‘Akıntıya Karşı: Bir şehir kurmak’ ve Akevler - 3
Birinci yazımızın başında gerekçemiz var; o bölüm tekrar okunursa daha faydalı olur.
Bu yazı, zaman zaman bizim gibi sorunlara genel bir bakış açısından bakabilen ve yine bu sorunlara çözümler üreten nadir yazarlarımızdan birinin son yazısı vesilesiyle yazılıyor…
Bu köşenin dikkatli müdavimi olan okuyucular hem o yazarı hem de onun yazdıklarını, zaman zaman yazılanları değerlendirdiğim yazılarımdan dolayı tanıyor ve biliyorlar…
O yazar Mustafa Kutlu…
Yazı başlığı da şöyle; Akıntıya Karşı: Bir şehir kurmak…
***
Kaldığımız yerden okumaya devam ediyoruz…
“İktidarı ve muhalefeti ile devlet ayrıca (akademya ve halk) şehirlerimizin içler acısı durumunu görüyor, ıslaha çalışıyor. Çalışsın bu da bir iştir. Tıpkı köprü, yol, tünel yapmak gibi.
Ama sıfırdan “Bir şehir kurmak” ve bunu tüm dünyanın hayran olacağı tarzda inşa etmek hepsinden önemlidir. Çünkü bu “Ahlâk Nizamı”nın hayata geçirilen misali olacaktır. Muhacirlerin Medinesi.
Doksanların başında ülke çapında yapılan bir ankete göre halkımızın %90’ı bahçe içinde müstakil ve tek katlı bir evde yaşamak istiyor.
Bu “toprağa-tabiata” bağlılığımıza işarettir. (İlginç olan şu: Ben bu yazıyı yazdığım günlerde İlber Ortaylı’nın “Tuhaf” dergisinde bir yazısı yayımlandı, başlığı şöyle: “Tarıma toprağa bağlan”. Şubat 2019).
Turgut hocanın tüm ayrıntısı ile dile getirdiği şehre ben bu risalenin ana fikri uyarınca ilavede bulunacağım.
-Bu şehir esas itibarı ile “tarım”a bağlıdır. Etrafındaki köyler ahali ve arazisini projeye katmalıdır. Ülkenin neresinde kurulacaksa oranın topografyası-iklimi-imkânları elbette gözetilecektir.
-Şehrin civarında tarıma bağlı küçük ölçekli sanayi bulunabilir. Yine olmasında fayda görülen (seramikten cama, undan konserveye, yemden gıdaya vb.) iş alanları açılabilir.
-25-50 bin kişilik bu küçük ama güzel şehirde zaruret haricinde motorlu taşıt yoktur. Yaya yürümek veya bisiklet ile toplu taşıma esastır.
-Şehirde bugün diğer şehirlerimizdeki gibi tüm kurum-kuruluş ve meslekler mevcut kanunlara tabi olarak faaliyet gösterir.
-Diyelim devlet bu şehir projesine ilgi göstermedi. “Ahlâk nizamı”na inanan sermaye sahipleri, inşaatçılar çeşitli ortaklık biçimleriyle bu yatırıma girişemez mi?
-İyi bir tanıtım ile bu şehrin tüm evlerinin hemen satılacağına inanıyorum.
Kim bu cennet köşesinde yaşamak istemez.
Şehrin yaşantısı, asayiş ve intizamı öncelikle şehir ahalisinin sahiplenmesi ile hal yoluna girecektir.
Pembe bir tablo çizdiğimin farkındayım. Ancak “Ahlâk Nizamı”nı benimseyenler bu renge kıymet vermez. (Bu bir pilot uygulamadır. Başarısı yeni yorumlar ile yurt sathına yayılabilir.)
Şehrin sakinleri “Kanaat toplumu”nun fertleridir. Hududullah çerçevesinde yaşamaktan başka hedef tanımazlar.
Ne ABD’deki Amish tarikatına mensupturlar, ne de bir “getto” kurmuşlardır. Cennete bu dünyada değil, öte dünyada kavuşacaklarına inanmışlardır. Onlar “Ahlâk Nizamı”nın öncüleridir.”
(Bundan böyle bana düşen herhalde “Toprağa Dönüş” hareketini şimdilik ferdî olarak deneyenlerin hikâyelerini yazmak olacaktır. Bu “öncü”lerin yaşadıklarını bana iletmelerini dilerim.)”
https://www.yenisafak.com/yazarlar/mustafa-kutlu/akintiya-karsi-bir-sehir-kurmak-2057922