Aile ve memleket meselelerinin müzakere edildiği bir grupta değerli bir öğretmen kardeşimiz şunları paylaştı:
“Bir sene sonra bugün ilk kez 11. sınıfta derse girdim. 18 kişilik bir sınıfta 2 tane son derece garip delikanlı oturuyordu. Kimse onları garipsemiyordu. Kimse onlara acayip bakmıyordu.
Belki ben yanılıyorumdur. Müslüman kesimin üzerimize üzerimize gelen çığı gözlerini kapatarak yok etmeye çalıştığına dair bir hissiyatım var. Keşke rahatsız olmayı becerebilsek. Keşke devletin gençleri yönlendirme, özendirme faaliyetlerine karşı bir hassasiyet var edebilsek.
Eğer görmezsek, duymazsak, işitmezsek torunlarımızı koruyabileceğimizi düşünüyoruz. Bu öyle bir şey değil. Bu yerel bir şey değil. Bu bizim hükümetimizle ilgili bir şey de değil. Belki ben yanılıyorumdur. Allah doğruyu bilir. Hakkınızı helal edin.”
Yine velûd bir araştırmacı yazar olan değerli Fehmi Demirbağ alttaki linkteki röportajıyla yine bu konuya ehemmiyetle dikkatlerimizi çekmektedir:
https://m.yeniakit.com.tr/haber/demirbag-escinsellik-yeryuzunun-gelmis-gecmis-en-buyuk-felaketi-581703.html
Mesele bu kadar vahim ise, Müslümanların bütün çocuklarını kanunların elverdiği en kısa ve en yakın zamanda ve EN ERKEN YAŞTA MUTLAKA EVLENDİRMELERİ GEREKMEKTEDİR. Zira evlenenler birbirleri için koruyucu birer örtülerdir, ayet böyle bildirmektedir.
Bunun, söylediğimiz bu yol dışında başka bir kanuna uygun çözümü yoktur. Kanunsuz çözümler ise bizler gibi barış insanlarına uygun değildir.
Yine bu hususlarda çeşitli mecralarda ve haber sitelerinde paylaşılan her bir mevzu ve haber yine bizim dediğimiz; Müslümanların bütün çocuklarını kanunların elverdiği en kısa ve en yakın zamanda ve en erken yaşta mutlaka evlendirmeleri gerekmektedir hükmünü haklı çıkarmaktadır.
Zira, bilumum ins ve cin şeytanlarının yapmak istedikleri, ayette geçtiği gibi harsı ve nesli, yani ürünü, ekini, üretimi ve insanların neslini, geleceğini bozmaktır. Bunun için üremeyen insan modeli, cinsiyetsiz insan modeli geliştirmişlerdir.
Bunlara inat, her bir şuurlu insan bir an önce aile kurmalı ve çok sayıda evlat-nesil yetiştirmelidir. Başka yolu yoktur... Hatta bu şekilde davranmak ne şekilde bir inanç taşıdığına bağlı olmaksızın vicdan sahibi her insan evladı için şarttır. Zira, bütün insanlık tehlikededir.
“Peki ama genç evlilik mağduriyetleri diye bir mevzu var, genç yaşta çocuklarımızı evlendirmek onları mağdur etmeye yol açmaz mı?” diye bazılarının aklına şeytanın soktuğu bir fikir var.
"Genç Evlilik Mağduriyetleri" deyince, sanki genç iken evlendikleri için bu evlilikten dolayı mağdur olmuşlar anlamı çıkıyor. Oysa, genç iken fuhşa kaymamak için evlenip de yuva kuranları mağdur eden, cezalandıran çarpık ve sakat bir sistemin mağdurları ve kurbanlarından bahsediyoruz... Hatta öyle ki, bu sistem sadece genç evlenenleri değil, bütün evlenenleri mağdur ediyor, cezalandırıyor. Öyle değil mi?
