“Ve onların i’razları sana kebir görünüyorsa…”-1
En’am Suresi 35’inci ayet “Ve in kane kebura aleyke i'raduhum… / Ve onların i’razları sana kebir görünüyorsa…” şeklinde başlıyor ve şöyle sona eriyor: “Allah’ın meşieti olsaydı onları hidayet üzerine cem ederdi. Cahillerden olma.”
Ayetin tamamının Diyanet meali şöyle: “Eğer onların yüz çevirmeleri sana ağır geldiyse; bir delik açıp yerin dibine inerek yahut bir merdiven kurup göğe çıkarak onlara bir mucize getirmeye gücün yetiyorsa durma, yap! Eğer Allah dileseydi, elbette onları hidayet üzere toplardı. O halde, sakın cahillerden olma.”
Üstadımız ve Hocamız Süleyman Karagülle ile tam 21 yıldır her hafta KUR’AN VE İLİM çalışmaları yaptık, 1121 haftadan beri bunu hiç aksatmadan sürdürdük…
Tefsir usulü olarak her ayeti önce kelime kelime değerlendirdik, sonra bir bütün olarak yorumladık ve bunu her hafta ortalama 15-20 sayfa yorum olacak şekilde ayarladık…
Hafta içinde bu tefsir çalışmalarımızı “seminer notları” olarak hazırladıktan sonra, cumartesi günleri bir araya gelip birlikte okuduk, son şeklini verdik ve o gece yayımladık…
Bu usulün bir tek istisnası En’am Suresi çalışması oldu. Hocamız dört yıl önce, normal haftalık çalışmamızdan ayrı olarak, bu surenin ilk 60 ayetini bir vesileyle yorumladı ve bir arkadaşımız (Emine Hocaoğlu) o ayetleri yayına hazırlamaya başladı. Sonunda sıra bu sureye de geldi ama Süleyman Hocamız da bu haftalarda önce hastalandı, sonra vefat etti…
KUR’AN VE İLİM Seminerleri müdavimleri ve Adil Düzen Çalışanları olarak bizler bu çalışmaları sürdürmeye devam ediyor, böylece Üstadımızın ruhunu şad ediyoruz…
İşte bu şekilde Süleyman Hocamızın yorumlarını değerlendirmeye devam ediyoruz…
Kaldığımız yerden devam…
“En’am Suresi’nin yorumuna daha önce başlamıştım. Yazdıklarımı Emine Hocaoğlu düzeltiyordu. Bir ara başka şeylere daldım ve devamını yorumlamaktan vazgeçtim.
Bugün 20 Nisan 2017 (bu yorumlar o zaman yapıldı. RNE), gece yarısında uyandım. İçimden En’am Suresi’ni okumak geldi. Okudum ve yorumlamaya karar verdim.
İlk ayet bana ne dİyor?
“İ’razları sana ağır gelİyorsa…” diyor.
Hayatımda bu kadar ağır gelen olay olmamıştır. Şaşkına döndüm, ne yapacağımı bilemez oldum. Bu ayet bana gerekli ihtarı verdi. Kur’an’da bundan daha ağır ihtar yapan başka ayet yoktur.
Ayetin baş tarafında “KEBURA” kelimesi kullanılıyor. Yanlış yaptılar diyorum. “Evet” demekle Türk halkı kendisini ateşe attı diyorum. Olaydan üzülmedim, çünkü sonun hayırlı olacağından şüphem yoktur. Ancak olayı büyüttüm.
Sermaye para gücünü kullanarak %10 civarında Türk seçmenine etki etti. Bir taraftan bazı suçlular hapishanede, diğer taraftan pek çok suçsuz hapishanede; ya Erdoğan’a tuzak var ya da Türk ordusuna tuzak var. Olağanüstü hal devam edip gidiyor. Bu şartlar altında çok acayip işler olmuştur. Recep Tayyip Erdoğan hiçbir sebep yokken kendisinin dokunulmazlıklarını kaldırıyor. Devlet Bahçeli hiçbir zaman yapmadığı veya yapamayacağı işi yapıyor. Orduyu yok edecek anayasayı zorluyor. Halk da kıl payı da olsa ‘Evet’ diyor, intihar hapını içiyor.
İşte bu bana çok ağır geldi, olayı büyüttüm. Sermaye 15 Temmuz’dan önce AK Parti ile görüşüyor. Olan orada oluyor. Vaatlerde bulunuyor. İstanbul’a taşınacağını, Türkiye’yi merkez yapacağını, ABD yerine Türkiye’nin süper güç olacağını öneriyor. Türkiye de bu oyuna geliyor. Cumhurbaşkanımız ‘ben davet ettim’ diye beyanda bulunuyor...
15 Temmuz Sermaye tarafından yapıldı/yaptırıldı… Olay savaşa doğru gidiyor, tufana doğru gidiyor... Sermaye’nin galip geleceği kesin gibi görülüyor...
Oysa Kur’an çok açık olarak Sermaye’nin mağlup olacağını söylüyor. 16 Temmuz günü yorumladığım İsra Suresi tam da bunu ifade ediyor. İşte, bütün bunlar bana ağır geliyor, Rabbim bu ayeti bu sıralarda bana yorumlatıyor...”
(DEVAMI VAR)