Orman yangınları; önce teşhis, sonra tedavi…-7
Orman yangınları da hayatımda çok önemli yerleri olan Süleyman Karagülle ve Necmettin Erbakan hocalarımı hatırlamama ve anmama vesile oldu…
Orman yangınları gibi bir musibet -ve elbette hep hatırlattığım üzere- hayatımızın dinî, ilmî, iktisadî, idarî/siyasî alanlarındaki “sosyal tufan” seviyesindeki sorunların çare ve çözümünde yarım yüzyılı da aşan zamandan beri sürdürdüğümüz çalışmalarımızda daima teşhİs ve tedavİ metodunu uyguladık; halen de uygulamaya devam ediyoruz…
Orman yangınları her yıl ülkemizde her zaman var olduğu gibi bundan sonra da var olmaya devam edecek; bundan dolayı bizim teşhis ve tedavi çözümlerimiz de devam edecek…
Orman yangınları ile ilgili olarak Üstadım ile önce 16, sonra 9 yıl önce, o yıllardaki orman yangınları vesilesiyle yazdığımız teşhis ve tedavi merkezli bir derleme sunacağım…
“Bismillah…” diyelim ve başlayalım…
(KUR’AN VE İLİM SEMİNERLERİ-318, ADİL DÜZEN DERSLERİ-148, İstanbul, 19 Ağustos 2005, Cuma Günleri İslam Medeniyeti Vakfı’nda Yapılan Üsküdar Programı. Bu çalışmamız seminere katılan arkadaşlarımızla Selahattin Öztürk ve Reşat Nuri Erol tarafından değerlendirecektir.)
ORMAN YANGINLARI
Allah insanları doğal afetlerle boğuşmak ve gerekenleri yapmak üzere var etmiştir. Bunlar doğal dengenin gereğidir. Bunlarsız kâinat olmaz mıydı? İnsansız kâinat da olabilirdi ama bizi ve kâinatı var eden Allah dünya düzenini böyle yaratmış. Bizim doğa kanunlarını değiştirme gücümüz yoktur. Biz doğanın kanunlarına uyarak yaşarız. Bu bizim kaderimizdir. Memnun olsak da olmasak da bu böyledir. Zelzele, sel, yangın, hastalık, kazalar doğal afetlerdendir. Bunlara karşı; afetleri önlemek, afetlerin zararlarından korunmak, afetlerde dayanışma ve afetlerden yararlanma olmak üzere dört çeşit davranışlarımız olabilir.
Şimdi bunlardan sadece orman yangınlarını ele alarak bu tedbirler üzerinde duralım:
Orman yangınlarının çıkmasını nasıl önlerİz?
Bunu gerçekleştirmek için dört tedbirimiz vardır.
a) Orman yangınları ağaçlardan kopan yaprak ve dalların tutuşması ile olur. Yaş yaprak veya ağaç kolay kolay tutuşmaz. O halde ormanları kırılmış, devrilmiş, hastalanmış dal ve yapraklardan ayıklamamız ve temizlememiz gerekir. Bu ayıklama ağaçların altını temizleme ve budama hem orman yangınlarını önler hem de ormanların daha gür ve sağlam büyümelerini sağlar, ormanlarımızı hastalıklardan korur.
b) Ormanlarımızdaki ağaçların altını her türlü hayvanların ve özellikle de keçilerin dolaşabilecekleri hâle getirip otlamalarına imkân vermek gerekir. Böylece otlar daha kurumadan bu hayvanlar tarafından otlanacağı için ormanlarımız yangından korunmuş olur. Ayrıca ormanların otlar arasında boğulması da önlenir. Otlayan bu hayvanların et ve sütleri çok kıymetlidir çünkü hormonsuz ve ilaçsız et ve süttür; bunlardan adeta ilaç mesabesinde çok değerli et ve süt ürünleri elde edilebilmektedir. Hayvanlar otlarken ayrıca buralara dışkılarını bırakacaklarından ormanlar gübrelenmiş olur.
c) Ormanları sulamak da yangınları önleyen en kesin yoldur. Yaş veya ıslak orman artıkları kolay kolay yanmaz. Ülkemizde her yörede ya yerüstü veya yeraltı suları her yerde mevcut olduğu için yangın mevsimlerinde ormanlar sulanabilir. Ayrıca kış mevsiminde yağan yağmur ve kar sularını toplayacak göletler oluşturulur. Bunları yapmak için rüzgâr enerjisinden, güneş enerjisinden, akarsu enerjisinden, hatta orman artıkları enerjisinden ve diğer enerji kaynaklarından yararlanılabilir. Bu sulama ayrıca ormanların son derece süratli ve sağlıklı gelişmesini sağlar, kendi kendisini daima finanse eder.
d) Orman yangınlarını önlemenin diyebiliriz ki çok ama çok önemli tek çözümü ve çaresi, orman arazilerini küçük parsellere ayırıp özelleştirmedir, orman köylüsüne zimmetlemedir. Ormanlık vasfını koruma ve bakımını yapmak şartı ile ormanlar özel kullanıma verilir. Ormanlarımızda o parselden her şekilde sorumlu ve yükümlü olanlar ondan yararlanırlar ve aynı zamanda ormanı korurlar. (DEVAMI VAR)