Kapitalizm, Komünizm ve Adil Dünya Düzeni-1
Bugün de “gerekçe” mahiyetinde yazacaklarım olacak…
Bugün de yazacaklarım bundan önceki “Eğitim, Ekonomi, Seçim Havası ve ‘Adil Düzen’” başlıklı makalemde ve ondan öncekilerin de devamı mahiyetinde olacak…
Bundan önceki “gerekçe” merkezli yazılarımızı okumayanlar onları da okumalı ki, meramımız ve meselelerimiz daha iyi anlaşılsın ve yapılması gerekenlerle ilgili gerekli irade oluşsun, vakti geldiğinde de yapılması gerekenler vakit kaybetmeden yapılsın.
Malum olduğu üzere, kapitalizmin yani müesses faizli zalim dünya düzeninin sebebiyet verdiği “Sosyal Tufan” seviyesindeki krizler devam ediyor...
Kapitalist ekonomik sistemin oluşturduğu dengesizlikler giderek derinleştikçe ve hep hatırlattığım üzere sürekli olarak derin krizlere neden olmakta.
Bugün hem ülkemizde hem de bütün dünyada yaşanan süreçlerde olduğu gibi krizlerin küresel etkileri olağandışı boyutlara ulaştığında ise ekonomik sistemin temel ilkelerine aykırı politikalarla sistemin devamlılığının sağlanması hedeflenmekte.
Mevcut ekonomik ve sosyal sistem veya sistemler insanlığı sürekli tekrar eden krizlerle yüz yüze bırakan doğası gereği tıkanmış ve sürdürülebilirliğini yitirmiştir.
Sömürü Sermayesi mensubu küresel elitlerin yeni bir başlangıç ile bütün ekonomik ve finansal sistemi sıfırlama arayışı içerisinde olması da bu durumun açık göstergesidir.
Gelinen noktada küresel anlamda yeni bir sisteme geçiş kaçınılmaz görünmektedir.
Hep hatırlattığımız üzere; nizam, düzen, sistemin olarak kuvveti üstün tutan zihniyetinin ürünü olan bu sistem söz konusu.
İşte bu sistem, mevcut sömürü ve dengesizliği daha da artıracak bir sistem olması durumunda, insanlık çok daha derin krizlerle karşı karşıya kalacaktır…
Adil Düzen çalışanları olarak biz bunu hayatımızın dinî-ilmî-iktisadî-idarî/siyasî dört yanını “Sosyal Tufan” seviyesindeki sorunlara sebebiyet veren bir sistem olarak tanımlıyor ve her vesileyle bu uyarımızı tekrar ediyoruz...
Hakka, adalete, adil paylaşıma dayalı yeni bir sistemin ortaya konulması gereklidir ve böyle bir sistem ise ancak Allah’ın ortaya koyduğu hudutlar çerçevesinde kurulup geliştirilebilir ve insanlığın istifadesine sunulabilir.
Hakka ve adalete dayalı yeni bir sistemin bütün insanlığa kurtuluş reçetesi olarak “Adil Dünya Düzeni” seviyesinde sunulması, günümüz Müslümanlarının hem dünya hem de ahiret saadeti için en önemli sınav niteliğindedir.
Kapitalizmden komünizme geçmemiz ve komünizmin yani sömürü sermayesinin bu gibi sistemleri kullanarak yaptıklarını tekrar tekrar hatırlamamız gerekiyor.
Komünizmle yönetilen o zaman adına Yugoslavya denilen ülkede dünyaya geldim ve Türkiye’ye hicret etmemize kadar çocuk olsam da o zalim sistemin zulümlerini yaşadım…
Sömürü Sermayesi tarafından “Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği (SSCB)” ismiyle -vakti gelince ya da ömrünü tamamlayınca yıkılması kaçınılmaz olan- bir sistem kurulmuştu. Kurulan bu sömürü düzeninin Sömürü Sermayesi’ne hizmet edebilmesi için önce yaşaması, sonra silah olarak kullanılması gerekiyordu.
Komünizm, istendiği zaman fişi çekilince yıkılacak ama o zamana kadar Batı dünyasına büyük tehdit yaratacak kâğıttan bir kaplan mesabesindeydi ve Amerikalı Yahudi bankerlerin desteği ile kurulmuştu; bu arada Avrupalı Yahudi bankerler de görevleri icabı olarak yeni kurulan komünist rejime destek çıkmışlardır.
Birinci hedef 2. Dünya Savaşı’ndan sonra gerçekleşmiştir. Sovyetlerin işgal ettiği Doğu Avrupa ülkeleri ile Çin komünistleştirilmiştir. Özellikle Mao’ya darbeyi başarması için Moskova üzerinden ciddi para yardımı yapılmıştı. Komünizm demek halkı mülksüzleştirmek demekti. Komünist yapılan Doğu Avrupa ülkeleri ile Çin’deki Sömürü Sermayesi’ne rakip olabilecek yerli ve milli sermaye mülksüzleştirildi, yani tarla sürülerek yabancı otlardan arındırıldı ve tekrar ekim için nadasa bırakıldı... (Devamı var…)