Selamün aleyküm hocam. Size bir kaç farklı sorum olacak, şimdiden çok teşekkür ederim.
Ben 24 yaşında üniversite mezunu bir bayanım. Geçen sene mezun oldum, kpss’ye hazırlandım ama istediğim puanları alamadım pek, mülkiyede işletme okudum, a grubundan girdim sınava, devlette çeşitli bakanlıklara girmeye çalışıyorum. Yalnız bu süreç beni çok yordu, sürekli ders çalışmaktan ve mezun oldum olalı evde oturmaktan psikolojim bozuldu. Ayrıca bir bayan için yanlış bölümü okuduğumu da çok sonradan fark ettim. Hocam çok pişmanım, öğretmenlik, doktorluk vs okumadığım için. Çünkü benim alanım olan işletme, ekonomi, finansla ilgili kurumlar hep erkek ağırlıklı. Çok korkuyorum iş ortamında harama girmekten. Çalışmak zorundayım, ailem yıllarca beni okuttu, kendimi borçlu hissediyorum onlara karşı, zaten hala işe giremediğim için üzerimde bir baskı da var. Bunalımlara sürükleniyorum. İşe girsem bile 40 yıl sevmediğim bir işi yapmaktan, erkeklerle sürekli muhatap olmak zorunda kalmaktan çok ama çok korkuyorum. Bana yardım edin ne olur, günaha girmeden çalışabileceğim, bereketli paralar kazanabileceğim ve zevk alacağım bir iş için Allah'ıma nasıl dua etmeliyim? Bunun için özel dualar var mıdır?
Hocam, bu genç yaşımda sürekli sağlık sorunlarıyla uğraşıyorum. Bacaklarımda lipödem denen ve çaresi Türkiye’de olmayan ve çok pahalı ameliyat gerektiren bir hastalık var. Boynumda eğrileşme düzleşme var, sürekli kendimi halsiz yorgun hissediyorum, stresten her tarafım ağrıyor, kendimi çoğu zaman iyi hissetmiyorum. Sürekli ders çalışmanın ve hala işe girememenin verdiği stres sağlığımı da mahvetti, hep olumsuz düşünür oldum, motivasyonumu kaybettim hayata karşı. Sağlık sorunlarım için nasıl dua etmeliyim hocam?
Bismillâhirrahmânirrahîm.
Değerli kardeşimiz, öncelikle şunu açıklama ihtiyacı hissediyoruz. Biz, bize danışan bütün kardeşlerimizin sorunlarını kendi sorunlarımız gibi görmekte ve bunlara en uygun ve doğru çözümleri geliştirmek için çaba sarf etmekteyiz. İnsanların sorunları içinde bulunulan hayattan veya diğer insanlardan kaynaklanmakta olduğu gibi, yine insanın bizzat kendisinden veya kendi tercihlerinden kaynaklanmaktadır. Burada biz kardeşlerimizin nefislerinin hoşlarına gidecek sözler söyleyebiliriz, kimsenin hoşuna gitmeyecek şeyler söylemeyebiliriz. Fakat bu tavır doğru olmaz. Zira, zaten herkes nefsinin hoşuna gidecek olan yolda gittiklerinden dolayı bu çeşit sorunlar karşılarına çıkmakta değil midir? Kimse nefsine hoş gelmeyecek şeyleri yapmak istemez. İnsanların sorunlarının bizzat kaynağı, insanların nefislerinin kendilerine güzel gösterdiği yolda gitmeleridir. Ama bu yol doğru bir yol değildir. İslam’ın bize gösterdiği dosdoğru yolda gitmez isek, hayatımızdaki sorunlar hiç bitmeyecek, yeni sorunlar oluşmaya devam edecektir. İşte bundan dolayı, burada size karşı da dürüst davranacak ve Kur’an ve İslam kaynaklı doğru olduğuna inandığımız düşünce ve yorumlarımızı sizlerle paylaşacağız. Baştan söyleyeyim, bunlar sizin ve pek çok kişinin nefsinin hoşuna hiç gitmeyecek. Bundan dolayı sizden şimdiden özür dileyelim. Ama doğruları söylememizin de Allah’ın emri olduğunu hatırlatırız. Bizden de bundan başka bir tavır beklenmemesi gerekir. Bu açıklamadan sonra gelelim meselenin özüne:
Allah Hazreti Adem’i (as) kendisine halife olsun diye yaratmıştır. Bakara suresi 30. ayette bu husus açıkça beyan edilmektedir. İlk insan ve ilk peygamber Hazreti Adem’dir. Daha sonra Allah Hazreti Adem’e eş olsun diye Hazreti Havva validemizi yaratmıştır. Bu husus da Nisa suresi 1. ayette, A’raf suresi 189. ayette ve Zümer suresi 6. ayette açıkça beyan edilmektedir. Bu ayetlere baktığımızda göreceğiz husus, Hazreti Havva validemizin bizzat Hazreti Adem babamıza eş olsun diye yaratıldığıdır. Ayrıca Hazreti Havva validemizin ismi Kur’an’da bizzat geçmemekte, yalnızca Adem’in eşi şeklinde geçmektedir. Özetle; Hazreti Adem Allah’ın yeryüzünde halifesi olarak yaratılmıştır, Hazreti Havva ise bizatihi Hazreti Adem’in eşi olarak yaratılmıştır. Bu husus iyice anlaşıldı mı? İsteyen zikrettiğimiz ayetlere tekrar tekrar bakabilir.
