İstanbul - Kudüs (Gazze, Filistin, İsrail) - Mekke - 33
Önceki yazılarla birlikte okunmasını tavsiye ederek kaldığımız yerden devam…
Gazze’ye şu ana kadar 3 Hiroşima! Amerika’daki Kızılderilileri soylarını yok eden, Japonya’ya 2 Hiroşima atan, insanlığı sömürmeye devam eden ABD ile nereye kadar?!.
Avrupa'da bazı kiliseler Gazze'deki katliam yüzünden Noel kutlamalarını iptal ederken, bazı Yahudi hahamlar İsrail yönetimini eşkıyalıkla suçluyorlar. Bu daha başlangıç…
Bugün bana ulaşan iki makale başlığı: 1) Türkiye kendi millî ekonomik modelini geliştirmedikçe bağımsız bir ülke olamaz... 2) Fıkıh ve Cihad Olmadan Tasavvuf Olmaz…
Filistin’i bir de TÜBİTAK'ta program koordinatörü olan Gazzeli mühendis Dr. Nihad Abunasser’dan dinleyelim: “Filistinliler, Filistin'i bir gelin olarak gördüler. Çok güzel bir gelin ama zorbalık yapılarak başkasıyla evlendirilmek isteniyor. Evet, zalimlerin, canilerin göz diktikleri coğrafya bir toprak değil, güzel bir gelindir. Süslü bir gelindir. Bu gelini güzelliği ve çekiciliği ile elde edemeyenler uzunca bir süredir tecavüz yönetimini kullanıyorlar! Affınıza sığınıyorum, ancak dünyanın gözü önünde ağzı salyalı İsrail'in gerçekten tecavüzüne maruz kalıyor bu gelin. Bu gelinin tülleri altında yaşayan her bir çocuk ya da yetişkin her an öleceğini bilerek yaşıyorlar. Bu gelini korumak için ölümü seçmiş durumdalar. Binlerce çocuk katlediliyor bu gelin için. "Sizlerden tek isteğimiz; bu geline göz diktirtmeyin!”
40 yıl önce genç yaşta vefat eden Prof. Dr. Erol Güngör şöyle demiş: “Avrupa Ortak Pazarının kuyruğu mu, yoksa Ortadoğu’nun başı mı olacağız? Bize düşman olan ve düşman kalacak olan bir medeniyetin çöpçülük hizmetini mi, yoksa kendi medeniyetimizin öncülüğünü mü yapacağız? Türk münevveri bu konuda derhal bir karar vermelidir.” Derhal…
Yaşar Süngü bugünkü yazısına şöyle başlamış: “Gazze’de yapılan insanlık dışı vahşet, din, dil ırk demeden merhamet sahibi bütün insanları aynı safta buluşturdu. Yani safların netleştiği yeni bir dünya düzeni kuruluyor. Peki o zaman soralım; İnsanlık, bütün dünyanın gözü önünde çocukların, kadınların, sivillerin katledilmesinin meşru sayıldığı yere nasıl geldi?”
Gazze okumalarımdan bugün aktaracaklarım bu kadar!
Gazze için de “çare ve çözüm” içerikli haftalık “Adil Düzen” seminerlerimizdeki çalışmalarımızdan derlediğim aynı zamanda “Yeni Anayasa” da içeren notlarla devam…
“Erbakan Hocamız ile yaptığımız Adil Düzen çalışmalarında bir devlette var olması gereken özellik ve görevleri bu vesileyle bir kere daha hatırlayıp hatırlatalım…
Adil Düzen Anayasası’nda Devletin Temel Özellikleri ve Görevleri:
1) Devlet refah, güvenlik ve barış ortamını sağlamalı ve böylece maddi ve manevi ihtiyaç ve sıkıntıları gidermelidir. 2) Devlet kuvveti, imtiyazı, çoğunluğu ve menfaati değil, gerçek hak anlayışını üstün tutmalıdır. 3) Bu doğrultuda ütün insanların doğuştan eşit olarak sahip oldukları haklar: a) Yaşama hakkı, b) Irz, nesep, namusun korunması hakkı, c) Mülkiyet hakkı, d) Aklın korunması hakkı, e) İnancın korunması hakkı.
Hürriyetler ile devam edelim: a) İfade hürriyeti, b) Öğrenim hürriyeti, c) Örgütlenme hürriyeti, d) İnandığı gibi yaşama hürriyeti, e) İbadet hürriyetidir.
İnsanın inandığı gibi yaşama ve ibadet hürriyetinin içinde yer alması gereken en önemli hak olan “hukuk seçme hürriyetinin” tesis edilmesine yani herkesin kendi hukukları çerçevesinde temel insan halklarına zarar vermeyecek yani ifsadı oluşturmayacak şekilde yaşamalarının temin edilmesine, “çoklu sözleşmeler” düzeninin oluşturulmasına imkân verilmesi en önemli insan hakkını teşkil eder. Bunun için toplumlara huzur ve refah getirecek anayasaların “Çok Hukuklu Sistem”e uygun anayasalar olması gerekmektedir.
Ayrıca; 1) Sözleşmeler gereği doğan hakları, 2) Adalet gereği doğan hakları, 3) Emekten kaynaklı olarak doğan hakları devlet korumalıdır. 4) Devlet rasyonel olan bir düzenin yürütücüsü olmalıdır. 5) Devlet kuvvetlerinin işleyişinin doğal kanunların işleyişine uygun olması gerekmektedir. Bunun için, devlet kuvvetlerinin ve bu kuvvetlere bağlı kurumların işlevleri tanımlanırken doğal bir işleyişe sahip olan insanın meziyetleri, ruh ve beden arasındaki ilişki sistemi model alınmalıdır.” (Devamı var)