Mısır ne yapmalı?-3
Önceki iki yazımızdan sonra, Mısır merkezli olarak cereyan etmekte olan olayları ve gelişmeleri daha derinlemesine tahlil edebiliriz.
Özellikle de “MISIR NE YAPMALI?” sorusuna daha derin cevaplar verebiliriz.
Evet…
Şimdi Mısır’daki olayları ve yapılan son darbeyi daha derinden tahlil edebiliriz.
Eski ateist liderlerin ya da zalim diktatörlerin artık işe yaramadığını gören faizci tekel sömürü sermayesi, “Arap Baharı” ile onları tasfiye edip yerlerine kendisinin emrinde olan yeni liderler, siyasiler ve yöneticiler getirmeyi denemektedir.
Önce Türkiye’nin etrafında Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) ile Osmanlılığı diriltip etkin güçlere meydan okumak, sonra da Müslümanları emrindeki diğer güçlere ezdirerek kendi saltanatını ve sömürüsünü sürdürmek istemektedir. Sermayenin asıl hedefi budur.
Arap Baharı’nda eski ateist diktatörler devrilmiş, geçici yöneticiler gelmiştir.
Ardından onlar da değişik operasyonlarla ve oyunlarla iktidardan inecek ve Türkiye’de bir ara yapıldığı gibi Kemal Dervişvari kişiler iktidara getirilecektir.
Mısır’daki olaylar ve son askeri darbe ile yapılmak istenen işte tam da budur.
İstanbul Taksim ‘Gezi Parkı’ olayları ve gelişmeleri de bu hareketin aynısıdır.
Mısır’da seçimi İhvan-ı Müslimin (Müslüman Kardeşler) kazanmış ve bu durum sermayeyi son derece rahatsız etmiştir. Asıl hedef, Mısır’da dindar olmayan bir yönetimi iktidara getirmekti. Bunun yolu da askeri müdahaledir, darbedir; nitekim bu darbe yapılmıştır.
Ne var ki askerlerin de iktidar olması istenmiyor. Çünkü askerler milliyetçi oluyorlar. Onları kullanmak daha zordur. Bu sebeple askersiz iktidarı denemektedirler. İşte bundan dolayı bir sivile yani Anayasa Mahkemesi Başkanı’na geçici olarak Mısır Devlet Başkanlığı’nı verdiler. Velhasıl, sömürü sermayesinin Mısır’daki oyunları devam ediyor…
Bu minval üzere yapılacak daha nice derin tahlillerimiz vardır…
Ama biz sözü daha fazla uzatmadan sadede gelelim ve asıl yapılması gerekenler üzerinde duralım, yani “MISIR NE YAPMALI?” sorusunun nihai cevabını verelim.
Mısır’da ordu gerçek demokrasiyi getirirse, Türkiye’den daha ileri bir düzene ulaşır.
a) Bunun gerçekleşmesi için darbeyle iktidardan düşürdüklerine saygısını koruyacak, onlara dokunmayacak, yeni seçimlere onların da serbestçe girmelerini sağlayacaktır.
b) Yeni anayasa ekseriyet sistemini değil “nisbi sistemi” benimsemelidir. Seçim barajları kalkmalıdır. Meclis’te tüm Mısır halkı temsil edilmelidir. Hükümette bakanlıklar ve genel müdürlükler “nisbi temsil sistemine göre” oluşmalıdır. Devlet hizmetinde ve işyerlerinde alınacak çalışanlar siyasiler tarafından “nisbi temsil sistemi” ile atanmalıdır.
c) Devlet başkanı siyasi parti liderleri tarafından “sıralama usulü” ile seçilmelidir. Ordu devlet başkanına doğrudan bağlanmalıdır. Sivil yönetime asla karışılmamalıdır. Ordu anayasal kurul olarak siyasilerin etkisinde olmalıdır. Ordunun bütçesi anayasada belirtilen kaynaklardan sağlanmalıdır. Ordu meclisin ekseriyet kararlarına oyuncak yapılmamalıdır.
d) Hukukta “hakemlik sistemi” ile yönetimde “yerinden yönetim sistemi” getirilmelidir. Ekseriyet kararları ile kanunlar yapılmamalıdır. Özellikle “özel hukuk” içtihatlarla oluşacak fıkıh mezhepleri tarafından düzenlenmeli, “kamu hukuku” ise yerinden yönetimle bucak seviyesinde icmalarla düzenlenmelidir. İttifak edilmeyen hususlarda hakemlere gidilip hakem kararlarına göre uygulama yapılmalıdır.
Mısır halkı ve Mısır ordusu bunu başarabilir.
Mısır ordusu bunları yapmaz da; DARBE ile eskiden iktidarda olanları yeniden desteklemeye çalışırsa; Ordu kendisi iç yönetime, iç siyasete müdahale etmeye devam ederse; HALKIN seçtiği cumhurbaşkanını ve diğer bütün yöneticileri askeri güçle korumazsa…
O takdirde Mısır’ın başında K. Dervişvari sermaye temsilcilerini rahatlıkla görebiliriz.
Hülâsa; Mısır ordusu ve Mısır halkı anayasa düzeni bakımından Necmettin Erbakan’ın yaptıklarını örnek almalı, Mısır’da “ADİL (EKONOMİK) DÜZEN”i kurmayı hedeflemelidir.