Hazreti Adem bütün insanlık için bir numunedir. Yani insan Allah’ın yeryüzünde halifesidir. Bunun için tabii ki iman etmiş olmak ilk şarttır. Hazreti Havva da yine bütün kadınlar için numunedir. Yani nasıl ki Havva Adem’in eşi olmak için ve eşi olarak yaratılmışsa, işte aynen bunun gibi yaratılmış olan bütün kadınlar da yine bir erkeğin eşi olsun diye yaratılmıştır. Yani, nasıl ki insan Allah’a halife olsun diye yaratılmışsa, yine aynen bunun gibi kadın da eş olsun diye yaratılmıştır. Aslında erkek ve kadın ikisi birlikte bir bütündür. İkisinin birlikte oluşturduğu bütün Allah’ın halifesi olacaktır. Kur’an’da bu husus Bakara suresi 187. Ayette “kadınlar sizin örtünüzdür, siz de onların örtülerisiniz” şeklinde açıklanmaktadır. İkisinin birlikte oluşturduğu halifeliğin çeşitli vazifeleri vardır. Bunların bir kısmı erkeğin eline bakmakta, bir kısmı ise kadının eline bakmaktadır. Bu yüzden aralarında akıl-mantık gereğince medeni bir şekilde işbölümü yapılması gerekmektedir. Mesela erkek çocuk doğuramaz, çocuğu doğurmak kadının vazifesidir. Aileye bakmak da erkeğin vazifesidir. Bu hususlar Kur’an’da açıkça bildirilmiştir. Bu hususun da iyice anlaşılmasını ümit ediyoruz. Zaten her başarılı erkeğin arkasında bir kadın vardır atasözümüz meşhurdur. Hazreti Adem’in halifeliğinin sırrı da burada yatmaktadır. Adem’in arkasında Havva vardır, ilk insan ve ilk peygamber olmak gibi büyük bir sorumluluğun üstesinden ancak Havva’nın yardımıyla gelebilecektir ve gelmiştir.
İşte, toplumda baş gösteren sorunların pek çoğu insanların böyle Allah’ın emirlerine ve ölçülerine riayet etmemeleri sonucunda ortaya çıkmaktadır. Günümüzde kadınlar erkek vazifelerine soyunmakta, iş hayatına balıklama atlamakta, ondan sonra da acımasız iş hayatında harcanmakta ve yazık olmaktadır. Halbuki Allah kadını bizzat eş olsun, anne olsun diye yaratmıştır, yukarıdaki ayetlerde bunu açıkça gördük. Aslında işsizlik diye bir sorun yoktur, eş ve anne olmaları gereken kadınların, erkeklerin işlerini ellerinden almaları sorunu vardır demişti bir eğitimci ağabeyimiz. Erkek rolünü üstlenerek iş hayatında bulunan bir kadın çok yıpranacak, çok yorulacak, hayatının pek çok kısmını zayi etmiş olacaktır. Bu arada esas vazifesi olan eşlik ve anneliği de layıkıyla yerine getirememiş olacaktır. Zira bir koltuğa iki karpuz sığmayacağı herkesin malumudur. İş yüzünden çocuğuyla ilgilenemeyecek, çocuklar anne sevgisi ve ilgisinden mahrum olarak orada-burada yetişecek, kadın da anneliği tam manasıyla yaşayamayacaktır. Halbuki çocuğun anneye, annenin de anneliğe ihtiyacı vardır. Bu vazifeler zamanında yerine getirilemeyince tren herkes için kaçmış olacaktır. Telafisi imkansız sonuçlar doğacaktır. Günümüzde de zaten bunun sonuçlarını yaşamaktayız.
