Mısır’da olanlar ve alınması gereken dersler
Sömürü sermayesi tüm dünyayı dinsizleştirmek istemiş ve Osmanlı İmparatorluğu’nu yıktıktan sonra Osmanlı topraklarında dinsiz devletler kurmuştur. Bu “dinsizlik” saldırısına uğramayan devlet olmamıştır. Mesela, İran’da bu işleri Şah yapmak istemiştir. Mısır’da “sosyalizm” adı altında dinsizlik politikaları uygulanmıştır. Irak ve Suriye’de ise “Basçılık” adı altında dinsizleştirme ve İslâmiyet’ten uzaklaştırma rejimleri hükümran olmuştur.
Türkiye’de de benzer uygulama gerçekleşmiş ama Türkiye ve İran kendi devlet tecrübeleri ile bağımsız olarak dinsizlik furyasını sona erdirmişlerdir.
Osmanlı İmparatorluğu’na Birinci Cihan Savaşı’nda ilk önce Araplar ihanet etmiş ve karşı cephede yer almışlardır. Biz mağlup olduk ama Anadolu’muzu kurtardık. Özellikle o yıllarda hiçbir devletin iç işlerine karışacak hâlimiz yoktu. Sonrasında olanlar oldu. İşte, özetlemeye çalıştığımız yüz yıllık durumun devamı olarak olaylar devam ediyor…
***
Konumuz Mısır, gündemimiz Mısır, büyük sorunumuz Mısır, katliam Mısır’da...
Mısır’da dinsizlik politikalarına ve uygulamalarına karşı Müslüman Kardeşler (İhvan-ı Müslimin) direndi, 85 yıldan beri sürekli olarak mücadele etti, pek çok şehit verdi. Önce kral, sonra Nasır ve onun ardından gelen diğer diktatörler İhvan-ı Müslimin’e yapmadıklarını bırakmadılar. İhvan-ı Müslimin ise her şeye rağmen direncini ve varlığını sürdürdü.
Günümüze gelelim ve günümüze gelirken yazımızın başında andığımız sömürü sermayesini tekrar hatırlayalım; sermaye günümüzde ne düşünüyor ve ne yapıyor?
Sömürü sermayesi dünyadaki etkin güçlere meydan okuyor ve demek istiyor ki; ya beni dinlersiniz yahut Müslümanları ayağa kaldırırım, onlar sizleri yok ederler. Dikkat edilirse diktatörler devriliyor ve yerlerine Kemal Derviş gibileri getirilmeye çalışılıyor. Mesela, Mısır bağlamında bu ülkenin Kemal Derviş’i olarak Baradey örneğine dikkat; Mısır Cumhurbaşkanı yapılmak istendi, darbe sonrası Cumhurbaşkanı Yardımcısı yapıldı ama geçenlerde istifa etti! Baradey örneği bir zamanlar Türkiye’deki Kemal Deviş senaryosuna ne kadar da benziyor!
İşte…
Bu açıdan bakıp düşünelim…
Arap ülkelerindeki “ARAP BAHARI” budur.
Erbakan’a alternatif Türkiye’deki on yıllık “AK PARTİ İKTİDARI” da budur.
***
Her neyse…
Sonunda olanlar oldu ve Mısır’daki ilk demokratik seçimi İhvan-ı Müslimin kazandı.
Ne var ki “seçilmek” ayrı şeydir, “yönetmek, yönetebilmek” ayrı şeydir.
Diyelim ki sizi Mersedes bir otobüsün şoförü yaptılar. Eğer sizin gerekli bilginiz yoksa otobüsü süremezsiniz. Sürerken sağa sola çarparsınız, o zaman da sizi görevden alırlar.
İhvan-ı Müslimin “iktidar” oldu ama “muktedir” olamadı, sokak hareketleri başladı.
İhvan iktidarının bu hareketleri bastırması gerekirdi.
Yani Mısır’daki İhvan iktidarı geçenlerde Türkiye’deki iktidarın Taksim Gezi Parkı olayları sebebiyle yaptığını yapacaktı ama yapmadı, yapamadı veya yaptırılmadı.
Bu sefer ordu ihtarı çekti; ya gerekeni yap ya da ben gelir yaparım dedi.
Maalesef askerler geldi ve yapıyor; olanlar oluyor, Mısır kaynıyor...
Kaynamak ne demek; Mısırlılar birbirlerini katlediyor…
***
Başlık olarak ve en başta “Mısır’da olanlar ve alınması gereken dersler” dedik.
Bir makale boyutunda bu anlattıklarımızdan sonra, umarım ne demek istediğimiz az da olsa anlaşılmıştır. Açıkça belirtelim. Türkiye’deki AK Parti iktidarı da yıllardır benzer durumdadır. Irak, Suriye ve özellikle Mısır’dan sonra sıra Türkiye’ye gelecektir. Türkiye ile ilgili senaryolar hazırdır. Nitekim “EYLÜL SENARYOLARI” konuşuluyor ve yazılıyor. Mısır-Tahrir’de yapılanlar, Türkiye-Taksim’de prova edildi. Uyarıyoruz: AMAN DİKKAT!!!