Kıyame Sûresi tefsir çalışmamızdan…-2
“Bu konu (önceki yazımızda anlattığımız konu) meleklerle de izah edilemez. Çünkü onlar da bâtın âlemin canlılarıdır, onların da genleri vardır, onların da DNA’ları vardır. Dolayısıyla onların da oluşması mümkün değildir. Bu sebepledir ki ilim adamları şu sonuca varmışlardır. Biz neler oluyor ise onları tesbit ederiz. Nitekim canlının neler yaptığını belirleriz. İlmin görevi budur. Tanrı var mıdır yok mudur; bunu ilim tesbit eder ama ondan sonra Tanrı niçin vardır, nasıl vardır; bunu ilim tesbit edemez ve açıklayamaz.
Psikologlar da şimdi böyle yapıyorlar, ruhları değil ruhsal olayları ortaya koyuyorlar. Nasıl oluyor da ruh bunu yapıyor, bunu incelemiyorlar. Çünkü bunu bilmek mümkün değildir.
Önce herkes kendi varlığını bilmektedir. Mesela, biri ‘ben yoğum, sen yoksun’ diyemez. Yoksak nasıl konuşuyoruz? Yok olan ‘ben yoğum’ diyemez. Ben varım, sen varsın; diyelim ki bizden başka kimse yoktur. Diğer insanları biz var zannediyoruz ama aslında onlar yoktur. Nitekim bilgisayar benimle satranç oynayabiliyor ama biliyorum ki o ayrı bir varlık değildir, atomların belirli bir dizilişine göre benimle satranç oynayabilmektedir.
Ben ve senden başka hepsi ruhsuz birer bilgisayardır diyebilir ve yalnız ikimizin varlığını kabul edebiliriz. Nitekim rüyada da ben birçok hareket yapıyorum ama onlar yoklar. Ne var ki ben su içmesem büyük ıstırap çekmekteyim, su içince de ferahlamaktayım. O halde çevremi inkâr edemiyorum. Çevremle varlığımı sürdürüyorum.
İşte bu düşünce bizi Tanrı’ya götürmektedir. Ben varım, çevremdeki diğer insanlar vardır. Bunlar ancak kâinat içinde varlıklarını sürdürmektedirler. Onun dışında tesadüflerle oluşmayacak bir dizi vardır. Bu dizi kromozomlardaki dizidir, genlerdeki dizidir. Biz bu dizi sayesinde varız. Bu dizi kendi kendine olamaz. O halde bu dizinin projesini yapan birisi vardır, O da Tanrı’dır, Allah’tır.
Burada önemli bir husus ortaya çıkmaktadır. Atomlar var, moleküller var. Bunların sayıları malumdur. Belli sıcaklıkta ve belli oranda olunca değişik cisimler oluşturabiliyorlar. Ama bunlarla dizi oluşmamaktadır. Oysa canlı kendi ürettiği moleküllerle varlığını sürdürmektedir. Bu sebeple denebilir ki cansız maddeleri yaratma kadar örnek canlı yapı oluşturma vardır. Bunların hepsi sadece sıra ve sayıdan ibarettir. Bu aynı zamanda projedir.
Çürümüş dağılmakta olan bu kemiği kim diriltecek diye iddia ediyorlar. İlk inşa eden diriltecektir deniyor. Yani canlının DNA’larını kim baştan sıraladıysa sonra da o sıralayacaktır. 01’leri beyinde başlangıçta kim dizmişse yine o dizecektir demektir. Diyelim ki S. Karagülle’nin kromozomları kayboldu. Baştan onu o şekilde var eden yeniden elbette var edebilir. Unutacak değildir ki. Bununla beraber yine meleklerin bu işi yapmaları için onların dördüncü boyuttaki kopyaları durmaktadır. Onlar oradan okuyarak yeniden aynı insanı diriltebilirler. Ölüm için melek görevlendirildiğine göre dirilme için de benzer bir görevlendirme olabilir.
Kâinatta teorik olarak 118 element vardır. 100 civarında olanları elde ediyoruz ve ömürleri dakikaların üstündedir. 18 kadarının ise saniyenin küsurları kadar ömürleri vardır. Demek ki kâinat 100 kadar element üzerinde kurulmuştur. Bu elementlerin hepsi hidrojen atomunun birleşmesinden hâsıl olmuştur. Hidrojen de elektron, proton ve nötrondan oluşmuştur. Bu elementler öyle yaratılmıştır ki canlılar onlarla gerekli asitleri imal etmektedirler. Dört işçi çeşidi ve yirmi tuğla çeşidi tüm canlılara yetmektedir.
Bir hanım yemek pişirirken yemek pişirme bir maharet ister ama eğer malzemesi yoksa hiçbir şey yapamaz. Ama bir kimse ne kadar bilgisiz olursa olsun malzeme varsa iyi kötü yemek pişirir. Yani asıl sorun 24 çeşit asidi üretmedir. Bunlar da basit hidrojen atomundan ve elektrondan üretilmişlerdir. Yani Allah kâinatı öyle yaratmış ki en basit şeylerden başlamış ama en kompleks yani karmaşık şeyler hasıl olmuştur.
Bütün bunlar hesaplama ve ölçülendirmedir. Allah bunları yapma kudretine sahiptir; tâ ilk kâinatı yaratırken bu kudrete sahipti. Bundan sonrası malzemeyi kazana koyup kaynatma kadar basittir.” (s.9; 713. Haftalık “KUR’AN VE İLİM” Seminer Çalışmamızdan aktardım.)