeyim. Ben çok sevileyim, herkesten fazla sevenim olsun. Benim çok malım olsun, zengin olayım. Benim makamım yüce olsun, herkes benden korksun gibi çokluk yarışı içindesiniz.’ İnsanlar Allah rızası için çalışırlarsa sorunları yoktur. Kimileri ise çokluk yarışı içindedirler, sıkıntılı günler yaşarlar. Oysa müminlerin tek derdi vardır, o da Allah’ın rızası.”
Bugünlerde çeşitli alanlarda köpürtülen sayılara bakınca insan bu surenin hikmetini daha da iyi kavramak zorunda hissediyor kendisini.
Burada Muhammed Esed’i hatırlamamak mümkün mü?
Kur’an Mesajı adlı meal tefsir çalışmasında şöyle bir anısı anlatılıyor:
“1926 yılının sonbaharında bir gün Berlin metrosunda seyahat ederken gördüğü yüzlerin istisnasız hepsinin derin ve gizli bir acıyla kasılı olduğunu müşahede etti. Duyduğu sarsıntıyla bunu yanındaki eşi Elsa’ya açtı. Elsa şaşkınlıkla “bir cehennem azabı çekiyorlar sanki… Acaba kendileri bunun farkındalar mı?” cevabıyla onu tasdik etti. Esed bu acıları ve ızdırabları insanların gerçeksiz, inançsız ve fasılasızca refah peşinde olmalarına bağlar./ Eve döndüklerinde masada açık kalmış Mushaf’ı gördü. Kapatıp kaldırmak için uzandığında gözü Tekâsür suresine ilişti. Birden surenin o gün metroda yaşadıklarının tam bir yankısı olduğunu hissetti ve şunları düşündü: ‘Bütün çağlarda insanlar tamahı, açgözlülüğü tanımışlardır; ama tamah ve açgözlülük başka hiçbir çağda bugün olduğu kadar… ciğer sökücü bir hırs halinde kendini açığa vurmamıştı… İnsanların boyunlarına binmişti ifrit; kamçısını tam yüreklerinin başına indiriyor ve uzaklarda alayla göz kırpan yalancı hedeflere doğru dehliyordu onları…’”
***
Süleyman Karagülle, siyasetin ne kadar önemli olduğunu iyi biliyordu.
1960’ların sonunda Erbakan’ın başlattığı bağımsızlar hareketinde Aydın Bağımsız adayı olmuş ama bu hareketi düşüncelerini açıklamak için faydalı bir platform olarak görmekten öteye gitmemişti. Daha sonraki Necmettin Erbakan hareketlerinin hepsinde de aktif rol aldı. Bir gün kendisine milletvekili olmaktan bahsedince bunun kendisi için mümkün olmadığını, o yemini tasvip etmediğini açıkça söylemişti. Fakat siyaseti görüşlerinin duyurulması için olmazsa olmaz bir faaliyet olarak gördüğünü de her zaman zikretmişti.
Adil Düzen’i Necmettin Erbakan’a anlattı. Onu bir yere kadar ikna etti, fakat rahmetli Erbakan, sistemin bütünü yerine daha çok ekonomik esaslı kısımlarını kullandı ve onu ‘Adil Düzen’ adıyla popüler hale getirdi. Erbakan’a bu Adil Düzen konusunda en çok muhalefet edenin Oğuzhan Asiltürk olduğu o vakitler çokça konuşulmuştu…”
(Devamı var; bu vesileyle 24 Mayıs 2021’de vefat eden Süleyman Karagülle ve Prof. Dr. Necmettin Erbakan başta olmak üzere diğer hocalarımızı da anmış oluyoruz…)