723. Seminerden-3: İslâm’a dönüş devam ediyor
“İstiklâl Savaşı’nı yapan komutanlar Türk halkına İslâmiyet’i vaat ettiler ama zafer kazanıp iktidar olunca dinsizliği dayattılar.
İnsanlar yıllarca din bir daha geri gelmeyecektir zannettiler.
İnanmayanlar İslâmiyet kökünden silindi sandılar.
İnanmışlar da kıyamet gelmiştir inancı ile teslim oldular.
İslâmiyet’e ilk dönüş İsmet İnönü tarafından Hasan Âli Yücel kadrosunun tasfiyesi ile başlamıştır. Şemsettin Günaltay kadrosu dine dönüş kadrosudur. Sonra Adnan Menderes’in Celal Bayar’a karşı çıkması ile din serbest olmaya başlamıştır.
1960 ihtilalinden sonra din ve dinsizlik eşitlik içinde serbest bırakıldı.
1970’lerde dini benimseyen siyasi kadro koalisyona ortak oldu.
1980’lerde dini benimseyen bir Millî Selâmet Partili (İzmir milletvekili adayı Turgut Özal) başbakan oldu. Bu başbakan İslâmî düzeni benimsemiyor ama İslâmiyet’in serbestliğini istiyordu.
1990’larda “Adil Düzen”i benimseyen Refah Partisi iktidar olmuştur.
2000’lerde Anayasa ekseriyeti ile iktidar elde edilmiştir.
Rusya’da Gorbaçov inkılâp yapmış, Putin başkan olmuş, İslâm Konferansı’na katılmıştır. Amerika’da Obama başkan olmuştur. Papa Sultan Ahmet Camii’nde dua etmiştir.
Sonunda kim galip geldi?
Dinsizliği benimseyen komutanlar mı yoksa Allah mı?” (s.11)
“Allah Hakka dayalı düzeni kurmuş, karşısında da kuvvet düzenini oluşturmuştur. Kuvvet düzeninin görevi Hak düzenini zinde tutmak ve Hak düzeninde uygarlaşmayı sağlamaktır, ayıklama yapmaktır. Böylece yaşlanan, bozulan, tembelleşen topluluklar uyarılır ve ıslah olmazlarsa ortadan kaldırılırlar. Yerine Hak düzenine sahip çıkanlar gelir. Yani kuvvet düzeninin görevi yıkmaktır, ortadan kaldırmaktır, yeni düzen kurmak değildir. Yeni düzeni kuracak olanlar Hakkı benimseyenlerdir.
Buradaki “Allah” kelimesi İslâm topluluğunu ifade eder. Yani ilâhî oluşmaya, Allah’ın nurunun tamamlanmasına siz mâni olamazsınız, Müslümanları geçemezsiniz.
Müslüman Kardeşler (İhvan-ı Müslimin) Mısır’da seksen yıldan beri zulüm görmektedirler. Hep mağlup göründüler ama hep çoğaldılar. En çok zulüm gördükleri dönem Hüsnü Mübarek dönemi idi. Sindiler ve beklediler. Şimdi Mısır sokaklarını dolduruyorlar. Bunlar Allah’ın hizbidirler. İhvan-ı Müslimin’in eksiği vardır. Henüz “Adil Düzen”i öğrenmemiş ve uygulamaya geçmemişlerdir.
Akevler’de hazırlanmakta olan “Adil Düzen Anayasası”nı bir gün F. Gülenciler benimseyeceklerdir, bir gün İhvan benimseyecektir, bir gün Ayetullahlar benimseyeceklerdir. Ve bir gün Hıristiyanlar, Hindular ve Budistler de benimseyeceklerdir. İşte o zaman III. Binyıl Adil Düzen Uygarlığı birden dünyaya yayılmış olacak, II. Kur’an Uygarlığı insanlık tarafından benimsenmiş olacaktır.
İnsanların çoğu bilemediği ve yapamadığı için “Adil Düzen”i kabul etmemektedir. O halde ilk işimiz insanlığa “Adil Düzen”i sunmamızdır. İşte bu amaçla biz “Müçtehit Yetişme Merkezi”ni kuruyoruz. Yarın iktidar olduğumuzda “Adil Düzen”i benimsemeyenler kendi bucaklarını kursunlar ve istedikleri gibi yaşasınlar diyeceğiz. Dört ay kendi bucaklarını kurma zamanını vereceğiz. İnsanın özgür iradesine diğer insanlar karışamazlar.” (s.12)
“İslâmî düzeni istemeyenler ayrı devlet kurabilirler, ayrı il kurabilirler, ayrı bucak kurabilirler. Bunlar kendi ülkelerinde, kendi illerinde, kendi bucaklarında istedikleri gibi yaşarlar. Bizimle sözleşmeler yaparlar. Sözleşmelere uydukları takdirde biz de sözleşmelere uyarız. Onların halkları bizim bucaklara gelip dolaşabilirler. Bizim halkımız da onların bucaklarında dolaşabilirler. Devletler bunların dolaşmalarını karşılıklı olarak güvenceye almıştır. Sözleşmelere riayet etmeyenlere karşı ise bu âyetin (Tevbe Sûresi 2. âyet) hükümlerini uygularız.” (s.13) Tamamı için www.akevler.org “Seminerler” bölümüne bakınız.