Bu açıklamalardan sonra şimdi gelelim sizin şahsi sorunlarınıza:
Açıkçası, siz daha henüz iş hayatına başlamadığınız halde bu kadar maddi-manevi yıpranmışsınız. Aslında daha hiç bir şey yaşamamışsınız. Bir de iş hayatında yaşayacağınız zorluklar, sıkıntılar, stresler, maddi-manevi eziyetler ve zikredemeyeceğimiz başka türlü hadiseler yüzünden yaşayacaklarınızı düşündükçe, sizin için gerçekten çok üzülmekteyiz. İş hayatı çakallar-kurtlar sofrasıdır. Bu sofrada aslında kadının yeri yoktur. Kadının yeri evidir, eşinin ve çocuklarının yanıdır. Kadının gerçek makamı anneliktir. Günümüzde İslam’a uymayan yanlış telakkiler yüzünden hemen herkes böyle yanlış yorumlara takılıp kalmakta, yanlış hareket etmektedir. Tabii bunları derken, İslam’a göre kadının iş hayatında mutlaka bulunması gereken bazı mevzileri kastetmiyoruz. Onlar konumuz ve bahsimiz dışındadır. Bizim derdimiz, okumayı-tahsili yalnızca iş hayatına endeksleyen, yalnızca çalışmak için okunmuş olunacağını varsayan çarpık anlayışadır. Oysa insan ilk önce kültürlü bir fert, kültürlü bir ümmet, kültürlü bir insan, kültürlü bir eş ve kültürlü bir anne-baba olmak için okuyacaktır. İslam’a göre evin rızkından baba sorumlu iken, anne de çocukların eğitiminden sorumludur. Bunların birinin aksaması sorumsuz nesiller yetişmesine yol açacaktır ve açmaktadır. İşte siz de gerçekte aileniz-yuvanız ve çocuklarınıza harcamanız gereken yıllarınızı işe yaramayacak bir tahsil için ve sizi çok daha fazla yıpratacak-yoracak bir iş hayatına götürecek sınav için harcamışsınız. Bunu da iyice anlamış olalım.
Bizim size tavsiyelerimiz; öncelikle kendinizi ailenize karşı borçlu olarak görmekten vazgeçmenizdir. Bu onların vazifesi idi, onlar bunu bir şekilde yerine getirmiş oldu. Şimdi ise, artık yaşınız geçmekte olduğundan, bir an önce evlenmeyi ve yuvanızı kurmayı gündeminize almanızdır. Bu husus işe yerleşmenizden çok daha önemlidir. Ama ben okudum, tahsil yaptım diye düşünmeyiniz. Önce Allah’ın izniyle bir yuvanızı kurunuz, ondan sonra gelecek durumlara göre hareket edersiniz. Çünkü kendinizi borçlu sayarak gidecek olursanız daha uzun yıllar evlenme imkanını bulamayacaksınız. Hayırlısıyla önce bir evlenin, ondan sonra eşinizle birlikte nasıl yapacağınıza karar verirsiniz.
Rahatsızlığınız hususunda ise; bu hastalık (lipödem) genetik temelli bir hastalıkmış, bunu öğrendik. Peki o zaman acaba annenizde veya başka bir yakınınızda da bulunmakta mıdır? Eğer genetik olduğu halde annenizde bulunmuyorsa, anneniz anneliği yaşamış olduğundan olabilir mi? O halde sizin de bir an önce anne olmanız gerekmektedir. Allah2ın izniyle belki o zaman hastalığınız duraklayacak, ilerlemeyecektir. Herhalukarda Allah’tan sizler için acil şifalar dileriz. İş hayatına dahil olmaya endeksli bir yaşam hedefinin, sizin böylesine stresli ve bu kadar rahatsız bir yaşam sürmenize yol açtığını düşünüyoruz. Bunların hiç birine gerek bile yoktur. Siz yaratılışınızın gereği olan eşlik ve anneliğe odaklanınız, bunun güzel sonuçlarını göreceksiniz. Hadiseleri oluruna bırakınız, doğru hareket tarzları belirleyiniz, evliliğin hayatınızın en mühim önceliği olduğunu unutmayınız. Allah’a emanet olunuz.