Nikâhsız, kanunsuz, kuralsız, gayrimeşru bir şekilde ilişkinin her türlüsünü ve üremeye yaramayan her türlü ilişkiyi serbest bırakan, hak ve hürriyetlerin mahsulü sayan; ancak namusuyla, şerefiyle, kurallar dâhilinde ailesini kurup insanlığa ve topluma faydalı nesiller yetiştirmeye matuf meşru evlilikleri yasaklayan ve cezalandıran bir dünya sisteminden, bir müesses nizamdan bahsediyoruz. Ama bunda da herkesin, hepimizin kabahatleri bulunmaktadır.
Oysaki bütün veriler evliliğin ne kadar genç yaşta yapılırsa o kadar uzun ömürlü ve mutlu olduğunu göstermektedir ki, eski büyüklerimizin ömür boyu süren mutlu evlilikleri işte öyledir... (Bakınız: TÜİK boşanma verileri, yalnız bunları sağlıklı tahlil etmek şartıyla)
Yukarıda dikkat çektim ama önemine binaen tekrar söylüyorum:
Hem bu öğretmen kardeşimizin ve hem de Fehmi Demirbağ beyin önemle zikrettiği ve insanlığa kasteden bu soyu olmayanlara karşı, kanunlar dâhilinde şu anda yapabileceğimiz şey, atılabilecek en somut adım,
Aile, Nesil, Vatan, Millet ve bizi biz yapan bilumum mukaddesat davasına sahip çıkanlar olarak, bir an önce, kanunların elverdiği ölçüde yaşı tutan bütün çocuklarımızı evlendirme seferberliğini toplumda ve hatta dünya çapında HEMEN ŞİMDİ başlatmamızdır. Bu teklifi iyi anlamaya çalışalım lütfen.
Gerekçe: Evlenen insanlar evlenmekle cinsel kimliklerini netleştirmiş ve buna sahip çıkmış olmaktadırlar. Allah Kur’an’da "eşleriniz sizin için örtüdürler, siz de onlar için örtüsünüz" buyurmakta, nikâhın insanı koruduğuna dikkat çekmektedir. Zaten bilumum şeytanlar da bu yüzden nikâha düşmandırlar.
Mademki ailemize ve Allahın bahşettiği cinsel kimliğimize karşı mücadele vermektedirler. O halde bizler de bunlara sahip çıkarak, netleştirip neslimizi çoğaltarak karşı mücadelemizi vermeliyiz.
Akılca, mantıkça, izan ve insafça ve dahi İslamiyet’çe merdud olan her türlü şartlanmışlıklarımızı artık bırakalım. Allaha göre evlenmek ve aile kurmak için akıl baliğ olmak ve mecnun-deli olmamak dışında herhangi bir şart yoktur.
"İçinizden bekârları evlendirin. Eğer fakir iseler Allah onları kendi fadlından-rahmetinden zenginleştirir." ayeti kerimesi bunu açıkça ifade etmektedir.
Artık bütün cahiliyye şartlanmışlıklarımızı bırakmak zorundayız, zira din de aile de nesillerimiz de elden gidiyor....
Allah Resulü buyuruyor; bir kişinin yediği ile iki kişi de doyar diye. Bunun gibi bir kişinin uyuduğu döşekte iki kişi de uyuyabilir.
Elhasıl, hiç kimse sokakta ve açıkta (normalde) olmadığına göre, bir kimsenin nikâhlanıp helalinden eş edinmesi kadar doğal ve kolay bir şey olamaz, beraberce yer, beraberce uyurlar. Bize düşen kafamızı değiştirmektir.
Tüm bunlarla birlikte elbette sair diğer mücadeleleri de verecek, çarpık-yamuk kuralları ve kanunları da değiştirtmeye, millete uygun hale getirmeye çalışacağız..
Bunun başka bir yolu yoktur...
Tabii bir de bugüne kadar geçmişte yapılan yanlışlar için Allahtan af-mağfiret dilenmeleridir.
“Bir topluluk kendi özünde olanı değiştirmedikçe Allah o toplumu değiştirmez.” Allah sonumuzu hayreylesin…
Wesselam...