Prof. Dr. Ahmed Tahir Satoğlu ağabeyimiz…-6
Önceki yazılarla birlikte okunmasını tavsiye ederek kaldığımız yerden devam...
Her yönüyle örnek bir insan; Ahmet tahir Satoğlu
Birinci yazımın en başında da sözünü ettiğim, Fehmi Koru’nun hemen vefat sonrası yazdığı 24.04.2025 tarihli ve “Her yönüyle örnek bir insanı kaybettik; Ahmet Satoğlu’nu…” başlıklı yazısı ile Ahmed Tahir Satoğlu Ağabeyimizi anmaya devam…
“Ülkede öğrenci hareketlerinin en yoğun olduğu bir dönemde Milli Türk Talebe Birliği’nin (MTTB) İzmir’deki başkanı olarak görev yaptığım için biliyorum; o dönemde üniversitede kapısını çalabileceğimiz pek az hoca vardı.
Tıp Fakültesi’nde (İzmir’de, Ege Üniversitesi’nde) yalnızca iki hoca: Prof. Ahmet Tahir Satoğlu ile Prof. Saffet Solak…
Evinde veya üniversitedeki odasında ziyaret ettiğimde dinlediğim sağduyulu görüşlerini, Dr. Baha Kitapçı’nın başkanı olduğu Türk Ocağı’ndaki haftalık konferanslarda daha geniş kitlelerle de paylaşırdı Ahmet Ağabey…
Yakın görüşte olan insanların bir arada yaşamasını sağlayacak bir proje olarak Süleyman Karagülle öncülüğünde başlayan Akevler’in (Akevler Kredi ve Yardımlaşma Kooperatifi Kurucu Başkanı / RNE) kurucu kadrosundaydı. Az bilinir: Akevler’in ilk başkanıydı Ahmet Ağabey; ilk yapılan binaya en önce taşınan da yine o olmuştu…
Cenazesi Akevler’den alınıp namazı Akevler’e komşu İlahiyat Fakültesi yanındaki Hacı Fatma Tatari Camii’nde kılındı. Muazzam bir kalabalığın omuzlarında musalla taşından alındı ve sevgili eşi Binnaz Hanım’ın daha önce defnedildiği Urla/Kuşçular’daki Akpınar Kabristanı’nda toprağa emanet edildi.
Kız kardeşinin oğlu Abdullah Gül oradaydı, oğlunun kayınpederi -dünürü- Beşir Atalay da… Erkek-kız çocukları, torunları, damatları, akrabaları ve geniş ailesinin fertleri olarak onu son yolculuğuna uğurladık.
Kendisi benim için her zaman “Ahmet Ağabey” idi. İzmir’deki ilk gençlik günlerimde en sık gördüğüm ve nasihatlarından yararlandığım bilge kişiydi.
Yurt dışı günlerimde bile ilgisini eksik etmedi. Harvard’da yüksek lisans yaparken burs sağlamada referanslarımdan biri o olmuştu.
Tıp eğitimini İstanbul’da aldığı 1940’lı yıllarda içinde yer aldığı entelektüel çevre ile İzmir’e taşındıktan sonra da bağlarını koparmamıştı. O çevrede Necip Fazıl da vardı, Nurettin Topçu da, İbnülemin Mahmud Kemal İnal da… Muhafazakâr kesimin önemli isimleri, ona danışmak için yollarını sıkça İzmir’e düşürürlerdi.
Kaç gencin eğitim hayatlarında yön gösterici olmuştur, kim bilir…
Oğulları ve kızlarından bilim yolunu izleyenler var, neyse ki…
Her ziyaretimde kütüphanesinde nedense benim dikkatimden kaçmış yeni bir yayınla karşılaşırdım.
Siyasete ilgisi?
Her dönemde onu saflarında görmek isteyen partiler olmuştu; uzak kaldığına göre, tabip olarak insanlara hizmeti siyasetten daha ön planda tuttuğu söylenebilir. Abdullah Gül’ün hayatındaki birkaç nirengi noktasından biri, hatta ilki olduğunu ise biliyorum.
Bazen keskin dönemeçlerde yazılarımla tavır belirlerken aklımdan mutlaka “Ahmet Ağabey olsa acaba nasıl tavır alırdı?” diye düşündüğüm olur.
Onun ufulü (vefatı), ülkemiz için de büyük kayıp…
Allah rahmet eylesin, mekânı cennet olsun…”
***
Not: ‘Akevler’, ‘Akevler Sitesi’, ‘Akevler Kooperatifleri’, ‘Akevler Adil Düzen, Adil Ekonomik Düzen, Adil Dünya Barış Düzeni, Adil Düzene Göre İnsanlık Anayasası’ vs. çalışmaları denildiğinde; Prof. Dr. Ahmed Tahir Satoğlu ile birlikte, ağabeyi Nazif Satoğlu ve Süleyman Karagülle de akla/hatıra gelmekte; onları da anarak devam edeceğiz…